Aklın Yoluda Bir Değildir

Aklın yolu da bir değildir

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

"Aklın yolu da bir değildir" Alev Alatlı'nın kitaplarından birinin ismi. Kitabı HENÜZ okumadım.
Bununla birlikte kitapta savunulan görüşü, anladığım kadarıyla paylaşmayı faydalı buluyorum.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] linkinde Alev Alatlı'nın şu ifadeleri yer almaktadır :

---

“Mantık” denilen bilimin bir “Batılı”sı, bir de “Doğulu”su olduğunu öğrenseniz, üstüne üstlük, Batı mantığında ısrar eden bilim adamlarının yanlış yaptıklarını öğrenseniz, siz ne yapardınız bilemiyorum.
Ben bayıldım!
Bayıldım, çünkü, bir şey “ya doğrudur ya da doğru değildir”, “ya siyahtır ya da siyah değildir” şeklindeki Aristo mantığı, oldum olası zor gelmiştir bana.
Doğru yanlış, siyah beyaz türünden kesinlik iddialarından nefret ederim.
Dediğim dedik pozitivistlerden de. Gönlüm, hem davalıya hem davacıya hem de her ikisinin de haklı olamayacağını söyleyen mahkeme kâtibine hak veren Nasrettin Hoca’dan yanadır
Hayatın böyle bir şey olduğunu düşünürüm çünkü. Ne pür beyaz vardır ne de pür siyah. Ne tam doğru ne de tam yanlış. Kimse bütünüyle haklı ya da haksız değildir.
Haklılık haksızlık, doğruluk yanlışlık, siyah beyaz derece meseleleridir. Dünyaya dair hiçbir veri yoktur ki kesin olsun.

---

Nasrettin Hocanın fıkrasını hatırlayalım :

---

Sen de Haklısın

Kadılık yaptığı sırada Nasreddin Hoca'ya bir adam gelip başından geçen bir olayı anlatmış. Giderken sormuş :
- "Haklı değil miyim Hocam ?"
- "Haklısın," demiş Hoca.
Biraz sonra başka biri gelmiş, aynı olayı kendi yorumuna göre anlatmış. Sonra sormuş:
- "Haklı değil miyim Hocam ?"
Ona da :
- "Haklısın," demiş Hoca.
Adam gittikten sonra karısı içerden seslenmiş :
- "Efendi ikisine de haklısın dedin, birisi haksız olmalı değil mi ?" dediğinde;
- "Sen de haklısın Hanım" demiş Hoca.

---

Nasrettin Hocanın kullandığı mantığa "fuzzy" ya da Türkçe karşılığı olarak "saçaklı mantık" deniliyor.
Alev Alatlı Aristo mantığını "Batı kafası", saçaklı mantığı "Doğu kafası" olarak tanımlıyor.

Yıllardır "Batı kafası" nı kullandığımız için, "Doğu kafası" nı kullananlar yadırganmaktadır.

Örnek 1:
"Batı kafası" nı kullananlara göre :
Egitimhane üyesi, ya öğretmenin tarafındadır ya da değildir.
"Doğu kafası" nı kullananlara göre :
Egitimhane üyesi,  bazı durumlarda öğretmenin tarafında, bazı durumlarda öğretmen olmayanların tarafında olabilir.

Kişisel TERCİHİM, "Doğu kafası" nı kullanmaktır.

Örnek 2:
Bir konuda
Ne kendiniz öğretmenler odasından dışarı çıkıyorsunuz, ne de toplumun diğer kesimlerinin öğretmenler odasına girmesine imkan veriyorsunuz.
ifadesini kullandım. Bu cümlenin doğru anlaşılması için şu açıklamayı da yaptım:
- "öğretmenler odası" deyimini iletişim kanallarının AKTİF olarak kullanılmaması anlamında kullanıyorum.

Bu ifadelerime istinaden yazılan cevapları özetleyen bir cümleyi paylaşıyorum :
- Ya sen nerenden sallıyorsun bunların olmadığnı hangi aklınla söylüyorsun bana...

"Batı kafası" kendisinden başkasının aklının doğru olabileceğini KABULLENMEZ.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

"Elektrikte Kayıp Kaçak Bedeli Yasallaştı" başlığıyla açılmış konuda yazılan mesajlardan yola çıkarak "Saçaklı mantık"  örneklerine devam edelim.

Serbest ekonomilerde bir malı fiyatı maliyet + kar formülü ile hesaplanır.
Karma ekonomilerde devlet kar için tavan belirleyebilir.
Türkiye'de serbest - karma karışımı bir ekonomi uygulanmaktadır. Devletin hangi durumlarda kar marjını belirleyebileceği belirsizdir.

Elektrikte "kaçak" olarak tanımlanan kayıpların muhtelif sebepleri vardır. Bu sebepler içinde iki tanesi oran olarak açık ara farklıdır.
1) Elektrik nakil hatlarından kaynaklanan kayıplar
2) Ücreti ödenmeden kullanılan elektrik kayıpları

Bu iki kayıbın sınırlarını belirlemek mümkün değildir. Çeşitli hesaplama yöntemleri kullanılarak %50, %50 şeklinde TAHMİN bir hesap yapılmaktadır.
Elektrik nakil hatlarından kaynaklanan kayıpların önlenmesi mümkün değildir. Bu nedenle kayıpların maliyete yansıtılması kaçınılmazdır.
Ücreti ödenmeden kullanılan elektrik kayıpların tamamının önlenmesi mümkün olmamakla birlikte asgariye düşürülebilir.
Bununla birlikte yapılabilecekler sınırlıdır. 
Ücreti ödenmeden kullanılan elektrik kayıplarının önlenmesi için uygulanabilecek bazı yaptırımlar daha fazla zarara yol açabildiği için uygulanmasında güçlükler yaşanmaktadır.
Bu durum için şu örnek verilebilir :
- Bir öğretmen ödevi tüm sınıfa vermek zorundadır. Sınıftaki bazı öğrencilere ödev verip, bazılarına vermemezlik yapamaz. Öğrencilerin bazılarının ödevlerini yapmadığı bilinen bir gerçektir.
Bu tür durumlarda öğretmenin yapabileceklerinin sınırları vardır. Sınırın zorlandığı durumlarda ZARAR durumu ortaya çıkar.
Diğer bir deyişle sınıfın tamamının ödev yapmasını sağlamanın tek bir yolu vardır. İyilikle / güzellikle hareket etmek.
Benzer durum elektrik şirketleri içinde geçerlidir.

"Batı kafası" nı kullananlara göre :
Kayıp - kaçak sebebi ne olursa olsun elektriği kullananlar bunun bedelini ödememelidir, NOKTA.

"Doğu kafası" nı kullananlara göre :
Kayıp kaçak bedeli ödemek istemeyenler, elektrik kullanmayabilirler.
Kayıp kaçak bedeli ödemek istemeyenler, kendi elektriklerini kendileri üretirler.
Kayıp kaçak bedeli maliyet kapsamındadır, elektriği kullanıyorsam ceremesini çekerim.
Kayıp kaçak bedeli ödemeyeceksem atık su bedelini niye ödeyeyim? Atık su bedelini ödüyorsam, kayıp kaçak elektrik bedelini de ödemem gerekir.
vs.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Saçaklı mantığı daha iyi anlamak için bazı cümleler :

• Saçaklı mantıkta herşey bir derece meselesidir.
• "Beceriksizin tekiyim" yerine "bazen beceriksiz davransam da çoğunlukla becerikli biriyim";
• "Düşüncesiz biriyim" yerine "bazen düşüncesizim ve bazen de gayet düşünceli olabiliyorum";
• "Pisliğin tekiyim" yerine "Ayşe'ye kötü davrandım ama ben çoğunlukla iyi bir insanım";
• "Matematikten 6 aldım, tembel tenekeyim" yerine "matematikte oldukça başarılıyımdır ama bazen yapamadığım sorular da oluyor, çalışır düzeltirim".
• Kesin yargılar yerine kesinlikten uzak değerlendirmeler.
• Saçaklı mantığın tek bir kuralı var, akla yakınlık. Bir şey akla yakınsa doğrudur.
• Saçaklı mantık, Batılı mantığın bittiği yerde başlıyor. İlerki yazılarda göreceğimiz gibi, “akıllı bilgisayarlar” ancak ve ancak fuzzy ile mümkün.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.
 
Örnek 3:

"Batı kafası" nı kullananlara göre :
Bir kelime ya küfürdür ya da değildir.

"Doğu kafası" nı kullananlara göre :
Küfür, (Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre) sövme, sövmek için söylenen sözdür.
Bir kelime muhatabına hakaret etmek, küçümsemek anlamıyla kullanıldığında küfür olur.

Bu nedenle örneğin, çocuğa sevgisini "eşek sıpası, eşşeoğlusu" gibi kelimelerle gösteren kişiler küfretmiş kabul edilmezler.
Doğu insanın sevgisini gösterme yöntemleriyle, batı insanın sevgi gösterme yöntemleri farklıdır.

Hocam SİZ batıya takmışsınız.Ama temelsiz yazılar bunlar.

Hocam SİZ batıya takmışsınız.Ama temelsiz yazılar bunlar.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Paylaştığım düşünceler Alev Alatlı'dan ALINTILARDIR.

---

Alev Alatlı, 1944 senesinde İzmir’de doğdu.
İlkokula Ankara’da başlayan Alev Alatlı, babasının mesleğinden dolayı eğitimini ülkenin çeşitli yerlerinde devam ettirdi.
Ortaokuldan sonra babasının askeri ataşe olarak görev yaptığı Tokyo’ya gitti ve liseyi burada okudu.
Daha sonra Türkiye’ye dönen Alatlı, ODTÜ’de Ekonomi& İstatistik okudu. Ekonomi ve ekonometri yüksek lisansını Vanderbilt University’den aldı.
Bundan sonra felsefe öğrenimine başlayan Alatlı, doktora çalışmalarını Dartmouth College’da sürdürdü.
İlahiyat konusunda, aynı zamanda düşünce ve medeniyet konularında yoğunlaştı. 1974’te Türkiye’ye geri döndü.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde öğretim görevlisi oldu.
Aynı zamanda Devlet Planlama Teşkilatı’nda kıdemli ekonomist olarak çalıştı.

---

Bu vasıflardaki bir kişinin düşüncelerini neye dayanarak TEMELSİZ olarak tanımlıyorsunuz?

VE ALEYKÜM SELAM.Yanlış yanlıştır. Doğru ise doğrudur.Alev ALATLI yazıyorsa onu bağlar.

VE ALEYKÜM SELAM.Yanlış yanlıştır. Doğru ise doğrudur.Alev ALATLI yazıyorsa onu bağlar.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

İfadelerinizden doğru - yanlış kavramlarını nasıl TEMELLENDİRDİĞİNİZ anlaşılmıyor.
Örnek vererek biraz daha açık yazabilir misiniz?

Alev Alatlı'nın Schrödinger'in Kedisi 1 (Kabus) isimli eserinde

---

Yanlış, kurallara ters düşendi, doğru ise ters düşmeyen. 

---

şeklinde bir tanımlama yapar. Bu tanım sizi bağlamıyor mu?

Alev Alatlı doğrunun bir derece meselesi olduğunu İDDİA eder.
Bu dünyaya ait hiç bir şeyin yüzde yüz doğru olamayacağını İDDİA eder.

İfadelerinizin yüzde yüz doğru olduğuna emin misiniz?
Örneğin, ifadelerinizin sadece yüzde ellisi doğru olabilir mi?

Dini kaideler Doğruya Doğru der.Yanlışa Yanlış der.

Yukarıda belirttiğiniz cümlede KİŞİNİN DOĞRUSU  denilmiyor.Kişi doğruları ve yanlışları tabiki görecelidir.

Dini kaideler Doğruya Doğru der.Yanlışa Yanlış der.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

1) Yeryüzünde İslam dini - Küfür dini olmak üzere iki dinden bahsetmek mümkündür.
İslam dininde doğru ve yanlış olan hususlar, küfür dininde zıt olarak mevcut olabilir.

Örnek: İslam dininde  faiz almak / vermek yanlıştır. Küfür dininde faiz yanlış olarak kabul edilmez.

2) Risale-i Nur külliyatı Sözler isimli eserin Altıncı Söz'ünde şu ifade mevcuttur.

Zira helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur.

Geniş olan helâl dairesi ile ilgili düzenlemeler kullara bırakılmıştır.
Bu alandaki DOĞRU ve YANLIŞLARI belirlemek (genel kurallara aykırı olmamak şartıyla) kullara bırakılmıştır.

3) Alev Alatlı'nın Schrödinger'in Kedisi 1 (Kabus) isimli eserinde şu ifadeler yer alır :

---

Fizikçiler, sadece sonlu ölçülerle, miktarı belli bir kütle, yoğunluk, yerçekimi ile hesap yapabiliyorlardı.
Kâinatı anlatmakta kullandıkları genel görecelik teorisi, kâinatın başlangıcını, Big Bang'i, açıklamaya geldiğinde işe yaramıyordu çünkü sonsuz sayıda olasılık ortaya çıkıyordu ve insan beyni sonsuzluğu hesaplıyamıyordu.

---

Tercüme edecek olursak fiziğin alanları arasında bile doğrular farklı olabilmektedir.

Yukarıda belirttiğiniz cümlede KİŞİNİN DOĞRUSU  denilmiyor.Kişi doğruları ve yanlışları tabiki görecelidir.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Haklısınız konumuz "KİŞİNİN DOĞRUSU" değildir.
Genel doğru ve yanlışlardır.

tek doğru bilirim ben.dini dili rengi ırkı inancı siyasi görüşü yaşam biçimi kazancı eğitimi vs vs ne  olursa olsun insan insan  olmalı önce gerisi teferruattır...

tek doğru bilirim ben.dini dili rengi ırkı inancı siyasi görüşü yaşam biçimi kazancı eğitimi vs vs ne  olursa olsun insan insan  olmalı önce gerisi teferruattır...

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Anladığım kadaraıyla doğru için, iki kol, iki bacak, bir baş yeterli, gerisi teferruat diyorsunuz.
Doğru anlamış mıyım?

Yaptığın yanlışın farkında mısın? konusu için hazırladığım mesajı yanlışlıkla bu başlık altında paylaştım. Bu mesaj düzeltme yaptığımı belirtmek içindir.