Anlamlı Yazılar

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.230
  • 222.966
  • 28.230
  • 222.966
# 27 Nis 2020 10:27:11
Öyle çok pazarlık ettim ki Seninle ey Rabb'im...

Sen çağırınca, kendime ayırdığım vakitlerden çalındığını düşündüm.
Ezan okununca, sevdiklerimle geçirdiğim zamanların azalmasından korktum.Vakit girince, içim "cız" etti hep....

Odamdan uzaklaştım, bıraktım işimi, bozdum keyfimi; öylece namaza durdum.
Ayak diredim, "az sonra kılsam da olur!" dedim."Az sonra"larim "çok sonralar"a döndü, geç kaldım, geç kalmaktan utanmadım.

Sonunda ayaklarımı sürüye sürüye vardım huzuruna.
Pazarlığımı vaktin daralmışlığını bahane ederek yeniden ileri sürdüm.
Kaçıyordu namaz ya; o yüzden çabucak kıldım, selam verdim, hemen kalktım, rahatladım.Oysa rahatlığı Sana borçluyum.
Ağrımayan her bir dişim kadar huzur borçluyum Sana.
Damarlarımın her bir noktasında pıhtılaşmayan kanım kadar sükûnet borçluyum Sana.
Tenimin kaşınmayan her bir noktası kadar rahatlık borçluyum Sana.

Dişlerim ağrıyacak olsa her biri için harcayacağım zaman Senin.
Kanım pıhtılaşıp damarlarım tıkanacak olsa, her defasında ızdırap ve korkuyla geçireceğim saatlerin hepsi Senin.
Tenim her noktasında yırtılacakmış gibi acıyacak olsa, kendi kendime dar geleceğim huzursuz günler Senin. 

Gün oldu; usandım.Sabrımı tükettim; tükendim.Kendimi yontmaya heveslendim.Benden istediğin zamanı çok gördüm.
Benden istediğini, benim için istediğini bile bile, huzurunda huzursuz durdum.
Fazla buldum namazın rekatlarını; kısaltmak için bahaneler aradım.
Günümüdelik deşik etmeni, işimin arasına kesintiler sokmanı,hayatımın ortasına duraklar koymanı, uykumu bölmeni lüzumsuz gördüm.
"Beni banabırak!"larla durdum huzuruna; içim başka bir yerlerin türküsünü söylerken, ben seccadende, belki sadece bedenimle, mihli kaldım. 

Oysa Sen, dileseydin dar edebilirdin zamanı bana!
Bir uçurumun dibine savrulmuş bir arabada çaresizce Sana yalvartıyor olabilirdin beni.
Korkulu bir savaşın orta yerinde ateş ve kan kusan bombaların altında günümü de, işimi de, uykumu da, hatta rüyalarımı da delik deşik etmelerini takdir edebilirdin.
Düşmeyen bombalar kadar, uçuruma savrulmayan arabalar kadar genişlik borçluyum Sana. 

İçten pazarlıktı benimkisi.
Öyle içten ki kendime bile söyleyemedim.
Gözlerimle birlikte gönlümü de secdene kilitlemeyi çok gördüm.
Kendimi sıfırlamayı, benliğimi hiçe indirgemeyi beceremedim.
Ensemde kaderin sıcacık nefesini hissedecek o teslimiyetin vadisine inemedim.
Acelem vardı; alnımı koyduğum gibi kaldırdım seccadeden.
Bütün benliğimle aşağı inemedim.
İşim vardı, secdemi işime zaman kazandım.
Secdeye kalbimi de sığdırmaya çalışmadım.
Uykum vardı, secdemi sığ bırakıp uykumu derinleştirdim. 

İtirafımdır:Bencilliğimi de sırtıma alıp rükûlarda eritemedim.
Bedenim eğilirken huzurunda, "emrolunduğum gibi dosdoğru olma"nın ağırlığını sırtıma almayı erteledim.

"Sırası değil!"di; "hele dur; sonra da olur!"du.
En Sevgili'ni bir gecede ihtiyarlatan emri üzerime alınmadım.
Sendileseydin, çocuğumun cılız nabızlarının eşliğinde, loş ve neşesiz bir yoğun bakım odasında, gözümü de gönlümü de, umutsuzca, çaresizce, ürpertiyle, korkuyla bir monitörün ekranına kilitleyebilirdin. 

Dileseydin,yeryüzünün sükûnetini bir anda kesip, küçücük bir duvar kıpırtısının gölgesinde, mini mini bir sarsıntının beklentisi içinde saçlarıma aklar düşürebilirdin. 

İçten pazarlık mı denir buna?Sen bilirsin Seninle ettiğim pazarlığı.
Kendime sakladığım ve hatta kendimden de sakladığım sır bu.
Dilime bile değdirmekten korktuğum, ağzıma almaktan utandığım öyle bir sır işte. 


Fısıldaması bile acı veriyor ya...
Meselâ,uzayınca Fatiha, uzayınca sûre, heceler sanki özgürlüğe giden yolu taşlar gibi kestikçe, "bitmez şimdi bu namaz!" dediğim çok oldu.
Ama içimden.Kimseler duymadı.
Bir Sen duydun beni ey Rabb'im.
Sırrımı bir Sen bildin.
Kendimi lüzumsuz hissederken seccadenın üzerinde, dudağım anlamına yetişemediğim kelimeler için oynarken,Sen beni söylediğimden fazlasıyla duydun, söyleyemedigimi de, dile getiremediğimi de bildin.
Ruhumu alıp uzaklara gittiğim halde, bir bedenimi bıraktığım halde huzurunda, kovmadın beni, yakınlığında tuttun. 

İtirafımdır; öyle anlatıldığı gibi özleyebilmeyi beceremedim henüz namazı... 

"Aradan çıkarmaya çalıştığım" oldu namazı.Geçiştirdim namazı.
Bir "sorun"du çözdüm, hallettim.
Selam verip sonra yaşamaya başladım...
Yaşamayı namazın içinde aramalıydım.Namazı yaşamanın içine sızdırmalıydım oysa.Bilemedim.
Kafa tuttum, ayak diredim, pazarlık ettim; ama Sen utandırmadın, yine yine yine huzuruna aldın beni.
Her secdede rahmetinle okşadın alnımı.
Her rükûda "aferinler" fısıldadın gönlüme.
Her vakitte yeni bir sayfanın aklığına çağırdın ruhumu.
Yüzüme vurmadın.
Azarlamadın.
Aşağılamadın.
Hepten umut kesmedin benden.Yok saymadın.Utandırmadın.
Pazarlık ettiğimi Seninle, bir Sen bildin ey Rabb'im.
Kimselere söylemedin.
Sensin, bir Sana açabilirim içimi, bir Senin beni ayıplamandan korkmam.

Ben işte böyleyim; yine "bana ait"lerin hesabındayım.Başka kime söyleyeyim?
Başka kimin anlayışından medet umayım? 


~SENAİ DEMİRCİ~

Çevrimdışı hicran10

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.240
  • 6.574
  • 1.240
  • 6.574
# 27 Nis 2020 10:55:18
Bahar bulaştı ya hayata, ağaca, suya, içimde öyle bir seyahat kımıldıyor ki, diren direnebilirsen. Yüreğim bavulunu toplamış çoktan; ruhum sırtlamış çantasını. “Uzaklar” çekiyor…

Can Dündar

Çevrimdışı memetrabia

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.657
  • 9.433
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.657
  • 9.433
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 27 Nis 2020 22:23:22
Bir gülücük at gökyüzüne,
Yağmur olup yağsın hüzünlere

Çevrimdışı burcum7

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.395
  • 41.826
  • 5.395
  • 41.826
# 27 Nis 2020 23:38:18
"çevrenızdeki İnsanların Ne Hissettiği Ya Da Ne Düşündüğünden O Kadar Emin Olmayın, Bazen Bir Kalbin, İçinde Neler Sakladığını Öğrendiğinizde Hersey İçin Çok Geç Olabilir..."

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.119
  • 52.937
  • 4.119
  • 52.937
# 28 Nis 2020 00:13:18
Her şarkının bir hikâyesi vardır.
Her hikâyenin de bir şarkısı...
Ama eğer müzik güzelse...
Bazen kelimelerin hiçbir anlamı kalmaz.”

Son Ki Üç Dört, Emre Gürcan

Çevrimdışı hicran10

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.240
  • 6.574
  • 1.240
  • 6.574
# 28 Nis 2020 00:23:30
Hayat, sabahına pişmanlıklarla uyanmak için çok kisa
Ya duvarlarını indir
Ya vazgeçmeyi öğren
Ya da sevmeyi.......

Paulo Coelho' bu konuda hissettiklerini çok güzel ifade etmiş.

"Bazı şeylerin gitmesine izin vermek işte bu nedenle önemlidir: Onları serbest bırakmak. Gevşek olanı kesmek. İnsanların hiç kimsenin işaretli kağıtlarla oynamadığını anlaması gerekiyor; bazen kazanırız ve bazen de kaybederiz. Hiçbir şeyi geri almayı bekleme, yaptıkların için takdir edilmeyi bekleme, ne kadar zeki olduğunun keşfedilmesini bekleme ya da aşkının anlaşılmasını. Daireyi tamamla. Gururlu, yetersiz ya da kibirli olduğun için değil, sadece artık, onun senin yaşamında yeri olmadığı için. Kapıyı kapat, plağı değiştir, evi temizle, tozdan kurtul. Geçmişte olduğun kişi olmayı bırak ve şu anda kimsen o ol. "

İnsanlar hissettiklerini muhakkak söyleyebilmeli
Gerçekte nasıl hissettiklerini
Değil mi ki;
Bu şarkılar, bu filmler bize yalan söyledikleri için suçlular.
Tüm kalp kırıklıkları ve her şey için.

Yaşamımızda her neyi deneyimliyorsak, onun ötesine geçmek ve yeni bir kapı açmak üzere deneyimlediğimizi bilip, bunu hatırlayalım.

Zaten bu değil mi yaşamak denen karın ağrısının özeti.
Sana içinde ne olduğunu gösterir.

"Ne istediğini bilmezsen istemediğin bir sürü şeyin olur" diyor Pessoa.

Neyi, kimi aradığını bilmeyen bir sürü insanın, lüzumsuz kalabalıklara, hayal kırıklıklarına, mahkum oluşu, bundan değil mi?

Olcay Kasımoğlu

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.119
  • 52.937
  • 4.119
  • 52.937
# 28 Nis 2020 20:46:51
Sultanın sofrasına oturan âlimin fetvasına itibar edilemez.

(İmam-ı Âzam Ebû Hanîfe)

Çevrimdışı befes

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 924
  • 3.668
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 924
  • 3.668
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 28 Nis 2020 21:07:52
Birlikte 'eskimek' çok güzel "eksilmedikçe"
                                                   Nazım Hikmet

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.230
  • 222.966
  • 28.230
  • 222.966
# 28 Nis 2020 21:54:54
**kolay iyileşmez,
iyi niyetinden vurulanlar...**

Çevrimdışı hicran10

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.240
  • 6.574
  • 1.240
  • 6.574
# 29 Nis 2020 00:47:33
Aklın baharda olunca..
Fikrin çiçek açar...
Güzel düşün, güzel olsun..

Çevrimdışı hicran10

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.240
  • 6.574
  • 1.240
  • 6.574
# 29 Nis 2020 14:08:02
Merhamet ne güzel şeydir değil mi? En çirkin insanı güzel, en yoksulunu zengin eder. Allah tüm canlıların kalbine merhamet tohumlarını ekmiştir. Önemli olan hangimizin bu tohumları büyüttüğü, hangimizin su bile vermeden kurumasını izlemesidir. Halil Cibran’ın bu alıntısı ise birine yardım ederken onun onurunu düşünerek el uzatan kişi, asıl merhametlidir diyor. Birine yapılan yardım onun gururunu incitecek ölçüdeyse, o insanda ne merhametten söz edilebilir ne vicdandan.
Halil Cibran

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 30 Nis 2020 08:27:10
Hazreti Mikdâd bin Esved, herkesin hakkında son derece ihtiyatlı konuşurdu. Ancak işlerinin neticesine bakarak hüküm verirdi. Bu hususta kendisi şöyle bildiriyor: "Ben, bir adamın sonunu görmeden onun hakkında iyi veya fenâ bir şey söylemem! Çünkü buna dair Resûlullah'dan bir şey sorulmuştu da, şu cevabı vermişti: "İnsan kalbi kadar değişen bir şey yoktur!"

Çevrimdışı hicran10

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.240
  • 6.574
  • 1.240
  • 6.574
# 30 Nis 2020 14:29:10
Akli dengesi yerinden olmayan Lennie ile çok zeki George’nin dostluğunun anlatıldığı Fareler ve İnsanlar romanında, iyi olmak için akla ihtiyacımız olmadığı belirtiliyor. Tam tersi çok zeki biri, kazanmak ve başarılı olmak için hırsa kapılır, bununla beraber masum yanlarını kaybeder. Oysa hayata sadece kalp gözüyle bakan birinden asla kötülük gelmez.

Fareler ve İnsanlar__John Steinbeck

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.230
  • 222.966
  • 28.230
  • 222.966
# 30 Nis 2020 16:19:30
Zamane Gençlerine -Olgunlarına
20 Altın Öğüt 
 
Kişisel Gelişimin Başlangıç İlkeleri

1.      Özgür fikirli olun ama sabit fikirli olmayın.

2.      Olayların görünen yüzü sizi kandırmasın, aklınızı çelmesin. Hakikat madalyonun görünmeyen yüzünde saklı olabilir.

3.      Kendinize boy aynasından şöyle bir bakın. Başkalarının gözünde nasıl bir imaj yarattığınızı, söz ve davranışlarınızın nasıl etkiler bıraktığını keşfedin.

4.      Esnek olun. Şartlara, yere ve duruma göre pozisyon almayı bilin.

5.      Çok boyutlu düşünün. Duruma, hoşunuza gitmeyen pencerelerden de bakmaya cesaret edin.

6.      Kusur bulmak yerine, tamir etmenin ve onarmanın yollarını arayın. 

7.      Burnunuzun dikine gitmeyin. İnat, kimi zaman engelsiz bir yolda bile önünüze engel çıkarabilir.

8.      Talihinize fazla güvenmeyin. Şimdiye kadar yüzüne gülmüş olması bundan sona da öyle olacağı anlamına gelmez. 

9.      Neyi bildiğiniz kadar neleri bilmediğiniz de farkına olun. Bilmedikleriniz bazen daha sadık bir yol göstericidir.

10.  Tecrübeli kişilerin önerilerini kulak arkası etmeyin. Onlardan daha zeki ve bilgili olduğunuzu düşünseniz bile…

11.  Yaptıklarınızı, söylediklerinizi ve söylemediklerin sorgulayın. Bunlar sizi, kimliğinizi oluşturur.

12.  Evet derken de hayır derken de iyi düşünün.

13.  Hatanızı bilin, yanlışlarınızı bir öğretmen ve tecrübe kaynağı yapın.

14.  Başarısızlığınızın bahanelerini değil sebeplerini bulun. Bahaneler başarısızlığı haklı çıkarmaktan ve sizi çaresiz bırakmaktan başka bir işe yaramaz.

15.  Bir şeyi kaybederken aslında birçok şeyi kazanmış olabileceğinizi unutmayın.

16.  Her rüzgâra göre nasıl dümen kıracağınızı bilin.

17.  Öfkeli zamanlarınızda karar almaktan ve uygulamaya koymaktan kaçının.

18.  Doğru şartların oluşmasını beklemek yerine doğru şartları oluşturun.

19.  Eşref saatinizi bilin. Hangi durumlarda motivasyonunuzun azaldığını ve veriminizin düştüğünü bilin; bu doğrultuda bir çalışma planı hazırlayın.

20.  Başkalarının dürüst olmadığından şikayet etmeden önce kendi yalanlarınızı gözden geçirin.

Çevrimdışı hicran10

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.240
  • 6.574
  • 1.240
  • 6.574
# 01 May 2020 00:12:05
Hepimiz her an mutlu ve keyifli olamayız. Hayat zaten buna izin vermez. Ruhumuz çok farklı duygulara ev sahipliği yapar. Bizler de hayatın akışı içinde bunları hissederiz. Kendimizi sürekli mutlu olmaya zorlamak, diğer duygularımızı yok saymak, reddetmek ve onları bastırmak biz psikiyatristlerin önerdiği bir şey değildir.

Sürekli mutluluk maskesi takarak dolaşmak yerine o duyguyu anlamaya çalışmak, ona biraz fırsat tanımak gerekir. Üzülmek, hayal kırıklığı yaşamak, korkmak, kızmak, arada bir umutsuzluğa kapılmak da insanca duygulardır. Ancak önemli olan bu olumsuz duyguların esiri olmamaktır.

Böyle durumlarda olabildiğince kendimize hoşgörülü davranmak, neyi, neden yaptığımızı ve neden böyle hissettiğimizi anlamak, bundan bir an önce kurtulmanın en kestirme yoludur.

Çoğu zaman başkalarına gösterdiğimiz sevgi ve anlayışı, özellikle böyle durumlarda kendimize de gösterebilirsek karanlık günler çabuk geçer ve güneş yeniden sıcacık yüzünü bize gösterir...

Dr. Gülseren Budayıcıoğlu

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK