Çekirdek İnançlar

Çevrimdışı *derins

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 304
  • 524
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 304
  • 524
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 24 Oca 2015 22:17:11
Mehmetcik63 hocam, yazdiklariniz sayesinde bicok sey ogrendim, meger ne kadar az onemsemisiz bilincaltini. Hatta sizin actiginiz bu konu bende kimilerine sacma gelebilir ama yeni ufuklar acti sanki. Soyle ki, olumden baska her seyin caresi var deyisi uzerine dusunurken, hep suan caresi olmayan hastaliklarin caresinin dogada mutlaka bir gun kesfedilip care olacagini dusunurdum, yani bir bitki veya somut bir madde yoluyla olacagini dusunurdum. Sizin actiginiz bu konuda okuduklarimdan sonra, yeni bir dusunce sekillendi kafamda:Acaba sifaya sizin de bahsettiginiz gibi sadece telkin, ic muhasebe vb.yollarla ulasibilir mi? O zaman, ölum haric her seyin caresi bulunur sozu simdiden ispatlanmis oluyor sanki.

Çevrimdışı *derins

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 304
  • 524
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 304
  • 524
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 24 Oca 2015 22:20:46
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Alıcı frekanslarımla, yayın frekansınız uyum sağlamadığından olsa gerek anlayamadım :)
Başkalarının "bilinçaltı" olarak isimlendirdiği durumu siz "frekans" olarak isimlendiriyorsunuz mahiyeti hakkında bir açıklama yapamıyorsunuz.
Ben de farklı bir isim kullanmak istiyorum mesela:
- Üst bilinç

Tek suçlu olduğunu ve çok mahir olduğunu göz önünde bulundurursak  üst bir mertebe şeklinde tanımlamak daha uygun olmaz mı?
Bizden daha düşük (bilinçten alt) seviyede olanları kolaylıkla anlayabilmemiz gerekir. Bence bizden (bilincimizden) daha üstün olduğu için anlayamıyoruzdur.
  Kafami karistiran,yeni dusunce ufuklari icin ilham veren forumdaslarimizin olmasi ne mutluluk verici bir olay. Tesekkurler size de Turgutbey, seviyorum sizin surekli soru sorarken dusunduren tarzinizi ! :)

Çevrimdışı mehmetçik63

  • B Grubu
  • 3.869
  • 16.098
  • 3.869
  • 16.098
# 24 Oca 2015 23:18:51
“Bedenimiz değil bilinçaltımız bizi hasta ediyor”


Hastalıklarımızın kaynağının sadece beden olmadığı, duygusal çatışmaların bedenimizi hasta ettiği artık bilinen bir gerçek.

Spiritüel Gelişim Danışmanı Gülnur Ünal da duygusal çatışma yaşadığımız olayların bizi hasta ettiğini belirtiyor ve “Hastalığı bedenden uzaklaştırmak tedavi edilmeli.  Ancak, bilinçaltımıza yerleşmiş ve hastalığa neden olan olumsuz düşünceleri tespit ederek onları dönüştürdüğümüzde hastalıkları kalıcı biçimde ortadan kaldırmak mümkün” diyor.
 
Hastalıklarımızın kaynağının sadece bedenimiz  olmadığı, psikolojinin de önemli bir etken olduğu  artık kabul edilen bir gerçek.  Fiziksel rahatsızlıklarımızla ilgili olarak hangi doktora gidersek gidelim, “stresten uzak durun” ifadelerini daha sık duymaya başladık.
Yaşamımızdaki her deneyim gibi hastalıklarımızı da düşüncelerimizle, bilinçaltımıza yerleşmiş inançlarımızla kendimiz yaratıyoruz. Ruh, zihin ve beden bütünlüğünü bozduğumuz zaman ruhsal veya fiziksel rahatsızlıklar baş göstermeye başlıyor.
 
Öfke hastalığı tetikliyor
Hastalıkların başlıca kaynağının ruhsal ve duygusal çatışmalar olduğunu söyleyen Spiritüel Gelişim Danışmanı Gülnur Ünal Şunları söylüyor:
 
“Yaşadığımız olaylar ve bunların bizde bıraktığı düşünce, inanç ve duygular bilinçaltımızda kodlamalar olarak yerleşiyor. Geçmişte yaşanmış bir olayı kodlayan bilinçaltı, o durumu hatırlatan bir imgeyle karşılaştığında sorunu aktifleştiriyor.  Duygusal çatışma yaşadığımız her durum bedenimizde belirli bir bölgeyi etkiliyor. Çatışmanın şiddetine bağlı olarak rahatsızlığın ölçüsü de değişiklik gösteriyor.
 
Yorgunluk, halsizlik, isteksizlik, çarpıntı, sırt ve boyun Ağrıları, egzama gibi rahatsızlıklar; en çok da korku, endişe, öfke, güvensizlik duyduğumuz zamanlarda ortaya çıkıyor. Öfke ya da korkuya kapıldığınızda kalbinizin ritmini, akciğerlerinizi ve diğer organlarınızın sağlıklı çalışmasını bozabilirsiniz.”

Çevrimdışı mehmetçik63

  • B Grubu
  • 3.869
  • 16.098
  • 3.869
  • 16.098
# 24 Oca 2015 23:19:09
Kendi gücünü keşfet
 
Fiziksel rahatsızlıkların iyileşmesi için kişinin ruhsal ve zihinsel olarak iyileşmesi gerektiğini söyleyen Gülnur Ünal, “ Hayat sonsuz bir enerji ve bu enerjiyi iyi yönetmek tamamen bizim elimizde. Vücudumuzdaki her organ kendi enerjisiyle titreşim halinde ve her birinin frekansı var. Biz nasıl ki olumsuz düşüncelerle hastalığı yaratabiliyorsak olumlu düşünüp pozitif frekansa uyumlandığımızda iyileşebileceğimizin farkında olmalıyız” diye konuşuyor. Gülnur Ünal, insanların iyileştiklerine yürekten inanmaları halinde gerçekten iyileşmek için büyük bir adım attıklarını belirterek, bilinçaltına bu yönde telkinler vermenin önemine dikkat çekiyor ve şunları söylüyor:
“Bilinçaltı söylenenleri koşulsuz kabul eder ve düşüncelerinizi gerçek kılmak için çalışır. ‘İyileşemiyorum, ağrılarım geçmiyor’ diyen bir kişi sürekli hastalığa odaklandığında bilinçaltı daha fazla ağrı oluşturur.  Çünkü tekrarladığımız söz ve düşünceleri hayatımızın gerçeği gibi yaşarız.  Vücudun kendi kendini onarma yeteneği vardır. Nasıl ki parmağımız kesildiğinde yaranın kapanacağından şüphe duymuyorsak kansere yakalanan bir kişi de tıbbi tedavinin sonuç vereceğine inanmalı ve iyileşme gücünün kendinde olduğunu bilmelidir. Bilinçaltımız bedenimizin tüm hayati fonksiyonlarını denetler ve tüm sorunların çözümünü bilir. Yeter ki biz iyileştirme gücünün kendi bilinçaltımızda olduğunun farkında olalım ve olumlu telkinlerle bu kabiliyetimizi kullanabilelim.”
 
Her duygu ve düşünce vücudun belirli bölgeleriyle rezonansa girerek o bölgede rahatsızlığa yol açar. :
 
• Baş Ağrısı: Kendini muteber görmemek. Kendini eleştirmek. Korku.
• Kilo: Korku, korunma ihtiyacı. Duygulardan kaçmak. Güvensizlik, kendini reddetmek. Doyum aramak
• Bulimia: Kendinden nefretin çılgın bir doldurma ve boşaltması. Umutsuz dehşet.
• Bunama (Alzheimer): Çocukluğuna sözde geri dönüş. Bakım ve ilgi talep etmek. Hayatın yükünden kaçış.
• Cinsel Soğukluk: Korku, zevk almayı reddetmek. Cinsel ilişkinin kötü bir şey olduğuna inanmak. Duyarsız partnerler. Babadan Korkmak.
• Depresyon: Sahip olma hakkına sahip olmadığını hissetmekten kaynaklanan kızgınlık. Umutsuzluk.
• Hiperaktiflik: Korku. Kendini baskı altında ve çılgın hissetmek
• Diyabet: “Keşke öyle olsaydı” düşüncesinden kaynaklanan özlem. Büyük bir kontrol ihtiyacı. Derin keder. “Geriye hiçbir tatlılık kalmadı.”
• Horlama: Eski düşünce kalıplarını bırakmayı inatçı bir biçimde reddetmek.
• Kalp Krizi: Para ya da mevki uğruna kalbindeki tüm sevinci yok etmek.
• Kanser: Derin incinme. Uzun zamandır süren içerleme. İnsanı yavaş yavaş yiyip bitiren bir sır ya da üzüntü. Nefretleri taşımak. “Ne yararı var ki?” yaklaşımı.
• Kısırlık: Korku ve yaşama sürecine direnme veya ebeveynlik deneyimine ihtiyacı olamama.
• Menepoz: Artık arzu edilmeme korkusu. Yaşlanma korkusu. Kendini reddetmek. Kendini yeterince iyi, yeterli hissetmemek.
• Sağırlık: Reddetmek, inatçılık, kendini tecrit etmek. “Duymak istemediğiniz nedir? “Beni rahatsız etmeyin?”
• Selülit: Biriktirilmiş öfke ve kendini cezalandırmak.
• Tiroit- boğaz rahatsızlıkları: Kendi duygu ve düşüncelerini ifade edememe:   • Göz rahatsızlıkları: Hayatından memnun olmama, kendine güvensizlik, umut kaybı.
• Dalak, pankreas rahatsızlıkları: Hayatın zevklerini yaşayamama, gelecekten ve başaramamaktan korkma
• Boyun, omuz ağrıları:   Yaşamda esnek olmama, inatçılık, öfke kaynaklı duygusal çatışmalar.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 25 Oca 2015 13:54:53
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bilinçaltının 20 Gizemli İşlevi

1- Bütün anıları depolar. Hiçbir şeyi silmez. Ana rahminden ölene kadar… Geçici olan ve geçici olmayan her şeyi kaydeder.
2- İlişkilendirmeler, genellemeler yapar. Benzer şeyler ve düşünceler arasında bağlantılar kurar ve hemen öğrenir.
3- Tüm anıları organize eder. Bunun için de zaman çizgisini kullanır.
4- Çözümlenmemiş, olumsuz duygu yüklü anıları bastırır. Amacı kişiyi korumaktır.
5- Bastırılmış anıları çözüm için sunar. Bir davranışın neden yapıldığını açıklamak ve “sahibini” korumak için bunu yapar.
6- Bedeni işletir.
7- Bedeni korur. Bedenin bütünlüğünü korur. Hücre düzeyinden sistemlere, sistemlerin uyumlu çalışmasına kadar bütün bedenin işleyişini bir an bile bırakmaksızın kontrol eder. Siz nefes almayı unutabilirsiniz ama o unutmaz.
8- Duyguların hâkimidir. Bilinçaltı tüm duygularımızın kaynağı ve yerleştiği yerdir.
9- Son derece ahlaklıdır. Size öğretilen ve içinde yetiştirildiğiniz ahlaksal yapıya sıkı sıkıya bağlıdır.
10- Hizmet etmekten hoşlanır, gerçekleştirmek için net ifadelere ihtiyaç duyar.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

1- Bütün anıları depolar. Hiçbir şeyi silmez. Ana rahminden ölene kadar… Geçici olan ve geçici olmayan her şeyi kaydeder.

Arada sırada düşünüyor musunuz? başlığıyla açmış olduğum konuya yazdığım mesajdan bir alıntı :
Alıntı
İnsan, cesedine ruhun üflenmesiyle düşünmeye başlar ve ruhunu sahibine teslim edinceye kadar aralıksız olarak düşünür.
Anıların depolandığı, silinmediği, ana rahminden (ruhun üflenmesinden) ölene kadar geçici olan / olmayan her şeyin kaydedildiği yer ruhumuzdur. Bilinçaltı kelimesi ruh ile eşanlamlı olarak kullanılıyor olabilir.

2- İlişkilendirmeler, genellemeler yapar. Benzer şeyler ve düşünceler arasında bağlantılar kurar ve hemen öğrenir.

Bu özellikler ruhumuzun birer işlevidir. Örnek: "öğrendim" dediğimiz zaman kasdettiğimiz varlık bedenimiz değil, ruhumuzdur.

3- Tüm anıları organize eder. Bunun için de zaman çizgisini kullanır.
Anıları organize eden ve zamanın bilincinde olan ruhtur.

4- Çözümlenmemiş, olumsuz duygu yüklü anıları bastırır. Amacı kişiyi korumaktır.
Kişiyi (Allah c.c. izniyle) koruyan, hisseden, anıların bulunduğu yer ruhumuzdur.

5- Bastırılmış anıları çözüm için sunar. Bir davranışın neden yapıldığını açıklamak ve “sahibini” korumak için bunu yapar.
Davranışların nedenini sorgulayan, çözümler üreten (çözümlerin ilham edildiği yer) ruhtur.

6- Bedeni işletir.  Bedenden ruhu çıkartıp aldığımızda, bilinçaltı bedeni işletebilir mi?

7- Bedeni korur. Bedenin bütünlüğünü korur. Hücre düzeyinden sistemlere, sistemlerin uyumlu çalışmasına kadar bütün bedenin işleyişini bir an bile bırakmaksızın kontrol eder. Siz nefes almayı unutabilirsiniz ama o unutmaz.
Bedenin bütünlüğünü koruyan ruhtur. Ruh bedeni terk ettiğinde beden çürür ve dağılır.

8- Duyguların hâkimidir. Bilinçaltı tüm duygularımızın kaynağı ve yerleştiği yerdir.
Ruhumuz sayesinde hissedebiliyoruz. Ruh bedeni terk etse bile hissetme devam edecektir.

9- Son derece ahlaklıdır. Size öğretilen ve içinde yetiştirildiğiniz ahlaksal yapıya sıkı sıkıya bağlıdır.

Ahlak, ruh güzelliğidir.

10- Hizmet etmekten hoşlanır, gerçekleştirmek için net ifadelere ihtiyaç duyar.
Ruhun beden kafesine hizmet etmekten hoşlandığını hiç sanmıyorum. Muhtemelen kafesten çıkmak için can atıyordur :)
Net ifadeler, işleri kolaylaştırmak için gereklidir. Mutlak bilincin, cuzi bilinçlerin ihtiyaçlarını bilmesi için net ifadelere ihtiyacı yoktur.

....
Ruh kelimesini kullanmayı (yaratanı kabul etmeyi gerektirdiği için) uygun görmeyenler, ruhun işlevini tanımlamak için bilinçaltı kelimesini kullanmaktadırlar.

Çevrimdışı mehmetçik63

  • B Grubu
  • 3.869
  • 16.098
  • 3.869
  • 16.098
# 25 Oca 2015 16:55:53
Bilinç Önbilinç ve Bilinçaltı

Jung’a göre zihinde bilinç, bilinçaltı ve ikisi arasında bulunan ara bilinçle toplam üç aşama, üç derinlik vardır:

Bilinç Aşaması (Buzdağının su yüzeyinden görünen kısmı): Bilincinde olduğumuz her türlü düşünce ve algılar bilinç aşamasını oluşturur. Bu düşünce ve algılar farkındalık eşiğinin üzerinde kaldıklarından kendilerini açıkça belli ederler. Bilincimiz, aklın denetimindedir. Yargılar değerlendirir ve iyi, kötü, hoş gibi kavramlara dönüştürürler.

Ön Bilinç Aşaması (Buzdağında su seviyesinin hemen altı): O anda bilincinde olmasak da hemen bilince aşılayabileceğimiz anılar ve dünya bilgilerini kapsar. Bu aşama, bilinçle bilinçaltı arasında bir tür geçiş aşaması görevi üstlenir.

Bilinçaltı (Buzdağının suyun altındaki geri kalan kısmı): Buzdağı benzetmesinde, buzdağının en büyük alanını oluşturur. Bilinçaltı kısacası tüm programın yazıldığı alandır. Bilinçaltımız, bilincimizin inandığı ve doğru kabul ettiği emirleri aynen uygular. Mesela, sevilmeyen yemekler yıllar önce bilinçaltına gönderilerin emirlerin sonucudur. Kendine güven, sabır, irade, aşk, hırs, cesaret, otonom sinir sistemi, reflekslerimiz, hazır cevaplılık, bellek, kendimiz hakkında itiraf edemediğimiz kabullerimiz hep bilinçaltının kontrolündedir.

Bilgiler, duyularımız ve düşüncelerimiz vasıtasıyla bilinçaltına işlenir. Bilinçaltına işlenen bilgiler ve bu bilgilerin sonuçları, bilinç üzerinden kendini belli eder. Bu yüzden işlenen bilgilerin ne denli bir bağlantıya dönüşeceği tahmin edilemez derecededir. Bir an aklınıza çok sevdiğiniz bir akrabanızın geldiğini düşünün. Bu hatırlama sonucu belki de farkında olmadan bilinçaltınıza gönderilen bir sinyalin eseri olabilir. O an aldığınız bir koku, bir görüntü, küçük bir ses hızlı bir bağlantı süreciyle akrabanızı size hatırlatmış olabilir. Üst bilinç bu bağlantıyı gözleyemese de, bilinçaltında tüm eylemler planlı ve farkındalık ile gerçekleşmektedir. Bu yüzden bilinçaltı dünyası, gizemin ana merkezidir.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı mehmetçik63

  • B Grubu
  • 3.869
  • 16.098
  • 3.869
  • 16.098
# 25 Oca 2015 17:01:25
Bilinçaltını durdurmak: 3 saniye kuralı

Artık öğrendiğimiz üzere, bilinçaltımız bütün davranışlarımızdan, duygularımızdan sorumlu olan kısmımızdır.Ve bilinçaltımız hiçbir şekilde mantıklı açıklamaları, entellektüel zekayı bilmemektedir, Onun kendine ait ayrı bir dili vardır. Dolayısıyla örneğin; Ufak bir böcekten niye korkuyorum ki, bu çok mantıksız, ben üniversite mezunuyum :) hala böyle saçma bir korkuya nasıl kapılabilirim vb. söylevler işe yaramayacaktır.

Hayatınızda karşınıza çıkan her türlü kişi ve olay, yaşadığınız ilişkiler sizin bilinçaltınızın yansımasından ibarettir.

Tanıdığım bir kız arkadaşımın alkolik bir babası vardı. Hayatında ilk çıktığı erkek alkolikti, daha sonra onun alkolik olmasına çok üzülerek! ondan ayrıldı ve başka bir yerde bir sürü insanın toplandığı bir eğlencede, o kadar kişinin içinden yine alkolik olan birisini beğendi ve onunla çıkmaya başladı. Ve sonra onun alkolik olduğunu öğrenince bu nasıl bir şanssızlıktır, benim kaderim kötü demişti.

Bu olayı incelediğimizde, bilinçaltının çekim kuvvetini görüyoruz.
Bilinçaltının kendini yapılandırma şekli herkeste farklılık göstermektedir. Aynı olaylara maruz kalan kişilerde farklı bilinçaltı kodlamaları oluşmaktadır. Bunu genetik faktörlerin, çevresel koşullanmaların, enerji blokajlarının vs.'nin etkilediğini söyleyebiliriz.

Peki bilinçaltımızı temizlemeyle ilgili bir yöntem bilmiyorsak onu durdurmak, susturmak için hemen nasıl bir uygulama yapabiliriz:

Pratik hayatta kullanabileceğiniz basit ama yine çok etkili bir yöntemi açıklamak istiyorum. Bunu özellikle yapmakta zorlandığınız konular için kullanabilirsiniz. Kullanabileceğiniz alanları genişletmek size kalmıştır.

Benim kendi deneyimlerime göre bilinçaltımız bir durum karşısında eski kaydettiği bilgi referanslarını ve bunlara bağlı duyguları vücuda yaklaşık 3 saniyede göndermektedir.

Örnek verelim: Bir erkek, bir kadını beğendi ve onunla tanışmak için yaklaştı, fakat kadın onu tersledi ve erkek reddedilme ve bunun getirdiği, utanç, üzüntü, öfke karışımı bir duyguyla geri döndü. Bilinçaltı bu olayı reddedilme korkusu ve bununla ilişkili duygularla kodladı diyelim. Başka bir zaman yine beğendiği bir kadın gördüğünde bu kodlama devreye girecek, yaşadığı bu deneyimi ve duyguları ona tekrar yaşatacak ve kadınla tanışmasını engelleyecektir.

Fakat iyi haber şudur ki kişi bu kodlama devreye girmeden önce 3 saniye içinde onu aşıp eyleme geçebilme şansına sahiptir. Eğer 3 saniyeyi geçirirse bir anda kendini kilitlenmiş hissedecektir. Bu nedenle Kilit daha dönme aşamasındayken, kişi 3 saniye içinde eyleme geçtiğinde, kodlama kilidi devreye giremeden iptal olur.

Üşendiğiniz, korktuğunuz, kaçındığınız her türlü eylem için 3 saniye kuralını kullanabilirsiniz.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı mehmetçik63

  • B Grubu
  • 3.869
  • 16.098
  • 3.869
  • 16.098
# 27 Oca 2015 11:24:35
Bilinçaltı hakkında ne biliyoruz ?

Henüz küçük bir çocukken bilinçaltımı beynimin köşesinde karanlık bir oda sanırdım. Son derece gizemli ve ürkütücü gelirdi.

Yıllar içinde konuyla ilgili araştırmalar yapıp, eğitimler alınca anladım ki, bilinçaltının beynimizin köşesinde karanlık bir oda değil, sahip olduğumuz enerji alanı olduğunu öğrendim.

Bugüne dek yaşadığımız yoğunluklu duygusal olayların bıraktığı inançlar ve bunların kodlamaları bilinçaltımızı oluşturuyor.

Bilinçaltımız tüm inançlarımızda, benliğimizde ve tüm duygularımda saklı.

Dışarıdaki hayatımızın içimizde geliştiği alan.

Çekim yasası an be an işlerken, bilinçaltımızda kayıtlı negatif kalıpların veya korkularımız yine çekim yasası gereği realize olur.

Yani aslında çoğu kez bilinçli zihnimizle istediğimizi değil, bilinçaltında neye inanmışsak veya neden korkuyorsak onu çekeriz hayatımıza.

Bu da demektir ki, hayatımızı bilinçli zihnimizden çok bilinçaltı zihnimiz yönlendiriyor.

Yapılan araştırmalar bilinçaltı zihnin, bilinçli zihinden 30.000 kat daha güçlü olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır.

Zihnimiz % 10 bilinç, % 90 bilinçaltımızdan oluşuyor. Bir aysberge benzetmek mümkün.

Şimdi gelin bilinç ve bilinçaltı kavramlarına birlikte göz atalım.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı php_korsan

  • Bilge Üye
  • *****
  • 13.107
  • 14.678
  • 13.107
  • 14.678
# 27 Oca 2015 11:57:15
Bana tam 100 kişi bilgisayar öğretmenliği yapamazsın demişti.Bakış açımı öyle bir değiştirdim ki mesleğimin 5 yılında sınıfa girmeden bu işi yaptım.En az 100 kişi de wep,wps şifrelerini kıramayacağımı söylemişti geçen son 3 yıla bakıyorum ve gülüyorum.
Ölümden başka herşey yalan.

Çevrimdışı php_korsan

  • Bilge Üye
  • *****
  • 13.107
  • 14.678
  • 13.107
  • 14.678
# 27 Oca 2015 12:00:08
Arasıra saçlarınızı 1 sene başka bir yöne tarayın.Arasıra okula bambaşka yollardan gidin.Arasıra yolumun üstündeki dilencilere delilere nasılsınız beyefendi derim selam veririm.Beyninize efendi, patron olduğunuzu gösterin.

Çevrimdışı mehmetçik63

  • B Grubu
  • 3.869
  • 16.098
  • 3.869
  • 16.098
# 27 Oca 2015 17:59:17
5. sınıfa giden ama okumaya bir türlü geçemeyen bir arkadaşımın oğluna kaç zamandır eğitim veriyorum. Epey bir yol kat ettik. Benim için de önemli bir tecrübe oluyor.

Çocuk biraz geç kavrıyor ve bir miktarda konuşma problemi yaşıyor o kadar. Hafızası iyi sayılır görselle desteklenen kelime ve cümleleri unutmuyor. Çocukta gözlemlediğim şeyler ise başlıca; okumaya karşı geliştirdiği olumsuz düşünceler, öz güvensizlik, kaçınma, utanma ve öğrenilmiş çaresizlik. Çünkü ailesi başta olmak üzere okuyamaz dendikçe çocukta okuyamam düşüncesi pekişiyor.

Öncelikler bu duyguyu aşması için yardımcı oldum  basit kelimelerle cümleler yaptırdım ona ben yapabiliyorum duygunu kazansın diye. Babasının yanında okuttum başta utandı çekindi, ama okudukça güveni gelmeye başladı. Onun için büyük adımlardı bunlar, ilk önce tereddütle yaptı tabii. Şimdi gayet iyi cümleler yazabiliyor. Eğer okumaya geçirebilirsem çok mutlu olacağım.

Not: Henüz yolun başındayız. Bana tavsiyesi olan, tecrübesini paylaşmak, katkıda bulunmak isteyenlere şimdiden teşekkür ediyorum.

Çevrimdışı *derins

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 304
  • 524
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 304
  • 524
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 27 Oca 2015 21:29:10
Hocam, zihin engelli ogrencilerin  okuma yazma ogrenmesini kolaslastirmak icin hazirlanmis hece yontemi isimli kitap isinizi kolaylastiracaktir diye dusunuyorum,  sabir ve gayretinizi ayrica kutluyorum.

Çevrimdışı mehmetçik63

  • B Grubu
  • 3.869
  • 16.098
  • 3.869
  • 16.098
# 30 Oca 2015 13:20:55
Rüya Esnasında Ruh Beden Ayrılıyor Mu?

Geçmişten günümüze birçok filmde rüyalar konu olarak kullanılmış kimi zaman seyirci korkutulmuş kimi zamanda gerçek yaşamla hayal dünyası arasında bırakılmıştır. Rüya üzerinde ciltlerce kitaplar yazılmıştır. Rüya tabirliği geçmiş çağlarda çok önemli bir meziyetti ve Babil rahiplerinin bu konuda çok ustalaştıklarını tarihçiler de bildirmektedir.

Çoğu kez insanlar rüyaların gerçekle bağlantısını merak etmiş, gördüklerini rüya kitaplarından araştırmış fakat net olarak bir sonuca varılamamıştır.Kimi rüyalar şeytani rüyalar olarak adlandırılmış kimi rüyalarda iyi günlerin habercisi olarak yorumlanmıştır.Filmlere konu olan, hepimizi derinden etkileyen rüyalara müdahale etmek mümkün mü? Bilinçaltımız uyku dünyamıza mı yansıyor? Reem Nöroloji Merkezi Kurucusu Dr. Mehmet Yavuz gündemde birçok kişinin merak ettiği rüyaların nöro kimyası hakkında bilgiler verdi.

Rüyalarda mekân sınırı olabilir mi?

"İnsanoğlu, ömrünün üçte birini uykuda geçirmektedir. Uyku sırasında hemen her insan rüya görür. Rüyalar genelde uykunun REM döneminde çok kısa bir zaman diliminde görülür. Bu esnada göz kapaklarında titremeler olur. Eğer birinin uykuda iken göz kapaklarının titrediğini görürseniz o esna da rüya gördüğünü düşünebilirsiniz.

Rüya görülen zaman süresi çok kısa ve bir dakikayı geçmemesine rağmen görülen şeyleri, saatlerce anlatabilirsiniz. Hatta rüya içinde rüya bile görebilir ve her şeyi açıkça hatırlayabilirsiniz. Dolayısı ile rüya'da zaman sıfırdır ve zaman mefhumu süre tanımaz. Rüyada insan başlı başına başka bir boyuta geçer. Burada zaman ve mekân sınırı yoktur. Kişi bir saniye ara ile İstanbul da ve Newyork ta olabilir. Yaşamının herhangi bir kesitine gidebilir. Rüyaların gerçek hayatla bağlantısı, hep merak edilen ve araştırılan bir durum olmuştur."

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı memetrabia

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.657
  • 9.433
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.657
  • 9.433
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 30 Oca 2015 13:39:11
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
5. sınıfa giden ama okumaya bir türlü geçemeyen bir arkadaşımın oğluna kaç zamandır eğitim veriyorum. Epey bir yol kat ettik. Benim için de önemli bir tecrübe oluyor.

Çocuk biraz geç kavrıyor ve bir miktarda konuşma problemi yaşıyor o kadar. Hafızası iyi sayılır görselle desteklenen kelime ve cümleleri unutmuyor. Çocukta gözlemlediğim şeyler ise başlıca; okumaya karşı geliştirdiği olumsuz düşünceler, öz güvensizlik, kaçınma, utanma ve öğrenilmiş çaresizlik. Çünkü ailesi başta olmak üzere okuyamaz dendikçe çocukta okuyamam düşüncesi pekişiyor.

Öncelikler bu duyguyu aşması için yardımcı oldum  basit kelimelerle cümleler yaptırdım ona ben yapabiliyorum duygunu kazansın diye. Babasının yanında okuttum başta utandı çekindi, ama okudukça güveni gelmeye başladı. Onun için büyük adımlardı bunlar, ilk önce tereddütle yaptı tabii. Şimdi gayet iyi cümleler yazabiliyor. Eğer okumaya geçirebilirsem çok mutlu olacağım.

Not: Henüz yolun başındayız. Bana tavsiyesi olan, tecrübesini paylaşmak, katkıda bulunmak isteyenlere şimdiden teşekkür ediyorum.
Rabbim kolaylıklar nasip etsin inşaAllah hocam.Benim sınıfımdaki güzel kızıma hafif düzeyde zihinsel engelli olmasına rağmen 4 senenin sonunda okunmaya geçti çok şükür.Hocam başlangıçta bende görsel destekli harf ve cümle çalışmalar ile başladım.Akabinde çok basit cümleler(Ali top al gibi) ile devam ettik.Şimdi dikte yapıyoruz.Ama dikteyi okuttuğum basit metinlerden yapıyorum.Çok şükür yavaş yavaş yazmaya da başladı.Dikte yaptırıyorsanız bu yöntem yardımcı olabilir.Hocam arada çocuğun sevdiği şeyleri de işin içine koyarsanız(boyama tarzı ,bilgisayar vb)çocuğun ilgisini daha çok çekiyor.Hocam gayret bizden takdir cenab-ı haktan.Rabbim gayretlerinizi karşılıksız bırakmasın inşaAllah

Çevrimdışı mehmetçik63

  • B Grubu
  • 3.869
  • 16.098
  • 3.869
  • 16.098
# 30 Oca 2015 14:11:16
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
5. sınıfa giden ama okumaya bir türlü geçemeyen bir arkadaşımın oğluna kaç zamandır eğitim veriyorum. Epey bir yol kat ettik. Benim için de önemli bir tecrübe oluyor.

Çocuk biraz geç kavrıyor ve bir miktarda konuşma problemi yaşıyor o kadar. Hafızası iyi sayılır görselle desteklenen kelime ve cümleleri unutmuyor. Çocukta gözlemlediğim şeyler ise başlıca; okumaya karşı geliştirdiği olumsuz düşünceler, öz güvensizlik, kaçınma, utanma ve öğrenilmiş çaresizlik. Çünkü ailesi başta olmak üzere okuyamaz dendikçe çocukta okuyamam düşüncesi pekişiyor.

Öncelikler bu duyguyu aşması için yardımcı oldum  basit kelimelerle cümleler yaptırdım ona ben yapabiliyorum duygunu kazansın diye. Babasının yanında okuttum başta utandı çekindi, ama okudukça güveni gelmeye başladı. Onun için büyük adımlardı bunlar, ilk önce tereddütle yaptı tabii. Şimdi gayet iyi cümleler yazabiliyor. Eğer okumaya geçirebilirsem çok mutlu olacağım.

Not: Henüz yolun başındayız. Bana tavsiyesi olan, tecrübesini paylaşmak, katkıda bulunmak isteyenlere şimdiden teşekkür ediyorum.

Öğrencimle kaldığımız yerden devam ettik. Bugünkü konumuz çay ve çörekti...
 
Baktım çay ile çöreği yiyor, en iyi konunun bu olacağını düşündüm. Anahtar kelimelerimiz çay ve çörekti. Öncelikle kelimeleri yazdırdım, defterin üstüne resmini çizdirdim, bir miktar konuştuk, yapabileceğine ilişkin olumlu yönde motivasyonu sağladım. Hep somut hayatından örnekler veriyorum. Örneğin kendi ve aile bireylerinin adlarını cümle içinde kullanmasını istiyorum. Bir iki cümle yapmasına yardımcı oluyorum.

Gerisini ona bıraktım bir sayfa dolusu mantıklı cümleler yazdı ve okudu. Doğru yolda ilerliyor, inşallah kısa sürede okuma mantığını kavrayacaktır.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK