Çocuğa şiddet olaylarına gün geçmiyor ki bir yenisi daha eklenmesin. Babası tarafından 'ödevini yapmadığı için' dövülerek komalık olan 6 yaşındaki Mertcan yaşamını yitirdi
Ödevini yapmadığı için babası tarafından dövülen 6 yaşındaki Mertcan 3 gün süren yaşam savaşını kaybetti. Mertcan'ın hayatteyken çekilmiş fotoğraflarında o minik gözlerdeki morluklar şimdi o öldükten sonra herkesin dikkatini çekiyor. O zamanlarda kimsenin dikkatini çekmedi mi? Yoksa dikkat çektiği halde yapılması gerekenler yapılmadı mı? Bir daha asla başına oturulamayacak o ödev çocukla beraber yapılamaz mıydı? Peki neden dayak? Neden şiddet? Elektrikli süpürgenin demir sopasıyla öldüresiye dövecek kadar bu vahşet neden? Bu canilik neden?
Kafamda deli gibi bu sorular dolaşırken internette Dilek Cesur isminde birinin yüreğine sağlık yazmış olduğunu tahmin ettiğim ( başka kişiye aitse lütfen belirtin düzeltelim) bir yazıyı okudum. Beni derinden etkileyen yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.
''Hiç düşündünüz mü?
Çocuklarımıza psikolojik ve fiziksel şiddet uygularken neden bu kadar rahat olduğunuzu?
Yada çocuğunuza öfkenizi kusarken yapmış olduğunuz davranışları; rahatça eşinize, dostunuza, ailenize yapabiliyor musunuz?
Tokat atmayı alışkanlık haline getirmiş birsürü aile gördüm. İnanın bana çocuğunuza davrandığınız gibi etrafınızdaki diğer insanlara davransanız yanınızda kimse kalmaz.
Peki çocuğunuza neden bu kadar rahat davranıyorsunuz biliyor musunuz?
Çünkü O SİZE MUHTAÇ!
Aynı şekilde tepki veremez,sizi terk edemez ya da bağırıp çağıramaz.
Sadece susar veya ağlar. 10 dakika sonra gelir hiçbir şey yaşanmamış siz onu hiç üzmemişsiniz kalbi hiç kırılmamış gibi yine boynunuza sarılır.
Siz, size kötü davrananları bu kadar çabuk affediyor musunuz? ETMİYORSUNUZ!!!
Size 10 dakika önce hakaret edip tokat atan birine 10 dakika sonra asla sarsılmazsınız.Bağrınıza basmazsınız.Size biran önce sarılsın diye düşünmezsiniz. İçinize dert olmaz kırgınlığınız. Boynunuzu bükmezsiniz. Ama çocuğunuz boynunu büker; siz onu döversiniz ama o sizi affedin diye bekler.
Dayağı yer ama yine de sizi üzdüğünü düşünerek içine dert eder. Sizi affetmek için sabırsızlanır.
Çocuklar çok masum. Onların bu masumluklarını kullanmayın. Belki beden olarak size bir şey yapamazlar ama düşünce olarak terk ederler. Ruhlarında derin yaralar açarsınız. Telafisi zor durumlara sokarsınız.
Vurmak, hakaret etmek kişinin acizliğindendir. Konuşmak anlatmak için erdem sahibi olmak lazım.''
Artık bu son olsun! Bundan ders çıkarılsın! Umarım bir daha tekrarı olmaz dediğimiz olayların sayısı gün geçtikçe artıyor. Okullarda öğretmenler dövülüyor, öldürülüyor. Hastanelerde sağlık çalışanları dövülüyor, öldürülüyor. Çocuklara uygulanan şiddet sürekli artıyor ve bunların bir çoğu maalesef ölümle sonuçlanıyor. Mesleki açıdan ve toplumsal yönden dokunulmazlığı olan öğretmenler ve çocuklar ülkedeki gittikçe artan şiddet eyiliminin kurbanları oluyorlar. Peki bu ahlaki çöküntünün ve ardı arkası kesilmeyen, kadın-çocuk demeden herkesin maruz kaldığı şiddet eğilimlerinin önüne nasıl geçilecek?
Eğitim şart elbette ama aslolan toplumsal silkiniş ve kanun gücü...
Öğretmenini ve çocuğunu yaşatamayanın geleceği olmaz!