Eğitimde Geleceği Tasarlamak

TURGAY POLAT

Merak ediyorum ülkemizde eğitim hakkında düşünenler, eğitimi planlayanlar en fazla ne kadar geleceği görebiliyorlar. Acaba eğitimcilerin bundan on yıl sonra neler olacağı konusunda fikirleri var mı? Acaba bugün icra ettiğimiz eğitim istediğimiz sonucu veriyor mu?

Şüphesiz ki; geleceğin ihtiyaçları daha hızlı, daha zeki, daha iyi bir insan yaratmamızı gerektiriyor. Geçtiğimiz günlerde bir araştırma gördüm. Araştırmayı California Üniversitesi'nden iki araştırmacı Roger Bohn ve James Short yapmış araştırmanın konusu insan beyninin bir günde maruz kaldığı bilginin miktarını belirlemek, araştırmanın sonucuna göre; insan beyni her gün 100 bin 500 kelimeye maruz kalıyor ve bu rakam her yıl yüzde 2,6 oranında artıyor. Bu kelimelerin %45'i internet ve dijital cihazlardan, %27'si televizyondan, %11'i radyo ve benzeri cihazlardan, %9'u gazete ve basılı malzemelerden, %5'i telefon konuşmalarından geliyor. İlginç olan ise, planladığımız, çok büyük paralar harcadığımız okuldan alınan bilgi ise sadece %1 gibi küçük bir orana sahip. İşte bu kadar maliyetli ve uğraş gerektiren okul sisteminden alınan bilgi bu kadar küçük bir değere sahip ama diğer bilgi kaynaklarından daha fazla önemseniyor? Şunu kabul etmek gerekir ki küçük yaşlarda okuldan alınan matematik ve okuma yazma gibi dersler son derece önemliyken öğrenciler büyüdükçe ihtiyaç duydukları ve öğrenmek istedikleri bilgiler de değişmektedir. İşte bu durumu fark eden ülkelerden okulda verilen bilgilerin sunulma şekli ve maliyeti tartışılmaya başlanmış durumda.

Son yıllarda ihtiyaç duyulan bilgileri pek çok kurum internet ortamında okullardan daha ucuza ve daha hızlı sunabiliyor. İşte tam bu noktada okul öncesinden doktoraya kadar bütün eğitim sistemlerinin maliyeti tartışılmaya başlanıyor. Yüksek maliyet, emek yoğun bir süreç olmasından dolayı okul eğitiminin verimliliği tartışma konusu, okul sisteminde öğretmen sınıfta önceden belirlenmiş ve genel ihtiyaç olarak kabul edilen bilgileri sınıfa sunuyor. Bu süreçte öğretmen sınıfa bilgiyi sunma ya da sunmama kararını veren kişidir. İşte tüm bu süreçte formal eğitimin hem maliyet hem de süreç açısından riskli bir yatırım olduğu kabul edilmektedir.

Günümüzde insanlar, başta internet olmak üzere birçok bilgiyi daha keyifli ve daha sınırsız şekilde almakta. İşte tüm bu gelişmeler eğitimde devrimin çok yakın olduğunu gösteriyor. Son zamanlarda yapılan yazılımlar sayesinde çok düşük maliyetlerle öğrencilere istedikleri bilgiyi sunmak mümkün hale gelmiştir. Günümüzde bilgisayar sahibi olan ve interneti olan birisi dünyanın önde gelen üniversitelerinde okutulan 200 binden fazla derse ulaşabiliyor. İnternet üzerinden yüksek lisans yapabiliyor. Üstelik bunun maliyeti okul sistemine göre karşılaştırılmayacak kadar da düşük. Geçtiğimiz yıllarda bir kütüphaneden bir bilgiyi bulmak için binlerce kitap taramak gerekirken bugün bilgisayar ortamında beş dakikada orta büyüklükte bir kütüphanenin taranması mümkün hale geldi.

Bütün bu değişim sonucunda dünyanın gelişmiş ülkelerinde eğitimi planlayanlar özellikle mesleki eğitimde ve yükseköğretimde 2020'ye değişim yılı olarak bakıyor. Son yıllarda özellikle yükseköğretimin artan maliyetleri bu eğitimin sürdürülemeyecek kadar riskli hale getirdiğini belirtiyorlar. Araştırmacılara göre 2020 yılında yükseköğretimin %70'i, ortaöğretimin %40'si internet tabanlı hale gelecek. Bu da eğitimde verimliliği artıracak ve kaliteli eğitimin her bireye ulaşmasını sağlayacak.

Eğitimcilerin işte bu noktada geleceğin ihtiyaçlarına göre geleceğin insanını yetiştirme gibi önemli bir misyonu var. Geleceğin insan ihtiyacı, 21 yy becerilerine sahip.

Girişimci, üreten, yenilikçi, daha hızlı düşünen ve karar veren, çok yönlü insandır. Peki, bugünkü eğitim sistemimizle bunu yapmamız sizce mümkün mü? Şimdi bir düşünün biz ülke olarak bu değişimin neresindeyiz. Halen eğitimimizin %97'i kamu kaynaklarından finanse ediliyor. Sistemimizin verimsizliği had safhada ve ölçülmüyor. Kaynaklar heba ediliyor. Verimlilik son derece düşükken ortaya çıkan üründe dünyayla rekabet edemeyecek kadar zayıf. Bu durumda çağrımız şudur, değişim hem de hemen...

AKŞAM
  • 3 0
  • 20 Mayıs 2015 23:33 990
  • Aktif Haberler
  • yüksel_demirci
    22 Mayıs 2015 09:51
    0 1
    Öğretmenim Teşekkür ederim. Fakat ben ilkokulda teknolojinin kullanılmasına karşıyım Çocuklar bilgiye ulaşmak için bilgisayar ve internet kullanımı ilkokul 2. sınıflara kadar inmiş durumda. Çocuklar bilgiyi nereden bulacağını biliyor fakat nasıl kullanacaklarını bilmiyorlar. Bilgiyi kullanabilecekleri ortamlar yaratmak ise biz eğitimcilerin işi. Bir çok öğretmen arkadaşımızın yaşadığı çevresel faktörler, idari olumsuzluklar okuldaki maddi sıkıntılar arkadaşlarımızda isteksizliğe ve güvensizliğe neden olmaktadır. Şahsi görüşüm olarak teknolojik değişim okul ortamında hiçbir işe yaramayacaktır. Önemli olan çocukların öz becerilerini geliştirebilecekleri okullar kurulması. 4. sınıftan sonra sadece imam yetiştirme değil sağlıkçı, marangoz, kaynakcı, hizmet sektöründe çalışacak elemanlar yetiştirecek okullar açılması. Okullarda seviye sınıfları oluşturulması. Çocukların kendi yetenekleri doğrultusunda yönlendirilmesi. Saçma sapan tablet dağıtımı gibi işlere para yatırmak yerine en azında her ilçeye el işi atölyeleri açılması. Seviye sınıfları ile bu atölyelerde işlenecek derslerin belirlenmesi. Gerçekten zeki ve başarılı çocukların dersle alakası olmayan çocuklardan ayrılarak onlara özel yönetim becerilerini geliştirecek dersler verilmesi. Tabi bu düşüncelerimin hepsi hayal bunların hiçbiri gerçekleşmeyecek. Çünkü bunlar olursa İMANSIZ gençler yetişecek.
UYARI: Yayınlanan haberler, Egitimhane.Com'un görüşlerini yansıtmaz. Yazılan yorumlar, onaylanmış olsalar bile yazanın sorumluluğundadır.

Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK