Kimileri bakıcı, kimileri mürebbiye diyor... Eğitimde sıkıntı yaşayan çocuklara bire bir destek veren ‘Gölge Öğretmenler’ dünyada yakalanan başarının ardından şimdi Türkiye’de de ailelerin ve çocuklarının kahramanı haline geliyor
Can (kimliğinin gizli kalması için takma isim kullandık), 3 buçuk yaşında. Bundan 2 buçuk ay öncesine kadar isteklerini söylemeyen, arkadaşlarıyla iletişim kurmayan, tek başına oynayan, göz temasından dahi kaçınan otizmli bir çocuktu. Aile, ev ortamında elinden geleni yapıyor; ona tüm sabrı ve özverisiyle yaklaşıyorsa da okulun kapısına bırakıp akşam görüşmek üzere vedalaştıklarında Can artık yalnızdı. Zira sınıf öğretmeni tüm sevgisini ve ilgisini verse de sınıfta ilgilenmesi gereken 14 çocuk daha vardı. Can’ın ve ailesinin hayatı, hayatlarına ‘gölge öğretmen’ kavramı girdikten sonra bambaşka bir hâl aldı. Can artık arkadaşlarıyla oyun oynuyor, susmaktansa taleplerini dile getiriyor. Can’ın son 2 buçuk aydaki değişimini ve gölge öğretmen kavramının detaylarını 23 yaşındaki gölge öğretmeni Buse Toprakçı, anlattı:
Kaybedecek gün yok
“Hacettepe Üniversitesi psikoloji bölümünden mezun olup bu anaokuluna bir program dahilinde gözlem yapmaya geldiğimde Can’ın bazı yönleriyle diğer çocuklardan farklı olduğunu gördüm. Bir şey istediğinde dokunuyor, çırpınıyor veya sarılıyordu. Onun bu farklı davranışlarının nedenini sorduğumda otizmli olduğunu öğrendim. Ardından okul, bana ve aileye Can’ın gölge öğretmeni olmam konusunda bir öneriyle geldi. O zamandan beri de yani 2 buçuk aydır annesinin Can’ı okula bıraktığı ve okuldan aldığı süre içerisinde, onun dış dünyayla olan her türlü iletişimi kurmasına yardımcı olan kişiyim.”
Anaokulunun yönlendirmesiyle Can’ın gölge öğretmenliğini yapmaya başlayan Buse öğretmen, baştaki endişelerinden bahsetse de şu an bu işin ona kattıklarından bahsederken gözleri parlıyor. “Eğer yapamasaydım zaten kendim bırakırdım” diyor Buse, çünkü özellikle otizmde kaybedilecek bir günün dahi olmadığının altını çiziyor. Anaokulunun müdürü Harika Hanım ise özellikle tüm gelişmelere açık olunan bu yaş aralığında çok hızlı ilerleme kaydedildiği için istikrarın her şeyden önce geldiğini belirtiyor. Zira pas geçilen bir günün, gerideki 2 buçuk ayı çöpe atabileceğini kaydediyor. İsteklerini ve şikayetlerini sözlü iletişimle değil de dokunarak anlatmayı seçtiğinde, ona bunu konuşarak da anlatabileceğini hatırlatmak birincil görevi bir gölge öğretmenin; onun yerine konuşmak değil. İşte Buse’nin ifade etmekte en zorlandığı da bu fark.
‘Onun adına konuşamam’
Buse, Can ile olan çalışma şeklini şöyle anlatıyor “Ben hiçbir zaman onun adına konuşmuyorum, bir şeyleri onun adına yapmıyorum. Evet, onun sosyal yaşama katılımını sağlamak bir gölge öğretmen olarak benim baştaki görevim ancak bunu, onu yüreklendirerek yapıyorum. Yemek yemek istemediği için ağladığında ona bunun nedenini sorarak yemek yemediği zaman ne olacağını anlatıyorum. Arkadaşlarının ona dokunmasını istemeyip içine kapandığında ‘Can, sana dokunmalarını istemediğini onlara söleyebilirsin’ diyorum. Bunların hepsi onu bana bağlayan değil, onu bağımsızlaştıran uygulamalar.”