Kendi Şiirlerimizi Paylaşalım

Alfabe yetmez
Acının çığlıklarına.
Sevinçten yoksul cümleler
Sevgiden yoksun.
Ey çılgın esen rüzgar
Kavga eden bulutlar
Ne zaman rahmet beklese
Orada yoksun..

İçimin terazisini oturtamıyorum bir türlü
Duygularım ve düşüncelerim dengesini kuramıyor
Ya aşırı duygusal
Ya aşırı düşünceliyim
Ruhum yorgun
Bedenim viran bir şehir
Kim bilebilir ki acı denizinde yüzmeyi
Kaç yangından sağ çıkacağını
Ben beni soramıyorum
Hatrımı soranım olsan
Çok bişey değil
Omzunu açsan

Seni umuda yazdım
İlkbahardaki yeşile
Sonbahar daki sarıya yazdım

Gözlerini;
Gündüz güneşe
Gece aya cizdim
Ağladım karaya
Güldüm beyaza
Şiirler de söze
Türkülerde saza
Gülün alına
Menekşe nin moruna
Fesleğen in kokusuna
Gönlümün sevdasına
Yarının umuduna
Sevdamın kalemi ile
Yarının umutlarına yazdım

bir kedinin uykusu kaçıyor mudur,
arkamdan ne dediler, diye?
ya da bir gelincik,
kırmızı olduğunu
sorguluyor mudur her gece?
iyi ki doğdum,
iyi ki varım..
kabul ettikçe yaşar,
yaşadıkça yazarım...

Gün doğdu..
Akılla rüyanın savaşı durdu..
Bozulmadan bu sessiz ateşkes,
Dimağımdan hasıl olan binlerce ses..
Kürekleri bıraktı bırakacak yorgun denizci..
Akıntıyla aynı yönde artık hisleri...
Savulur yeşeren filizler bir çırpıda
Bekler durur, neşenin kapısında
Kapılar ve de tokmaksız,
Avlarını bekler, tabi silahsız..
O da ne yoksa bahar, bahar mı...
Taze güller mi, terennümün adı
Uçuşur havada hüzünden oklar
Mahsun bedenleri bir bir yakalar..
Sendeleyen ruhumla ulaşsam,
Sıklaşabilir mi bedbin adımlar..

Neden sonra....
Omzunun üstünden baktı savaşçı,
Kurtulabilenler ne kadar, ne kadar azdı..

Gün doğdu..
Akılla rüyanın savaşı durdu..
Bozulmadan bu sessiz ateşkes,
Dimağımdan hasıl olan binlerce ses..
Kürekleri bıraktı bırakacak yorgun denizci..
Akıntıyla aynı yönde artık hisleri...
Savulur yeşeren filizler bir çırpıda
Bekler durur, neşenin kapısında
Kapılar ve de tokmaksız,
Avlarını bekler, tabi silahsız..
O da ne yoksa bahar, bahar mı...
Taze güller mi, terennümün adı
Uçuşur havada hüzünden oklar
Mahsun bedenleri bir bir yakalar..
Sendeleyen ruhumla ulaşsam,
Sıklaşabilir mi bedbin adımlar..

Neden sonra....
Omzunun üstünden baktı savaşçı,
Kurtulabilenler ne kadar, ne kadar azdı..

Yüreğine sağlık cnm kardeşim.Harika anlatmışsın.

Gün doğdu..
Akılla rüyanın savaşı durdu..
Bozulmadan bu sessiz ateşkes,
Dimağımdan hasıl olan binlerce ses..
Kürekleri bıraktı bırakacak yorgun denizci..
Akıntıyla aynı yönde artık hisleri...
Savulur yeşeren filizler bir çırpıda
Bekler durur, neşenin kapısında
Kapılar ve de tokmaksız,
Avlarını bekler, tabi silahsız..
O da ne yoksa bahar, bahar mı...
Taze güller mi, terennümün adı
Uçuşur havada hüzünden oklar
Mahsun bedenleri bir bir yakalar..
Sendeleyen ruhumla ulaşsam,
Sıklaşabilir mi bedbin adımlar..

Neden sonra....
Omzunun üstünden baktı savaşçı,
Kurtulabilenler ne kadar, ne kadar azdı..

Yüreğine sağlık canım öğretmenim.  Hacile öğretmenimin dediği gibi harika anlatmışsın.

acemi kelimelerle, kekeme gülüşlerle sıralanan zaman
sen; ancak içini, ağzı mühürlü acılar doldurduğumuz bir çöp kovası
zaman, giderek ağrıyan banliyö treni
terli bir 05:00 ve yorgun eklemlerle sessizleşen kapıların iniltisi
bu savaş, bu kavgalar; ne dünü ne de bugünü kurtaracak
uçsuz bucaksız öfkeler uçuşur, üflediğinde karahindiba gibi dağılan gençliğimizden
her bir yanı bir yana devrilmiş yüzüyle, kalkar ovalardan yüzssüz yüzün
ateşle oynama!

Oturalım Boğaziçi kenarına...
Demlik bir çay olsun masamızda.
Martılar eşlik etsin simitlere ...
Sohbetimiz yer etsin geleceğe.
Dalgaların sesi karışsın,
Tebessüm ve gülücüklere.
Zaman dursun ama,
Yaşanılanlar durmasın...

Söze düş sardım
Saldım göğün derinliklerine
Ne uçurtmalar
Ne balonlar
Ne uçaklar
Uçamadılar düşler gibi.
Öyle içten
Öyle yanıktı ki
Yarıldı sanki
Göğün dibi..

Eski zerafetten vazgeçip
Gün görmüş yeni güncellemeler yapıyoruz
Gecikmişliğin rüyasından yeni yeni uyanırken
Canımızın havliyle , mağrur ve hırçın
Bilinç altımızı sağda solda gezdirirken
Yaşanmamış boşluklara saldırıyoruz
İçimizde kendimizi duymuyorken , pür dikkat kesiliyoruz dışımıza
Terbiyesi kalmamış çığlıkların ,hüzünlerin
Gözlerimi sıvazlıya sıvazlıya uykumuza giriyor yaşamadıklarımız
İzafi hayat kavramımızın içinde
Göz bebeklerimizdeki düşlerimin eteklerine kar yağıyor
Hemde mevsimsiz.....

Havadaki sızıntı sevimsiz
Şefkat yorgun ve şekilsiz
Şimdi sen, bensiz
Ben ,sensiz...

Yarınlarına hatıralar biriktir
Çünkü dünler izler getirecek peşinden
Yol ayrımında kalacaksın
Ya izler
Ya hatıralar diye!
Bi yerde birini saklayacaksın
Bi yerde sakladığını saklayacaksın
Birinde fırtına başlayacak
Birinde buz tutacaksın
Bazen yalın ayak yürürsün
Bazen ayakların yalın kalır
Mantığındaki kalbine iner
Yada kalbindeki beynini zorlar
Kalbindekine kalbine sağlık dersin
Mantığındakine aklıma sağlık dersin
Aradaki fark ne biliyor musun?
Kalbin doğruya, Aklın yanlışa inanmak ister
İşte son fark...
Ya bi yalanı unutamazsın
Yada bi doğruyu hatırlayamazsın
Sonra pırıl pırıl bi kalbin içine edersin...
Miladı dolmuşsa sevginin
Miadına bakmazsın kalbin....

Gölgeli hallerin seyrinde yüzüm
Sormayın ey gönlümü bir kara hüzün...

Denizine aşık
Kırık kanatlı bi martıyım
İki kişilik sevdaya tek  kanatlı konardım
Ben denizine kanıp martı oldum
Rüzgarına kanıp ,yaprak olmak varken

Kalbim kırık artık
İstesem de birleşmez.
Gönlümden akan göz yaşı
Merhem olmaz.
Sen beni bırakıp gittigin gün
Bir türlü aklımdan silinmez.
Dön demiyorum artık sana
Sen çoktan kalbinden attın
Bilirim bir daha geri gelmez.