Kendi Şiirlerimizi Paylaşalım

ben uyurken,
bir parça telaffuz kaybı olmuş dilimde...
ve belki de tahammül limitini aşmış bir acı...
akılla yürek arasında, manalara kapalı kapılar...
ya da dil/siz/ bilgisine adaptasyonda bir sancı...

ben uyurken,
ormandaki ağaçları üşütmüş acımasız bir rüzgar...
kuşlar şimdi nerede ısınacak, nereye tüneyecekler?..
hazanın hüznünü soğurmuş kuru-ama-yeşil yapraklar
teker teker sonbaharın diline düşecekler...

Ne zaman yorgun düşsem,
Terk etmedi çayım beni,
Kışım donup yazın pişsem,
Terk etmedi çayım beni.
Misafirim gelince çaremdir,
Kahvaltıdan itibaren yarimdir
Bardağıma dolan bir demdir,
Terk etmedi çayım beni.
Hayatta bize düşen en büyük pay,
Ama doğal ama soğuk olanı yapay,
Sohbet koyulaştı tavşan kanı çay,
Terk etmedi çayım beni.

her çiçeğin açması bir şiirdir" ki
 aldırmadan hazana kışa
hem yüreğimi açtım sana
hem gül rengi şiirler taktım
dalına yaprağına..

Gülün rengi solar elbet
Gönlünün rengi solmaz
Kalbimde kaldığı müddet...
Sen,
Gönlümün gülü olmaya devam et.

Eski bı hikaye
Yeni bi masal
Sen git!
Ya hikayen
Yada masalın kalsın....

 bir hikayemiz yok
 şiirimiz yarım
 şarkımız başlamadan bitti 
 yüreğine not et ey yar
 uğruna emek veremeyeceğin sevgiyi
 umut kuşunun kanadına asıp da yorma.."

Anılar defterinde gül yaprağı
Gibi unutuldum kurudum
Başıma düşmüş sevda ağı
Bir başıma tenhalarda kahroldum
Sen kimbilir, rüzgârlı eteklerinle
Kimbilir hangi iklimdesin, ben
Sensiz bu sessizlikle
Deli gibiyim sensiz
Bu sessizlikle

Ayrılıkla başım belada
Gözlerini çevir gözlerime
Yoksa sensiz bu sessizlikle
Deliler gibiyim
Sensiz bu sessizlikle

Cahit Zarifoğlu

güneş bir harf boyu kaybolunca...
yok başka sığınağım dizeleraltından başka...
ayaklarım bulutlara değende, ayaklarıma ulaşır başım...
sadece, yorgunküçükbiruçurtmayım...
algısı/k/açık bir mülteciyim belki de...
sadece, kürekleriyitikküçükbirsandalı m...

Şiirin getirdikleri
Zamanın götürdükleri
Hepsinden öte
Okuyan bir gezgin ol
Ve güneşin sıcağını gözlerken
ansızın yağan bir yağmurun
Ve tam olmuş derken olmayan beklentilerin
Savurduğu umutsuzluk ...
Bir gezginin azığı nedir yokluktan başka ?

Aslına bakarsan sevdamız,
Şık durdu hicran
Acı, üzerimize tam oturdu
Bize de yakışan sevdamız;
Yaradan öte yaradır
Kanayıp dursun yüreğimiz
Canımız alana dek Yaradan...

Aslına bakarsan sevdamız,
Eylül yalandı
Bize kalan bu sonbaharımız...

ve sen yağmur olsan
hüzün rengi şiirler yazarız
yağarken kuşların bağrına
 aşk ve sen
kuş olsan bana
 uçarsın gül rengi
 zamanın kollarında ab-ı hayat..
ve ben yağmur olsam
şiir olup yağarım yürekevine..

Kadim bir  şehir viran oldu yokluğunda,
Senli sabahlara açarken gözlerimi
Yumuyorum gözlerimi sensizlik çıkmazı gecelere,
Dalıyorum en derin uykunun kıyısına
İlk Hülyada tutuşuyor ellerimiz
Yaktığın çoban ateşine yol veriyor gece,
Dolunayın gölgesi düşüyor üstümüze
Nefesin nefesim oluyor
Hadi sil göz yaşlarını
Islatma çağlar boyu biriktirdiğin hüzünleri.

"Sarı güller kahrolsun!.."

        Kucaklaşma
Şaşkın, küskün, naif
Üstüme kümelenmiş bulutlar
Ezilmişim seherinde günün
Yürürüm ardıma bakmadan
Gün denkleştirme anı gelmiş
Hep eksik, bir fazla yok
Düşen bulutlar mıdır yere
Yoksa küskünlüğüm mü
Oysa bunca yükten sıyrılıp
Ben de akmak isterdim
Dostlar yanında gülün
Şairin şiirin seline,
Sevginin kuyusuna.

zaman, samur kürkünü giyinmiş yine...
gramofonda tozlu bir plak gibi döner durur...
balmumundan değil artık kanatlarım,
dolunaya da vurur, güneşe de dokunur...