Nedensiz'siniz!..

Çevrimdışı ErginCan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 597
  • 2.873
  • 597
  • 2.873
10 Eki 2017 19:00:24
             NEDENSİZ'SİNİZ

---Artık  hiçbir şey yapasım gelmiyor dedi.
Ve sanırım tükendim artık diye ekledi.
Oysa tükenen o değil, neden’leriydi...---


Mutlu bir yaşam için neden’leri olmalı insanın.
Sabah erken kalkma,
Gece geç yatma,
Soğuk bir taşa hasretle sarılma,
Karşıdan karşıya geçerken bir ele sıkıca sarılma,
Bedenini yakan ateşi mutlulukla kucaklama.
Ve daha nice eylemin arkasında hep bir neden vardır.

Sabahın ayazında, uykusuz gözlerini soğuk suya yaslamak,
Yüreğinin mevlasıyla olan vuslatından önce, arınmak içindir.
Gece kıpkırmızı gözlerle sıcak bir alına ellerinle dokunmak,
Ciğer pareni saran alevleri söndürmek içindir.
Soğuk bir mermere özlemle sarılıp; onu öpüp, koklamak,
Kaybedilmiş bir cana, canan olabilmek içindir.
Yolun karşısına geçerken bir eli sımsıkı tutmak,
Avuçlarında elini, yüreğinde ismini taşıdığın yarini, koruyup kollamak içindir.
Kahpe bir kurşun yakarken bedenini, inadına mutlu olmak,
Seni cennettine kabul eden Rabbine, şükretmek içindir.
İnsan, nihayetinde et ve kemikten bir bedendir,
Lakin ona asıl manayı veren yine bir ‘neden’dir...

Neden’siz olmak, kimsesiz olmaktan bile daha berbattır.
Yolda giden bir araç için  yakıt ne ise;
Yaşam denilen bu yolda, ilerleyen beşer için de ‘neden’ odur.
Neden’siz kalmış bir insan, yakıtı tükenmiş bir vasıtaya benzer.
Ömür denilen mefhumda neden’leriniz oldukça tüken(e)mezsiniz.
Zira, hayat kuş olup uçmak gibidir.
Kanat çırpmaya devam ettiğiniz sürece düşmezsiniz.
Yani, çaresiz değil; çare, sizsiniz…

Düşmezsiniz dedim ama;
Düşürmezler demedim.
Nihayetinde düşmez kalkmaz bir Allah!..
Fakat mesele düşmek değil;
Düştüğün yerden yeniden doğrulabilmek.
Yani demem o ki, düşmek korkutmasın seni.
Dün yerlerde emeklediğin için düşüyorsun bugün.
Süründüğün anların mükafatıdır belki de senin her düşüşün.
Düş!
Düşmeden yürüyemezsin.
Yürümeden koşamazsın.
Koşmadan ulaşamazsın.
Hadi düş.
Düş yollara ve düşe kalka ara!
Ara ki bulasın!

Düşmekten korkup da hiç adım atmayanlar,
Düşmediklerini zannederler ama,
Nice gözden düşüp,
Nice gönülden silinmişlerdir oysa.
Sırf düşmemek için beklersen eğer;
Ancak hissene düşen, düşer avuçlarına.
Fakat düşe kalka yol alırsan bu hayatta;
O vakit, hisseni değil, istediğini alırsın şu dünyada.

Unutma, denemediğin herşey imkansıza adaydır senin için.
Fakat bir denesen, belki de mucize konulmayacaktır adı hiçbirinin.

Her insanın yaşamı kıymetlidir.
Fakat en kıymetlisi bu olmamalıdır.
Eğer bir insanının yaşamaından daha kıymetli birşeyleri yoksa;
O insan zaten hiç yaşamamış demektir.
İşte bu yüzden, bu hayat sana iki rol biçiyor:
Bir: İnsan olmak
İki: Ölü doğmak

Başımıza çok kötü felakatler gelebilir bu hayatta.
Mühim olan bizim bu felaketlere karşı alacağımız tavırdır.
Yaşamın birer sınav sorusu olan bu felaketlere
Doğal bir afet gibi davranıp, bitmesini beklersek eğer;
Biten tek şey olacaktır:
Ömür...

Ömrümüzün niceliği değil, niteliğidir aslolan.
Okunan bir kitapta okuyucu etkileyen,
Kitabın sayfa sayısı değil;
Okurken verdiği hazdır.
Bu nedenle;
Mesele, daha fazla yaşamak için değil,
Daha kaliteli yaşamak için çabalamaktır...

Peki kalite nedir?
Kalite,
Tesadtüflerle sahip olunamayacak kadar büyük bir asalettir.


Sen de hala nedensizsen eğer, şunu bil ki;
Bir nedenin olsaydı bu hayatta, yapacak birşeylerin olurdu ozaman.
Çok nedenlerin olsaydı; kendini tüketmeye zamanın olmazdı zaten.
Eğer kendine yetecek kadar nedenin varsa şu hayatta;
O vakit, hayatı boşlamak aptalca gelir sana.
Yaşamak için bir neden arıyorsan eğer;
Hadi sana ilk nedeni ben vereyim şimdi:
Söyle, sen ‘neden’ geldin bu hayata?!

Dünya, insanların seyehat ettiği bir yerdir.
Bu eğlenceli yolculukta,
Gördüklerimiz, tattıklarımız, yaşadıklarımız,
Bize asla şu elzem gerçeği unutturmamalıdır:
Bu gelişin birgün bir de dönüşü olacaktır.
Bizi dünyaya getiren binek;
Birgün bu liamdan demir alıp bizi evimize geri götürecek.
İşte asıl mesele,
O gemiye binerken heybemizde ne taşıdığımızdır.
Ayrılırken, O’na aitliğimizi söz verdiğimiz Mevlamıza,
Dönerken neler sunacağımızdır...

Şu fani hayatta,
Sakın sana olanları bahane edip vazgeçme.
Kimbilir, belki de içdünyandaki olanlar,
Dış dünyandaki olanlardan daha büyüktür.
Vakit, güneş battığı için yas tutma vakti değil;
Vakit, doğacak yeni günde neler yapileceğinin muhasebesini yapma günüdür.
Üstelik sadece nedensizler değil,
Bu hayatta,
Nedenlerini arttırmayanlar da kaybedenlerin safındadır.

Çünkü az nedenli olmak,
Nedensiz olmaktan ancak bir basamak üsttedir.
Ve nedensizlik,
Sağır edici bir sessizliktir.
Avuçlarındaki hiçbir kelimenin anlamını lugatta bulamamak,
Beynini kemiren soru işaretlerinin çengeline takılmak,
Suçlusu ve hakimi aynı olan bir davada,
Kendi kendini yargılamak,
Ve bu kısır döngüde hep başa sarmaktır...

Sonu hüsranla biten herşey felaket değildir hayatta.
Bazı durumlar, başarısız olmayı fazlasıyla hakeder.
Çünkü hayat, eğer sabredersen birgün sana,
Kaybettiğini zannettiğin ne varsa,
Hepsinin birer kazanım olduğunu gösterecektir.
Zafer, hayallerini gerçekletirmektir.
Fakat zaferler tek başına mutluluk demek değildir.
Mutluluk, kazandığın zaferlerin sana sunduklarını sevebilmektir.
Aç bir farenin ağzına kadar dolu bir çuvalı delmesi zaferdir.
Fakat, çuvalın deliklerinden farenin ayak uçlarına dökülen kum ise eğer;
Bu zafer, fareye hiçbir mutluluk vermeyecektir.
Peki bu fare şimdi yenik midir?
Değil elbet,
Bu fiyasko, onun satın alacağı mutluluğun, ödediği  ilk taksitidir.

Beynindekiler mi senindir;
Yoksa sen mi beynindekilerin?
Mesela, benim düşüncem, benim hayalim deriz.
Oysa insan neyi düşünüyor, neyi hayal ediyorsa onundur.
Gerçek güç, güçlü olmak mıdır;
Yoksa kendini güçlü hissetmek mi?
Filler insanalardan çok daha güçlüdür,
Fakat fillerle insanların savaşında kaybeden hep filler olmuştur.
Öyleyse, mesele güce değil inanca sahip olmaktır.
Yani, zafere inanmak için güçlü olman gerekmez;
Fakat kendini güçlü görmek için inanç gerekir.
İnandığın her neyse, bu uğurda yapacağın her akında
Sonunun mağlubiyetle biteceğine adın gibi emin olsan da
Asla vazgeçme.
Hazreti Adem’den beri,
Birgün elbet öleceğini bilse de;
Hiçbir ‘insan’ nefes almaktan vazgeçmedi.
Çünkü kimilerine göre ölüm bitiş,
Kimilerine göre başlangıç demekti.
Ve unutma,
En keskin bıçaklar,
En çok çekici yiyenlerdir...


                                ERGİN CAN
                               Eğitimci-Yazar

Eserin tüm hakları yazarı ve yayınevine aittir

Çevrimdışı php_korsan

  • Bilge Üye
  • *****
  • 13.107
  • 14.678
  • 13.107
  • 14.678
# 01 Nis 2018 22:04:54
Emeğinize sağlık kitabınızı okuyacağım.
Konforlu limandan ayrılmak lazım halatları çözmek gerek.Kitaplığımda en az 90 tane yerli yabancı motivasyon kitabı var.Nedenler anlatılıyor ancak bu konfor nasıl terkedilir alışkanlıklar nasıl kırılır pek anlatılmıyor.Elde olan şeylerden yola çıkılmış.Mesela bir steave jobs kitabı okumak yerine youtubedan 1 film bir video izledim valla oturup ağladım.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.231
  • 222.972
  • 28.231
  • 222.972
# 01 Nis 2018 23:06:53
Kaleminize,yüreğinize sağlık kardeşim [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] .Tebrik ederim.İnşallah nice eserlere.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK