Veliler Günlüğü

Çevrimdışı sufkta

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 9.951
  • 36.887
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 9.951
  • 36.887
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 28 Eki 2016 12:45:27
Sizler ne güzel büyütmüşsünüz,ben daha yolun başındayım. Seneye 1. Sınıf olacağız umarım oğlum yormaz beni  :)

Çevrimdışı seyfi ünaldı

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.186
  • 32.918
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 5.186
  • 32.918
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 28 Eki 2016 15:39:48
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Sizler ne güzel büyütmüşsünüz,ben daha yolun başındayım. Seneye 1. Sınıf olacağız umarım oğlum yormaz beni  :)

Rüya görür gibi değerli hocam. Rabbim evladınıza sağlık ve afiyet versin, ne zaman büyüdüğünü anlayamıyorsunuz zaten.
Sitede evlatları doktor, öğretmen olan üyelerimiz var. ;)

Çevrimdışı sufkta

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 9.951
  • 36.887
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 9.951
  • 36.887
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 28 Eki 2016 16:26:52
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Rüya görür gibi değerli hocam. Rabbim evladınıza sağlık ve afiyet versin, ne zaman büyüdüğünü anlayamıyorsunuz zaten.
Sitede evlatları doktor, öğretmen olan üyelerimiz var. ;)
Ayy maşallah öğretmenim ne büyük bir gurur kim bilir... Rabbim herkese hayırlı evlatlar versin.
Önceden oğluma küçük yaş kıyafetler alıyordum. Şimdi 6-7yas kıyafetlere başladık. Bunda bile yavrum ne çabuk büyümüş dedim  :)

Çevrimdışı aslı_80

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.080
  • 12.050
  • Öğrenci Velisi
  • 2.080
  • 12.050
  • Öğrenci Velisi
# 28 Eki 2016 19:59:37
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Veli olmak öğretmen olmaktan daha zor.

Gerçekten artık veli olmak zor. :) Çocuklarımıza yardımcı olalım, işlerini biraz kolaylaştıralım derken onlarla aynı stresi, yorgunluğu yaşıyoruz.


Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.844
  • 94.465
  • 10.844
  • 94.465
# 02 Kas 2016 20:21:27
"İçsel motivasyonu baltalamanın en hızlı yolu, ebeveyn kontrolünü artırmaktır. Ve araştırmalara göre içsel motivasyonu artırmanın en iyi yolu, özerkliği ve yetkiyi ve onu takiben bir insanın kendi başına “iyi iş” çıkarmasını teşvik etmektir."
@egitimpedia

Çevrimdışı İrem-Özge

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 78
  • 231
  • 78
  • 231
# 10 Kas 2016 17:18:38
Bende 4.sınıf velisiyim ama teog stresi şimdiden mevcut. İleride kızımın yaşayacaklarını düşündükçe içim daralıyor.
Kitap okumayı çok çok seven kızımın tek okuyacağı kitap test kitapları olacak. Sinema tiyatro müze gezileri hayatımızın bir parçası hepsinden yoksun kalacak. Yüzme ve jimnastiğe gidiyor. Gidemeyecek :(
Belki de hepsinden soğuyacak. Hep diyorum doktor avukat mühendis olmasına gerek yok hayatı sevsin yeter. Teog da neymiş boşver. Ama sistem maalesef izin vermiyor ki. Mecburen o sınavlara girecek ve mecburen iyi bir okula yerleşmek için tüm hayatını henüz 11 yaşından itibaren değiştirmek zorunda kalacağız.
Tüm velilere, öğretmenlere, veli öğretmenlere kolaylıklar dilerim.

Çevrimdışı aslı_80

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.080
  • 12.050
  • Öğrenci Velisi
  • 2.080
  • 12.050
  • Öğrenci Velisi
# 11 Kas 2016 19:35:34
Veli toplantılarına farklı bir bakış. Maalesef katıldığım veli toplantıları, okul aile birliği toplantıları çoğunlukla bu şekilde... Değiştirmek için neler yapabiliriz?

******************

Eğitimpedia Yazarı – Müjdat Ataman: Bitmek Bilmeyen Okul Tanıları

Bir okulda geçen veli-öğretmen görüşmesine yaklaşalım ve ne konuşulduğuna kulak misafiri olalım.

“İyi günler V Hanım, valla sizin çocuk X akıcı okumakta zorlanıyor. Kendine ait şeyleri kimseye vermiyor yani paylaşım konusunda sıkıntılar yaşıyor. Derste yapılan tartışmalarda dediğim dedik diyor, hiç kabullenmiyor, arkadaşları ile devamlı bir tartışma halinde. X aynı zamanda yönerge almakta güçlük çekiyor, hep iki üç tekrarla iş yaptırabiliyorum. Çok unutkan çocuğunuz V Hanım gerçekten. Allah sizi inandırsın daha bir ödevini zamanında teslim etmedi. Bu tabi dağınıklıktan kaynaklanıyor, hep arkası toplanılsın istiyor, kendi işini yapmaya hiç alışkın değil. Son dönemlerde bir de yalan eklendi, ödevin nerde diye sorduğumda hep uyduruk yeni bahaneler buluyor. Aslında V Hanım, çocuğunuz X çok zeki ama kendini dersten başka her şeye veriyor, derslerde aklı hep başka yerde.”

V Hanım öne eğik başını hafifçe kaldırarak ekler: “Valla ne deseniz haklısınız Ö Hanım. Evde de hep aynı, söylediklerimizi hiç dinlemiyor. Yatağını bile bu yaşında ben topluyorum. Ödevi ancak biz on kere söyleyince yapıyor. Yalanı ilk kez sizden duyuyorum yalnız. Evde hiç yalanı yoktur benim çocuğumun. Dediğiniz gibi hakikaten çok zeki, bazı anlarda öyle cümleler kuruyor ki  babası da ben de şaşırıp kalıyoruz. Oyunu çok seviyor doğru, evde de öyle, hep oyun hep oyun, bir işi ben de on kere söylemeden yapmıyor. Siz hiç merak etmeyin Ö hanım akşam babası da ben de bu konuda mutlaka konuşuruz.”

Bu veli-öğretmen görüşmesini matematiksel ifadesiyle anlatmak isteseydik ( V + Ö ) * 0 = X yazabilirdik sanırım. Bu ve benzeri görüşmenin yarar açısından X’e katkısı kocaman bir sıfırdır. Benzer cümlelerle olmasa da benzer nitelikteki veli toplantılarına tanık oluyoruz. Bu ve benzeri toplantıların X’e, yani öğrenciye anlamlı hiçbir katkısı olmayacaktır. Nedenine ve nasılına gelelim.

Ö=”Akıcı okumakta zorlanıyor.” Her çocuğun ön öğrenmeleri aynı değildir, akıcı okumakta zorlanması okuma-yazma sürecine geç başlamış olmasından ya da farklı bir nedenden kaynaklı olabilir. Akıcı okumuyor demek sadece bir tanıdır.  Tanının yanı sıra eylem planı açıklanmalı, bu alanda X’le okulda ne gibi çalışmalar yapıldığı ve varsa evden bu konuda bir beklenti olup olmadığı belirtilmeli.

Ö=”Paylaşım konusunda sıkıntılı” Paylaşım küçük yaşlarda oyunla, oyunda öğrenilen bir tutum. X küçük yaşlarda yeteri kadar oyun oynamadıysa paylaşma davranışı göstermemesine şaşırmamak gerekiyor. Birçok öğrenci X gibi kendine ait nesneleri paylaşmak istemez, sıklıkla gördüğümüz paylaşmama isteğiyken bunu göze sokmanın veliye de X’e de katkısı yoktur. Bunun yerine paylaşmaya teşvik konusunda X’le ne yapıldığı ve ne yapılacağı ile ilgili bilgilendirme daha anlamlı ve nitelikli olacaktır.

Ö=”Arkadaşları ile tartışma içinde” Öğretmenin verdiği bu veri çok da anlamlı değil, çünkü yoruma bağlı olarak öğretmenden gelen bu veri “çok iyi” olarak da tanımlanabilir. Çocuk kendi düşüncelerini dile getiriyor, haklarını koruyor, sürü psikolojisinden uzak kalıyor. Öğretmenin şikayeti X’in tartışması  değil nasıl tartıştığı olabilirdi ve bu konuda görüş alışverişi yapılabilirdi.

Ö=”Yönerge almakta zorluk çekiyor.”
Tek başına çok da anlam ifade etmeyen bir yorum.  Yönergeler nerede, ne zaman ve nasıl veriliyor? Örneğin göz iletişimi kurulmadan verilen yönergeleri öğrencilerin kaçırması çok normal. Bunun yanında oyun oynayan bir çocuğa seslendiğinizde sizi duymaması da çok normal. “Yönerge almıyor.” Çocuk bu robot değil!

Ö=”Ödevlerini yapmıyor”. Ödev konusu zaten başlı başına bir sıkıntı. Hangi çocuk koşa koşa ödev yapıyor? Zaten anlamadığınız konuda aldığınız bir ödev mi yoksa çok iyi anladığınız bir konuda aldığınız bir ödev mi sizi mutlu eder? Hiçbiri. Hiç okunmayacak olan yazma çalışmaları mı yoksa? Sınıfta göz ucuyla bakılıp, geçerken bir kırmızı kalemle paraf atılan kağıt parçalarına ülke olarak bu kadar anlam yüklüyor olmak da ayrı bir sorun. Çocukların sevmediği alanlarda, verilen çalışma kağıtlarını unutması ve eve götürmemesi anlaşılabilmeli. X’in ödev yapmama davranışının nasıl başladığına ve nedenlerine bakmak gerekiyor Yapmıyor demenin, başına polis olarak anne-babayı koyarak ödev yapmayı bir süre sağlamanın kimseye yararı olmayacaktır.

Ö=”Yalan söylüyor.” Bir öğrenci için “yalan söylüyor” demek bir eğitimci için ilginç bir çıkış. Her çocuk yalan söyler, bu durumu büyütmek ise biz yetişkinlere özgü bir davranıştır. Önemli olan yalan değil, yalan söylemenmesine neden olan korku ve çekinme nedeninin bulunarak ortadan kaldırılmasıdır.

Bu görüşmede velinin cümlelerine hiç girmiyorum, çünkü veliden gelen bu cümleler kalabalığının da çocuk için bir anlamı yok. Sözü edilen X öğrenci değil de, Y öğrencisi olabilirdi ve öğretmen Y için harika saptamalarda (akıcı okuyor, paylaşımcı, ödevlerini hep yapıyor, dürüst) bulunabilirdi. İnanın bu denklemde de sonuç yine değişmez ve sıfır olurdu. Öğrenci gelişimine odaklanılmayan, sadece saptama ve tanılama aşamasında kalınan toplantıların değeri olmayacaktır.

Veli-öğretmen görüşmelerinin niteliği değişmeli, saptamalar yapmanın, tanılar koymanın kimseye bir yararı olmadığı görülmeli. Neden-sonuç ilişkileri ve iyi analizlerle bu görüşmeler şekillendirilmeli ve mümkünse öğrenci de bu görüşmede yer almalı. Ortak bir eylem planı için konuşulmalı, öğrenciyi çekiştirmek için ya da taraf olmak için değil.

 

mujdatataman@gmail.com

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]


[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı aslı_80

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.080
  • 12.050
  • Öğrenci Velisi
  • 2.080
  • 12.050
  • Öğrenci Velisi
# 11 Kas 2016 19:56:58
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bende 4.sınıf velisiyim ama teog stresi şimdiden mevcut. İleride kızımın yaşayacaklarını düşündükçe içim daralıyor.
Kitap okumayı çok çok seven kızımın tek okuyacağı kitap test kitapları olacak. Sinema tiyatro müze gezileri hayatımızın bir parçası hepsinden yoksun kalacak. Yüzme ve jimnastiğe gidiyor. Gidemeyecek :(
Belki de hepsinden soğuyacak. Hep diyorum doktor avukat mühendis olmasına gerek yok hayatı sevsin yeter. Teog da neymiş boşver. Ama sistem maalesef izin vermiyor ki. Mecburen o sınavlara girecek ve mecburen iyi bir okula yerleşmek için tüm hayatını henüz 11 yaşından itibaren değiştirmek zorunda kalacağız.
Tüm velilere, öğretmenlere, veli öğretmenlere kolaylıklar dilerim.


Kendi adıma teşekkür ederim [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]   :) Size ve yavrunuza da kolaylıklar dilerim; mutlu, sağlıklı, huzurlu bir ömrü olsun inşallah.

Sakin olun, daha çok erken.  :) :) Kızınızı da hiçbir aktivite ve alışkanlığından geri bırakmayın derim; tecrübe.  ::) 8. sınıfta biraz fazla asılarak testlerin de üstesinden gelir yavrunuz.

Çocuklarımızı potansiyellerinin üzerine çıkarmakla belki de onlara kötülük yapıyoruz. Onları oyundan, spordan, hatta çocukluklarından alıkoyarak onlara haksızlık yapıyoruz. Bırakalım çocukluklarını yaşarken tadını çıkarsınlar.

Çevrimdışı İrem-Özge

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 78
  • 231
  • 78
  • 231
# 15 Kas 2016 15:23:37
Aradaki ince çizgiyi koruyarak bir aksiyon planı yapabilecek olmanın umuduyla büyüyoruz bakalım :)
Haklarında hakkımızda hayırlısı diyelim.

Çevrimdışı gokdeniz1966

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.731
  • 51.764
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.731
  • 51.764
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 16 Kas 2016 14:51:15
15 yıl önce velilerimizi ikna etmekte hiç zorluk çekmiyorduk.Şimdi bin dereden su getirircesine anlatmaya çalışıyoruz.ama yinede bildiklerini okuyorlar.

Çevrimdışı aslı_80

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.080
  • 12.050
  • Öğrenci Velisi
  • 2.080
  • 12.050
  • Öğrenci Velisi
# 30 Ara 2016 01:01:32
''Çok akademik kursa giderek büyüyen çocukların geleceğin çok mühim işlerini yapacağına inanıyorsanız, inanmaya devam edin. ''

***********************************

Eğitimpedia Yazarı – Müjdat Ataman: Cumartesi-Pazar Boşa Gitmesin Diye

“Eğlenceli olduğu kadar da öğretici“ diye başlayan aynı kalıptan çıkmış tümcelerden sıkılmadınız mı? Öğretici olmayı ve öğretirken de didaktik olmayı çok seviyoruz. Sadece eğlenmek bize göre değil sanırım, illa ki eğlenirken bir şey öğrenmek zorundayız. Çocuk denize taş atarken annesi yanında, anne denize atılan taşları iki-dört-altı-sekiz diye sayarak kızının bir yandan da ritmik saymayı öğrenmesini istiyor. Öğretme çabası, yer ve zaman tanımıyor.

İzlediğim bir çocuk tiyatrosunda sahnedeki oyuncu beş yaş gurubu seyircilere dönerek “Akşam yatmadan dişlerimizi fırçalıyoruz değil mi?” diye soruyor. Beş yaş grubu seyirciler aynı anda yanıtlıyor, “eveeeet”. Okulda öğretmende olan rol, yaşamın her alanında farklı formlarda can buluyor. Bir öğreten olmazsa, mahallede penceren bakan teyze devreye giriyor ve dışardaki çocuklara sesleniyor, “yağmurda oynanmaz, hasta olursunuz gidin evinize.” Üç kıyısı denizlerle çevrili ülkemizin dört yanı öğretmeye hazır yurttaşlar tarafından çevrilmiş durumda. Herkes herkese öğretmeye çok meraklı.

Sınavlarla çevirdiğimiz, öğretme merakı ile donattığımız ülkemizde ilgiyi de bu alana yoğunlaştırıyoruz. Akademik kurslarla takviye edilmeyen öğrenciler bir şeyler kaybedecek izlenimi yaratıyoruz. Haftanın beş günü okula mecbur bıraktığımız çocuklarımızı yetmiyormuş gibi hafta sonları da kurs kurs gezdiriyoruz.

Eğlenerek öğrenin tümcesinin yanına yeni süslü sözcükler ekleyen kurslar hırslı ebeveynlere göz kırpıyor. Aylık bin altı yüz lira ödenmesi gereken bir hafta sonu kursu reklamında, “teknoloji tabanlı, disiplinlerarası etkileşime dayalı, öğrenmede inovasyon temalı” sözcükleri kullanılmış. Bak sen, disiplinlerarası bir ortamda teknoloji var, eğlence var, drama ile etkileşim de sağlanmış, yanına da inovasyon konuyor ki tadından yenmez! Sanırım bu kadar süslü sözcüğü bir araya getirerek  iyi bir eğitim verildiği algısı yaratılıyor. Akademik altyapılı kurslara her yerde rastlamak mümkün. Farklı eğitim terimleri ile süslenen bu kurslara beş gün okul yetmezmiş gibi koşturan aileler var. Çocuklarınızı pratik, eğlenceli, deneyli, felsefeli, çok düşünmeli, üstün zekalı vb. cümlelerle açılımı olan “akademik” kurslara götürürken yeniden düşünün. 

Dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite bozukluğu popülasyonundan sonra şimdi üstün çocuklar dönemi başladı. Çocukları etiketlemek ve bu etikete göre sınıflamak konusunda üstümüze yok. Son yıllarda birçok anne-baba, çocuklarının üstün zekalı ve üstün yetenekli olup olmadığını anlamak için onları testlere tabi tutmaya başladı. Bu alanda çalışanlar, yapılan testlerin sadece ‘özel çocuk keşfi’ amacıyla yapılmadığını ailelere açıklamaya çalışsa da ailelerin bakış açısı değişmiyor. Tahmin edersiniz ki çocukları “üstün” olarak nitelenen aileler büyük bir kaygı içindeler. Okulların çocukları için yeterli ve verimli olmadığını düşünüyorlar, sanki okul doğal gelişim gösteren çocuk için iyiymiş gibi. Okulda verilen eğitimi yeterli bulmayan bu aileler akademik kaygıyla çocuklarını hafta sonları kurslarına taşıyor.

Bu ailelerin kaygısı da doğal olarak farklı bir sektörün kapısını aralıyor. “Üstünler için tasarlanmış eğitimler bizim kursumuzda” reklamları hızla yayılıyor. Kim veriyor peki bu eğitimleri, içerikleri ne, Türkiye’de bu alanda yapılmış kaç araştırma var, yapılan araştırmalar kaç yıllık bir geçmiş birikim üstüne kurgulanmış, üstünlerle hangi çalışmalar yapılırsa sonuçları ne olura dair kimin sözü var? Farklı zihinsel gelişim gösteren çocukları görmezden gelmeyelim evet ama onları bu ticari çarkın içinde kaybetmeyelim de.   

Canınız çok mu kurs istiyor, “sanat” kurslarına gidin, okulda kokusu eksik müzikle ilgilenin, beraber tiyatroya gidin. Bunların hiçbiri mi yok, beş taş bulun, sadece beş taş oynayın. Eğlenceli bilim dersleri, eğlenceli anne-baba oyunlarının yerini asla tutmayacak bunu unutmayın. Çok akademik kursa giderek büyüyen çocukların geleceğin çok mühim işlerini yapacağına inanıyorsanız, inanmaya devam edin. Çok oynayan çocuklar mühim işler yapmayacak belki ama biliyorum ki oyun oynayan çocuklar mutlu yetişkinler olacaklar.

Kaynak: [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı aslı_80

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.080
  • 12.050
  • Öğrenci Velisi
  • 2.080
  • 12.050
  • Öğrenci Velisi
# 06 Şub 2017 14:37:30
Başlangıçlar güzeldir, iyi duygularla, iyilikler umarak, ümitliysek hele :)

İkinci dönem öğrencilere, öğretmenlere, velilere, eğitim- öğretim çalışanlarına hayırlar getirsin, bi'çırpıda yormadan, verimli geçsin inşaallah...

Çevrimdışı konuk35

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.346
  • 2.795
  • 1.346
  • 2.795
# 12 Şub 2017 14:03:09
Geliştiren Anne - Baba - Doğan Cüceloğlu

"Güler yüzlü, sakin, güvenen, hayata, ailesine şükür duygusu içinde bakan bir anne, bir baba olmak çocuklarımıza verebileceğimiz en büyük armağandır. Çocuklar böyle bir armağanı hak ediyorlar. Çocuğunuz bir kez çocukluk yaşayacak; bu dönemi onunla doya doya yaşayın."

Doğan Cüceloğlu - Tanıtım Bülteninden

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK