Allah Bana Yeter!

Çevrimdışı s.kahya

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 8.773
  • 33.608
  • Müdür Yardımcısı
  • 8.773
  • 33.608
  • Müdür Yardımcısı
# 25 Mar 2015 10:11:16
"Allah'a güven. Vekîl olarak Allah yeter." (Ahzab S.-3.ayet)

“…Nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir…”(el-Hadîd, 4)



Allah'a dayanıp güvenmek lazım her zaman..

Çevrimdışı seliali

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 4.869
  • 31.318
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 4.869
  • 31.318
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 25 Mar 2015 10:30:11
Allah bana yeter!
Dediğimiz anda iniverir sırtımızdan ağır yüklerimiz,hepsini rahman ve rahim olana teslim ederiz..çalışıp çabaladıktan sonra artık işimizi ona havale ederiz. Olursa hayır , olmazsa da hayır diyebilmektir bütün mesele...

Çevrimdışı ismil003

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.708
  • 3.343
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.708
  • 3.343
  • Müdür Yardımcısı
# 25 Mar 2015 11:26:38
BİRİNCİ DÜSTURUNUZ

Amelinizde rıza-yı İlâhî olmalı.

Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder. Onun için, bu hizmette, doğrudan doğruya, yalnız Cenâb-ı Hakkın rızasını esas maksat yapmak gerektir. (Risale-i Nur/21. Lem'a, s:164)

Çevrimdışı ismil003

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.708
  • 3.343
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.708
  • 3.343
  • Müdür Yardımcısı
# 25 Mar 2015 11:33:30
BİRİNCİ NÜKTE
Birinci defa , bir ameliyat-ı cerrahiye hükmünde kalbi mâsivâdan tecrit ediyor, kesiyor. Şöyle ki:
İnsan, mahiyet-i câmiiyeti itibarıyla, mevcudatın hemen ekserîsiyle alâkadardır. Hem insanın mahiyet-i câmiasında hadsiz bir istidad-ı muhabbet derc edilmiştir. Onun için, insan da umum mevcudata karşı bir muhabbet besliyor. Koca dünyayı bir hanesi gibi seviyor. Ebedî Cennete bahçesi gibi muhabbet ediyor. Halbuki, muhabbet ettiği mevcudat durmuyorlar, gidiyorlar. Firaktan daima azap çekiyor. Onun o hadsiz muhabbeti, hadsiz bir mânevî azâba medar oluyor.
O azâbı çekmekte kabahat, kusur ona aittir. Çünkü kalbindeki hadsiz istidad-ı muhabbet, hadsiz bir cemâl-ı bâkiye mâlik bir Zâta tevcih etmek için verilmiş. O insan sûiistimal ederek o muhabbeti fâni mevcudata sarf ettiği cihetle kusur ediyor, kusurunun cezasını firâkın azâbıyla çekiyor.
İşte bu kusurdan teberri edip o fâni mahbubattan kat-ı alâka etmek, o mahbuplar onu terk etmeden evvel o onları terk etmek cihetiyle Mahbub-u Bâkîye hasr-ı muhabbeti ifade eden Yâ Bâkî Ente’l-Bâkî olan birinci cümlesi, "Bâkî-i Hakikî yalnız Sensin. Mâsivâ fânidir. Fâni olan, elbette bâki bir muhabbete ve ezelî ve ebedî bir aşka ve ebed için yaratılan bir kalbin alâkasına medar olamaz" mânâsını ifade ediyor. "Madem o hadsiz mahbubat fânidirler, beni bırakıp gidiyorlar. Onlar beni bırakmadan evvel ben onları Yâ Bâkî Ente’l-Bâkî demekle bırakıyorum. Yalnız Sen bâkisin ve Senin ibkàn ile mevcudat beka bulabildiğini bilip itikad ederim. Öyleyse, Senin muhabbetinle onlar sevilir. Yoksa alâka-i kalbe lâyık değiller" demektir.
İşte bu hâlette kalb hadsiz mahbubatından vazgeçiyor. Hüsün ve cemalleri üstünde fânilik damgasını görür, alâka-i kalbi keser. Eğer kesmezse, mahbupları adedince mânevî cerihalar oluyor.
İkinci cümle olan Yâ Bâkî Ente’l-Bâkî o hadsiz cerihalara hem merhem, hem tiryak oluyor. Yani, "Yâ Bâkî, madem Sen bâkisin, yeter. Herşeye bedelsin. Madem Sen varsın, her ¸ey var."
Evet, mevcudatta sebeb-i muhabbet olan hüsün ve ihsan ve kemal, umumiyetle Bâkî-i Hakikînin hüsün ve ihsan ve kemâlâtının işârâtı ve çok perdelerden geçmiş zayıf gölgeleridir, belki cilve-i Esmâ-i Hüsnânın gölgelerinin gölgeleridir. (Risale-i Nur/3. Lem'a, s:20)

Çevrimdışı ismil003

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.708
  • 3.343
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.708
  • 3.343
  • Müdür Yardımcısı
# 25 Mar 2015 11:37:26
İkinci Nokta: Velâyet yollarının ve tarikat şubelerinin en mühim esası, ihlâstır. Çünkü ihlâs ile hafî şirklerden hÂlâs olur. İhlâsı kazanmayan, o yollarda gezemez.

Ve o yolların en keskin kuvveti, muhabbettir. Evet, muhabbet, mahbubunda bahaneler aramaz ve kusurlarını görmek istemez. Ve kemâline delâlet eden zayıf emâreleri, kavî hüccetler hükmünde görür. Daima mahbubuna taraftardır.

İşte bu sırra binaendir ki, muhabbet ayağıyla marifetullaha teveccüh eden zatlar, şübehâta ve itirâzâta kulak vermezler, ucuz kurtulurlar. Binler şeytan toplansa, onların Mahbub-u Hakikîsinin kemâline işaret eden bir emâreyi, onların nazarında iptal edemez. Eğer muhabbet olmazsa, o vakit kendi nefsi ve şeytanı ve haricî şeytanların ettikleri itirazat içinde çok çırpınacak. Kahramancasına bir metanet ve kuvvet-i İmân ve dikkat-i nazar lâzımdır ki kendisini kurtarsın. İşte bu sırra binaendir ki, umum merâtib-i velâyette marifetullahtan gelen muhabbet, en mühim maya ve iksirdir.
   Fakat muhabbetin bir vartası var ki: Ubudiyetin sırrı olan niyazdan, mahviyetten, naza ve dâvâya atlar, mizansız hareket eder. Mâsivâ-yı İlâhiyeye teveccühü hengâmında mânâ-yı harfîden mânâ-yı ismîye geçmesiyle, tiryak iken zehir olur. Yani, gayrullahı sevdiği vakit, Cenâb-ı Hak hesabına ve Onun namına, Onun bir âyine-i esmâsı olmak cihetiyle rapt-ı kalp etmek lâzımken, bazen o zâtı, o zat hesabına, kendi kemâlât-ı şahsiyesi ve cemÂl-i zâtîsi namına düşünüp, mânâ-yı ismiyle sever. Allah'ı ve Peygamberi düşünmeden yine onları sevebilir. Bu muhabbet, muhabbetullaha vesile değil, perde oluyor. Mânâ-yı harfî ile olsa, muhabbetullaha vesile olur, belki cilvesidir denilebilir. (Risale-i Nur/Mektubat /Yirmi Dokuzuncu Mektup/s:434

Çevrimdışı REİKİ26

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 282
  • 4.077
  • 282
  • 4.077
# 25 Mar 2015 11:42:04
                         Hikaye
Vaktiyle zeki, çalışkan bir medrese (üniversite) talebesi, rüyasında çok sevdiği, feyz aldığı, bağlandığı hocasının cehennemlik olduğunu gördü. Rüyayı ilk gördüğünde sıradan bir rüya diye aldırmadı. Ama aynı rüyayı birkaç defa üst üste görünce gerçekçi bir rüya olarak yorumladı ve bundan dolayı üzüntüye kapıldı. Üzüntüsü dışardan da farkedilecek haldeydi. Herkes gibi hocası da bunu gördü ve sordu:

"Oğlum senin neyin var, son günlerde yüzün hiç gülmüyor?"

Delikanlı başlangıçta söylemek istemeyip geçiştirmeye çalıştıysa da ısrar karşısında açıklamak zorunda kaldı:

- "Hocam, ben kaç defadır rüyamda sizin cehennemlik olduğunuzu görüyorum ve buna çok üzülüyorum."

Hoca öğrencisine ve onun şahsında herkese ibret olacak şu açıklamada bulundu:

- "Oğlum, ben senin gördüğün rüyayı (kendimin cehennemlik olduğunu) kırk yıldır görüyorum. Ama yine de ümitsiz ve isyankâr değilim. Doğru bildiğim yolda yürüyor, Allah'a kulluğumu eksiksiz yerine getirmeye çalışıyorum. Bana düşen de budur. Gerisi Allah'ın bileceği iştir."

Çevrimdışı ismil003

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.708
  • 3.343
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.708
  • 3.343
  • Müdür Yardımcısı
# 25 Mar 2015 11:45:50
‘Sen bu iş için yaratılmadın!’

    Konu: Tasavvuf İrfanı Açısından Risale-i Nur

A.J. Arberry, ‘İslam Mistiklerinin Öyküsü’nde, (1) zühd hareketinin, Basra’dan Kufe’ye kadar, bütün İslam alemine ve özellikle ikinci/sekizinci yüzyılın ikinci yarısında siyasal ve dini faaliyetlerin önemli bir merkezi haline gelen Horasan’a nasıl yayıldığını anlatır:

“Emevileri yıkan ve Abbasi hilafetini kuran plan, Horasan’da yapılmıştı. Bir zamanlar Budizmin filizlendiği bir merkez olan bu uzak vilayet, Belh prensi ünlü İbrahim b. Edhem’e (v.160/777) ait idi. İbrahim b. Edhem’in riyazete çekilişi, daha sonraki sufiler arasında gözde bir tema haline geldi ve sıklıkla Gautama Buda’nın öyküsüyle karşılaştırıldı. İbrahim b. Edhem’in şöyle dediği rivayet edilir: ‘Benim babam, Belh’li idi ve Horasan krallarından biriydi. Zengin bir adamdı. Bana avcılığı sevmeyi öğretti. Bir gün köpeğimle birlikte at sürerken, bir yabani tavşan gördüm. Atımı mahmuzladığımda ardımdan bir ses duydum: ‘Sen, bu iş için yaratılmadın. Sen, bu iş için görevlendirilmedin.’ Birden durdum ve sağıma soluma baktım, ama kimseyi göremedim. ‘Allah, şeytana lanet etsin’ dedim. Sonra yeniden atımı mahmuzladım ve o sesi, eğerin baş tarafından duydum: ‘Ey İbrahim, sen, bunun için yaratılmadın. Sen, bu iş için görevlendirilmedin.’ Durdum ve dedim ki: ‘Ben uyandım! Bu uyarı bana, Alemlerin Rabbinden geliyor. Kuşkusuz, bu günden itibaren Rabbim beni muhafaza ettiği sürece, O’na itaatsizlik etmeyeceğim.’ Sonra halkımın yanına döndüm ve atımı terkettim. Babamın çobanlarından birinin yanına gittim ve onun aba ve giysisini aldım ve benimkileri ona giydirdim. Sonra şehir şehir dolaşarak İran’a doğru yola çıktım.“

Bu, tüm sufilerde gördüğümüz türden bir ruhi uyanış öyküsüdür. Rububiyet yanılsamasına yol açabilecek tüm mal varlıklarını tümüyle terketmeden salikin seyr-i sülukuna başlaması imkansızdır. Bunun ilginç bir örneğini İbn Arabi’de görürüz. Manevi yolculuğuna erken yaşta başlayan Şeyh-i Ekber, yirmili yaşların başlarındayken, sahip olduğu tüm eşyayı, babasına emanet eder ve ihtiyaç sahiplerine dağıtmasını söyler. Nedenini soran babasına ise şu cevabı verir: ‘Üzerinde bir başkasının hakkı olan her Allah kulu, kulluğunda bu hak nisbetinde eksik kalır.’ İbrahim b. Edhem’inkine benzer menkıbeler, her sufi için çokça anlatılır. Tasavvufun nazari tarihi dışında, sufizm için bereketli bir kaynak olan menkıbeler, sufilerin, halktan Hakk’a doğru yürüyüşünün tanığı olarak karşımıza çıkarlar.

Dipnotlar:
(1) Arberry, Arthur John. Sufism/An Account of  the Mystics of İslam. (Eserin Türkçe baskısı, Gelenek Yayınları’nca yapılmıştır. Çeviren: İbrahim Kapaklıkaya. Tasavvuf Tarihi dizisi. İstanbul. Ocak.2004.)

Çevrimdışı ErginCan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 597
  • 2.873
  • 597
  • 2.873
# 30 Mar 2015 12:05:59
ALLAH’IM!
Ruhumu Daraltma,
Kalbimi Karartma,
Darda koyup Aratma,
Hak yolundan Saptırma,
Beni SENDEN Başkasına YALVARTMA!
Amin...

Çevrimdışı mbebek

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.020
  • 1.415
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.020
  • 1.415
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 30 Mar 2015 12:18:22
Kimsesizlerin kimsesi Allah ım benim de kimsem sen ol ..

Çevrimdışı tosbik

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.117
  • 2.238
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.117
  • 2.238
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 30 Mar 2015 12:37:10
İsin Allah a kalmissa olmuş bil.Sems Tebrizi

Çevrimdışı çelebiç

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.720
  • 15.450
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.720
  • 15.450
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 30 Mar 2015 13:07:21
Bir de biz insanlara bir rahmet tattırdığımız zaman ona güveniyorlar da; ellerinin önceden yaptığı şeyler sebebiyle başlarına bir fenalık gelirse, hemen her ümidi kesiveriyorlar. (RUM/36)

    ASLA ASLA UMUDUNU KESME BİZE ALLAH YETER!

Çevrimdışı ErginCan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 597
  • 2.873
  • 597
  • 2.873
# 24 Nis 2015 10:54:57
Ey Rabbim!
Bizlere seni hatırlatan haller,
seni anlatan diller,
sevginle dolup taşan aydınlık kalpler nasip eyle...


AMİN!

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.412
  • 177.324
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 17.412
  • 177.324
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 24 Nis 2015 10:56:25
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Ey Rabbim!
Bizlere seni hatırlatan haller,
seni anlatan diller,
sevginle dolup taşan aydınlık kalpler nasip eyle...


AMİN!
Amin ecmain...

Çevrimiçi i.kemal

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 9.818
  • 57.044
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 9.818
  • 57.044
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 24 Nis 2015 11:06:55
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Ey Rabbim!
Bizlere seni hatırlatan haller,
seni anlatan diller,
sevginle dolup taşan aydınlık kalpler nasip eyle...


AMİN!
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Ey Rabbim!
Bizlere seni hatırlatan haller,
seni anlatan diller,
sevginle dolup taşan aydınlık kalpler nasip eyle...


AMİN!
Tüm Kalbimle Amin.

Çevrimdışı burhann

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 17
  • 245
  • 17
  • 245
# 24 Nis 2015 11:09:06
Fe in tevellev fe kul hasbiyallâh(hasbiyallâhu), lâ ilâhe illâ hûve, aleyhi tevekkeltu ve huve rabbul arşil azîm(azîmi).

Bundan sonra eğer onlar dönerlerse, o zaman onlara şöyle de: “Bana, Allah yeter (kâfidir), O’ndan başka ilâh yoktur. Ben, Allah’a tevekkül ettim (güvendim). Ve O, azîm arşın Rabbidir.”

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK