İÇİMDE Kİ UMUT
Bazı sabahları uyandığımda , içimde bir yetimin yüreği gibi yanan, bir kor yangınıyla uyanırım. Hatırlamasam da bilirim, rüyamda seni gördüğümü. En zor şey, yakınların uzaklığıdır. Bir adım mesafede olup da yüz bin adım mesafede olmaktır. En zor şey, aynı mevsimi yaşarken, aynı havayı solurken kutuplar kadar uzak düşmektir. Bazı sabahlar yüreğim yanarak uyandığımda ve artık ulaşılmayacak kadar uzak oluşumuzu idrak ettiğimde, bir burgu girer ayak uçlarımdan beynime ve böbreklerimde inceden fiziki bir sancı bir düşmana selam verir gibi yoklar beni.
Bu sabah ve her sabah yeniden güneş doğacak, içimde bir umut hep beslenecek. Bu gün akşam olacak, belki daha kendini yenileyen çok sabahlar olacak. Belki daha hüznün bir virüs gibi dağıldığı çok akşamlar olacak. Belki daha demir ateşi gibi yakan hatırlanmayacak, sabahları uyandığımda sancıya neden olacak çok rüyalar görülecek. İçimde ki umudu hayırsız bir evladı besler gibi besleyeceğim.
Şu doğan güneşi görüyorsun, şu esen rüzgarı, seni yalayıp bana kadar ulaşan rüzgarı, geceleri aynı yıldıza bakıyoruz sahilde çakıl taşı topladığımız günler gibi. Bir beni görmüyorsun , bir de benim umutlarımı. Şimdi ben farklı sesleri dinlerken, sen farklı sesler duy. Hissediyorum ki bitmemiş hikayemiz, içimde ki umut ondan besleniyor. Umutlarımla beslenen umutlarımı, gecenin karanlığında, gecenin kalleşliğinde, gecenin sır yüklü koyuluğunda bir sen öldürebilirsin, bir sen.
Dolunayda sana yaktığım kumsal ateşi içimde yandığı sürece, o sahilden esen lodos burnuma senin kokularını getirdiği sürece ve rüyalarım son bulmadığı sürece, hikayemizin bitmemiş olduğuna olan inancım sürecek.
Belki de bazen unutmak için uyumak gerek, rüyaları hesaba katmadan Mirza TEZEGÜL
Pisikonet.com