Bunları Biliyor Musunuz?

Çevrimdışı suatin

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.658
  • 57.174
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.658
  • 57.174
  • Müdür Yardımcısı
# 13 Ağu 2011 16:08:49
Fenerbahçe Kulübünün ilk adının 'Siyah Çoraplılar' olduğunu biliyor musunuz

Beşiktaş kulübünün kuruluşundaki Kırmızı-Beyaz renklerinin, Balkan savaşındaki mağlubiyetten sonra Siyah-Beyaz olarak değiştirildiğini biliyor musunuz

İnsan kalbi, kanı pompaladığında yarattığı basınç ile kanı 10 metre uzağa fırlatabilir.

Çevrimdışı suatin

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.658
  • 57.174
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.658
  • 57.174
  • Müdür Yardımcısı
# 13 Ağu 2011 16:11:44
Suudi Arabistan Medine Garı'ndaki istasyonun duvarında, "Tekrar geleceğiz" yazıyormuş. Altında da, "Osmanlı" imzası varmış.

Çevrimdışı çiçikağan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.146
  • 2.213
  • 2.146
  • 2.213
# 13 Ağu 2011 16:13:51
leoparların üzerindeki beneklerinin her birinin parmak izi gibi birbirinden farklı olduğunu bilmiyordum...

Çevrimdışı suatin

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.658
  • 57.174
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.658
  • 57.174
  • Müdür Yardımcısı
# 19 Ağu 2011 15:02:57
Dünyanın En Hızlı Uçan kuşu DOĞAN'dır!Kaydedilen Hızı Yaklaşık 390 KM dir..

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 21 Ağu 2011 05:29:13
bilsek ne bilmesek ne ama ilginç...belki bir öğrenci tutar da:) madeni para kenarı niye tırtıklı der,karizmayı kurtarırız:)
  Özellikle kağıt para devrinden önce, alışverişte kullanılan paralar altın ve gümüş içeriyorlardı. Her devirde olduğu gibi, o devirde de bulunan bazı düzenbazlar, bu paraları kenarlarından kazıyarak, çok az miktarda da olsa, bu değerli madenleri biriktiriyor, parayı da tekrar kullanabiliyorlardı.
O devirlerde tüccarlar, parayı tartıyorlar ve ağırlığı eksikse kabul etmiyorlardı. Tabii, para da elinizde kalıyordu. Antik para kataloglarında dikkat ederseniz, paraların büyük bir kısmının tam yuvarlak olmadığını görürsünüz.
Bu sorunu çözmek ve halkı eksik paraya karşı korumak için bozuk paraların kenarları tırtıllı yapılmaya başlandı. Bu tırtıllar sayesinde paranın kenarının kazındığı hemen belli oluyordu ve kenarı kazınmış parayı kimse almıyordu.
Bu adet günümüze kadar devam etti. Artık içinde değerli bir maden bulunmamasına rağmen, bozuk paralarımızın kenarlarında ya tırtıl ya da bir yazı vardır.
 ♥
Bu Japonlar niye sürekli fotoğraf çekerek gezerler" diye merak ederiz ya, meğer bu olayın aslı sandığımızdan çok başkaymış. Her Japon'un yılda 2 kez yurtdışına çıkması mecburiymiş. Bunu bilmeyen yok zaten. Ancak Japonlar'ın gittikleri her ülkede fotoğraf çekmeleri de zorunluymuş!Yüzbinlerce insanın çektiği milyonlarca fotoğraf, devletin sırf bunun için kurulmuş bi biriminde incelenip arşivleniyomuş. Meğer adamlar giyimden kuşama, alet edavattan binalara kadar her şeyin fotoğrafını çekip son trendleri, eksikleri gedikleri inceleyerek ona göre teknoloji üretiyolarmış.

   İnsan midesinin ayakta ve otururvaziyetteki pozisyonu farklıdır. Ayakta duran bir insan eğer sıvı gıda içerse doğrudan doğruya onikiparmak barsağına geçer. Midenin küçük eğriliğine uyan kısmında Waldeyerin mide caddesi denen bir oluk bulunur. Sıvı gıdalar bu yolu takip ederek zaten devamlı küçük bir açıklığı olan mide çıkışını (pilor) geçerek 12 parmak barsağına (duodenum) geçer.

Eğer insan sıvı gıdayı oturarak içerse bunlar önce midede birikir asitle karışarak mikropları ölür ve sonra 12 parmak barsağına geçer. Bu durumda oturarak su içme usulüne uymakla insan kolera da dâhil birçok insan hastalıklarından korunmuş..
‎1. ' Eğer ayakta su içen kimse midesine verdiği zararı bilseydi içtiği suyu şüphesiz geri kusardı '
2. ' Sizden biriniz ayakta su içmesin.. Her kim unutur da içerse; kusmaya çalışsın '

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 21 Ağu 2011 05:46:47
Bunu okuduktan sonra fark edeceksin ki ki beynin ikinci "ki"yi okumana izin vermedi...
.............
ahvenin yanında neden su getirilir Biliyor musunuz?
Osmanlı zamanında eve misafir geldiğinde kahveyle birlikte su getirilirmiş.
Misafir toksa kahveyi alırmış.
Açsa suyu.
Tabii ozamn hemen sofra kurulurmuş.
Böylece çok ince bir nezaketle anlaşılırmış
......

şte hayatımızla ilgili son derece önemli bir soruya bir sürpriz cevap daha! 'Hiç kimse bilmiyor.' Cevabın kolay olduğunu, uykuda enerjimizi şarj ettiğimizi söyleyebilirsiniz, ama bilimsel araştırmalar bunu göstermiyor. Yapılan araştırmalarda, İngiltere'de 70 yaşında bir kadının, her gece bir saat uyuyarak, hatta bir keresinde 56 saat uyanık kaldıktan sonra sadece 1,5 saat uyuyarak ertesi gün tam performans ile hayatını sürdürebildiği gözlemlenmiştir.

Aslında normalde, hepimizin bildiği gibi, bir gece dahi uyumasak, ertesi gün adrenalin nedeni ile bütün aktivitelerimiz yavaşlamaktadır. İki gece üst üste uyumayan insanda ise durum daha kötüdür. Dikkat ve konsantrasyon düşer, hatalar artar.
Üç günden sonra insan hayal görmeye başlayabilir, düşünce berraklığı kaybolur.
Daha sonra ise artık insan gerçekle ilişkisini keser. Fareler üzerinde yapılan deneylerde bir canlıyı uyanık tutmaya çalışmakla ölümüne neden olunabileceği
ispatlanmıştır.

Ayrıca arka arkaya geceleri yetersiz uyuyanlarda da benzeri problemler gözlemlenmiştir. Uyku süresince oluştuğu gözlemlenen diğer iki olaydan biri
çocukların büyüme hormonlarının gelişmesi, diğeri ise bağışıklık sistemimiz için gerekli olan kimyasalların salgılanmasıdır.
Fakat soru hala yerinde duruyor! 'Niçin uyuyoruz?' Kimse bilmiyor. İşte size çeşitli teoriler.
Uyku, insana kaslarını ve diğer dokularını onarma, yaşlanan veya ölen hücrelerini yenileme şansı verir.

Uyku, insan beynine hafızasındaki bilgileri düzenleme, gereksizleri unutma ve arşivleme şansı verir. Rüyalar da bu işlemin bir parçasıdır.
Uyku, enerji tüketimimizin miktarını azaltır. Bu nedenle günde 4-5 kez yerine üç öğün yemekle yetinebiliriz. Gece karanlığında zaten hiçbir şey yapamayacağımızdan, anahtarı kapatarak enerji tasarrufu yaparız.
Uyku, bütün gün çalışan beynin bir şarj süresi olabilir.

Diğer organlardaki enerji harcanmasını kısarak, beyin hücre aktiviteleri için gerekli olan enerjiyi artırabilir.Uyku hakkında tüm bildiğimiz, geceleri iyi bir uyursak, sabahları kendimizi iyi
hissettiğimiz, hem vücudumuzun, hem de beynimizin yeni bir gün için kendisini
tazelediği olgusudur.

Çevrimdışı erdogansancı

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.167
  • 3.525
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.167
  • 3.525
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 21 Ağu 2011 08:15:05
Nazar var mıdır?
İnanışı binlerce yıl öncesine kadar dayanan bir olgudur nazar. Sözlük manası bakmak, isteyerek beraberinde de imrenerek bakmak, göz atmak, yan bakış, kötü bakış olan nazar değmesine mahsus düşünce gerek derindir, gerek de oldukça çok eskidir.
Nazar, gerek bakışlardan, gerek sözlerden ve gerek de kötü niyetli olan düşüncelerden kaynaklanmaktadır. Bazı zamanlarda ise nazarin iyi düşünceden bile kaynaklandığı olmaktadır.
Buna neden olarak en çok bilinen durum, göz vasıtası ile yayılım gösteren negatif enerjidir. Bu ifade halk arasında uğursuz bakış, yani kem göz olarak isimlendirilir. Halk arasında nazar değdi tabiri ise bu gibi durumların oluşmasından kaynaklanmaktadır.
Nazara karşı alınan tedbirler :
İnanışlara göre, nazarlık tabir edilen fetişlerin negatif titreşimsel olan etkilerini azaltacağı hatta tam olarak yok edeceği çok yaygındır. Bunların arasında kem gözler için kullanılan en yaygın obje de mavi renkli bir boncuktur. Eski çağlarda orta Asya inanışları neticesinde göklerin Tanrısı olan Tengri Ülgen’in göklerde oturarak halkını kötülüklerden koruduğu söylenirmiş. Bundan dolayı halklar göğün rengi olan maviyi kutsal saymışlardır, saygı göstermişlerdir. Bir rivayete göre de büyük lider Cengiz han babasının mavi bardağında su içermiş, mavi renk daha sonraları Selçuklular ve Osmanlılar döneminde de çok kullanılmıştır, mavi çini üzerine ayetler yazılmak suretiyle türbe ve de medreseleri süslemişlerdir.
Nazarı geri yollamak bakımından da el ve beraberinde el biçiminde nazarlıklar kullanılmaktadır. Bunu uygulamada hedef, gözden gelen enerjinin parmaklardan çıkan enerjinin içinde yok edilmesidir. İşte bu sistem, sağ eli açık tutarak beş kere gözün içersine, beş kere gözün üstüne diyerek, beş olan parmak sayısından hareketle beş köşeli objelerin, mesela yıldız gibi nazara karşı tılsım olarak kullanılmasıdır. Nazarlık ve beraberinde de süs eşyası olarak el seklinde pek çok değişik çeşit tılsım vardır.
Tüm bunların yanında pek çok hayvan organı, kemikler, bitkiler de nazara karsı kullanılmışlardır. Halk arasında en yaygın olanları ise: at nalı, köpek tüyü, yılan kemiği, balık kulağı, boynuzlar, kertenkele kuyruğu, yumurtanın kabuğu, eski bir süpürge, eski elbise, sarımsak, üzerinde yedi delik bulunan boncuklar, hurma çekirdeği, kurt boncuğu, kafatası ve benzerleri.
Yahudilerin ise Tanrının eli diye nitelendirdikleri el biçiminde yapılmış nesneler, duvarlarına astıkları yine el biçiminde, orta kısmında mavi bir boncuk bulunan nazar kovucuları vardır. Yahudiler, bunların uğuruna, yaptıkları işlevlere oldukça çok inanmaktadırlar.
Müslümanlar da ise bu el biçimindeki nazar kovuculara Fadime ananın eli olarak isimlendirilmektedir.
Ön Asya Hıristiyanları ise buna Meryem ananın eli adini takmışlardır.
Hıristiyan ve Musevi toplumlarında ise bu gibi tılsımlara amulet denmekte,
Türkiye’de ise “nazarlık” denilmektedir. Ayrıca, göz ve beraberinde göz biçimindeki objeler de çoğunlukla koruyucu tılsım olarak kullanılmaktadır.
 nazar var mıdır koruyucu tılsım nazarlık nazardan korunma yolları batıl inançlar

Çevrimdışı ic59

  • Uzman Üye
  • *****
  • 400
  • 1.513
  • 400
  • 1.513
# 21 Ağu 2011 14:54:20
 Her insanın ayağı.el bileği ile dirseğinin arası büyüklügündedir.

Çevrimdışı simeranya

  • Uzman Üye
  • *****
  • 735
  • 786
  • Sosyal Bilgiler
  • 735
  • 786
  • Sosyal Bilgiler
# 21 Ağu 2011 16:43:44
Her gün dünya nüfusunun yedide biri, yani 800 milyon insan aç kalıyor.

Çevrimdışı suatin

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.658
  • 57.174
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.658
  • 57.174
  • Müdür Yardımcısı
# 21 Ağu 2011 17:23:39
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Her insanın ayağı.el bileği ile dirseğinin arası büyüklügündedir.
yok o kadar büyük ayak olmaz herhalde bunu ilk defa duydum

Çevrimdışı irish

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 1.863
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 2.045
  • 1.863
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 21 Ağu 2011 20:41:08
Yazdığınız şeylerin kaynağını da yazarsanız iyi olur arkadaşlar.
Misal; en hızlı uçan kuşun Doğan olduğu bilgisi ?

Bu şekilde yazılan yazıların bir geçerliliği olmaz, kulaktan dolma olarak kalır.

Çevrimdışı selenaysen

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 32
  • 81
  • 32
  • 81
# 21 Ağu 2011 20:50:41
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
leoparların üzerindeki beneklerinin her birinin parmak izi gibi birbirinden farklı olduğunu bilmiyordum...
ben bu bilgiyi gecenlerde tv de kanıt diye bir polisiye dizide duymustum .sizde oradan duymus olabilirmisinz acaba ? okuyunca aklıma geldide:)

Çevrimdışı svcn-85

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.127
  • 8.951
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 4.127
  • 8.951
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 21 Ağu 2011 20:53:10
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Bu Japonlar niye sürekli fotoğraf çekerek gezerler" diye merak ederiz ya, meğer bu olayın aslı sandığımızdan çok başkaymış. Her Japon'un yılda 2 kez yurtdışına çıkması mecburiymiş. Bunu bilmeyen yok zaten. Ancak Japonlar'ın gittikleri her ülkede fotoğraf çekmeleri de zorunluymuş!Yüzbinlerce insanın çektiği milyonlarca fotoğraf, devletin sırf bunun için kurulmuş bi biriminde incelenip arşivleniyomuş. Meğer adamlar giyimden kuşama, alet edavattan binalara kadar her şeyin fotoğrafını çekip son trendleri, eksikleri gedikleri inceleyerek ona göre teknoloji üretiyolarmış.

çok harika ya ! artık şaşırmayacğm : ))

 

Çevrimdışı svcn-85

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.127
  • 8.951
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 4.127
  • 8.951
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 21 Ağu 2011 20:59:38
13 yaşındaki genç kızın, statik elektrikle teması beyninin durmasına sebep oluyor. Genç kızın durumu 2008’de bir sabah okul hazırlığı yaptığı esnada fark edildi. Kızının saçını fırçalarken bir anda yere düştüğünü ve dudaklarının morardığını belirten anne, kızının fenalık geçirdiğini düşündü.

Hemen sağlık görevlisi çağırdıklarını ve çok korktuğunu söyledi. Doktorlar, nadir rastlanan bu hastalığın teşhisini koyarak, statik elektriğin arttığı durumların organların durmasına sebep olduğunu belirtti. 41 yaşındaki anne, kızlarının saçlarını taramaları gerektiğinde onun yere uzanmasını sağlıyor, saçlarını suyla ıslatıyor ve statik elektrik oluşumunu önlediklerini anlattı.

Arkadaşları gibi parıltılı kıyafetler giyemediğini de ekledi. Sorunun doğumdan kaynaklanan bir sorun olduğundan şüpheleniliyor. Anne doğumdan 3 ay önce preeklampsi denen (gebeliğin ikinci yarısında gelişebilen hipertansiyon ve proteinüri ile kendisini gösteren rahatsızlık) bir sıkıntı yaşamıştı ve kızı doğduğunda sadece 1 kilo 50 gramdı, hatta babasının avcunun içine sığabiliyordu.

BUGÜN OKUDUĞUM BİR HABER.DEĞİŞİK GELDİ.

STATİK ELEKTRİĞİN ETKİSİYLE ORGANLARIN FONKSİYONLARI DURABİLİYORMUŞ.ÇOK NADİR BİR HASTALIK OLSA DA....

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı svcn-85

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.127
  • 8.951
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 4.127
  • 8.951
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 21 Ağu 2011 21:01:51
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
ben bu bilgiyi gecenlerde tv de kanıt diye bir polisiye dizide duymustum .sizde oradan duymus olabilirmisinz acaba ? okuyunca aklıma geldide:)

REKLAMLARDA DA GEÇİYOR : )))

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK