" Bunları Biliyor Muydunuz?"

Çevrimdışı kanakana

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 14 Nis 2007 14:01:59
Onca yıldır merak edilen Bermuda Şeytan Üçgeni'nin sırrı çözüldü !
 
Bermuda Seytan Ucgeni Atlas Okyanusu'ndaki bu bolgede, ozellikle son 60
yilda bircok gemi ve ucak kaybolmus ve bunlardan geriye tek bir iz bile kalmamisti. Kimsenin aciklama getiremedigi bu esrarengiz fenomen, icinde bilimadamlarinin da bulundugu pek cok insan tarafindan "dogaustu bir takim
guclerin yaptirimi" olarak algilandi ve oyle lanse edildi. Ancak, uzun yillardir devam eden arastirmalar birkac yil once bir sonuc verdi ve bu gizemli olaylarin aslinda basit bir "Doğalgaz Cilvesi" oldugu aciklandi.

Yer altindan fiskiran dogal gazlar, sadece yuksek kara parcalarindan
degil,deniz ve okyanus tabanlarindan da cikarlar. Cunku deniz tabanlari da

ustu suyla kaplanmis alcak kara parcalaridir. Ancak, okyanuslar cok derin
olduklarindan tabanlarinda buyuk basinclar vardir. Bu yuksek basinc
altindaki bolgelerden cikmak isteyen dogal gazlar, oradaki cok dusuk isinin
da etkisiyle kati hale donusurler ve "hidrat" denilen beyaz ve tebesirimsi
bir madde haline gelirler. Cok derinlere dalabilen robot kameralarinin bu
bolgedeki karbeyaz okyanus tabanini ve bazi gemi enkazlarini
resimlemesinden sonra konuya su bilimsel aciklama getirilmistir:

Bu bolge, Gulf Stream denilen sicak su akintisinin da gectigi yerdir.
Tabanin bazen isinmasi yuzunden, bu "tebesir gazlar" erir ve sudan hafif
olduklari icin yuzeye dogru yukselirler. O anda, tabandan yuzeye kadar bir
bosluk (vakum-girdap) olusur ve okyanus adeta delinir. O sirada oradan
gecen yuzer ne varsa, derin bir kuyuya duser gibi hizla okyanusun dibini
boylar.

Cunku, gazin kaldirma kuvveti gemileri tasiyacak guce sahip degildir. Gaz
yukselmesi sona erince bosluk tekrar suyla dolar ve geriye hicbir iz
kalmadan kocaman gemiler kilometrelerce derine gomulmus olurlar.

Ucaklarin duserek kaybolmasi ise gene ayni sebeptendir. Yuzeye cikan dogal
gazlar , havadan da hafif olduklari icin yukselmeye devam ederler. Bu kez
vakum , bolgenin uzerindeki atmosferde olusur. Oradan tesadufen gecen bir
ucak hemen irtifa kaybeder ve motorlari durur. Cunku, motorlardaki benzinin
yanmasi icin oksijene ihtiyac vardir ve o boslukta hava olmadigi icin
oksijen de olmaz. Boylece ucak da, hizla okyanus tabanini boylar. Meğer ki onca yıldır merak ettiğimiz Bermuda, sadece doğalgaz yüzünden böyle gizemli bir hal almış.

Çevrimdışı kanakana

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 14 Nis 2007 14:06:45
Yer : Kayseri
Siz hiç karanlikta iyi göremediginiz için yakit deposunun, tam dolup dolmadigini çakmak yakarak kontrol etme cesaretini kendinizdebuldunuzmu Kayseri sehirlerarasi otobüs terminalinde 38 AS 991 plakali yolcu otobüsüne mazot alan muavin Z. T. Deponun tam dolup dolmadigindan emin olmak için çakmak çakarak kontrol etmek ister. Sonuç; Buharlasan mazotun parlaması ve muavinin yanik tedavisi için hastahaneye kaldirilmasi.

Yer : Diyarbakir
Lunaparkta gece bekçisi iki kafadar (zincirlerin ucuna baglanmis salincaklardan olusan) uçan sandalyelere biner ve mekanizmayi çalistirirlar. Ancak sandelyelerin merkezkaç kuvveti ile dönerek açilmasindan dolayi durdurmak için saltere ulasamazlar ve sabaha kadar kimseye seslerini duyuramazlar... Bu bekçilerden biri hayatini kaybetmis, digeri ise gördügü uzun tedavilere ragmen eski sagligina kavusamamistir.

Yer : Karabük
Siz demir çelik haddehanesinde çalisan bir isçinin, sigarasini yakmak için 600 tonluk preslerin arasindan emekleyerek geçtigini ve 2.450 santigrad dercedeki firina ulasmaya çalisirken son sigarasini yaktigini duydunuzmu?

Yer : Giresun
Siz hiç birisinin, dis agrisindan kurtulmak için çenesine kursun sıktığını ve beynini dagittigini duydunuzmu?.

Yer : Istanbul, Sultanbeyli
Yuttugu sinegi öldürmek için agzina Shelltox sikip, zehirlenerek kendiside ölen zamane uyanigini .....

Yer : Erzurum
Birçok ülkede insanlar berbere gidip tras olurlar, ama hiçbir berber, masaj amaciyla müsterisinin kafasini saga sola çevirirken boynunu kirmaz.

Yer : Bozcaada
Bankamatikten para çekerken baska bir ülkede elektrik çaprmasindan ölmezsiniz. Türkiye'de ölürsünüz.

Yer : Adapazari
Siz hiç arabasi ile yolda giderken radyoda duydugu göbek havasiyla cosup, göbek atmak için aracini kenara çeken ve otoyolda göbek atarken arkadan gelen aracin altinda kalip ölen duydunuzmu. Sözkonusu olay TEM otoyolu Sapanca mevkiinde cereyan etmistir.

Yer : Konya
Ayni isyerinde, biri gündüz biri gece vardiyasinda çalisan ve ikisi de isine motasiklet ile giden baba-ogulun, yolda karsilasmalari normaldir, ama birbirlerine selam vermek için ellerini sallarken, kaza yapip ölmesi sadece bizde vaka-i adiyedendir.

Yer : Kocaeli, Dilovasi
Hangi ülkede bir gemi mühendisi, kontrol etmek için gemi kazanina girdiginde, biri baskasi gelip kazan kapisini kapatir ve kazani atesleyip

GÜVEN IYIDIR AMA KONTROL DAHA IYIDIR (ALMAN ATASÖZÜ)
GÜVEN IYIDIR AMA KONTROL GEREKMEZ (TÜRK MENTALITESI)

Yer : Rize
Hangi ülkede; elektrik diregine yaslanip, ayakkabisina giren tasi çikarmak için ayakkabisini silkeleyen birisi, yoldan geçen bir baskasi tarafindan (cereyana kapildigi zannedilerek, kurtarmak amaciyla temas etmeden) kürekle vurularak kurtarilmaya çalisilir?

Yer : Trabzon
Siz hiç baska bir ülkede, bir insanin, tuttugu futbol takiminin maçi,ya da siyasî partinin seçimi kazanip kazanmayacagi hakkinda bir "uzvu" üzerine iddiaya girdigini, "eger kazanamazsak, ben de bunu keserim" dedigini, iddiayi kaybedince Besmele ile abdest alip, iki rekat namaz kildiktan sonra "onu" kestigi ve kan kaybindan öldügünü duydunuzmu?

Yer: Afyon
Siz hiç kahvehanede Okey oynanirken, Insanlarin ve okey masasinin üzerine inek düstügünü, duydunuzmu ? Toprak damlardan olusan tipik anadolu mimarisi, sineklenen ve panige kapilarak nereye bastigini bilemeyen Sarikiz'in agirligina dayanamamistir

Çevrimdışı kanakana

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 14 Nis 2007 14:14:45
. Exxon'a ait bir petrol tankeri Kanada aciklarinda battiktan sonra, iki tane deniz ayisi 80.000 dolar harcanarak temizlenmis ve buyuk bir torenle denize birakilmislar. Tam 2 dakika sonra herkesin gozleri onunde bir mavi balina deniz ayilarini yemis.
2. New York'ta yasayan bir psikoloji ogrencisi kiz bos odasini bir marangoza kiralar. Amaci onunla konusup, adamin davranislarini incelemek. Ama iki hafta sonra marangoz kizi bir balta ile parcalar.
3. Bonn'da iki gosterici, domuzlarin kesimevi'ne barbarca goturulup orada kesilmelerini protesto ederken, domuzlarin bulundugu yerin kapilari kirilir ve 2000 domuz kacisirken, iki gostericiyi ezerek oldururler.
4. Amerika'da kadinin biri evine gelir ve kocasini mutfakta titrerken gorur. Belinden su-kaynatici'ya dogru bir kablo gitmektedir. Kadin hemen kalin bir tahta parcasi bulur ve adamin koluna vurarak onu elektrik sokundan ayirmaya calisir. Adamin kolu iki yerinden kirilir. Sonradan anlasilirki, kocasi orada mutlu bir sekilde wallkman dinliyordur.
5. Irakli bir terorist postaya bombali-mektup verir. Posta ucreti eksik odendigi icin mektup kendisine geri postalanir. Herseyi unutan terorist mektubu acinca parcalanarak olur

Çevrimdışı kanakana

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 14 Nis 2007 14:19:57
En uzun süre uçan tavuk 13 saniye havada kalmistir.
   
    -El tirnaklari ayak tirnaklarina oranla 4 kat daha hizli uzarlar.
   
    -Yilda ortalama 10 milyon kez göz kirpariz.
   
    -Yarasalar bir magraya girdiklerinde önce sola dönerler.
   
    -Sogan dograrken sakiz çignemek göz yasarmasini önler.
   
    -Ortalama bir insan günde 13 kez güler.
   
    -Kalbimiz günde ortalama 100000 kez çarpar.
   
    -Thomas Edison karanliktan korkardi.
   
    - Dunyanin en eski sakizi bundan 9000 yil öncesine aittir.
   
    -Beyaz Saray da 13092 adet çatal, biçak, kasik vardir.
   
    -Ortalama bir insan yilda 1460'in üzerinde rüya görür.
   
    -Bir insan ömürü boyunca ortalama 35000 kurabiye yer.
   
    -Timsahlarin dilleri damaklarindadir.
   
    -Muz veya yesil elma koklamak zayiflamaya yardim eder.
    -Aslan kükremesi 5 mil öteden bile duyulabilir.
   
    -Bir fare susuzluga bir deveden daha fazla dayanabilir.
   
    -Bogalar renk körüdür.
   
    -Kirpiler suda batmaz.
   
    -New York'ta her gün ortalama 36.000.000 telefon görüsmesi yapilmaktadir.
   
    -Sibirya'da insanlar sütü donmus çubuklar seklinde alirlar.
   
    -Las Vegas'taki kumarhanelerin hiç birisinde saat yoktur.
   
    -Italyan bayragini Napaloen Bonaparte tasarlamistir.
   
    -Italya'nin Siena kentinde ismi Mary olanlarin fahiselik yapmasi yasaktir.
   
    -Uzay yolculugunda tasinacak her extra kilo için gerekli olan yakit miktari 530 kg dir.
   
    -istokozlarin kani mavi renktedir.
   
    -Timsahlar daha derine batabilmek için taş yutarlar.
   
    -Kalinligi ve büyüklügü ne olursa olsun hiçbir kagit parçasi 7 kereden fazla katlanamaz

Çevrimdışı kanakana

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 14 Nis 2007 14:21:07
     İstatistikler, insanın yaşamı boyunca 95 litre, yani yaklaşık 10 kova gözyaşı döktüğünü söylüyor. Bu veriler, kuşkusuz genel bir bilgi sunuyor. Çünkü konuya ilişkin rakamlar insana ve kültürlere göre değişiyor. Yetişkinler, duygu yoğunluklarını gözyaşına aktarmak için genellikle 19-22 saatleri arasını seçiyorlar. Oturup ağlamaya başladıklarında, kadınlar yaklaşık 5 dakika boyunca 50 damla gözyaşı akıtırken, erkekler olayı nemli gözlerle sınırlı tutmayı tercih ediyorlar. Bir damla gözyaşı 15 miligram ağırlığında. Öyle küçük göründüğüne bakmayın, yarattığı etki çok büyük. Özellikle ağlayan bir kadın ya da bir çocuk, herkesin şefkat ve koruma duygularını harekete geçiriyor.
    Çocuk doktorları, yeni doğan bebeklerin ağlarken, yüzde 12 oranında daha çok enerji kullandıklarını belirtiyorlar. Ağlamak için yetişkin insanlar da dikkate değer bir zaman ve enerji harcıyorlar. Bu zahmete katlanmanın mutlaka bir nedeni olmalı değil mi? Var da. Bebekler, gözün kornea tabakasını nemli tutan ve enfeksiyonlara karşı koruyan gözyaşını doğuştan itibaren üretiyorlar. Ama, gözyaşı bezlerine giden sinirler altı haftalık olduklarında olgunlaşıyor. Gerçek gözyaşı dökmeye o zaman başlıyorlar. Bebekler, engel tanımadan ve toplumsal kuralları gözetmeksizin ağlıyorlar.

Çevrimdışı konakyanlı

  • Uzman Üye
  • *****
  • 891
  • 354
  • 891
  • 354
# 14 Nis 2007 14:28:23
kanakana hocam benimki şakaydı.
Allah sizden razı olsun.
Kotkuttuysam hakkınızı helal ediverin .
Bu fırtına nerden geldi merak ettim.Siz de anladınız sene sonuna doğru milletin sıkıldığını sanırım.
Kimine gülmekten yaş geldi gözlerimden, kiminde düşündüm.
Yazın hocam coşmuşken, kim tutar sizi.
Devam hocam, ciddi yazıyorum,çünkü çıktılarını alıyorum. Çocuklara okuyacağım rehberliklerde. Bunlardan iyi rehberlik dersi olamaz.

Çevrimdışı kanakana

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 14 Nis 2007 14:31:42
hocam sene sonu geliyo.artık patlamak üzereyim.hem arkadaşlarda bol bol gülsün...milletin neşesi yerine gelsin....

Çevrimdışı kanakana

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 14 Nis 2007 14:33:06
Kunduzlar Niçin faydalı Hayvanlardır?

        Kunduzlar evvela iyi bir oduncudur. Keskiye benzeyen sarı dişleriyle, 10 santim kalın lığındaki bir ağacı, 15 dakikada yere devirebilirler. 30 metreden yüksek, 150 santimden kalın ağaçları bile devirdikleri görülmüştür.
        Ağaç keserken vardiya usulü çalışırlar! Biri çalışırken diğeri istirahat eder. Nöbet tutmayı da asla ihmal etmezler! Ağaç devrilirken çatırdılar etrafın dikkatini çektiğinden, ihtiyatlı davranarak suya dalarlar. Şayet davetsiz bir misafir gelmemişse sudan çıkıp, işlerine devam ederler. Onların, düşen ağaçların altında kalıp öldükleri de ender olarak görülür.
        Kunduzlar, aynı zamanda hızlı yüzücüdür.Cenab-ı Hak onlara gerekli kabiliyetlerin hepsini birden vermiş. Beş dakika su içinde nefes almadan kalabilirler. Bu esnada, su altında 450metre yüzebilirler. Kuyrukları birer dümen vazifesi görmesi için yassı olarak yaratılmış. Bent kurmak için kucak dolusu odun taşırken, böyle bir dümene ihtiyaç duvarlar.
    Kendilerine verilen kabiliyetlere birer şükür olarak, müsrif olmamaya gayret edenler.I)evirdikleri ağaçların kabuklarını yedikten sonra, gövde için bir başka kullanış yeri bulurlar. Evvelâ ağaç gövdesini küçük parçalar ha? inde doğrarlar. Bu parçaların bir kısmı ile in yaparlar Geri kalanlarını da, inşa ettikleri bende temel alarak atarlar.
        Kunduzlar, gerek vücut yapıları ve gerekse adetleri bakımından su içinde ve suya yakın bir yerde yaşamak zorundadır. Bunun için sığ dereleri ve ırmakları kapatarak, göl haline getirmekten bile çekinmezler. İleride; kuraklıktan susuz kalmamak için, böyle bir tedbire girişirler.
        İnsanın hayırlısı, insana faydalı olandır. Kunduz da hayvanların hayırlılarındandır.
        Amerika'nın batı bölgelerindeki çiftçiler, ekinlerini sulamak için kunduzların bentlerine ihtiyaç duyar. Ayrıca bu bentler, su baskınlarını da durdurup kontrol altına alır. Bu bentlerin meydana getirdikleri göllerde, geyik gibi hayvanlar susuzluklarını giderir. Ağaçlar ve bitkiler de gerekli nemi sağlar.
        Yazın, orman yangınlarında, onların bentlerindeki sular kullanıldığı gibi; bu sular balıkların üremesi için de en elverişli bir ortamdır.

Çevrimdışı konakyanlı

  • Uzman Üye
  • *****
  • 891
  • 354
  • 891
  • 354
# 14 Nis 2007 14:34:56
ve hatta bayramda, komik olanlarını, bunları biliyormusunuz başlığı altında bir öğrenciye okutacağım.

Çevrimdışı konakyanlı

  • Uzman Üye
  • *****
  • 891
  • 354
  • 891
  • 354
# 14 Nis 2007 14:38:14
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
hocam sene sonu geliyo.artık patlamak üzereyim.hem arkadaşlarda bol bol gülsün...milletin neşesi yerine gelsin....
Aynen hocam, hatta "sene sonu geliyor, acı varmı,acı" başlığı atmak üzereydim.
Hep kavurma yenmiyor,yanına ayran da istiyor. Yaz hocam yaz.....

Çevrimdışı kanakana

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 14 Nis 2007 14:38:45
Kunduzlar, Baraj Mühendisi Gibi Mi Çalışırlar?

        Kunduzlar, inşa ettikleri barajları, setler ve çeşitli su yolları ile, hayvanlar aleminde baraj mühendisleri unvanını almağa layıktır. Kurdukları bentler ve baraj?ar, oldukça dayanıklı olduğundan yıllarca yıkılmadan kalır. 100 ton malzemeden meydana gelmîş, 90 metre uzunluğundaki bentlere çok rastlanır. Şimdiye kadar inşa ettikleri barajların en büyüğü 642 metre uzunluğundaydı! Bentlerin yüksekliği üç buçuk metreyi geçmez. Tabanı da 5 - 6 metre kalınlığındadır.
        Kunduzların yaptıkları bu ustaca bentler,ortaklaşa çalışmalarının sonucudur. Birlikte iş yapmanın, harika kuvvetler meydana getirmesine vakıf olmuşlardır.
        Onların zekice yaptıkları işlerden biri de, su kanallarıdır. Ka1ın kütükler elle kolay kolay taşınmaz. Öyleyse su kanaları açmak gerek! Büyük kütükleri, açtıkları su kanallarına atıp yüzdürerek taşırlar. Kanalların eni 90 santime kadar varır. İçindeki suyun derinliği de 45 santimdir.
        Kunduzların su içinde inşa ettikleri kulübeleri de takdire değer. Bunlar 3 - 6 metre çaplı veî20 -150 santim yüksekliğinde, koni şeklindeki inşaatlardır. Bunları bina ederken, sağlam olma sı için kalın dallar kullanır, aralarını çamurla doldurarak iyice perçinleştirirler. Tepede hava deliği bırakmayı da ihmal etmezler. Kasıtlı olarak kulübeye giriş tünelini suyun altında bırakırlar. İçeriye yüzerek girerler. Kulübenin içi tek odalı bir dairedir. Odanın köşesinde, ağaç kabuklarından meydana gelen yatak bulunur.
        Kış için, sonbaharda hazırlıklara başlarlar.Aç kalmamak gayesiyle mesailerini artırırlar.Şiddetli soğuklarda, etraftaki ağaçların özü donar. Keskiye benzeyen dişleriyle onları kesip koparamazlar. Fakat, suyun altında, donmayan yerlerin mevcudiyetini bildiklerinden, yeşil dalları, oradaki çamurların altına depo ederler.
        Elbette her canlıya yaşadığı ortama ve hayat şartlarına göre 'lüzumlu kabiliyet ve gerekli cihazlar verilmiştir. Bu, kunduzda daha aşikar görünmektedir.
        İnsan banyo yaptıktan sonra taranır. Sıksık suya giren kunduz da taranır. Arka ayaklarının ikinci parmağı, ortadan yarık olduğundan tarak vazifesini görür.
        Denize girdiğimiz zaman kulağımızdan, ağız ve burnumuzdan içimize su gider. Kunduzlar için bunun tedbiri doğmadan alınmıştır! Onun küçük kulakları ve burnunda kapaklar vardır.Su altında yalculuk ederken bu kapaklar kapanır.
        Su içinde, dişlerimizle bir çalıyı ısırarak taşımak gerçekten bir problemdir. Çünkü ağıza hemen su dolar. Fakat kunduzlar için bu mesele de, yaratılışlarında halledilmiş. Onu lüzumlu cihazlarla yaratan Sani-i Hâkim, dudaklarını gevşek olarak halketmiş. O, dişleriyle öteberi taşırken, dudaklarını ön dişlerinin arkasına çekerse su sızmaması için sıkı sıkı kapar. Böylece sualtında rahatça dişlerini kullanabilir.
        Kunduzların uzmanlar gibi su baskınlarını önleme kabiliyetleri, mühendisler gibi baraj inşa edebilmeleri ve daha nice zekice hareketleri.Ve vücutlarına takılan hesaplı ve kasıtlı cihazları, onların ancak Cenab-ı Hakk'ın eseri olduğunu açıkça gösteriyor. Bu düşünceli işler ne kunduzun, ne de tabiatın eseridir. Çünkü kunduz kendî kabiliyetinin farkında bile değildir.
        Kunduzun, Allah tarafından yaratıldığına inanan insan, kendi vücuduyla Rabb-ül Alemin'in varlığını da iyi anlar. Çünkü insan, daha hususi kabiliyetlere ve daha özel hayat şartlarına muhtaçtır. Kunduzdan dahâ mükemmel yaratılmış, sınırsız istidatları vardır.

RABB'imizin büyüklüğüne bakın bu hayvan kendi yaptığından habersizken bizleri nasılda şaşırtıyor

Çevrimdışı kanakana

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 14 Nis 2007 14:41:22
Balı Yapan Kim?

        Bütün arılar, yaptıkları balla geçinir. Bu,bir nevi, insanın yemek pişirmesine benziyor.Yani arılar, doğrudan doğruya tabiattan topladıkları nektarlar ile geçinmez. Bala çevirir, sonra yerler,
        Gerçi bütün arılar bal yapar, fakat yalnız bal arısı yaptığı balın bir kısmını insana ikrâm eder. Bu bakımdan şifalı bir gıdayı bize ikram eden bal arısına müteşekkir olmamız gerekmez mi?
        Aslında, şükür edilmesi gereken biri varsa,O da Rezzak-ı Kerim'dir. Balı, arının eliyle bize takdim eden O'dur. Bunu anlamak,.için balın yapılışına kısaca bir göz atalım.
        Balı, işçi dişi arılar yapar. Bu iş onlar için çok önemlidir. Çiçek çiçek dolaşıp, hortumlarıyla nektar toplarlar. Bunun için çok sabır gerek.Yediğimiz bal, büyük gayretlerin eseridir. Bir yemek kaşığı balın yapılabilmesi için, arının2000 çiçekten nektar toplaması gerekir!
        Nektarı, sepetçiğine yerleştiren işçi arı, doğruca kovana uçar. Nektar top.lama işi için onların vücutlarına bir sepetçik yerleştirilmiştir.
        Kovana gelen îşçi arı, nektarı, kovanda vazifeli diğer işçi arıya verir. O da vücudundanöze'1 bir kimyevi madde ilâve ederek, nektarı peteğe yerleştirir. Bu arada nektar, yelpazelenerek rutubeti alınır. Bir müddet sonra da petekteki nektar, arının ilâve ettiği özel kimyevî madde tarafından bala çevrilir.
        Arının vücudundan çıkan kimyevi madde,gelişigüzel bir terkip değildir. Nektarı bala çeviren hususi bir yapısı vardır. Arıyı, bu özel maddeyi imal edecek şekilde yaratan Allah ne büyük!
        Arıların inşa ettikleri petekler de dikkate değer. Peteklerin malzemesi balmumudur. Balmumu, onların karın bölümleri arasından sızar. Balmumu da özel bir maddedir. Bal ile birlikte insana şifa kaynağıdır. Arının vücudunu balmumu çıkaracak şekilde tanzim eden, gene Cenab-ı Hak'tır. Çünkü bu iş, arı daha yumurta halindeyken plânlanır.
        Bir tek petek vücuda getirmek için, yüzlerce işçi arı, birbirine asılı olarak çalışır. Her bir petek hücresi, son derece muntazam birer altıgen prizmadır. Bir geometri öğretmeni cetvelsiz,gönyesiz ve pergelsiz altıgen çizemez. Aletlerle bile muntazam bir altıgen çizmek göründüğü gibi basit değildir. Arılara aletsiz altıgenler çizdiren ancak Cenab-ı Hak'tır. Arılar altıgen eğirebilecek kadar geometriden anlamaz.
        Zehirli bir böceğin elinden besleyici ve son derece şifalı bir gıdayı bize yediren Rezzak-ı Kerimce ne kadar şükretsek az.

Çevrimdışı kanakana

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 14 Nis 2007 14:43:24
Arı, İğnesini Soktuktan Sonra Ölür Mü?

        Arıların soktuğunu hepimiz biliriz. Bu yüzden de onlardan sakınırız. Niçin sokarlar? diye düşünebilirsiniz. Bu hareket onlar için biricik müdafaa yoludur.
        Arı soktuktan birkaç saat sonra ö1ür. Bu sebeple o, hayatında yalnız bir kere sokabilir. İğnesini insan vücuduna veya bir hayvana sokarken, bir de zehir çıkartır. Bu zehirin tahrişi, arı öldükten sonrâ bile devam eder.
        Arının sokması, kendisi için de ölümdür.Böyle saçma müdafaa sistemi olur mu?
        Arının vücudunû, en tatlı olan balı imâl edecek şekilde ve en şifalı gıda tanzim eden Sani-i Hâkim, abes iş yapar mı? Arı, daha iğnesini batırmadan kendisini korumaktadır. Çünkü,insan veya başka hayvan bilir ki, arı zehirli iğneye sahip. İcabında onu sokar. Bu düşünceyle ondan sakınır.
        Kraliçe arının dikensiz ve kıvrılmış iğne deri vardır. Bunları yalnız diğer kraliçelere karşı kullanır. Kraliçe, iğnelerini bir kullanışta kaybedip ölmez. Defalarca kullanabilir.
        Erkek arıla , korunmak için iğneye sahip değildir. Acaba niçin? Çünkü ihtiyaçları yoktur.Kovanın içinde birer asalak olarak yaşarlar. Tek faaliyetleri, zifaf uçuşudur. Zifaf uçuşundan sonra işçi arılar tarafından öldürülürler.
        Evet, bir arının dahi küçücük organları hikmetle, yerli yerinde yaratılmıştır. Dünyayı ve diğer gezegenleri yaratıp, güneşin etrafında dakik ve hesaplı döndüren Rabbül Alemin, arının iğnesini de aynı hesap ve ölçüler içinde halketmiştir.
        Arının iğnesi deyip geçmeyin. Biyoloji ilminin en derin hesaplarıyla, arının vücuduna yerleştirilmiştir. Bir iğnenin kullanılabilmesi içinde, 22 adet farklı kasların çalışması icap eder.

ALLAH'ın inceliğine bakın,ben bu maddecilere şaşırıyorum RABB'im hidayet versin inş.

Çevrimdışı kanakana

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 14 Nis 2007 14:45:05
İguana Nedir?

        İguanalar bir çeşit kertenkeledir. Çok vahşi ve korkutucu görünüşleri vardır. İri türlerin den bazıları, acayip görünüşlerinden dolayı "Cin Ejderi " diye sirklerde halka gösterilir.
        Aslında onlar hiç de göründükleri gibi değildir. Zararsız, hatta çekingendirler. Güneş altına yatıp, hayatın tadını çıkartırlar. Güneş onlara bir lamba ve en güzel ısıtıcıdır. Tabiattan gelen diğer sesler, hayvanların ötüşü, su şırıltısı, yaprak hışırtısı ve rüzgârın ıslığı, ilâhi bir musikidir. Her hadise Rabbül Alemin'in kontrolü altındadır. O'nun izni olmadan, hiç bir şey diğerine müdahale edip zarar veremez. Şuurları olsun veya olmasın, yaşayışlarıyla bize derler ki İyi gören iyi düşünür ve huzur duvar.
        İguanaların yiyecekleri; çiçekler, kiraz, çilek gibi kabuksuz meyveler ve böceklerdir. Uzun kuyrukları vardır. Sırtlarından kuyruklarına kadar uzanan dikenli taraklara sahiptirler. Cenab-ı Hak, onlara, boyunlarında sarkık derilerden meydana gelen birer de gerdanlık takmıştır.
        Memleketleri Güney ve Kuzey Amerika'nın sıcak bölgeleridir. Bazılarının renkleri koyu olduğu için, kayalıkların rengine uyar, kendilerini gizleyebilirler. Bir kısmı ise, açık ve parlak renklidir. Bukalemun gibi renk değiştirenleri de vardır.
        Belki de şaşıracaksınız. İçlerinden bir türünün garip bir mahareti vardır : Ciğerlerini hava ile doldurarak hacmini o kadar genişletebilir ki, normal hacminin bir-bucuk misline ulaşır!
        Boyları da 15 santim ile 2 metre arasında değişir.

Çevrimdışı kanakana

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.221
  • 971
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 14 Nis 2007 14:46:08
Değişken Tavşan İçin Renk Değiştirir?

        Değişken tavşan, adından da belli olduğu gibi, rengini değiştirir, böylece kendini korurken dökmekten zevk alan kokarca, yılan ve benzeri hayvanlar; -tavşanın en amansız düşmanıdır. Bembeyaz karlar içinde bir başka koyu renk onu iyice belli eder. Bu yüzden değişken tavşan,kışın bembeyazdır. Yazın da, kahverengi toprakta beyaz kürk, onu fark ettirir. Bu sebeple yazın kürkünün rengi kahverengidir.
        Değişken tavşan, yürüyüp hoplarken, uzun parmaklarının arasını mümkün mertebe açar.Fizik kaidesine uyarak sürtünmeyi artırır. Bu sayede buzun üzerinde bile kaymadan kolayca ilerler.
        O, diğer akrabaları gibi otla beslenir. Özlü otları ve körpe sürgünleri yer. Yuvası, çalıların ve yüksek otların arasındaki emniyetli yerde açtığı bir girintidir. Yetişmişinin ağırlığı 2,5kilo ve boyu 50 santimdir.
        Bunlar yılda üç ile beş kere yavrular. Yavrular, doğuşta 75'er gram ağırlığındadır. Vücutları da, mevsime uygun düşen sık, kahve renkli bir kürkle kaplıdır.
        Rengini değiştirmesi, kürkünü dökmesiyle olur. Sırtında, sonbaharda beyaz kürk, ilkbaharda kahverengi kürk büyür.
        Onun vücuduna, adeta bir takvim yerleştirilmiş. Mevsimlerin değişmediği bir yere götürsek, gene rengini değiştirecektir. Meselâ baharda, kahverengi olan hayvan, devamlı karla kaplı bölgede de, gene aynı vakitte kahverengi olacaktır.
Renk değiştirme, bu tavşanın iradesi de cereyan etmektedir. Bunu yapan, dünyayı güneş etrafında döndüren kuvvettir. Dünya güneş etrafında elips çizerken, tam altı ay aralıklarla geldiği noktalarda, bu tavşanda kürkünü değiştiriyor. Evet, tavşanın vücudundaki küçük faaliyetler, gezegenler ve hatta yıldızların faaliyetiyle irtibatlıdır.
        Değişken tavşan, bir tehlike sezdiği zaman dahi kaçmaz, olduğu yerde durur. Çünkü bulunduğu yerin rengine o kadar iyi intibak eder ki, onu fark etmek çok zordur.
        Değişken tavşana "kar kunduralın lakabı da çok yerindedir. Kışın ayaklarındaki kıllar kalınlaşıp uzar. Böylece, ayağı irileşen tavşan, karların üzerinde kolayca yürür. Tam kışın, kılların büyümesi, onun ayaklarını genişletmesi acaba kimin eseridir?

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK