Egitimhane Üyelerinin 40 Kuralı

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
22 Nis 2016 10:57:11
Egitimhane üyelerinin 40 kuralı

Elif Şafak'ın "AŞK" romanını okuyan forumdaşlarım vardır.
Büyük bir ihtimalle romanda geçen  40 kuralı okuyup geçmişlerdir.

Üzerinde DÜŞÜNÜLMESİ gereken kurallar
olduğu için kuralları bir liste halinde derledim.
10 kuraldan oluşan mesajlar halinde paylaştıktan sonra, kurallar hakkında düşüncelerimi ifade edeceğim.
Kurallarla ilgili düşüncelerini belirten forumdaşlarım olursa memnun olurum.

Konunun "Egitimhane üyelerinin 40 kuralı" nın belirlenmesine vesile olmasını umut ediyorum.

Kitabı okumamış olanlar için kitabın konusu hakkında bir kaç cümle :
Aşk romanında Amerikalı bir kadının Mevlana ile tanışması ele alınıyor. Bu tanışma sonrası kadın aşkı yeniden keşfediyor ve bu aşkın peşinden bir yolculuğa sürükleniyor.
Amerikalı kadın 2008 yılında Boston eyaletinde yaşamaktadır. Mevlana ve Şems 1200'lerin ortasında Konya'da...
1200'ler ile 2000'ler arasında 850 yıl, Konya ile Boston arasında binlerce kilometre var(mı?).

  • Birinci Kural: Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok eğer, Tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflar dan bolca mevcut demektir.
  • İkinci Kural: Hak Yolu'nda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzun üstündeki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol, silenlerden değil!
  • Üçüncü Kural: Kuran dört seviyede okunabilir. İlk seviye zahiri mânâdır. Sonraki bâtınî mânâ. Üçüncü bâtınînin bâtınîsidir. Dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye.
  • Dördüncü Kural: Kâinattaki her zerrede Allah'ın sıfatlarını bulabilirsin, çünkü O camide, mescitte, kilisede, havrada değil, her an her yerdedir. Allah'ı görüp yaşayan olmadığı gibi, O'nu görüp ölen de yoktur. Kim O'nu bulursa, sonsuza dek O'nda kalır.
  • Beşinci Kural: Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. "Aman sakın kendini" diye tembihler. Hâlbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği: "Bırak kendini, ko gitsin!" Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Hâlbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!
  • Altıncı Kural: Şu dünyadaki çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen sen ol, kelimelere fazla takılma. Aşk diyarında dil zaten hükmünü yitirir. Aşık dilsiz olur.
  • Yedinci Kural:Şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, Hakikat'i keşfedemezsin. Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.
  • Sekizinci kural: Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, sonunda O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar.  Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! istediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.
  • Dokuzuncu kural: Sabretmek, öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.
  • Onuncu kural: Ne yöne gidersen git, doğu, batı, kuzey ya da güney çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 23 Nis 2016 10:33:33
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.
  • Onbirinci kural: Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz. Senden yepyeni ve taptaze bir "sen" zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir.
  • Onikinci kural: Aşk bir seferdir. Bu sefere çıkan her her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir. Bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.
  • Onüçüncü kural: Şu dünyada semadaki yıldızlardan daha fazla sayıda sahte hacı, hoca , şeyh, şıh var. Hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir. Tutup da ona hayran olmaya değil.
  • Ondördüncü kural:Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil seninle beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?
  • Onbeşinci kural: Allah, içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldür. Tek tek her birimiz tamamlanmamış bir sanat eseriyiz. Yaşadığımız her hadise, atlattığımız her badire eksiklerimizi gidermek için tasarlanmıştır. Rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu hedefler.
  • Onaltıncı kural:Kusursuzdur ya Allah, onu sevmek kolaydır. Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde bilebilir. Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan’dan ötürü yaratılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir, ne layıkıyla sevebilirsin.
  • Onyedinci kural: Esas kirlilik dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.
  • Onsekizinci kural: Tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir. Şeytan, dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahluk değil bizzat içimizde bir sestir. Şeytanı kendinde ara, dışında, başkalarında değil ve unutma ki nefsini bilen Rabb’ini bilir. Başkalarıyla değil sadece kendiyle uğraşan insan sonunda mükafat olarak Yaradan’ı tanır.
  • Ondokuzuncu kural:Başkalarından saygı,ilgi ya da sevgi bekliyorsan önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. Sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin. Yakında gül yollayacak demektir.
  • Yirminci kural: Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 23 Nis 2016 10:35:29
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.
  • Yirmibirinci kural : Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. Şayet Allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi,hiç şüphesiz öyle yapardı. Farklılıklara saygı göstermemek, kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak, Hakk’ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.
  • Yirmiikinci kural : Hakiki Allah aşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgah olur. Ama bekri aynı namazgaha girdimi orası ona meyhane olur. Şu hayatta ne yaparsak yapalım, NİYETİMİZDİR farkı yaratan, suret ile yaftalar değil.
  • Yirmiüçüncü kural : Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret. Kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki ağlar, perişan olur onun için. Kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı , kırar ve atar. Ya aşırı kıymet verir, ya kıymet bilmeyiz. Aşırılıklardan uzak dur. Sufi ne ifrattadır ne tefritte. Sufi daima orta yerde…
  • Yirmidördüncü kural : Madem ki insan eşref-i mahlukattır, yani varlıkların en şereflisi, attığı her adımda Allah’ın yeryüzünde ki halifesi olduğunu hatırlayarak , buna yakışır soylulukta hareket etmelidir. İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile, gene de başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.
  • Yirmibeşinci kural : Cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama. İkisi de şu an da burada mevcut. Ne zaman birini çıkarsız, hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak, cennetteyiz aslında. Ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak; nefrete, hasede ve kine bulaşsak, tepetaklak cehenneme düşüveririz.
  • Yirmialtıncı kural :  Kainat yekvücud, tek varlıktır. Herşey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır. Sakın kimsenin ahını alma; bir başkasının hele hele senden zayıf olanın canını yakma. Unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir. Ve bir kişinin saadeti herkesin yüzünü güldürebilir.
  • Yirmiyedinci kural : Şu dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen o da sana öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır, şer çıkarsa sana gerisin geri şer yankılanır. Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün kırk gece güzel sözler et. Kırk günün sonunda göreceksin her şey değişmiş olacak. Senin gönlün değişirse dünya değişir.
  • Yirmisekizinci kural : Geçmiş zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret. Gelecek ise başlı başına bir hayal perdesi. Ne geleceğimizi bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz. Sufi daima şu anın hakikatini yaşar.
  • Yirmidokuzuncu kural : Kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten,”ne yapalım, kaderimiz böyle”deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hakimisin,ne de hayat karşısında çaresizsin.
  • Otuzuncu kural : Hakiki sufi öyle biridir ki başkaları tarafından kınansa, ayıplansa, dedikodusu yapılsa, hatta iftiraya uğrasa bile, o ağzını açıp da kimse hakkında tek kelime kötü laf etmez. Sufi kusur görmez kusur örter.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 23 Nis 2016 10:37:07
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.
  • Otuzbirinci kural : Hakk’a yakınlaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı. Her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir. Kimi bir kaza geçirir, kimi ölümcül bir hastalık, kimi ayrılık acısı çeker, kimi maddi kayıp… Hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız. Ama kimimiz bunda ki hikmeti anlar ve yumuşar; kimimiz ise, ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar.
  • Otuzikinci kural : Aranızda ki perdeleri tek tek kaldır ki Allah’a saf bir aşkla bağlanabilesin. Kuralların olsun ama kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma. Bilhassa putlardan uzak dur, dost. Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma. İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama !
  • Otuzüçüncü kural : Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen hiç ol! Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl ki çömleği tutan dışında ki biçim değil içinde ki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil hiçlik bilincidir.
  • Otuzdördüncü kural : Hakk’a teslimiyet ne zayıflık ne edilgenlik demektir. Tam tersine, böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir. Teslim olan insan çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır; emin bir beldede yaşar.
  • Otuzbeşinci kural : Şu hayatta ancak tezatlarla ilerleyebiliriz. Mümin içindeki münkirle tanışmalı, Allah’a inanmayan kişi ise içinde ki inananla. İnsan-ı kamil mertebesine varana kadar gıdım gıdım ilerler kişi. Ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır.
  • Otuzaltıncı kural :  Hileden,desiseden endişe etme. Eğer birileri sana tuzak kuruyor, sana zarar vermek istiyorsa, Allah da onlara tuzak kuruyordur. Çukur kazanlar o çukura kendileri düşer. Bu sistem karşılıklar esasına göre işler. Ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir katre şer. O’nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz. Sen sadece buna inan !
  • Otuzyedinci kural :Allah kılı kırk yaracak titizlikle çalışan bir saat ustasıdır. O kadar dakiktir ki sayesinde her şey tam zamanında olur. Ne bir saniye erken, ne bir saniye geç. Her insan için bir aşık olma zamanı vardır; bir de ölmek zamanı.
  • Otuzsekizinci kural : Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım ? Diye sormak için hiçbir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün. Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa,yazık! Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.
  • Otuzdokuzuncu kural : Noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır. Bu dünyadan giden her hırsız için bir hırsız daha doğar. Ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır. Hem bütün hiçbir zaman bozulmaz. Her şey yerli yerinde kalır, merkezinde… Hem de bir günden bir güne hiçbir şey aynı olmaz. Ölen her sufi için bir sufi daha doğar.
  • Kırkıncı kural : Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani diye sorma! Ayrımlar ayrımları doğurur. Aşk’ın hiçbir sıfat ve tamlamaya ihtiyacı yoktur. Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde ya da dışındasındır, hasretinde..

Çevrimdışı Nogay Kisi

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 876
  • 2.776
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 876
  • 2.776
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 23 Nis 2016 11:00:44
Aşkın kuralları..

Çevrimdışı mbuyar

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.099
  • 45.142
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.099
  • 45.142
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 23 Nis 2016 11:16:12
Eyvallah

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.304
  • 223.494
  • 28.304
  • 223.494
# 23 Nis 2016 12:31:26
Saygı-sevgi,hoşgörü,sabır,tebessüm,merak,paylaşım,özgüven,birbirine güven,sadakat,araştırma,yenilikçi,......

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 24 Nis 2016 08:29:00
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Kitapta kadın karakterin ağzından şu sözler yer alır :

"Belki ben de kendi kurallar bütünümü oluşturup, kâğıda dökmeliyim" diye mırıldandı.
HEP AYNI YERE KÖK SALMIŞ, HAYATINDAN BIKMIŞ EVLİ BARKLI KADINLARIN KIRK KURALI.
"Birinci Kural" dedi kısık bir sesle "Sen sen ol, aşkı arama! Aşktan daha mühim şeyler var hayatta."

Kitabın Türkçe çevirisini ben yapmış olsaydım "kural" kelimesi yerine "ilke" kelimesini kullanırdım.
İlke : Temel düşünce, temel inanç, umde, prensip

İnsanlar yaşadıkları süre ile doğru orantılı olarak yeni ilkeler edinirler.
Bununla birlikte çoğunlukla bu ilkeleri yazıya dökmedikleri / üzerinde düşünmedikleri için ilkelerinin farkında bile olmazlar.

Amacım / umudum kişilerin ilkelerinin FARKINA VARMASINA, yeni ilkeler edinmesine vesile olmaktır.
Yazılı hale getirdiğim 20-30 kadar ilkem mevcuttur. Muhtelif mesajlarımda bu ilkelerimi paylaşıyorum, bu konu dahil paylaşmaya devam edeceğim.

İlkelerin bir hayat felsefesi özelliği taşıması zorunlu değildir. Her hangi bir olaya / duruma bakış açısı, soyut / somut kavramlarla ilgili bir cümle de ilke olarak ifade edilebilir.

Önceliği Elif Şafak'ın romanındaki ilkelere verelim :)

Birinci Kural: Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok eğer, Tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflar dan bolca mevcut demektir.
 
Mevlana'ya atfedilen
- Testinin içinde ne varsa dışına da o sızar.
sözü allanıp pullanıp ilke haline getirilmiş :)
Daha basit şekliyle :
- Sen düşündüğünsün. Güzel (likleri) düşün.

Birilerini yolsuzluk yapmakla mı suçluyorsun, önce dön içine bak sen ne tür yolsuzluklar yapıyorsun? Belki suçladığın kişi kadar BELİRGİN olmayabilir ama yolsuzluk yaptığın kesindir.
Birilerini şiddete başvurmakla mı suçluyorsun, önce dön içine bak sen ne tür şiddet uyguluyorsun? Belki suçladığın kişi kadar BELİRGİN olmayabilir ama şiddet uyguladığın kesindir.
vs.
Maalesef içte olmayan dışa sızmıyor.
Unutmayalım ki :
- Basit düşünceli adam, yakınındaki her şeyi suçlamaktan zevk alır. - La Rochefacuald

Çevrimdışı reeemat

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.169
  • 7.489
  • 1.169
  • 7.489
# 24 Nis 2016 09:41:48
Muhasebe; İç muhasebelerim ve dış ilişkilerimi, yaşam ilkelerimi değerlendirdiğim muhasebelerim aklıma geldi.
Belli zaman aralıkları ile yapmaya çalışıyorum.
İlkelerin devamlılığı; sizin dışınızda önlenemeyen sebeplerden
dolayı sekteye uğrayabiliyor.

Çevrimdışı mgül1

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 477
  • 3.326
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 477
  • 3.326
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 24 Nis 2016 10:28:34
İlke daha sıcak..

Çevrimdışı toprak

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.569
  • 1.596
  • 1.569
  • 1.596
# 24 Nis 2016 12:05:02
Allah yerine tanrı demek bariz bir yanlıştır. Hele bir de bunu dini duyarlılığı olan birisi yapınca insan şaşırıyor.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 24 Nis 2016 14:29:03
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Muhasebe; İç muhasebelerim ve dış ilişkilerimi, yaşam ilkelerimi değerlendirdiğim muhasebelerim aklıma geldi.
Belli zaman aralıkları ile yapmaya çalışıyorum.
İlkelerin devamlılığı; sizin dışınızda önlenemeyen sebeplerden
dolayı sekteye uğrayabiliyor.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Konuya gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederim.

Belirttiğiniz gibi ilkelerin devamlılığı sekteye uğrayabiliyor.
Bunun yanı sıra zaman içinde ilkelerde değişimler / gelişimlerde olabilir.
İlkenin uygulanma imkanı (uygulanmasının anlamı) kalmayabilir.

Önemli olan kişisel gelişimimizde referans noktası olması için (yazılı) ilkelerimizin olmasıdır.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 24 Nis 2016 14:31:03
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Allah yerine tanrı demek bariz bir yanlıştır. Hele bir de bunu dini duyarlılığı olan birisi yapınca insan şaşırıyor.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Hangi cümlede "Allah" yerine "Tanrı" kelimesini kullandığımı yazabilir misiniz? Kendi hatalarımı görmekte zorlanıyorum.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 24 Nis 2016 14:34:18
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

İkinci Kural: Hak Yolu'nda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzun üstündeki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol, silenlerden değil!

Kelimelerin kifayetsiz kaldığı durumlardan biri :)

Alışkanlıklarınızın dışında bir şey yapmanızı söyleyen bir ses duyuyorsanız, bu ses ya nefsin, ya da gönlün / yüreğin sesidir.
Çoğu insan bu tür seslerin FARKINA BİLE VARMAZ, farkına varanların bir kısmı ise sesin hangisine ait olduğunu anlamakta zorlanır.
Sesin gönle / yüreğe ait olduğunu anlayıp gereğini yapanlar yürekli insanlardır :)

Örnek :
Bir parkta oturmuş kitabınızı okuyorsunuz. Aniden canınız kağıt helva çekti. Parkın öbür köşesinde kağıt helva satan seyyar satıcı var.
Düşüncelere bakalım :
1) Benim ilkelerim var. Seyyar satıcılardan yiyecek almam.
2) Taa parkın öbür tarafına kadar kim gidecek boşveeerrrr.
3) Perhizimi bozmayayım.
4) Satıcı birazdan buradan geçer o zaman alırım.
...

- Grav, grav....
- Koşun koşun adam vuruldu, birileri ambulans çağırsın...
- Neler oluyor? Adamı neden vurdular?
- Adama değil, kadına ateş ettiler. Kadın koşmaya başlayınca kurşunlar adama isabet etti. Ateş eden ya kadının kocasıdır, ya nişanlısı, ya eski sevgilisi... Olan zavallı adama oldu.

Size "kağıt helva al" diyen sesin FARKINA VARABİLDİNİZ mi?
"kağıt helva al" diyen sesin sahibi nefsiniz miydi yoksa konuşan gönül  / yürek miydi?

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 25 Nis 2016 07:38:48
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Üçüncü Kural: Kuran dört seviyede okunabilir. İlk seviye zahiri mânâdır. Sonraki bâtınî mânâ. Üçüncü bâtınînin bâtınîsidir. Dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye.

Kur'an mı?
Okuma listemde yok sanırım. Neyse bir ara okuma listeme eklerim.

Dördüncü Kural: Kâinattaki her zerrede Allah'ın sıfatlarını bulabilirsin, çünkü O camide, mescitte, kilisede, havrada değil, her an her yerdedir. Allah'ı görüp yaşayan olmadığı gibi, O'nu görüp ölen de yoktur. Kim O'nu bulursa, sonsuza dek O'nda kalır.

Çoğu insan ALGILARININ sınırlarının farkında değildir.
Çoğu zaman ALGI sınırlarını genişletmek akıllarına bile gelmez.
Şu şu frekanslar arasını duyabiliyormuşum, şu şu frakanslar arasında görüntüler algılayabiliyormuşum bana ne...
Gördüklerim, duyduklarım bana yetiyor. Bana yetmeyen tek şey para :)
Bir kere daha fazlasını duyabilse, bir kere daha fazlasını görebilse bütün paralar sizin olsun, ben daha fazla duymak, daha fazla görmek istiyorum diyecek.
Allah (c.c.) camide, mescitte, kilisede, havrada arayanlar ALGI SINIRLARINI biraz genişletseler her yerde olduğunu görecekler.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK