Kurumsallaşmalı Mıyız?

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
16 Mar 2014 11:57:15
Kurumsallaşmalı mıyız?

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

İnsanlarla ilişkilerimde uyguladığım yöntemler genellikle yadırganmaktadır. Yadırgamanın sebepleri üzerinde düşünürken bu konuda forumdaşlarımın görüşlerine başvurmamın uygun olacağını düşündüm.
Uyguladığım yöntemleri tanımlamak için kullanacağım kelimeyi bulmakta sıkıntı yaşadım. Yöntemlerimi tanımlamak için kullandığım "Kurumsallaşmak" kelimesi ihtiyacımı tam olarak karşılamıyor.
Vereceğim örneklerin yöntemlerim hakkında daha net bir fikir vereceği kanaatindeyim.

Örnek - 1:

İkamet ettiğim apartmanın genel kurul toplantısında, üç yıldır yürütmekte olduğum denetim kurulu üyeliğinden istifa etmiştim.
Bizim apartmanda istifalar, "üst makama" terfi ettirilerek cezalandırılır :)
50 yaşında olmama rağmen, apartmanda oturan gençler arasında görüldüğüm için muhasip üye görevi tevdi edildi.
Apartman yöneticisi olarak da, yaşıtım olup, bekar olduğu zamanlar apartmanımızda oturmuş, babasının vefatından sonra apartmanımıza tekrar  taşınan, çalışan bir arkadaş seçildi.
Apartman yöneticisi arkadaşın yoğun çalışma temposu nedeniyle, apartman sakinleri doğal olarak fiili apartman yöneticisi olarak beni görüyorlardı.
 
Göreve başladığımız ilk günlerde, apartman sakinleri, beni gördükleri her yerde şikayetlerini sözlü olarak peş peşe sıralamaya başladılar.

Bunun üzerine apartman ilan panosuna astığım bir yazıda şu cümleleri kullandım:

Yönetimin faaliyet alanı ile ilgili yapılan sözlü şikayetler değerlendirmeye alınmayacaktır. Apartman yönetimine yapılacak yazılı şikayetler 7 gün boyunca ilan panosunda duyurulacak, bu süre sonunda yönetim kurulunun şikayet ile ilgili alacağı karar da 7 gün boyunca ilan panosunda duyurulacaktır.

İlanı astığımdan beri, yazılı / sözlü hiç bir şikayet olmadı. Apartmanımızı huzur içinde yönetiyoruz. :)

Örnek - 2:

20 yıl kadar önce bilgisayar dershanesinde bilgisayar laboratuvarı görevlisi olarak çalışıyordum. Öğrencilerle aramızda yaş farkı az olduğu için arkadaşlık kavramı çerçevesinde bir ilişkimiz vardı.
Farklı gruplarda ders gören, ağabey - kız kardeş  iki öğrenci vardı. Gerek ben, gerekse arkadaş grubundaki bazı öğrenciler ailece tanışıyorduk.
Kızkardeş konumundaki öğrencinin tasvip etmediğim bir davranışı vardı. Ağabeyinin ve ailesinin bu davranıştan haberi yoktu.
Davranış konusunda yaptığım uyarıları da ciddiye almıyordu. Davranışın devam etmesi durumunda, daha vahim sonuçlara yol açacağını ön gördüğüm için, konuyu ağabey konumundaki kişiye açmaya karar verdim.
Kız kadeşin bulunmadığı, ağabey konumundaki kişinin ve aileyi tanıyan diğer arkadaşların bulunduğu bir sohbet ortamında konuyu açtım.
Konu hakkında konuşurken, ortamda bulunmayan kız kardeşten bahsederken "Şebnem HANIM" ifadesini kullandım.
Ortamda bulunan bayan öğrencilerden biri müdahale ederek şu cümleyi kullandı :

- Hocam arkadaşın adı,  "Şebnem HANIM" değil, "Şebnem".

Arkadaşımız "Hanım" unvanını neden kullandığımı anlayamamıştı.

Foruma yazdığım mesajlarda, isim kullanma ihtiyacı hissettiğimde "... forumdaşım" hitabını kullanmaya özen gösteriyorum. Bir çok forumdaşım bu "inceliğe" dikkat etmiyor.
Bu tür inceliklere duyarsız olmak ilişkilerin yozlaşmaya başlamasına vesile oluyor.

Örnek - 3:

Aynı evde ikamet ettiğimiz büyük yeğenim, liseden mezun olurken, yıllık çalışması yapıldı.
Yıllık çalışmasında 4 sene sınıf öğretmeni olan Pınar hanımın, yeğenim hakkında  10 - 15 cümlelik bir yazısı vardır.
Yazıda yeğenim için kullandığı hitap kelimesi: "Oğluşum"
Pınar hanımın, yeğenim hakkındaki duygu ve düşünceleri gerek yeğenim, gerekse benim tarafından bilinmektedir.
BUNUNLA BİRLİKTE, yıllıkta yazılmış olan cümleler keşke  1 - 2 yıl önce YAZILMIŞ olsaydı diye düşünmeden edemiyorum.
Duygu ve düşünceleri bilmek ile YAZILI OLARAK GÖRMEK arasındaki etki farkı çok büyüktür.
Duygu ve düşünceler daha önce YAZILI OLARAK ifade edilmiş olsaydı,  lise 3 ve 4. sınıfların çok daha verimli olacağına inanıyorum.

Forumda "Etkili Bir Veli Toplantısı Nasıl Yapılır?" başlıklı bir konu var. Konuya yazılanları takip edemedim.
BUNUNLA BİRLİKTE babaların veli toplantılarına katılmamasının öğretmenler için dezavantaj olduğunu biliyorum.
Öğretmen tarafından, babaya iletilmek üzere, öğrenci hakkındaki duygu ve düşüncelerini içerir bir YAZININ hazırlanmasının öğretmen - ebeveyn - öğrenci ilişkilerini önemli ölçüde güçlendireceğine inanıyorum.

Forumda "Akşam Telefondan Arayan Veliler" başlıklı bir konu var.  Konuya yazılanları takip edemedim.
BUNUNLA BİRLİKTE telefon iletişimlerinin verimli olmadığı kanaatindeyim.
Günümüzde bir çok veli internet kullanmaktadır. Öğretmenlerin özellikle baba konumundaki velilerle e-posta yöntemiyle YAZILI iletişime geçmesinin, telefon ile iletişimde yaşanan sıkıntıları ortadan kaldıracağına ve daha etkili bir sonuç ortaya çıkacağına inanıyorum.

YAZILI iletişim kurumlar tarafından kullanılmaktadır ve sağlıklı bir iletişim kurulmasında etkili olmaktadır.

Zaman zaman örnekler vermeye devam edeceğim inşallah.

Verilen örnekler dikkate alındığında kurumsal iletişimin daha etkili olduğunu düşünüyor musunuz?

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK