Lütfen Okumayın Daha Bitmedi Çünkü

Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 15 Ağu 2011 03:43:15
15.08.2011
“Aşk” Olmak…
Nasıl da yazmak isterdim seni
Yani kelimelerle resmini çizmek
Sonra asmak çizdiğim resmini
Yüreğimin duvarlarına…
Nasıl da okumak isterdim seni
Her bir satırda kendimi bularak
Her bir satırda sen olarak
Ve kitabın sonunda sayfayı
“Biz” olarak kapatmak…
Nasıl da duymak isterim seni
Kulaklarım kapalı da olsa
Seslendiğini duymak hissetmek
Söylediğin her bir sözde
Kendimden senden
Ve en önemlisi “Biz”den
Dünü yada yarını değil
Bugün’ü an’ı duyumsamak…
Nasıl da görmek isterim seni
Gözlerim kapalı üstelik
Bakmadan seni görebilmek
Seni bakmadan tanıyabilmek
Hissettirdiğin sıcaklık heyecan coşkuyla
Seni herkesten ayrı tutabilmek…
Nasıl da anlatmak isterim seni
Anlatamayacağımı bilerek
Çaresizliğimi kabullenerek
Ama yinede seni anlatmanın
Çabasını tadarak anlatmak
Sözcüklerin sihrinin
Sen olduğunu unutarak…
Nasıl da yaşamak isterim seni
Seven bir yüreğin ötesinde
Aşık olarak değil
Aşk olarak yaşamak
Biz değil Aşk olmak…
Sen ne yazdığımsın
Sen ne okuduğumsun
Sen ne seslendiğimsin
Sen ne gördüğümsün
Sen ne anlatabildiğimsin
Sen ne yaşabildiğimsin
Bilmem ki sen nesin?..

Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 15 Ağu 2011 04:16:07
15.08.2011
Kim Daha Şanslı?..
Kim daha şanslı acaba
Patlak bir topun peşinde koşan
Güzel oynayarak yada topa sahip olarak
Karışarak toza toprağa koşan mı?
Yoksa bilgisayar başında
Kurduğu takımlarla seçtiği kurallarla
Sadece gözleriyle koşan mı?

Kim daha şanslı acaba
Mahalle aralarında sokak köşelerinde
Uzanan dallardan sarkan meyveleri toplayan
Bahçesindeki ağacın gölgesinde uyuyan mı?
Yoksa hafta sonlarında
Alarak yanına malzemelerini binerek araçlara
Ormandaki ağacın gölgesinde uyuyan mı?

Kim daha şanslı acaba
Mahalleli olmanın rahatlığıyla
Saate aldırmadan saklambaç oynayan
Bahçe önlerinde duvarlar üzerine oturan mı?
Yoksa bina sakini olmak zorunda olan
Gözden uzaklaşamayan kaybolmasından korkulan
Balkondan akıp giden hayatı seyre dalan mı?

Kim daha şanslı acaba
Köyde yaşamanın sıkıntısıyla yoklukla
Dargınlıklar yaşansa da dönüştüren paylaşıma
Bir arada olmanın mutluluğunu yaşayan mı?
Yoksa şehir kültürüyle heyecanla
Vaktinin çoğunu geçirerek ulaşma çabasıyla
Kalabalıklar içerisinden yalnızlığı yaşayan mı?

Kim daha şanslı acaba
Bilgiye güçlükle zorlukla ulaşan
Ancak ulaştığında bilmenin mutluluğunu tadan
Sınav kaygısını derinlerde yaşamayan mı?
Yoksa bilgiyi bir tıkla elinin altında bulan
Dershaneler sınavlar öğrenmek zorunda olan
Sınav kaygısıyla hayat sınavından kalan mı?


Acaba daha fazla imkâna sahip olanlar mı şanslıdır
Yoksa elindekilerle hayata sımsıkı tutunanlar mı?

Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 17 Ağu 2011 02:30:47
15.08.2011
İnancın Işığı…
Karar vermek ne zordur
Bilinmezlikler içerisinde
Kestiremediğinde yolun sonunu
Hangi yolun sonunun aydınlık olduğunu
Zorlanır karar vermekte insanoğlu
Düşünür elleri arasında başıyla
Düşünür ışık hangi yolun sonunda
Bilinmezlik çaresizliktir bir bakıma
Kararsızlık işte bundan acı gelir insana
Karar vermekte zorlanır insanoğlu
Çünkü bir yol kavşağıdır yaşanan
Yürünmek zorunda kalınan
Durmak olmaz bilirsin
Yürümeye devam etmelisin
Ama hangi yolun sonunda
Işık vardır bilemezsin
İşte o anda sarılmalı
İnanca sabra umuda
Sarılmalı insan her şeyin güzel olacağına
Ne vakit bir yol kavşağında olsam
Sorarım kendi kendime
Tartarım inancımı sabrımı
Ararım yolun sonundan önce
Kendi içimde inancın ışığını…

Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 17 Ağu 2011 03:02:11
16.08.2011
Geç Kalmadan…
Sarılmak içtenlikle…
Niçin sarılır insanoğlu birbirine
En içten en samimi şekilde
Ya hastanenin acil servisinde
Yada kabristanın sessizliğinde
Niçin bekler sadece
Acıyı yaşandıktan sonra paylaşmayı
Yaşandıktan sonra
Anladıktan sonra
Geri dönüşü olmayacağını
Zor mudur bu kadarını düşünmek
Sağlığın kıymetini hastanede
Varlığın kıymetini yoklukta anlamak
Neden varken mutluyum dememek
İyiki varsın diye söyleyememek
Bu kadar mı zor
Samimiyeti içtenliği taşımak sunmak
Bu kadar mı zor
Bir gün rüyadan uyanılacağını hatırlamak
Ama yine de kabul etmeli insan
Geç kalınmış olsa da samimiyeti
Çünkü geç kalınmış samimiyeti kabullenmemek
Yeni bir geç kalmışlıktır aslında…

Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 18 Ağu 2011 02:04:27
17.08.2011
Sus ve Düşünme…
Sus diyorum artık
Konuşma kimseyle
Özellikle kendinle
Konuşmayı bırak
Ve sadece dinle
Dinle hayatın akıp gidişini
Dinle rüzgârın sesini
Dinle seni duymayanların sesini
Bırak artık düşünmeyi
Bırak zihnin derinliklerinde
Boğulup kalacağın güne kavuşmayı
Düşüncelerinde yaşadıklarını
At bir köşeye
Ve sadece dinle
Düşünmeden dur bir başına
Çünkü düşünce kör bir kuyu
Ve derinlere düşüyorsun düşündükçe
Anlam katmaya çalıştıkların
Anlamsızlaştırıldığında
Anlamaya çalıştıkların
Anlaşılmazlığı mutluluk saydıkça
Sus ve düşünmeden izle hayatı
Yada kapat gözlerini
Sessizce ve düşünmeden
Sadece gözlerin kapalıyken
Gördüklerinle yaşa hayatı
Gördüğün düşlerle bekle
Rüyadan uyanmayı uyanacağın an’ı…

Çevrimdışı cancancan111

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.599
  • 19.318
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.599
  • 19.318
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 18 Ağu 2011 02:36:38
sus ve düşünme;
bırak senin yerine de düşünürler nasıl olsa...
sus ve umut etme;
umutlarını da çalarlar nasıl olsa...
sus ve bekleme;
beklemeleri de kirletirler nasıl olsa...
sus ve sus ve yine sus;
susmanın derinlerin işi olduğunu da birileri bilir nasıl olsa...

(öylesine dilimden dökülüverdi şu anda bu dizeler...
yüreğinize sağlık boran öğretmenim...)

Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 18 Ağu 2011 02:41:04
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
sus ve düşünme;
bırak senin yerine de düşünürler nasıl olsa...
sus ve umut etme;
umutlarını da çalarlar nasıl olsa...
sus ve bekleme;
beklemeleri de kirletirler nasıl olsa...
sus ve sus ve yine sus;
susmanın derinlerin işi olduğunu da birileri bilir nasıl olsa...

(öylesine dilimden dökülüverdi şu anda bu dizeler...
yüreğinize sağlık boran öğretmenim...)
Öğretmenim sizin yüreğinize sağlık, öyleki eksik kalanları tamamlamışsınız...
Saygılarımla...

Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 18 Ağu 2011 05:09:08
18.08.2011
Truva’dan Günümüze…
Truva…  Gerek bu coğrafyada yaşanılan olması, gerekse de filmin son sahnesinde yaşanılanların yaşanması. Ne zaman televizyonlarda izleyemediğim için sadece internetten başlıklarını takip ettiğim “haber”leri görsem hep aklıma ilk gelen film…
Truva… Son sahnesi bugün dahi yaşanılan. Ve tıpkı bir lanetmiş misali bu coğrafyada yaşanan. Ya da lanetten öte bu coğrafyanın zenginlikleri paylaşılamayan. Öyle ki bir aşk bahanesi ardına saklanan ele geçirme isteği, bu coğrafyalara egemen olma isteği anlatılır. Aşılmaz surlarla çevrili Truva’nın içten fethini anlatır.
Son sahnesinde, yenilgiyi kabullenmek üzereyken bir plan yaparlar. Bütün gemileri yıkıp yerine kocaman bir at inşa ederler. Ve Truvalıların zafiyetlerinden fayda ederek, Truva’yı, o surları aşılmaz olanı içten fethederler…
Nasıl ki yüzyıllar öncesinden bu oyun oynanmış, surları aşılamaz olan Truva içten fethedilmişse, sanki bu oyun geçmişten beri süregelir günümüze. Öyle ki nasıl bu coğrafyanın tarihinde bir Truva varsa, yakın tarihimizde de günümüzde de Truva’lar yaratılmak istenmiş, istenmekte…
Her zaman derim herkese. Biraz dünya ülkelerini, biraz konumları bilen birisi dahi, dünya atlası üzerinde bu coğrafya gösterildiğinde der kendi kendine: “Bu topraklar öyle bir coğrafya ki kullanabilirsen büyük bir güç, kullanamazsan bilmezsen kıymetini acılar yaşatır halka…” Evet, yurdumuz sınıları, sınır komşuları öylesine büyük bir öneme sahip ki bunu bilen güçler izin vermezler güçlenelim…
İzin vermek istemediler tarihte birçok kere bu topraklardan güç almamıza, güçlenmemize. Bu nedenle işgale kalkıştılar birçok kere. Ama fark ettiler ki bu topraklar üzerinde yaşayanlar, zulüm karşısında boyun eğmek yerine direnirler hep birlikte. Düşünmeden farklılıklarını, güç katar bu topraklar üzerindeki her birey diğerine. Ve fark ettiler güçlenmemizden korkan güçler, zorla zulümle aşılamaz bu yurdun toprakları. Tıpkı Truva’nın sağlam şehir surları misali…
İşte bunu fark ettikleri anda bizi bizim geçmişimizle, bu coğrafyanın tarihiyle vurmaya karar verdiler. Tıpkı Truva’da olduğu gibi, bizi biz’le düşman etmeye çalıştılar. Kaleyi içten fethetmek için. Bilmeden bu toprakların birleştiriciliğini, bağdaştırıcılığını…
Kaleyi fethetmek için önce susturmaya çalıştılar cesur yürekleri. Sonra araya fitne fesat sokmaya çalıştılar. Farklılıklarımızın zenginlik olduğu farkındalığını unutturmaya çalıştılar. Geçmişten günümüze, yüzyıllara dayana dostluğu parçalamaya. Unutturmaya çalıştılar tarihimizi. Oysa biliriz ki Çanakkale’de yatan şehitlerimizin kimliklerini. Biliriz Sakarya’ya akan kanların ne için mücadele ettiğini. Ve ayrım gözetmeksizin tek bir düşünceyle mücadele ettiklerini. Tam Bağımsız Türkiye dediklerini. Unutturmaya çalıştılar bizi biz edenleri…
Önce siyaseti öğrettiler, çarpıtarak yalanla dolanla. Siyasetçilerimiz kandı maalesef çoğu zaman bu yalana. Sonra mezhep dediler, dil dediler, sağ dediler sol dediler komşu olanları, komşu hakkını unutturmaya çalışarak. Gözlerimizi dikip ekrana, uyutulmaya çalışıldık yalanlarla. 60’larda adı başka, 80’lerde daha başka, 90’larda bambaşka yönleriyle, değişen sahneler yüzlerle ama aslında aynı amaca hizmet eden oyunla...
Artık susuyorum çaresizlikten. Kabullenemiyorum ama içten içe haykırıyorum. Ne zaman göreceğiniz oynana oyunu, ne zaman anlayacağınız kandırılmaya çalışıldığımızı diye. Seyre dalmak daha acı ama en azından oyunu oynatanların oynattıkları oyunda rol almak istemediğimden. İsmini dahi seçemeyen insanların, bir başkasını seçemedikleri ırk, dil, mezheplerinden dolayı yargılamalarına anlam veremiyorum. Kandırıldığını göremeyenlerin kanmışlıklarına dayanamıyorum. Susuyorum ama bir bilseniz içten içe nasıl yanıyor, haykırıyorum. Uyan ey yurdum oynanan oyundur güç peşinde koşanların yazdıkları…

Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 20 Ağu 2011 04:26:22
18.08.2011
Kendi/m
En zor mücadelem
Başladı başlayacak
Zor olacak biliyorum
Hatta hissediyorum
Kolay olmayacak
Kazanılması zaferin bu defa
Çünkü
Zaaflarımı güçlülüklerimi
Kırılganlığımı sağlamlığımı
Bilenle bu defa mücadelem
Zor olacak biliyorum
Ama kaybedeni de olmayacak
Çünkü
Mücadelem kendimle
Keder ile sevincimin
Can kırıklıkları ile düşlerimin
Ve en önemlisi
Umudun mücadelesi bu
Yankılanan seslere inat
Suskunluğun mücadelesi
Bilmem ne olur
Nasıl son bulur
Ama bildiğim bir şey kesin
Mücadele etmeliyim
Kendi kendimle
Sessizce…

Çevrimdışı cancancan111

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.599
  • 19.318
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.599
  • 19.318
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 20 Ağu 2011 04:29:30
Sessizce…

evet, galiba en doğru kelime bu; ''sessizce''...
yüreğinize ve kaleminize sağlık öğretmenim...

Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 20 Ağu 2011 04:31:38
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Sessizce…

evet, galiba en doğru kelime bu; ''sessizce''...
yüreğinize ve kaleminize sağlık öğretmenim...
Teşekkürler öğretmenim, ey üstad...
Artık sessizlik vakti
Kimse duymamalı
Kimse işitmemeli
Söylediklerimi söyleyeceklerimi
Sadece susmak
İçsel konuşmalardan dahi arınarak...

Saygılarımla...

Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 22 Ağu 2011 00:55:15
20.08.2011
Ve Şimdi Şuan…
Kulağımda ezgiler
İçten gelen kemanın sesi
Eşlik eden flütün sesine karışıyor
Gözlerim klavyemin üzerinde
Parmaklarım
Karanlıklarda yol alırcasına
Nereye varacağını bilmeksizin
Arşınlıyor tuşların yüzeyini
Ve şimdi şuan
Sırtımı dönmeme rağmen
Varlığını hala hissettiğim ayın ışığı
Bir hilal bir mum
Aydınlatıyor binaların çatılarını
Binaların çatılarından çanaklar
Sanki birer hayalet göğe uzanan
Binaların gölgesinde kalan
Yıllara meydan okuyan gecekondular
Her birinin ışığı daha cansız
Ama inatla duruyorlar bekliyorlar
Yerlerine anılar üstüne kurulacak olanı
Ve şimdi şuan
Yönünü şaşırmış bir rüzgar
Kapı aralığından içeri sızmakta
Yanan sigaramın dumanı
Bana yok olmaya yüz tuttuğumu
Unutturmamakta
Yok oluyorum günden güne
Yok oluyorum düşünce kuyusuna düştükçe
Yok oluyorum varlığın anlamını düşünüp
Anlam katmaya çalıştıkça yaşanılana
Oysa bilirim dünya daha yaşanılası
Daha var olabilir aslında
Ama dur diyor insanlık maalesef
Dur diyor dönme ey dünya
Savaşlar açlıklar sömürüler düzeninde
Çarelerimin çare olamayışı
Bir nefeslik yaşanılası günde
Paylaşımların içten içe azalması
Ve şimdi şuan
Belki gezerken parmaklarım tuşlar üzerinde
Bir bebek bir yiğit daha veda ediyor bir yerlerde…
Ve şimdi şuan
Usta Nazım’ın yankılanır sesi yüreğimde
“Yaşamak! Bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine….”

Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 22 Ağu 2011 03:24:36
Susmak…
Susmak
Sesime karşılık bulamamak
Boşlukta yankılanıp
Bana geri dönmesi sesimin
Susmak
Ne düşündüğünün bilmecesi
Sorular sorup konuşmak
Seninle hatta susarak
Susmak
Acabalara boğulmak bir anda
Acabalardan hangisi diye
Düşünmek susarak hatta
Susmak
Alışık değilim demekmiş
Alışamamakmış aslında
Ses vermeyişine öylece sustuğunda
Susmak
Sabırla beklemek
Anı düşlemek
İçsel konuşmalarla beklemek
Şimdi sessizlik demek ….
 

Çevrimdışı buse_m

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.571
  • 3.529
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.571
  • 3.529
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 22 Ağu 2011 03:32:37
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
uçurtmalar özgürse, neden ipi bizim elimizde :)

ben uçurrtmamın ipini bırakalı çok oldu öğretmenim :) ama sağolsun o hep peşimdi. ben de onun özgürlüğüyle keyifleniyorum :)

Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.107
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 23 Ağu 2011 02:54:44
23.08.2011
Nasılsın?...
Nasılsın sorusunu
Karşılaşmadan sonra sorulan
Cevabı tahmin edildiği için
Duyumsanmadan konuşulan
Aslında merak edilen değil
Sorulması gereken bir soru olarak algılayan
Nasıl bilebilir gerçekte
Nasıl olduğumu
Desem ki bacaklarımdaki ağrı
Başımın ağrısını geçmekte
Geçmişin özlemleri
Geleceğin kaygısı ile
Günlerim birbiri ardına geçmekte
İzlediğim haberler
Canımı sıkmanın ötesinde
Beni derinden üzmekte
Binalar arasında kaybettiğim çocukluğum
Bana içten içe seslenmekte
Karamsarlığım ile aydınlığım
Amansız bir mücadele etmekte
Desem ki sadece susmak geliyor içimden
İçimden geçenleri duyabilmek için
Bir başına oturmak hatta
Kendimle rahat rahat tartışabilmek için
Desem ki sadece gülmek istiyorum
Hiçbir neden olmaksızın içimden gelerek
Bir bebeğin masumluğunu düşleyerek
Doyasıya tebessüm etmek
Desem ki sana bütün bunları
Bir “nasılsın” sorusunun karşılığında
Ne dersin bilmem der misin hatta
“Pişman ettin beni nasıl olduğunu sorup soracağıma…”  :) :) :)



 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK