Mobbing- Meslekten Ayırmaya Yönelik Hareketler Ve Yıldırma

Geleceğimiz Tehlikede Mi?

"Türkiye’deki öğretmenler OECD ortalamasının altında çalışıyor…" (Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer’in 19 Mart 2012 tarihinde TBMM’nde yaptığı konuşma)

“Atanamayan öğretmenler kendilerine başka iş baksın. Öğretmen açığımız yok…” (Sayın Ömer Dinçer. Milli Eğitim Bakanı – 29 Kasım 2011 Taraf Gazetesinden Hilal Kaplan’a Yaptığı Açıklamadan)

“Öğretmenler fedakarlık yapmak zorunda kalacak!…” (Özür Grubu atamalarına ilişkin verilen bir soruya Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer’in cevabı… Şişli Belediyesince ilçede yaptırılan 27 okulun resmi açılış töreni sonrasında 08 Nisan 2012)

“Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer Öğretmenlere Haysiyet kazandırmaya çalışıyor!…” (Bülent Arınç. Devlet Bakanı ve hükümet sözcüsü – Türkiye Toplantıları 3 Aralık 2011)

“Doçent 2400 lira, Öğretmen 1800 lira maaş alıyormuş. Ne iş yapıyorlar? Daha ne verelim? Git git gel. Beğenmeyen başka iş yapsın…” (Mustafa Elitaş – AKP Gurup Başkan Vekili – Türk Eğitim Sen heyetinin ziyareti sırasında 06 Aralık 2011)

Okullarında norm fazlası olacak olan sınıf öğretmenleri için : “Yaz ayında iç eğitim verilerek branşlastırılacak. Bunların hepsi planlandı.” (Ak Parti Grup Başkanvekili Nurettin CANİKLİ TV 8 de katıldığı Erkan TANLA Başkent programı -02 Nisan 2012 )

“Öğretmenlerde kalite sorunu var!” (Eğitim Fakülteleri Dekanlar Konseyi Başkanı ve Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Cemil Öztürk – Milli Eğitim Bakanlığı, Ulusal Öğretmen Strateji Belgesi ve Eylem Planı hazırlıkları. 8 Nisan 2012)

“Üniversiteler 30 yıldır iyi öğretmen yetiştirmiyor…” (Ziya Selçuk. Talim Terbiye Kurulu eski başkanı – 15 Aralık 2011-Haberturk.com)

“Öğretmenleri 2014 yılından itibaren beş yılda bir sınava tabi tutmayı düşünüyoruz…” (Ömer Balıbey-MEB Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürü-Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi ve Avrupa Meslek Yüksekokulu işbirliğinde “2023 Perspektifinde Kurumdan Uygulamaya Okul Öncesi Eğitimi Uluslararası Sempozyumu”nun ilk ayağı açılış konuşması 24 Mart 2012)

Örnekleri ne yazık ki çoğaltabiliriz. Yukarıda okuduklarınıza yorum katmadım. Öğretmenlerle ilgili sayın böyüklerimiz tarafından değişik zamanlarda söylenmiş birtakım sözleri alıp alt alta yazdım. Tüylerim diken diken oldu. O Öğretmenler ki;

9/1 öğretmen ile okuldaki hizmetli arasındaki ücret farkı yalnızca 30 liraya inmiş sesini çıkarmıyor…
Öğretmen, 4/B’li Öğretmen, 4/C’li Öğretmen, Ücretli Öğretmen olarak bölünmüş ve farklı ücretlendirmelere tabi tutulmuş haline şükretmeye devam ediyor…

Sürekli değişen programlar yüzünden ekmiş ancak tarladan çıkacak ürünü göremeden yeni bir ekim yapmak zorunda bırakılmış çiftçi durumuna düşmüş ancak “önümüzdeki yıl” demeye devam ediyor…
15 Ocak itibarı ile alması gereken zamlı maaşı aradan geçen bunca zamana rağmen zam oranı belirlenemediği için alamamış, daha ne zaman alacağı, ne kadar alacağı belli olmamasına rağmen bir umut beklemeye devam ediyor…

Eğitim sistemimiz sil baştan yapılandırıldığından, yarın hangi sürprizle karşılaşacağını bilmemesine rağmen sınıfına girip öğrencilerine bir şeyle vermeye çalışıyor…

Hepsini yazmaya kalksak saatler alır. Böyle bir meslek gurubuna yukarıdaki eleştiriler sizce de biraz ağır değil mi? Dahası bütün bu eleştirileri yaptığımız meslek gurubuna bakın neyi emanet ediyorsunuz? GELECEĞİNİZİ!.. Eleştiriler doğruysa geleceğimiz tehdit altındadır… Eleştiriler haksızsa gereği yapılmalı, bu mesleğe ve mensuplarına hak ettikleri değer verilmeli, bu insanlar onure edilmelidir. Yazar Robin Sharma’nın dile getirdiği “Bir insanın yaşayıp yaşamadığını anlamak istersen, nabzına değil onuruna bak, duruyorsa yaşıyordur.” Sözü asla akıldan çıkarılmamalıdır. Çünkü öğretmenin onuru yok olursa geleceğimiz tehdit altındadır…

Ahmet Akyol
Kamusitesi

Haber Kaynağı: personelmeb.net

MEB'in yaptıklarından ala MOBBİNG olur mu?

Bede idareciyim elimden geldiği kadar personele yardımcı oluyorum.Hiçbir siyasi görüş inanç ayırımı yapmadan iş konusunda her kese eşit davranıyorum ancak zil çaldığı halde bir öğretmen neden derse girmez bunu anlamakta zorlanıyorum... bence ne ekersen onu biçersin

En büyük problem empati kurulmuyor. Sadece kendi penceremizden bakarsak doğruyu bulamayız.

hocam ben bu konuda avukatla da görüştüm.dava açmaktan yanayım. yapılan şeylerden kısaca bahsedeyim. okuma bayramı yapacaktım hazırlıklarada başladım.müdürüm izin vermedi.gerekçe olarakta okulun programı çok yoğun dedi.yoğun olan kısım müdüre yakın olanların etkinlikleri. okulda kutlanacak yeşilay, kızılay gibi haftaları hazırlıyorum tam programın yapılacağı sıra yapma hocam diye haber geliyor. okulda yapılan hiç bir etkinlikte benim sınıfıma görev vermiyor. okula vali falan geldi, çocuklarla aynı anda öğrendim, programda yer almadım.müdüre yakın kesim derse kravatsız, elinde çayla, 5-10 dk. geç giriyor, ne uyarı ne başka şey.okul müdürü 1.dönemin son günü yaptığı toplantıda okulun huzurunu bozan tayin isteyip gitsin dedi.okulu babası yapmış sanki.
daha bunun gibi şeyler çok hocam. aynı durum eşim ve bir asker öğretmen içinde geçerli.hatta asker öğretmene askerliğini yakarım, kışlada çalışırsın falan gibi tehditler savuruyor.
ben konuyu çok araştırdım. okul müdürünün herkese günaydın deyip size dememesi bile sıkıntı. çünkü müdür dediğin herkese eşit uzaklıkta olmalıdır. bu konuda psikolojim bozuldu diye rapor almayı düşünüyorum. mobbing en çok okul ve hastanelerde yapılıyormuş.atama usulü olduğu için. umarım yardımcı olabilmişimdir.

evet uygulanıyor.
A'dan Z'ye herkes öğretmene yükleniyor. Ailede-çevrede hiçbirşeyden nasip almamış, tek öğretmen sınırlı imkanlarla çok miktardaki öğrenciyi yetiştirme yükümlülüğünde.
Aileden birşey istersin işi senin üstüne yıkar, üstlerden istersin yalnızsın.
Akıl veren dersen ondan bol bişey yok. Herkes herşeyden anlar olmuş kendince.
Geleceğimiz hakkında kaygı duymamız da buna tuz biber.

Öğretmenler, bilerek ve isteyerek mobbing e tabi tutuluyorlar.

başbakanımızdan müdüre kadar herkes yapıyor zaten aleni bir şekilde fazla söze gerek var mı ki?

yaptığım iyi şeylerin görülmeyişi ve en ufak hatada insanın üstüne gelinmesi...herkesi yıldırıyordur sanırım...

gereğini yaparım ( tehdit )
yönetmelik böyle diyor ! (işine gelince)
mesleğiniz yanar ( önemsizsin )
ben karışmam ( dikkat et )...

hesabını sorarım (bakan DİNÇER)

ben bilmem sen istediğini yap ( yap ki bende seni arkandan vurayım)

gündüz  uyumak üzereyim, alem fm açık, dj konuşuyor muhabbet nasıl gelişmişse hatırlamıyorum    dediği şu: öğretmenler çok az çalışıyor aldıkları para da güzel neden bu memnuniyetsizlik   
Tamam alıştık bu sözlere ama bir kesime hitap ederken hele konuşulması oldukça......... yorumsuz ya bir şey de denemez artık heralde 

İki koyunu güdemeyenler öğretmenliği öğretiyor maalesef. Bir saat ders anlat diyeceksin bakalım ne yapıyor

Toplantı da müdürüm beni bütün öğretmenlerin önünde verdiğim notlardan dolayı haksız olarak eleştirmiş ve rencide etmişti.Halbu ki hiç de düşük not veren bir öğretmen değilim.Kendimi savunmak,tartışmak zorunda kalmıştım.Aslında şöle bi okuldu.Yani bol kahkaha,gırla muhabbet,ortam yani böyleydi.Zil çalar kimse(hiç bir öğretmen) derse gitmez kalkıp sınıfa ben giderdım yalnızca.Müdüre yaranmaya çalışan bazı öğretmen arkadaşlar müdürün bana olan bu tavrını kullanmaya kalktı..Aldığım maaşı haketmeye çalışırım yalnızca.Dersimi öğrencilere sevdirmeyi,ciddiye aldırmayı başarmıştım.Bazı öğretmen arkadaşlar bunun üzerine öğrencilere niye bu derse çalışıyorsun?niye benim dersime çalışmıyorsun?,benim dersim daha önemli gibi söylemlerde bulunarak işimi zorlaştırdılar.'Ay sen Allah aşkına ne yaptırıyorsun öle öğrencilere?'Sadece program kılavuzu uyguluyorum halbuki.Görevlendirme gittiğim okulda daha ilk karşılaşmamdan müdür memnun olmamış,gereksiz bir ders diye nitelemişti.Bütün bir yıl boyunca da yaptığım işi,önemini anlatmaya çalışmıştım.Tabi farklı bir ilden ilk kez geliyor oluşum,duruşum,tarzımdaki farklılıktan dolayı beni bayağı yadırgamışlardı.Tabi işi gücü,amacı olmayan bütün kadınların yaptığı gibi bir dedikodu kazanına atılmıştım.Yaşadıklarım tam bir kabus gibiydi.Tam bir mobbing kurbanıydım.İşime karışılıyor hiç bilgi sahibi olmadıkları halde,müdahale ediliyor.Yaptıklarım eleştiriliyor,olumlu şeyler görmezden geliniyordu.Sonra ne mi oldu?Öyle bir başarı kazandım ki öğrencimle beraber,uluslararası tasarım olimpiyatında 6000 proje arasından ilk yüze girerek...tam bir kapak oldu onlara.Milli eğitim müdürü yanına davet etti bizi müdürümle beraber.Hediyeler vererek tebrik etti.Olimpiyata gittik.Yerel basına filan verdiler.Bu başarıdan sonra ne müdürüm ne bir başkası bir daha ağzını açamadı.Böyle haksızlığa uğrayan arkadaşlara tavsiyem öyle bir başarı kazanın ki direkt mat edin karşıdakini mat.....

bana karşı yıldırma hareketleri çok uygulandı. buraya yazamam. isterseniz özel sayfanıza yazabilirim.

       Bir kere en büyük mobbing liyakatsız yöneticilerin varlığıdır.Ayrıca korkak ve ancak kendini kurtarmanın hesabını yapan idarecilerin varlığı da mobbingdir bence.Böyle yöneticilerle çalışırsanız otomatikmen rüzgarın önünde savrulan yaprak gibisiniz.