Öğretmenlikten Bıktım Dedirten Şeyler

Sınıfta kalma olmadığı sürece, öğretmeni koruyan yasa olmadigi sürece istedigin kadar okul ac, altınla kapla, içine en tahsilli öğretmeni yerleştir.Sistemimiz kötüyü ödüllendiriyor.Sonra zekalı kafasi calisanlar neden Amerika'ya gidiyor diyoruz.
Çaresi yok mu var.Derse dolu dolu etkinliklerle ama hergun hazırlanıp gitmek gerekiyor. 6 ders sahneye çıkıp en iyi performansı sergilemek gerekiyor.Ama kusura bakmasın bu paraya bu şartlarda çalışmam.

velisi ,azgın çocukları bıktık artık.Aile sosyal pol bakanlığına başvurdum kurumlar arası geçiş için.Umarım kabul edilir ve meb denen bu camiadan kurtulurum.Sosyal hizmet müdür yrd olarak en azından ilçeye para dağıtırım,köylere hizmet birliğinde çiftçi kardeşlerimiz için çalışırım en azından!

Sınıfta kalma olmadığı sürece, öğretmeni koruyan yasa olmadigi sürece istedigin kadar okul ac, altınla kapla, içine en tahsilli öğretmeni yerleştir.Sistemimiz kötüyü ödüllendiriyor.Sonra zekalı kafasi calisanlar neden Amerika'ya gidiyor diyoruz.
Çaresi yok mu var.Derse dolu dolu etkinliklerle ama hergun hazırlanıp gitmek gerekiyor. 6 ders sahneye çıkıp en iyi performansı sergilemek gerekiyor.Ama kusura bakmasın bu paraya bu şartlarda çalışmam.

Sistem dediğiniz nedir? Kötü olan niye ödüllendirilir?

Geç gelen, devamsızlık yapan, defter kitap getirmeyen yada ödev yapmayan, öğretmenine saygı göstermeyen, sınıfta yaramazlık yapıp huzuru kaçıran öğrenci de sınıfını geçiyor çok iyi öğrenci de sınıfını geçiyor.Arada bir çizgi olmalı.Bunlar da üniversite sınavına kadar gidip senin mükemmel yetiştirdiğin çocukla aynı sınava giriyor.
Yılda 3 defa sınıfa gelen de geçiyor.1 yıl kar yağmur sabah demeden ödevlerini yapıp yazılı sınavlarına giren de geçiyor.Bunlarin ayıklanması lazım.Bakanligin ölçme değerlendirme sistemi ilkokulda iyi olmadığı için eğitim sadecw bina ile göstermelik projelerde kalıyor.
Kabuk iyi ama içi her an çürüyor.Biz de bile okuyan cezalandiriliyor bak hizmet puanı bile alındı seni sınava sokmadan fazla ücret odemiyorlar.Neden bu sistemde öğretmen olarak devam edeyim ki?

Geç gelen, devamsızlık yapan, defter kitap getirmeyen yada ödev yapmayan, öğretmenine saygı göstermeyen, sınıfta yaramazlık yapıp huzuru kaçıran öğrenci de sınıfını geçiyor çok iyi öğrenci de sınıfını geçiyor.Arada bir çizgi olmalı.Bunlar da üniversite sınavına kadar gidip senin mükemmel yetiştirdiğin çocukla aynı sınava giriyor.
Yılda 3 defa sınıfa gelen de geçiyor.1 yıl kar yağmur sabah demeden ödevlerini yapıp yazılı sınavlarına giren de geçiyor.Bunlarin ayıklanması lazım.Bakanligin ölçme değerlendirme sistemi ilkokulda iyi olmadığı için eğitim sadecw bina ile göstermelik projelerde kalıyor.
Kabuk iyi ama içi her an çürüyor.Biz de bile okuyan cezalandiriliyor bak hizmet puanı bile alındı seni sınava sokmadan fazla ücret odemiyorlar.Neden bu sistemde öğretmen olarak devam edeyim ki?

Sayın hocam derse gec gelen çalışmayan sürekli huzur bozan öğrenci eğitim öğretimin zorunlu olduğu ülkemizde eğer ciddi bir yetiştirme programı yoksa  her zaman başa beladır. Sınıfta kaldıkça huzuru bozmaya ve devlete, ailesine masraf olmaya devam edecektir. Bu öğrencileri bir an önce mezun etmek , hayata atılmasını sağlamak devletin sırtına kambur olmasını engellemek adına bence tolere edilebilir. Başarılı öğrenci zaten sınavlarda bu öğrencilerden hemen farkını ortaya koyar. Problem basarisizlara yeterli ceza verilmemesi değil bence başarılı olanların yeterli şekilde ödüllendirilmemesinde. Başarısız öğrenciyi yurt dışında kimse almaz. Başarılı olanları ciddi bir şekilde istihdam edebiliyorsak doğru yoldayız bence.
Bizde okuyanlar cezalandırılıyor demissiniz buna katılmıyorum yüksek lisans yaptı diye hizmet puanı almaması cezalandırma değil adaleti sağlamaktır. Yüksek lisands yapmanin karşılığı kariyerdir fazla hizmet puanı degildir.Yüksek lisans yapana yetersiz de olsa zaten fazladan ücret veriliyor. Meselelere sadece kendi açınızdan bakmak en büyük yanılgılardsn biridir.

Olabilir her zaman destek sınıfta sorun çıkaranlara yöneliktir ama diğer taraftan iyi öğrencileri kaybediyoruz.
Diğer olay benle ilgili o iş çantaya girdi artık buna güvenerek artık bu şartlarda MEB'de çalışmam.

Meslekten bikmaya bıkmadım, sınıf öğretmenliği çok zor ama bir o kadar da zevkli kanımca. Havaların ısınması ile çocuklardaki enerji patlamasını net şekilde görüyorum. Enerjilerini atabilecek sosyal aktivitelere yönlendirmeye çalışıyoruz okul olarak. Ortaokullarda kendi aralarinda futsal turnuvası düzenlendi. Öğrencilerin (oynayan oynamayan fark etmiyor) stres anlamında ne kadar rahatladigini gördük. İlkokullar kaynıyor şimdi de. Onlara da yapalım Mayıs ta dedik adamlar 8. sınıflardan transfer yapmanın hesabını yapıyor çok beton içinde kalıyor çocuklar, kendi çocukluğumu hatirliyorum 5 ders okumustuk. En çok da 6 ders olmasından korkuyordum. 1000-1500 kişilik okulları düşünüyorum, bahçesi de yoktur doğru düzgün kesin. Ne olmasını bekliyoruz ki, çocuk bundan arsizlasiyor, gayet normal. Şunu anladım, bahçesi olmayan, çocuğun elini toprağa degdirecek alanı olmayan okul maalesef tam manasıyla okul değil, yarı ogretimhane gibi bir şey oluyor. İlkokulda somut el değmeden sınıfta 40 takla da atsak uygulama olmadıktan sonra özellikle hayat bilgisi dersinde çocuklar bağ kuramayacaklardir. Bunun dışında, özellikle Hayat Bilgisi dersini işlerken plana samimi şekilde bağlı kalarak islersek çok faydası oluyor. Türkçe Matematik seviyeye göre önde gidebilir ama Hayat Bilgisi farklı. Ve 4 ders son derece az. Yaşanan o ana göre yapılacak her türlü etkinlik çocukların haz almasini, onlar haz alınca da bizlerin de mutlu olmasını sağlayacak bir etkendir.

Meslekten bikmaya bıkmadım, sınıf öğretmenliği çok zor ama bir o kadar da zevkli kanımca. Havaların ısınması ile çocuklardaki enerji patlamasını net şekilde görüyorum. Enerjilerini atabilecek sosyal aktivitelere yönlendirmeye çalışıyoruz okul olarak. Ortaokullarda kendi aralarinda futsal turnuvası düzenlendi. Öğrencilerin (oynayan oynamayan fark etmiyor) stres anlamında ne kadar rahatladigini gördük. İlkokullar kaynıyor şimdi de. Onlara da yapalım Mayıs ta dedik adamlar 8. sınıflardan transfer yapmanın hesabını yapıyor çok beton içinde kalıyor çocuklar, kendi çocukluğumu hatirliyorum 5 ders okumustuk. En çok da 6 ders olmasından korkuyordum. 1000-1500 kişilik okulları düşünüyorum, bahçesi de yoktur doğru düzgün kesin. Ne olmasını bekliyoruz ki, çocuk bundan arsizlasiyor, gayet normal. Şunu anladım, bahçesi olmayan, çocuğun elini toprağa degdirecek alanı olmayan okul maalesef tam manasıyla okul değil, yarı ogretimhane gibi bir şey oluyor. İlkokulda somut el değmeden sınıfta 40 takla da atsak uygulama olmadıktan sonra özellikle hayat bilgisi dersinde çocuklar bağ kuramayacaklardir. Bunun dışında, özellikle Hayat Bilgisi dersini işlerken plana samimi şekilde bağlı kalarak islersek çok faydası oluyor. Türkçe Matematik seviyeye göre önde gidebilir ama Hayat Bilgisi farklı. Ve 4 ders son derece az. Yaşanan o ana göre yapılacak her türlü etkinlik çocukların haz almasini, onlar haz alınca da bizlerin de mutlu olmasını sağlayacak bir etkendir.

Hocam bu dediklerinizi biz de seviyoruz. Bunlar işin iyi tarafları. Ama sorun problemli öğrencilerde veya öğrenciler problem yaşadığında velilerin davranışları. Hemen suçu sınıf öğretmenine atmaları ve öğretmenlerin bu durumlardan çok kötü etkilenmeleri. Mesela sizin örnekten gidersek, enerjilerini atmaları için dışarıya faaliyetlere yönlendirdik diyelim, öğrenci de koşarken oynarken düştü yaralandı veya arkadaşı ona kötü bir şey yaptı çocuk yaralandı, bu durumda sorunlu veliler hemen öğretmene yüklenmeye başlarlar, "senin kontrolünde olan çocuğu neden korumadın? Neden birbirlerine vurmalarını engellemedin, sınıfı yönetemiyorsun vb. "diye öğretmeni okul müdürüne veya ilçeye, Cimere ve hatta taksirli suç işledin diye polise bile şikayet edebilirler, belki öğretmene soruşturmalar vb sonucinda bir şey olmaz ama morali büsbütün bozulur. Öğretmenleri bu türden durumlardan koruyacak bir şeyler lazım

Hocam bu dediklerinizi biz de seviyoruz. Bunlar işin iyi tarafları. Ama sorun problemli öğrencilerde veya öğrenciler problem yaşadığında velilerin davranışları. Hemen suçu sınıf öğretmenine atmaları ve öğretmenlerin bu durumlardan çok kötü etkilenmeleri. Mesela sizin örnekten gidersek, enerjilerini atmaları için dışarıya faaliyetlere yönlendirdik diyelim, öğrenci de koşarken oynarken düştü yaralandı veya arkadaşı ona kötü bir şey yaptı çocuk yaralandı, bu durumda sorunlu veliler hemen öğretmene yüklenmeye başlarlar, "senin kontrolünde olan çocuğu neden korumadın? Neden birbirlerine vurmalarını engellemedin, sınıfı yönetemiyorsun vb. "diye öğretmeni okul müdürüne veya ilçeye, Cimere ve hatta taksirli suç işledin diye polise bile şikayet edebilirler, belki öğretmene soruşturmalar vb sonucinda bir şey olmaz ama morali büsbütün bozulur. Öğretmenleri bu türden durumlardan koruyacak bir şeyler lazım

Zaten bizdeki en büyük problem bu, çocuklari yanlış yetiştiriyoruz. Avrupa da bu konularda öğretmenin eli çok güçlüdür. Çocukların ayakları üzerinde durmasına uğraş verilir. Çocuk bir ağaca çıkacak ise çıkar ve dusecekse de düşer. Eğitimin bir parçası olarak görülür. şikayet kaygısı ile yola çıkarsak teknik olarak hiçbir şey yapamayız. Çocukların hırçınlık katsayısı da dört duvar arasında kaldıkca artar. Çıkarttıkca davranışsal olarak da düzeltmeler görülecektir. Sınıfta tutarak o an kontrol altında tutuyoruz ya sonrası? Uzun vadede daha kötü oluyor. Yıllardır bu durumu gözlemliyorum. Sorumluluğu bağlamında özgürlüğü tatmalilar.

Geçen hafta tenefüste sınıfta, 2 öğrencim havaya attıkları balona zıplamışlar.Biri diğerinin kolunun üstüne düşmüş. Sınıfa girdim kız bağırıyor kol çatlamış. Nöbetçi öğrt yok, olaydan haberi yok. Annesini aradım. Geldi olay bana patladı. 2 veliyi ikna edene kadar 2 ders gitti. Öğrenciyi hastaneye yolladım şu an iyi durumda kolu iyileşti. Yani diyorum ki keşke covid geri gelse okullar kapansa. Ama Allahtan başka bir kapı şu anda açık en geç eylül ekim gibi üniversitede göreve başlayacağım.

Zaten bizdeki en büyük problem bu, çocuklari yanlış yetiştiriyoruz. Avrupa da bu konularda öğretmenin eli çok güçlüdür. Çocukların ayakları üzerinde durmasına uğraş verilir. Çocuk bir ağaca çıkacak ise çıkar ve dusecekse de düşer. Eğitimin bir parçası olarak görülür. şikayet kaygısı ile yola çıkarsak teknik olarak hiçbir şey yapamayız. Çocukların hırçınlık katsayısı da dört duvar arasında kaldıkca artar. Çıkarttıkca davranışsal olarak da düzeltmeler görülecektir. Sınıfta tutarak o an kontrol altında tutuyoruz ya sonrası? Uzun vadede daha kötü oluyor. Yıllardır bu durumu gözlemliyorum. Sorumluluğu bağlamında özgürlüğü tatmalilar.

Hocam tam gün eğitimde 15'er dakikadan 4 teneffüs 1 saat, öğle arası en az 40 dakika 1 saat 40 dakika serbest yani özgür zamanları var, istediklerini yapıyorlar, öğrencilerin hırçınlıkları bence onların 4 duvar arasında kalmaları ile ilgili değil, direkt onlara verilen aile terbiyesi ile ilgili

Geçen hafta tenefüste sınıfta, 2 öğrencim havaya attıkları balona zıplamışlar.Biri diğerinin kolunun üstüne düşmüş. Sınıfa girdim kız bağırıyor kol çatlamış. Nöbetçi öğrt yok, olaydan haberi yok. Annesini aradım. Geldi olay bana patladı. 2 veliyi ikna edene kadar 2 ders gitti. Öğrenciyi hastaneye yolladım şu an iyi durumda kolu iyileşti. Yani diyorum ki keşke covid geri gelse okullar kapansa. Ama Allahtan başka bir kapı şu anda açık en geç eylül ekim gibi üniversitede göreve başlayacağım.

Hocam geçmiş olsun
Yalnız teneffüs de düşen çocuk için olay niye size kalsın ki ?

Velilerin sinirli halleri.Ben de dedim gidin nöbetçi öğretmene.Benlik sorun olmadı. Hastanelik durum olunca velileri yatıştırmak gerekiyor. Sorun çözüldü.

Hocam tam gün eğitimde 15'er dakikadan 4 teneffüs 1 saat, öğle arası en az 40 dakika 1 saat 40 dakika serbest yani özgür zamanları var, istediklerini yapıyorlar, öğrencilrrin hırçınlıkları bence onların 4 duvar arasında kalmaları ile ilgili değil, direkt onlara verilen aile terbiyesi ile ilgili

Aile elbette çok önemli, ama her şeyi oraya baglayamayiz . 50 dakika öğle arası var bizde, 20 dakikada yemek yiyorlar. 30 dakika yetiyor gibi. Peki 30 dakika planlı bir oyun ya da kesif mi yapıyor. Hayır başıboş takılıyor. Benim bahsettiğim disarma çıkarma olayı ise bambaşka. Birlikte birşeyler ekmek, birlikte keşfetmek, ona rehber olmak, onunla üzülüp onunla sevinebilmek, kazanma ve kaybetme duygusunu kavramasini, kabullenmesini sağlama. Bunları en iyi verecek yer varsa bu okul olmalıdır. Hele ki ilkokulda bu çok hayati. İlkokul 4 u saymazsak ilk 3 yıl için yeterli ders mevcut. Adı üstünde serbest etkinlik, beden eğitimi ve oyun. Sadece bu dersler zaten yeter.

Geçen hafta tenefüste sınıfta, 2 öğrencim havaya attıkları balona zıplamışlar.Biri diğerinin kolunun üstüne düşmüş. Sınıfa girdim kız bağırıyor kol çatlamış. Nöbetçi öğrt yok, olaydan haberi yok. Annesini aradım. Geldi olay bana patladı. 2 veliyi ikna edene kadar 2 ders gitti. Öğrenciyi hastaneye yolladım şu an iyi durumda kolu iyileşti. Yani diyorum ki keşke covid geri gelse okullar kapansa. Ama Allahtan başka bir kapı şu anda açık en geç eylül ekim gibi üniversitede göreve başlayacağım.

Ne diyebilirler ki? Nobetci ogretmen dahi olsa ayni anda her yerde olamayacagi icin kimsenin sorumlulugu yok. Ziplamalarina da biz karisamayiz ki. Dersteyken bile sirasinin kenarina oturup dusen oluyor. Ben miyim sorumlu? Hic de ugrasmam ikna icin. Gecmis olsun dileklerimi iletirim. Sonrasinda geregi yapilmissa istedigi kadar sikayet etsin, bagirsin cagirsin.