Okuldan gelince kötü öğrencileri kara kara düşünüp kendinizi yıprattığınız oluyor mu? Tek ben mi böyleyim? Bazen ben öğretemiyorum diye ağlama krizlerine giriyorum evde.
Elinde olmayan şeyler için üzülme hocam, her öğretmen bu şekilde zaman zaman düşünür. Özellikle 1. Sınıfta veya seçilmemiş müdürün toplama yaptığı sınıflarda bu daha fazla olur. Sen boş ver, işini yap. Anlayan çocuk anlar, anlamayan da anladığı kadar. Küçüklüğünü okula gittiğin zamanları düşün, şimdiki çocuklar bizden farklı değil, dersini, müziğini, resmini yaptır. Çocukların ahlaki gelişimine öncelik ver. Sonra da dersi onlarla eğlenerek işle. Başka sınıflarla yarıştırmadan, zorlamadan devam et. İyi sınıfa babamda öğretmenlik yapar, iyi öğretmen zorlu sınıflarda da şikayet etmeden, zevkle derse giren öğretmendir. Ben şu şekilde düşünerek derse giriyorum mesela " Ya ben bu çocuklara eziyet etmek için mi derse giriyorum, aldığı kadar alsın fazlası zarar, ama dersi de öğretmeni de sevsin. Ha tabii oturmasını, kalkmasını, konuşmasını da bilsin ve çok güzel örnek bir şekilde sergilesin."
Herkes akademik olarak başarılı olacak diye kural yok. Okuma yazma bilsinler, günlük hayatta lazım olacak hesap işlerini bilsinler yeter. Herkes üniversite okumak zorunda değil. Ara elemanlar da lazım. Bizdeki eğitim sisteminin sorunu da bu zaten, herkesi üniversite kazanmaya yetiştirmek
Hz. Mevlana ne demiş: "senin anlattığın, karşıdakinin anladığı kadardır"
elimizden geleni yaparız, en kötüsü için tedbir alır, en iyisini umar, olana da razı oluruz.
yapabileceğiniz ennnnn büyük hata ise değişemeycek öğrenciye fazladan ilgi gösterip, değişebilecek başarılı öğrencilerinizi kaybetmek olur. kimseyle hakkından fazla ilgilenmeyin.
İlk 5 yıl eve gelince ben de kendimi kahrederdim, anlatım yöntemlerim mi kusurlu, nerede yanlış yapıyorum diye sorgulamaktan uyuyamadığım olurdu. Ama böyle düşünmenin kendime zarar vermekten başka bir şeye yaramadığını fark ettim. Hiçbir şey kendi sağlığımızdan önemli değil, işimiz de hayatımızın tümü değil diye düşünmeye başladım. %100 uygulamak zor ama tecrübe arttıkça kendine güven de geliyor bir de. Canımızı sıkmadan kendimizi geliştirelim, vicdanımız rahat olsun, yeter.
Hocam, hazirbulunusluk kavramı eğitimde hep göz ardı edilir ama çok önemlidir.. bi araştırın derim:
Hazırbulunuşluk Nedir
Bireyin belli bir gelişim görevini olgunlaşma ve öğrenme yoluyla yapılabilecek düzeye gelmesidir.
Bir şeyi öğrenebilmek için gerekli olan ön koşul davranışların kazanılmış olmasıdır.
Bireyin belli bir beceriyi kazanabilmesi için önce biyolojik olarak olgunlaşması, ardından da o beceriyi geliştirebilmesi için gerekli olan ön bilgi, beceri ve tutuma sahip olması gerekir. Bu koşullardan biri eksik olursa öğrenmeyi olumsuz yönde etkiler.
düşünüyoruz hocam ama ailesi düşünmüyorsa hiç destek vermiyorsa yapacaklarımız sınırlı kalıyor.
Eskiden düşünürdüm. Şimdi kafamı yastığa koyduğum an uyurum. Umurumda bile değil artık. Ne kadar ekmek o kadar köfte...
Tabi ki düşünüyoruz hocam.Ama bunu öğrencilerin ve sizin faydanıza çevirin. Dünyadaki farklı yöntemleri araştırabilirsiniz, eğitim videoları izleyebilirsiniz, bu konuyla alakalı eğitimlere katılabilir, kitaplar okuyabilirsiniz.Bizim de yol gösterene ihtiyacımız olabiliyor. Kendinizi yıpratmayın.En degerlisi sağlığınız.Gerisini çözersiniz.