Ozanlarımız Ve Şiirleri..

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.516
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.516
  • 2. Sınıf Öğretmeni
13 Tem 2012 18:41:58
Kültürümüzün , tarihe ve gönlümüze imza atan ozanlarının şiirlerini paylaşalım..

Ağlayı ağlayı düştüm yollara
Karışayım bozbulanık sellere
Adı sanı bilinmedik illere
Gitmeyince gönül yardan ayrılmaz

Ahım kaldı şu gelinin ahdinde
Deremedim güllerini vaktinde
Karanlık gecede kolum altında
Yatmayınca gönül yardan ayrılmaz

Gözüm kaldı şu kaplanın postunda
Azrail de can almanın kastında
Döne döne teneşirin üstünde
Yunmayınca gönül yardan ayrılmaz

Hadini de Karac'oğlan hadini
Aramazlar gurbet ile gideni
Ak göğsün üstünde çakır dikeni
Bitmeyince gönül yardan ayrılmaz
  

                                                Karacaoğlan
 

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.516
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.516
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 13 Tem 2012 18:57:25

Benden selam olsun Bolu Beyi' ne
Çıkıp su dağlara yaslanmalıdır.
Ok gıcırtısından kalkan sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir.

Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı.
Tüfek icat oldu mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır.

Köroğlu düşer mi yine sanından,
Ayırır çoğunu er meydanından,
Kırat köpüğünden , düşman kanından
Çevrem dolup şalvar ıslanmalıdır.
 
                                 Köroğlu

  [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
 

Çevrimdışı gülümseyinnn

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.382
  • 12.029
  • 5.382
  • 12.029
# 13 Tem 2012 19:00:23
Rubai

Sevgiyle yuğrulmamışsa yüreğin
Tekkede manastırda eremezsin
Bir kez gerçekten sevdin mi dünyada
Cennetin cehennemin üstündesin.

ÖMER HAYYAM

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.516
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.516
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 13 Tem 2012 19:28:33
Dost bağının meyveleri erişti
Ayva benim alma benim nar benim
Çeşmim yaşı ummanlara karıştı
Cefakarım sitemkarım var benim

Yedi derya boz-bulanık selinden
Halk-ı alem aciz kaldı dilimden
Ben bülbülüm ayrı düştüm gülümden
Efgan benim matem benim zar benim

Mail oldum kisvesine tacına
Bend olmuşum siyah zülfü ucuna
Mansur gibi asılırım saçına
Kakül benim, perçem benim dar benim

Gevheri der kime gönül katayım
Gevherimi nadanlara satayım
Dost bağında bülbül gibi öteyim
Gülşen benim güller benim har benim

                                           Gevheri

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 13 Tem 2012 19:34:20
Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahim

Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahim,
Bu Da Gelir Bu Da Geçer Ağlama.
Göklere Erişti Figânım Ahım,
Bu Da Gelir Bu Da Geçer Ağlama.

Bir Gülün Çevresi Dikendir Hardır,
Bülbül Har Elinde Ah İle Zardır.
Ne Olsa Da Kışın Sonu Bahardır,
Bu Da Gelir Bu Da Geçer Ağlama.

Daimi'yem Her Can Ermez Bu Sırra,
Gerçek Aşık Olan Erer O Nûra.
Yusuf Sabır İle Vardı Mısır’a,
Bu Da Gelir Bu Da Geçer Ağlama


AŞIK DAİMİ



Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 13 Tem 2012 19:37:30

YAR
Hatırlayıp sorar m'ola halimden
Kirpikleri kara, kalem kaşlı yar
Zikri, fikri gitmez benim dilimden
Anadan gülmedik, garip başlı yar.

Aşk atına binmiş olsan yarışmaz,
Gözüm kanı deryalara karışmaz
Çoktan beri küsülüdür barışmaz
Benim ile mercimeği taşlı yar.

Dertli, zelil -sefil gurbet ellerde
Beyhude şöhreti gezer dillerde
Paşam gelir diye gözü yollarda
Elleri kınalı gözü yaşlı yar


Aşık Dertli

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.493
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.493
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 13 Tem 2012 20:03:33
Bir Ayrılık Bir Yoksulluk

Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret ettin beni kavim kardaşa
Sebep ne gözden akan kanlı yaşa
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

Karacoğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
 
 Karacaoğlan

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.516
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.516
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 14 Tem 2012 00:51:42
Derdimi dökersem derin dereye
Doldurur dereyi düz olur gider
İrakipler sıra dağlar arada
Korkarım yar benden yoz olur gider

Pervane ateştenden sakınmaz canı
Uğruna koymuşum başı bedeni
Doldur tüfeğini hedef et beni
Yaram doksandokuz yüz olur gider

Veysel der çıkayım bir yüce dağa
Ağaçlar bezenmiş yeşil yaprağa
Zaman olur tenim düşer toprağa
Karışır toprağa toz olur gider

                               Aşık Veysel

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı okulönceci26

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.624
  • 18.850
  • Okul Öncesi Öğrt.
  • 3.624
  • 18.850
  • Okul Öncesi Öğrt.
# 14 Tem 2012 01:14:28
Uzun İnce Bir Yoldayım


Uzun İnce Bir Yoldayım
Gidiyorum Gündüz Gece
Bilmiyorum Ne Haldeyim
Gidiyorum Gündüz Gece

Dünyaya Geldiğim Anda
Yürüdüm Aynı Zamanda
İki Kapılı Bir Handa
Gidiyorum Gündüz Gece

Uykuda Dahi Yürüyom
Kalmaya Sebep Arıyom
Gidenleri Hep Görüyom
Gidiyorum Gündüz Gece

Kırk Dokuz Yıl Bu Yollarda
Ovada Dağda Çöllerde
Düşmüşüm Gurbet Ellerde
Gidiyorum Gündüz Gece

Düşünülürse Derince
Uzak Görünür Görünce
Bir Yol Dakka Miktarınca
Gidiyorum Gündüz Gece

Şaşar Veysel İş Bu Hale
Kah Ağlaya Kahi Güle
Yetişmek İçin Menzile
Gidiyorum Gündüz Gece


Sivas/Şarkışla-Aşık Veysel Şatıroğlu


Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.516
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.516
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 14 Tem 2012 08:24:13
Bilene Danış

Bilirim bilirim dersin bilene danış
Danışan dağları aşar mı aşar
Danışmadan Yol'a çıksa bir kişi
Akıbet yolundan şaşar mı şaşar

Cahile ırak ol kamile yakın
Bir mana söyleyim darılma sakın
Hasmın karıncaysa merdane takın
Ummadık taş başa düşer mi düşer

Pir Sultan Abdalım böyle mi olur
Kişi ettiğini elbette bulur
Yırtıcı kuşların ömrü tez olur
Zararsız akbaba yaşar mı yaşar

                            Pir Sultan Abdal

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.516
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.516
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 14 Tem 2012 18:27:44
Kiziroğlu Mustafa Bey

Bu türküyü dinleyen herkesin kafasında bir soru belirir. Kim bu Kiziroğlu Mustafa Bey ? Köroğlu ile ne ilgisi var? Bu türküyle ilgili birçok söylenti var ama en ilginci sanırım bu. Kizir, Kars'ın Susuz kazasına bağlı bir köydür. Bu köy Kısır dağlarının geniş eteklerine kurulmuştur. Köyün dört bir yanından ise soğuk pınarlar akar. Köy düz toprak damlı evlerden oluşmaktadır ve köyün hakim bir yerin de de bir kale kalıntısı vardır. Köylüler Kiziroğlu'nun kalesi derler buraya. Kiziroğlu bu köyde yaşamış ve bura da efsaneleşmiştir derler.

Küçükken at binip kılıç kuşanır
Söylentiye göre şimdiki Kiziroğlu Köyü’nün yerinde bir birinden uzak yirmi yirmi beş kadar ev bulunmaktaymış. Bölge dağlık ve ormanlık olduğu için insanları da bu nedenle olacak ki çok serttir. O zamanlar burada yaşayan insanların başında bulunan kişiye "Kizir" derlermiş. Kizir Muhtar demektir. Gün gelmiş zamanın kizirinin ünü tüm Anadolu'ya yayılmış. Tüm kötüler ondan korkar olmuş. Gel zaman git zaman Kizirin bir oğlu olmuş. Daha küçükken iyi at biner, kılıç kuşanır olmuş. İşte Kiziroğlu Mustafa Bey bu çocuk. Bütün çocukluğu Kısır Dağı’nda at binip avlanmakla geçmiş Mustafa'nın. O da babası gibi büyüyünce namlı bir yiğit olmuş, haksızlık ve adaletsizliklerle savaşmaya başlamış. Zaten onun bulunduğu çevrede kimse haksızlık etmeye cesaret edemezmiş ya .

Köroğlu doğuya gelir
O sırada doğuya gelen Köroğlu Kısır Dağları’nda Ferro deresine yerleşir, amacı doğudaki haksızlıkları yok etmek. Bir gün Köroğlu bir at gezisinde Kizir Köyü’nü görür, "Burada ki adaletsizlikler de benden sorulur" der ve gider orada bir kale kurar. İşlerinden dolayı bir müddet köyünden ayrı kalan Kiziroğlu köye döndüğünde Köroğlu’nun kalesini görür. Sinirlenir. Köroğlu’nun yanına gider, sertçe çıkışır "Sen kim olasın ki benim yurdumda saltanat süresin" Her ikisi de bir birlerini kötü insan olarak bilirlermiş. Köylülerin söylemesi böyle.

Yiğitlerin kavgası
O zamanın adaletine göre iki yiğit dövüşür, galip gelen diğerini öldürüp savaşı kazanırmış. Köroğlu ve Kiziroğlu günlerce at üstünde kavga etmişlerse de yenişememişler. Kılıç kavgasında ve güreşte de yenişememişler. Mustafa Bey’in atı Ala Paça da Köroğlu'nun atı Kırat’la güreş-mekte. Mustafa Bey şöyle bir geri bakmış ki ne görsün atı Ala Paça Köroğlu’nun atını alt etmiş duruyor. "Ola benim atım Köroğlu'nun atını alt etmiş, ben Köroğlu'nu alt etmezsem halim nic' olur" deyip gayrete gelmiş Köroğlu'nu yere vurmuş. Tam kamasını çekmiş vuracağı sırada Köroğlu "Dur yiğit, bana biraz mühlet ver yiğitlerimi göreyim karımla helalaşayım" demiş. Mustafa Bey bırakmış. Köroğlu eve gidip olanları karısına sazıyla sözüyle anlatmaya başlamış.

Bir atı var Ala Paça peh peh peh
Mecal vermez Kırat kaça hey hey hey
Az kaldı ortamdan biçe
Ağam kim, Paşam kim, Nigar kim,
Hanım kim
Kiziroğlu Mustafa Bey
Bir beyin oğlu
Zor beyin oğlu

diye...Köroğlu geciktiği için evine kadar gelen Kiziroğlu kapı aralığından türküyü duyunca duygulanır ve utanır. Kapıyı çalıp içeri girer. Mustafa Bey’i karşısın da gören Köroğlu her şeyin bittiğini düşünürken Mustafa Bey sarılıp onu öper. "Sen benden daha yiğitsin Köroğlu" der. Köroğlu da "Ben artık buradan gideyim burada senin gibi mert ve yiğit biri varken kalmak olmaz" der ve köyü terk edip batıya gider.

Anadolu insanının takdiri
Köroğlu'nun Bolu Dağları’ndan çıkıp ta Kars'a gelmesi o zamanın koşullarında olanaksız gibi. Ama halk düşüncesi iki yiğidi Doğu Anadolu da önce çarpıştırıyor sonra barıştırıyor. Bu, Anadolu insanının kahramanlarına, haksızlıklara direnenlere verdiği değeri gösterir. Kiziroğlu öyküsü tepeden inmemiştir, böyle bir yiğit yaşamış ün almıştır. Halk da bu söylenceyle Kiziroğlu'nu saygı ve sevgiyle anmaktadır.





Bir hışmınan geldi geçti peh peh peh peh
Kiziroğlu Mustafa Bey hey hey heey
Hışmı dağı deldi geçti
Ağam kim, paşam kim,
Nigâr kim, gözüm kim, canım kim, hanım kim, kim, kim

Kiziroğlu Mustafa Bey
Bir beyin oğlu
Zor Bey’in oğlu


Bir atı var ala paça peh peh peh peh
Mecel vermez kırat kaça hey hey heey
Az kalsın ortamdan biçe
Ağam kim, paşam kim,
Nigâr kim, gözüm kim, canım kim, hanım kim, kim, kim

Kiziroğlu Mustafa Bey
Bir beyin oğlu
Zor Bey’in oğlu


Hay edende haya teper peh peh peh peh
Huy edende huya teper hey hey heey
Köroğlu'nu çaya teper
Ağam kim, paşam kim,
Nigâr kim, gözüm kim, canım kim, hanım kim, kim, kim

Kiziroğlu Mustafa Bey
Bir beyin oğlu
Zor Bey’in oğlu
                  KÖROĞLU

  [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı saraydangelme

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.474
  • 34.655
  • Öğrenci Velisi
  • 4.474
  • 34.655
  • Öğrenci Velisi
# 14 Tem 2012 18:34:21
Murat ÇOBANOĞLU

   Murat Çobanoğlu
 
    Sevdiğim yar bana göndermiş name
    Rüzgar dokunmamış dal ister benden
    Bir lezzet olmasın onun tadında
    Hiç arı görmemiş bal ister benden

             Çobanoğlu'yum ben iz bulabilmem
             Kışın çok ararım yaz bulabilmem
             İnsanlarda doğru söz bulabilmem
             Yalan söylemeyen dil ister benden

    Asıl soyadı Çobanlar olan Murat Çobanoğlu 1940'ta Kars'ın İstasyon mahallesinde doğdu. Annesi Lala (La'li) hanımdır. Babası, Aşık Şenlik'in çıraklarından Aşık Gülistan'dır; Arpaçay'ın Kıraç köyünden olup 1920'de Kars'a yerleşmiştir. Karısının erken ölümü dolayısıyla oğlunu o büyütüp yetiştirdi. İlkokul öğrenimi gören Murat Çobanoğlu çocukluğunda babasının saz çalışını dinledi, ama ona özenmedi. Ancak 1951 'de gördüğü bir düş üzerine tutumu değişti. olayı şöyle anlatıyor:

“Göç mevsimi yaylaya göçerken susadım. Yol kenarında bulunan çeşmeye su içmeye gittim. Ben oyalanınca göçlerimiz dağı aştı. Akşamın alacakaranlığında uyuyakaldım. İşte o zaman nasibim olan aşıklık ilhamı bana verildi. Sabah, yaylada beni bulamayan babam düşer yollara, beni aramaya. Beni çeşmenin başında uyurken bulunca, aşık olacağımı söyledi. Saz aldı. Saz tutmasını öğretti. O zamandan bu yana saz çalmaya, şiir ve türküler söylemeye başladım.”

Murat Çobanoğlu Artvin, Konya, Erzurum ve Mut'ta yapılan yarışmalarda dereceler aldı. Özellikle atışma dalında başarı gösterdi. Sık sık radyoda ve televizyonda -değişik konularda- söyledi. Saza egemenliği, ulusal duygularının güçlülüğü ve kendine özgü sesiyle ilgi çekti. Kars'ta “Çobanoğlu Halk Ozanları Kahvesi”ni açıp işletti. Yurt içinde ve dışında düzenlenen bazı şenliklere katıldı.

1965'e kadar Devrani, 1967'ye kadar Yanani, ondan sonra da Çobanoğlu takma adını kullandı.

YAPITI
Murat Çobanoğlu'nun yayımlanmış bir şiir kitabı yoktur.

KAYNAKÇA .
Muzaffer Uyguner (Halkevleri dergisi, Mart 1970); Tahir Kutsi, Türk Halk Şiiri (Antoloji, 1978); Feyzi Halıcı, Saz Şairlerinin Diliyle Atatürk (1981 ); Emir Kalkan, XX. Yüzyıl Türk Halk Şairleri Antolojisi (1991 )


Asım Bezirci
Türk Halk Şiiri II-1993

26 Mart 2005 tarihinde Ankara'da vefat etti...
 



Eserlerinden bazıları:

İster Benden

Sevdiğim yar bana göndermiş name
Rüzgar dokunmamış dal ister benden
Bir lezzet olmasın onun tadında
Hiç arı görmemiş bal ister benden

Ne bir çiçeğim var, ne de bir bağım
Ne bir sedirim var, ne de konağım
Ne bir yuvam vardır, ne de otağım
Al kuşam içinden şal ister benden

Kaşları kemandır, kirpiği oktur
Feleğe karşılık oyunum yoktur
Bir kuzu bulamam koyunum yoktur
Yine de bir sürü mal ister benden

Ben bu gidişilen nereye varam
Derman bulabilmem, yaramı saram
Ne bir çölüm vardır, ne de bir sahram
Yine yüce dağdan yol ister benden

Bu fani dünyada çoktur zararım
Ne bir kazancım var, ne de bir karım
Ne bir ağacım var, ne de yaprağım
Yazın kışın solmaz gül ister benden

Çobanoğlu'yum ben iz bulabilmem
Kışın çok ararım yaz bulabilmem
İnsanlarda doğru söz bulabilmem
Yalan söylemeyen dil ister benden


Gör

İnsan dedikleri duvara benzer
Hele suvakları dökülsünde gör
Gördüğün her güzele aldanma
Saç ağarsın beli bükülsün de gör

Kara toprak insanları yoğurur
Vedası geleni bir bir çağırır
Arkası kuvvetli fazla bağırır
Dostları yanından çekilsin de gör

Demek ki dünyada olur dermanın
Birgün uyanırsın geçmiş zamanın
Bazı insan der ki ben bir aslanım
Ezrayıl peşine dakılsın da gör

Çobanoğlu kulak versen sözüne
Yazılanlar mutlak gelir yüzüne
Evde bile karı bakmaz yüzüne
Hele sırtın yere yıkılsın da gör


Güvenmem

Böyle midir dünya senin bütün işlerin
Var git dünya daha sana güvenmem
Kâr yerine çoktur bana zararın
Var git dünya daha sana güvenmem

Biçare Kerem'i yandırdın nara
Arzu, Kamber için kaldı avara
Ferhat az mı külünk vurdu dağlara
Var git dünya daha sana güvenmem

Çok yiğidi sen caydırdın ahdından
Çok güzele ah çektirdin bahtından
Çok sultanı sen indirdin tahtından
Var git dünya daha sana güvenmem

Çobanoğlu arzuhalin bildirdin
Çok yiğidin gül benzini soldurdun
Aşıkları gurbet elde öldürdün
Var git dünya daha sana güvenmem       Mevla'm Emreylese Gökte Güneşe

Mevlam emreylese gökte güneşe
Zerresi dünyayı yakar mı yakar
Kanber Arzu için suda boğuldu
Mecnunda Leyla'yı yakar mı yakar

Bir yanı ışıktır bir yan karanlık
Bazı su durudur bazı bulanık
Kuşlar havadadır sularda balık
Ah çekse deryayı yakar mı yakar

Çalışıyor görür müsün arıyı
O da sever çiçeklerden sarıyı
Bir ana kuş görmez ise yavruyu
Daldaki yuvayı yakar mı yakar

Dünya aynı yerde durur ha durur
Güneşin ateşi her yan kurutur
Esmez ise rüzgar yağmazsa yağmur
Ekinler tarlayı yakar mı yakar

Aşık olan kurtulur mu sızıdan
Ne anladım gönlüm sen bu yazıdan
Bir koyun ki ayrılırsa kuzudan
Meleşir yaylayı yakar mı yakar

Çobanoğlu gündüz olur gecesi
Ne yandan geliyor bu acı sesi
Bir evladın olur ise acısı
Anayı babayı yakar mı yakar


Öğretmen

Ana baba gibi emeği vardır
Ağızdır, lisandır, dildir öğretmen
Sevgisi, şefkati insana yardır
Vücuttur kanattır koldur öğretmen

Talebe okulun yeşil fidanı
Yanan bir ocağın sönmez dumanı
Öğretmendir yaraların dermanı
Arıdır, kovandır, baldır öğretmen

Öğretmendir bize gösteren yolu
Odur talebenin kanadı kolu
Öğretmen hazinedir, doludur dolu
Yapraktır, ağaçtır, daldır öğretmen

Öğretmendir fabrikanın temeli
Öğretmendir bütün dünyanın dili
Bütün insanlara uzanır eli
Bize ışık tutan yoldur öğretmen

Öğretmendir ışık veren dünyaya
Öğretmendir bizi götüren aya
Öğretmenin ilmi benzer deryaya
Irmaktır denizdir göldür öğretmen

Sende yetişmiştir nice paşalar
Öğretmensiz açılır mı kapılar
Temelinden sağlam olan yapılar
Çobanoğlu der ki güldür öğretmen


 

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.493
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.493
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 14 Tem 2012 21:45:08


Sen Olmasan

Sen bir aşksın ben bir mecnun
Sen olmasan ben olmazdım
Sen bir gülsün ben bir bülbül
Sen olmasan ben olmazdım

Kalbimde yaşarsın her an
Varım yoğum sensin inan
Kalbimdeki aziz mihman
Sen olmasan ben olmazdım

Ansızın kalbime girdin
Türlü türlü dertler verdin
Beraberce çeker derdin
Sen olmasan ben olmazdım

Sensin benim cümle varım
Yoktur başka kisb ü kârım
Hem yazımsın hem baharım
Sen olmasan ben olmazdım

Bağrımdaki açan çiçek
Türlü koku türlü irenk
Bu bendeki olan gerçek
Sen olmasan ben olmazdım

Dokun Veysel tele dokun
Coştu gönül etti akın
Sensin bana benden yakın
Sen olmasan ben olmazdım

Aşık Veysel Şatıroğlu
 

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.516
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.516
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 15 Tem 2012 07:59:51
Ötme bülbül ötme şen değil bağım
Dost senin derdinden ben yana yana
Tükendi fitilim eridi yağım
Dost senin derdinden ben yana yana

Deryaya yönelmiş sellere döndüm
Vakitsiz açılan güllere döndüm
Ateşi kararmış küllere döndüm
Dost senin derdinden ben yana yana

Haberim duyarsın da peyikler ile
Yaramı sararsın şehitler ile
Kırk yıl dağda gezdim geyikler ile
Dost senin derdinden ben yana yana

Pir Sultan Abdal'ım doldum eksildim
Yemeden içmeden sudan kesildim
Zülfün kemendine kondum asıldım
(Hakk'ı pek sevdiğim için asıldım)
Dost senin derdinden ben yana yana

                           Pir Sultan ABDAL

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 18 Tem 2012 11:07:19
Yine bugün coştu elde sazımız,
Türlü seda veren teller bizdedir,
Kaynayıp kükredi dertli özümüz,
Binbir kelam söyler diller bizdedir.

Halk ozanı milletinin dilidir,
Düşüncesi, felsefesi yoludur,
Durmadan çağlayan sevgi selidir,
Birlik olan her gönüller bizdedir.

Yoksul Derviş selâm gönül bağından,
Afyonkarahisar Emirdağ'ından,
Mevlâna dergâhı dost ocağından,
Hakikate giden yollar bizdedir.

EMİRDAĞLI ÂŞIK YOKSUL DERVİŞ



 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK