Şehit Öğretmen Mektupları

Çevrimdışı abdil7

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.694
  • 3.985
  • Okul Müdürü
  • 2.694
  • 3.985
  • Okul Müdürü
01 May 2010 22:42:25
Adı Soyadı : Erol Ercan
Medeni Hali: Bekar
Memleketi:Bartın
Olay Tarihi: 5.11.1994
Şehit Olduğu Yer : Mardin - Savur Karayolu
Defin Yeri : Bartın - Döngeller Köyü




Saygıdeğer babacığım ve anneciğim.

Benim için üzülmeyin olur mu. Ben çok iyiyim. Buradaki rahatım da iyi. 2000 (İkibin) kişilik bir köydeyim. İlçeye çok yakın. Keçi deresinden Kumluca gibi. Köy gayet sakin, köyün ortasından bir çay akıyor. Çayın iki tarafında kavak tarlaları ve bahçeler var. Köy Arap köyüymüş. 4 tane şıh denilen bir adamlar var onlar sayesinde köyde pek olaylar olmuyormuş. Okulda 15 öğretmen varız. Bana birinci sınıfları verdiler. Çocukların bazıları Türkçe biliyor, bazıları hiç bilmiyor, sadece Arapça biliyor.

Okulun lojmanı yokmuş. Köyün içersinden bir ev tuttum. Bu mektubu da anca yazabildim. Eve taşınmadan önce bir öğretmen arkadaşın evinde kalıyordum. Eve eşya olarak 1 tane çekyat, 1 tane masa, 4 tane sandalye, 1 kilim aldım. Birkaç tane eksikliklerim var, onları da ilerde yavaş yavaş tamamlarım.

Babacığım aylığımı aldım ama hemen para gönderemedim. 6 milyon lira gönderiyorum. 1 milyon lirasını harçlık yaparsın. Televizyonda haberlerde söylüyorlar, öğretmenleri de öldürüyorlar. Siz benim için dua edin ben de biraz dikkatli olurum Allahın izniyle hiçbir şey olmaz inşallah. Keçideresine telefon edin diye Ankara'ya telefon etmiştim. Belki haber almışsınızdır. Bundan sonra da fırsat buldukça ben haber yollamaya çalışırım. Benden haber alamazsanız merak etmeyin olur mu. Devamlı mektup yazamam okunur belki. Devamlı telefon da edemem. Nizamettine mektup yazamıyorum. Ona yazın kusura bakmasın. İki üç ay sonra parası bitmeye başlayınca ben size gönderirim sizde ona gönderirsiniz.

Selamlara gelince beni soran herkese selamı var. rahatı da iyiymiş, aylığını alınca bize para gönderdi deyiverin. Sizlerinde hepinize ayrı ayrı selam eder, ellerinizden öperim. Haber, mektup alamazsanız merak etmeyin.

Oğlunuz Erol Ercan

Çevrimdışı abdil7

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.694
  • 3.985
  • Okul Müdürü
  • 2.694
  • 3.985
  • Okul Müdürü
# 01 May 2010 22:43:30
28.09.1994 tarihinde Ağrı-Doğubeyazıt/Kazan Köyünde Öğretmen Sait KORKMAZ'ın şehit edilişini eşi Aklime KORKMAZın Şehit Mektupları isimli bir kitaptaki anlatımıyla aktarmak istedim.Şehit eşi Aklime KORKMAZ o zamanı şöyle anlatmaktadır:
Melekler Mekanı - Şehİt ÖĞretmen Saİt Korkmaz
29 Eylül 1994 akşamı eşimle yemek yedikten sonra sohbet ettik.Ben hamile olduğum için hastaydım,köyde su olmadığı için köydeki pis sular sebebiyle tifo kapmıştım.İlaç kullandığım için ayakta duramıyordum.Eşim ben ve kızımdan yatmamızı istedi.O gün Milli Takım maçı olduğu için ben izledikten sonra yatarım dedi.
Ben uykudaydım.Kapının çok sert çalındığını duydum.Ben zannettim ki köylülerden biri hasta diye kapıyı çalıyor.Yataktan kalkıp baktığımda eşim kapıyı açmıştı, iki kişi elleri silahlı ve tam donanmış kişilerdi.Ellerinde telsizleri vardı,ben ve eşim çok şaşırmıştık.Adamlar içeri girip oturduktan sonra ben kızımı mahsustan uykusundan uyandırıp tuvalete götürdüm.Adamlar kızımızı görüp bize bir şey yapmazlar diye düşündüm.Biraz konuştuktan sonra eşime ''Bizi kapıya kadar geçirir misin?''dediler.Eşim ve ben balkona çıktık.Bize dediler ki,''dışarının lambasını kapatın evinizden çıktığımızı kimse görmesin.''Kapımızda bir köylünün köpeği duruyordu.Adamlar eşim ve bana''şu köpeğe ekmek verin bizi ısırmasın''dediler.Ben ve eşim ekmeği alıp köpeğe verirken eşimi çağırdılar''Hoca gel,sana bir şey diyeceğiz''dediler.Adamlar iki metre ileride duruyorlardı.Eşim yanlarına gitti,birden kurşun sesleriyle birlikte eşim Ayten diye bağırdı ve balkondan koşup lambayı açtım.Zannettim ki havaya ateş ediyorlar.Eşimi ayakta beklerken onu yerde can çekişirken gördükten sonra eşime doğru koşup ona sarılıp bağırdım ''beni de öldürün diye.''Ama ortalıklarda kimse yoktu.Eşim o haliyle bana işaret ediyordu,''korkma yaşıyorum ben''dercesine.
Başımdaki yazmayı sağ göğsündeki kurşun yarasına bastırdım kan kaybetmesin diye.Bağırıyordum,''ölme ne olur çocuğunu gör''diye.O an el fenerini alıp köye koştum,bütün kapıları çaldım.Kimse yardım etmiyordu.Köylüler beni kovuyor,''git başımıza bela mısın'' diyorlardı.Eşimin yanına koşup geldiğim zaman kızım ''ne oldu diye bağırıyor'',kızımı orda bırakıp tekrar köye gidip köyün gençleri ve erkekleri yardım etmiyorsa kadınları yardım eder diye umut ediyordum.Hepsine de yalvarıyor,''Bana bir şey yapmadılar size de yapmazlar'' diye söyledim.''Ne olur biriniz bana at arabası verin,eşimi şehre götürüp tedavi ettireyim,eşim sizin çocuklarınız için buradaydı'' diyor ve yalvarıyordum.
En sonunda baktım ki kimse bana yardım etmeyecek eşimin yanına geldim.Başını dizime koydum.Baktım ki eşim can veriyor,dudaklarını suyla ıslattım.Eşime kelimeyi şahadet getirttim.Kalkıp eşimin başının altına bir minder koydum,üstünü örttüm.En sonunda köy muhtarının kardeşi gelip''ölmüş kızım gel gidelim bize''dedi.Önce gitmedim,eşimin başında kalmak istedim.Sonra düşündüm adamlar geri dönüp kızıma ve bana kötülük yapmak isterse diye muhtarın kardeşinin evine sığındım.Şimdi düşünüyorum da evimizin köye uzak olmasından başka aramızda bir dere vardı.Dörtbuçuk aylık hamile olduğum halde,kim bilir kaç defa göğsüme kadar sulara gömülüp köylülerden yardım istedim.Ben ki köyün vahşi köpeklerinden korkuyordum,o gece köpekler benim feryatımdan benden korkup kaçıyorlardı.O kadar mücadele etmeme rağmen eşimi kurtaramadım.

Şehit öğretmenimize ayriyaten bütün şehitlerimize Allah rahmet eylesin,ailelerine sabır versin.

Çevrimdışı helles17

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.570
  • 1.404
  • 2.570
  • 1.404
# 02 May 2010 10:57:07
Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesi Ortadirek Köyü'nde soba yakarken tutuşan öğrencisini kurtarmak için ateşe atılan ve yanarak hayatını kaybeden şehit öğretmen Burçin Uysal isminin verildiği Burçin Uysal ilköğretim Okulu'nda düzenlenen tören ile anıldı. Burçin öğretmenin resminin asıldığı okul binası önünde toplanan bir grup öğrenci
Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesi Ortadirek Köyü'nde soba yakarken tutuşan öğrencisini kurtarmak için ateşe atılan ve yanarak hayatını kaybeden şehit öğretmen Burçin Uysal isminin verildiği Burçin Uysal ilköğretim Okulu'nda düzenlenen tören ile anıldı.
Burçin öğretmenin resminin asıldığı okul binası önünde toplanan bir grup öğrenci

düzenlenen törende gözyaşlarını tutamazken, öğretmenlerinde bir hayli üzgün olduklarıgözlendi. Burçin öğretmenin hayatının okunduğu törene hiç bir protokol yetkilisinin katılmaması dikkat çekti. öğretmen Burçin uysal ve meslektaşı Aysun KaralıOrtadirek Köyü ilköğretim Okulu'nda soba yakarken tuutşan öğrencileri Okan Kömürcü'nün üstünü söndürmek isterken Alev almış ve hayatlarını kaybetmişlerdi.

Çevrimdışı helles17

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.570
  • 1.404
  • 2.570
  • 1.404
# 02 May 2010 11:03:17
ŞEHİT ÖĞRETMEN YASEMİN TEKİN SON SÖZLERİ...

ŞEHİT ÖĞRETMEN YASEMİN TEKİNİN SON SÖZLERİ Yasemin TEKİN  ( 29/7/1962 – 25/10/1993 )  29.7.1962 'de Osmaniye'de doğan Yasemin TEKİN, Kırşehir Çiçekdağı nüfusuna kayıtlı olup, babası  Mehmet, annesi Hatice'dir.  Atatürk Üniversitesi ,Kazım Karabekir  Eğitim Fakültesi Biyoloji Bölümü mezunu olan  Yasemin TEKİN, Bitlis İli merkez Düzköy Erikli köyü  ilkokulu öğretmenliğine atanmıştır. Bu okulda görevli iken  25/10/1993 tarihinde kendisi gibi öğretmen olan  eşi Bayram TEKİN  ve tek çocuğu olan  kızı  Betül ile birlikte Şehit edilmiştir.  Adı, İstanbul Ümraniye’de bulunan okulumuza verilmiştir.  Ruhu şad olsun der;  onun gibi bizde, başta Mustafa Kemal Atatürk’ ün  ve bütün Türk büyüklerinin izinden gideceğimize eğitim  neferleri olarak can-ı gönülden söz veririz.  Bayram TEKİN  (18.4.1964-25.10.1993)  18.4.1964 tarihinde Kırşehir İli Çiçekdağı İlçesinde  doğan Bayram TEKİN'in babası Mehmet, annesi  Fatma'dır. Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim  Fakültesi Biyoloji Bölümünden mezun olan Bayram TEKİN,  Bitlis İli Merkez Düzköy Erikli Köyü İlkokulu öğretmenliğine  atanmıştır. Bu okulda görevli iken, 25.10.1993 tarihinde  kendisi gibi öğretmen olan eşi Yasemin TEKİN (Aykan)  ve tek çocuğu olan kızı Betül ile birlikte Şehit Edilmiştir.  Adı, Tatvan'da bir ilköğretim okuluna verilmiştir.  Betül TEKİN  ( 1990 -25.10.1993)  Yasemin ve Bayram TEKİN'in tek çocuğu olan  Betül, Bitlis İli Merkez Düzköy Erikli Köyü İlkokulunda  görev yapan annesi ve babası ile birlikte  25.10.1993 tarihinde Şehit Edilmiştir.  ŞEHİT ÖĞRETMEN YASEMİN TEKİN’İN SON SÖZLERİ…  Önce,barış güvercinleri,ağladı…  Kanat çırptı, sessiz…  Beni bir alaca şafakta vurdular…  Kanım,yıldızlara doğru aktı…  Işık,ışık…  Şimdi gökyüzündeyim…  Ölmedim,ölmeyeceğimi,anlayın…  Yere,kazsanızda toprağımı…  Ben sizin yüreğinizdeyim…  Sizinle,beraberim…  Zafer türküleri söylerim…  Sabah, akşam…  Gülümser, çocuklarım…  Ben YASEMİN TEKİN  Şehit öğretmen.  Ne umutlar ne sevgiler büyüttüm…  Yüreğimde,sizin,için…  Everest,kadar…  Beni bir alaca şafakta vurdular..  Akmadı, kanım…  Bir bayrak örttünüz üstüme…  Al bir bayrak…  Al,yıldızlı…  Onun gölgesinde…  Sessiz,sakin,rahat uyurum…  Ağıtlar,yaktınız,benim için…  Bu yeter mi bana…  Ben YASEMİN TEKİN  Kara gecelerden  Ak Güneş’ler doğdurdum…  Işık,ışık, yıldız,yıldız…  Çiçekler,büyüttüm  Güller büyüttüm…  Gönlümce…  Al, mor, turuncu…  Işıklar saçtım,güneşimle…  Sevgiyi, bilgiyi bölüştüm…  Ninniler söyledim…  Barışa,kardeşliğe…  Ben YASEMİN TEKİN  Şehit öğretmen…  Umut sevgi bayrağını.  Size bıraktım, giderken…  Karanlığa,ışık olur…  Aydınlatır, insanları…  Ne olur.  Kardeş, kardeşi vurmasın…  Ağlamasın analar…  Çocuklar,öksüz kalmasın…  İstiyorum…  Solmasın, o güzelim çiçekler…  Ben YASEMİN TEKİN…  Selam hepinize  Bitlis’ten, Ağrı’dan,İstanbul’dan…  Şehitler ölmez, vatan bölünmez…  Yinede,yüreğim,sizin için çarpıyor…  Ölsem de ne çıkar…  Beni bir alaca şafakta vurdular…  Eşimden ,yavrumdan ayırdılar…  Yıldızlara doğru aktı kanım…  Ama ölmedim,hala, yaşıyorum…  Gülümsüyorum ,hepinize…  Gülümsüyorum…  Meleklerle, beraber…  Şimdi gökyüzündeyim… 

Çevrimdışı helles17

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.570
  • 1.404
  • 2.570
  • 1.404
# 02 May 2010 15:21:38
 Edirne'nin Uzunköprü ilçesinde öğretmenlik yapan Aydemir Özkaya, 1993 yılında Diyarbakır'da görev yaparken teröristler tarafından kaçırılışını ve yaşadıklarını kurduğu internet sitesiyle anlatarak, terörizme karşı sanal bir mücadele başlattı.
 
Edirne'nin Uzunköprü ilçesinde öğretmenlik yapan Aydemir Özkaya, 1993 yılında Diyarbakır'da görev yaparken teröristler tarafından kaçırılışını ve yaşadıklarını kurduğu internet sitesiyle anlatarak, terörizme karşı sanal bir mücadele başlattı. Yaşadıklarını yerel gazetelerde ve internet sitesinde şiirsel bir dille anlatan Özkaya, terörle mücadeleye basın yayın ve internet aracılığıyla devam edeceğini söylüyor. Özkaya o tarihlerde yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Diyarbakır'da görev yaptığım okul lojmanımızı bastılar. Eşim ve çocuğumun yanından beni aldılar. Sonra dağa kaldırdılar. Bana Kaymakamın evini sordular. Başka hangi köylerde öğretmen olduğunu sordular. Ben konuşmadım. Konuşmayınca kafamdan ve vücudumdan iki kurşun yedim. Kurşunları yemeden önce aklıma Ayetel Kürsi geldi. Onu okudum. Teröristler beni öldü zannederek öylece bırakıp gittiler. İşte öldürmeyen Allah öldürmüyor. O günden sonra terörizmle mücadele etmeye karar verdim. Kurduğum internet sitesiyle ve basın yoluyla sanal bir mücadele başlattım. Benim yaşadıklarım başka kişilerin başına gelmesin. Başka ocaklar sönmesin. Analar feryat etmesin. Çocuklar yetim kalmasın
 

Çevrimdışı helles17

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.570
  • 1.404
  • 2.570
  • 1.404
# 02 May 2010 15:24:20
Eğitim fakültesini bitirdiği 1989 yılında öğretmen olan Ali Aslan, tayin edildiği Mardin'in Cevili köyüne giderken içinde bulunduğu minibüs, teröristler tarafından çapraz ateşe alınarak tarandı. Minibüsteki 6 kişi saldırıda hayatını kaybederken, Ali öğretmen de göğsüne aldığı 5 kurşunla yaralı olarak kurtuldu. Tedaviden sonra teröre inat Mardin'de kalmayı tercih eden Ali öğretmen, 19 yıldır çeşitli okullarda görev yapıyor. Halen Mardin Altınova İlköğretim Okulu'nda müdürlük yapan terör mağduru Ali Aslan, Güneydoğu'da öğretmenlik yapmanın kendisi için kutsal bir vazife haline geldiğini belirterek, meslektaşlarına Güneydoğu'da öğretmenlik yapmalarını tavsiye ediyor. Aslan, "Çok şükür, Allah bu canı bana bağışladı. Ben de ömür boyu Güneydoğu'da kalıp yeni nesiller yetiştirmeye karar verdim." diyor. Şehmus Edis, Mardin ZAMAN

Çevrimdışı helles17

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.570
  • 1.404
  • 2.570
  • 1.404
# 02 May 2010 15:38:02
“19 yıllık meslek hayatımın en kötü yılları Tunceli’de geçti. Ben aslında Gaziantep’te görev yaparken, 1992 yılında eşimin tayini Tunceli’ye çıktı. Doğal olarak bende atamamı eşimin yanına yani, Tunceli’nin Pertek İlçesinin Pirinçci Köyüne istedim. Bizi görev yaptığımız Pirinçci Köyü ilköğretim okulunun lojman olarak kullanılan ana sınıfına yerleştirdiler. Bizimle beraber okulda 8 öğretmen kalıyorduk. Okul Karakola 10 kilometre uzaklıkta olduğu için çok fazla güvenliğimiz de yoktu. Ama görev aşkı ağır bastığı için güvenliğimizi bizim için ikinci planda kalmıştı. Bizim için önemli olan bilgiye aç çocukları geleceğe hazırlamak ve yetişmelerine katkıda bulunmaktı. Bu duygu ve düşüncelerle göreve başladığımız okulda ilk hayal kırıklığım, eli silahlı Türkiye Komünist Partili gençlerin okula gelerek, bildiri okuması ve okulda bayrak asmamamızı, istiklal marşı ve and söylemememizi istemeleri oldu. Biz öğretmenlere eden olaylar karşısında okul idaresinin rahat tavırları, bizleri endişelendirmişti. Onların şokunu üzerimizden atamadan bu kez okula PKK’lı silahlı bir gurup geldi. İstekleri Komünist partili gurubunkilerle hemen hemen örtüşen PKK’lılar ek olarak, OHAL paralarını kendilerine vermemizi istedi. Öğretmenler olarak PKK’lı gurubun isteklerine boyun eğmedik ama okulumuzu basan gurupları jandarmaya haber veremiyorduk. Çünkü köy halkı şikâyet edilmesi halinde bizleri her iki guruba ispiyonluyorlardı. Sonu ölüm tehditlerine kadar varan olaylarla başlayan korku dolu günler, 15 tatile kadar sürdü. Tatilin başlamasıyla tüm öğretmenler gibi bizde soluğu memleketimizde aldık. Ancak yolculuğumuz başlangıcında Tunceli’de Jandarma İstihbarat ekiplerince durdurulduk ve PKK’ya yardım etmekten soruşturma geçirdik. 1 gün süren soruşturmanın ardından biz öğretmenler serbest bırakılırken, okul müdürü ve yardımcısının sorgusu tam 15 gün sürdü. Sorgulama sonu suçlu bulunan müdür ve yardımcısı, görevlerinden alındı. 15 tatilin sona ermesinin ardından görev yerimiz olan Tunceli’ye geldik. Okul müdürü olmadığı için vali ve kaymakamın zoruyla beni okul müdürü yaptılar. Göreve başlamanın ardından okulumuzda ciddi hizmetler yaptık. Ama okulumuza gelen gerek Komünist Partili gençler gerekse PKK’lı guruplar bize rahat vermiyorlardı. Bütün baskılara rağmen İstiklal marşını, andımızı okutturuyor Türk bayrağını ise şerefle okulumuza asıyorduk. Tehditlerle süren bir öğretim yılı sona erdi. Yaz tatilinde eşimle görev yaptığımız okula geri dönüp dönmeme konusunda aile meclisinde ciddi tartışmalar yaşandı. Tartışmaların sonunda babamın bana söylediği şu oldu: “Git görevini yap, canı sadece ALLAH alır kul alamaz” dedi. Bende bunun üzerine eşim ve iki çocuğum ile birlikte ikinci yıl görev yapacağım Tunceli’nin Pertek İlçesinin Pirinçci Köyündeki Pirinçci İlköğretim Okulu’na geri döndüm. Okula geldiğimde daha önce soruşturma geçiren ve PKK’ya yardım etmekten dolayı görevinden alınan kişinin tekrar okul müdürü olduğunu öğrendim. Eski müdür ve müdür yardımcısının göreve başlamalarıyla guruplar daha sık gelir olmuştu. Rahatsızlığımız hat safhaya ulaşın arkadaşlarla birlikte Jandarma Komutanlığı ve Tunceli Valiliğine yardım için başvurduk.

Ama kimse bizimle ilgilenmedi. Tarih 7 Ekim 1993 Perşembe. Saat 17.30’lar civarı. Eli silahlı bir gurup terörist önce okulumuzu kuşattı daha sonra daha sonra sınıflardaki bütün öğretmenleri benim ders yaptığım sınıfa topladı. Ölümü göze almıştım. İsteklerine karşı çıkıyordum. Beni dışarıya çıkartarak diğer arkadaşlarımı bir odada topladılar. Önce hepimizin nüfus cüzdanlarını kontrol ettiler. Yapılan kontrol ardından iki öğretmen arkadaşımızı bıraktılar. 6 kişi kalmıştık. Ben ranzaya yakın bir yerde oturuyordum. Aklımda hep ailem vardı. Biraz bekledikten sonra önce hepinizi ayağa kaldırdılar ardından da üç koldan silahlarla üzerimize mermi yağdırmaya başladılar. Buda yetmedi öldüğümüzden emin olmak için kafalarımıza kurşun sıktılar. Ben yaşananları an ve an hatırlıyorum. Sürekli şahadet getiriyordum. Daha sonra odadan çıkarken birde el bombası atan teröristler okuldan uzaklaştılar. Vücudumun birçok yerinden kan akıyordu. Teröristler gittiğinde eşim koşarak yanıma gelmişti. Durumu hemen jandarmaya haber vermesini istedim. Bir mucize olacak ki, o kadar kurşun arasında yara almadan tek kurtulan Şahin Tümer arkadaşımız olmuştu. Eşimin telefon ile çağırdığı Jandarma olay mahalline ancak üç saatte gelebilmişti. Beni kendi otomobilimle Tunceli’ye gönderdiler. Otomobili muhtarın oğlu kullanıyordu. Tunceli’ye köyden tam üç saatte vardık. Hatta muhtarın oğlu olaydan sonra otomobili yavaş sürdüğü gerekçesiyle yargılandı. Neyse 6 saatlik gecikmenin ardından Tunceli Devlet Hastanesine geldik. Tesadüf nöbetçi doktor Konyalı imiş. Ama ne sağlık memurları nede ambulans şoförü bana yardım etmedi. Doktor hemşerimiz olmasa inanın ölecektim. Doktor gerekli müdahaleyi yaptıktan sonra beni Elazığ Tıp Fakültesi’ne özel hareket timi ile götürdüler. Kafam kolum ve bacağım olmak üzere vücudumda 10 kurşun olduğu tespit edildi. Sol ayağımdaki yara ise oldukça kötüydü. Bana müdahale etmeye başladıklarında iki şey istedim. Birincisi aranızda Tunceli’li biri varsa bana müdahale etmesin, ikincisi ise kesinlikle kabadan iğne yapmayın dedim. Sol kolumda 5, sol ayağımda ise 13 santimlik kemik dağılmış olduğu için sol ayağımı keseceklerini söylediler. Daha sonra kesmekten vazgeçerek farklı bir tedavi uygulamaya karar verdi doktorlar. Üç ay hastanede hiç kıpırdamadan yaktım. İnanın vücudumdaki deriler yatağa yapışır hale geldi. İki yıl fizik tedavi için hastaneye gidip geldim. İki yılın ardından koltuk değnekleri ile Akşehir’de müdür yardımcısı olarak göreve başladım. Ama eşimi Akşehir’in uzak bir köyüne tayin ettiler. Geçici olarak eşimi merkeze zorla aldırdım. Yaşadığım bu olaylar inanın beni çok fazla yıkmadı. Ama eşime açılan dava beni yıkmıştı. Bizim törelere göre bir yakını vefat eden ailelerin bayanları bir hafta başlarını örter. Bizimde bir yakınımız vefat etmişti. Eşim doğal olarak okula giderken başörtüsü takıyordu. Sen misin başörtülü olarak törene katılan. Eşim hakkında istiklal marşına saygısızlıktan soruşturma başlatıldı.

Ben Tunceli’de bayrak astığım için değerlerime sahip çıktığım için ölümden dönerken, eşimin bu şekilde yargılanması beni çok yıktı.

Daha sonra 1998 yılında 24 Kasım öğretmenler günü için Konya’ya gazi öğretmen olarak çağırıldım. Dönemin İl Milli Eğitim Müdürü bir isteğiniz var mı diye sordu. Eşimde ne olur bizi Akşehir Merkezinde bir okula verin diye ricada bulundu. Müdür bey ne demek efendim yarın gelin işinizi halledelim dedi. Umutla gittiğimiz dönemin müdürü bizim tayinimizi Konya’ya yapmış. Eşimi Konya’nın bir köşesine beni ise okul müdürü olarak, bir başka köşesine yolladılar. Okulda inanılması güç başarılara imza attım. Ama bizim tayinimizi çıkaran sayın müdür veliden kayıt parası aldı diye müdürlük görevimize son verdi. Kısacası yaşadığım bütün bu olumsuzluklara rağmen devletten ve milli Eğitim Bakanlığından beni onura edecek bir onur madalyası verilmesini bekledim. Ama 12 yıldır kimsenin aklına bile gelmedim. Bu devlet bizim kesinlikle devletime küsmem ama kırgınım. Beklentilerim boşa çıkınca 19 yılın sonunda yaşadıklarımı kaleme alarak 24 Kasım öğretmenler günü anısına yazılmasını istedim.

Çevrimdışı barsomer

  • Yeni Üye
  • 1
  • 0
  • 1
  • 0
# 21 Eki 2010 22:49:34
Bu yazılanların gerçek olduğuna inanmak istemiyorum...

Çevrimdışı xxxümranxxx

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 108
  • 250
  • 108
  • 250
# 30 Eki 2010 00:46:17
       Ne kutsal bir mesleğimiz var.Bu şekilde şehit olanlar zaten mükafatını almıştır inşallah. Rabbim geride kalanlara sabır versin. Bizlere de bu şuurda öğretmenler olabilmeyi nasip etsin.
       Bu arada abdil7 hocam bu konuyu açmanız çok güzel olmuş.Teşekkürler....

Çevrimdışı garip19

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 62
  • 67
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 62
  • 67
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 30 Eki 2010 01:07:40
sınıf arkadaşım Abdullah KARA da şehit oldu onu çok özlüyorum güler yüzünü

Çevrimdışı leventoz

  • Uzman Üye
  • *****
  • 708
  • 866
  • 708
  • 866
# 30 Eki 2010 20:54:47
Mekanınız cennet olsun  sizleri hiç ama hiç unutmayacağız inşallah sizlerin yolunda bu vatanımız için çalışacağız. Özellikle eşi öldüğünde kapı kapı gezipte yardım isteyen kapıların yüzüne kapanması ve eşinin orada kanlar içinde can vermesi beynime kazındı.

Çevrimdışı xxxümranxxx

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 108
  • 250
  • 108
  • 250
# 30 Eki 2010 21:41:52
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
sınıf arkadaşım Abdullah KARA da şehit oldu onu çok özlüyorum güler yüzünü

    Başınız sağolsun hocam.Rabbim sabır versin.çok zor bir durum.

Çevrimdışı akdag

  • Uzman Üye
  • *****
  • 643
  • 4.601
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 643
  • 4.601
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 24 Eki 2011 18:07:52

Şehit olan tüm  öğretmenlerimizin mekanı cennet olsun.Bu yazıları okurken mesleğimizin büyüklüğünü  birkez daha anladım.

Çevrimdışı natal

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.302
  • 880
  • Lise Branş Öğrt.
  • 2.302
  • 880
  • Lise Branş Öğrt.
# 23 May 2015 12:41:24
21.10.1964 tarihinde kütahya ili simav ilçesinde doğan ve zeliha hanımla evli olan ali karaoğlan'ın çiğdem adında bir kızı vardır.babası mehmet,annesi nazife'dir.

çanakkale eğitim yüksek okulu sınıf öğretmenliği bölümü mezunu olan ali karaoğlan, kars ili selim ilçesi yukarı damlapınar köyü ilkokulu öğretmeni iken, 19.9.1990 tarihinde şehit edilmiştir.           
değerli babacığım,
mektubuma başlarken, en derin sevgi ve saygılarımla selam eder. yüce mevla’mdan sağlığın ve mutluluğunun daim olmasını niyaz ederim. ben şimdilik iyiyim, hamdolsun sağlığım yerinde. pek huzur bozucu bir şey de yok.
henüz yakacak almadım. sobamız da eskidi, yenisi alınacak. şimdilik mali sebeplerden dolayı bu işler duruyor. lojmanın büyük odasını senin gelmen için hazırlıyorum. biraz masrafım oldu oraya.
babacığım burada tek başıma kendime bakamıyorum. onun için çocukları gelmeleri için çağırdım. herhalde ayın 15’inde seni ziyaret edip söylemişlerdir. bugün için selim’e gelmeleri lazım allah izin verirse. zaten mektubu onları karşılamaya giderken atıyorum. yazın anam da “ben yalnız da dururum” demişti.
ben de iyice sıkıldım burada, çağırdım gelsinler diye. allah izin verirse 15 tatilinde geliriz. gerçi biraz zor olur gelmemiz ama gelmeye çalışacağım.
babacığım, bizim köyün öğretmen kontenjanı 5 kişilik oldu. bu sene derslere girmeyeceğim. yani müstakil müdür oldum. ancak senede 20 günlük resmi iznim var. o bakımdan zor olacak. ara tatilinde falan iznim olmayacak ancak ben almaya çalışacağım. belki rapor filan ayarlarım. gelmemiz bu bakımdan zor.
sen hiçbir şeyi kafana takma. çünkü düşünsen ya da düşünmesen eline bir şey geçmez. her zaman, her şey allah’ın takdiri üzerine olur. bu başımıza gelen de allah’ın istediğiydi. canını hiç sıkma. sayılı gün gelir geçer, inan ki şu anda benim de senden bir farkım yok. evden başka hiçbir yere adım attığım yok. tek dostum televizyon, ona da baka baka usanıyor insan. kendimi kitaplara veriyorum ben de. sen de vaktinin çoğunu okumaya ayır. okudukça kendini daha ileri düşünceli, daha sakin ve daha iyi hissedersin. çünkü bilginin durağı yok. insan her gün yeni şeyler öğrendikçe insandır. yoksa bir bitki ya da bir taştan farkımız kalmaz.
şimdilik hoşça kal. sana ve arkadaşlarına selam eder ellerinizden hasretle öperim. allah-u teala yardımcınız olsun.

Çevrimdışı natal

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.302
  • 880
  • Lise Branş Öğrt.
  • 2.302
  • 880
  • Lise Branş Öğrt.
# 23 May 2015 12:45:15
Katilleri ise sehit meslektasimiz icin  bugün türk okullarında öğretilen, kemalizmin zehiridir, ırkçılıktır, bir halkın her yönüyle inkarıdır. açık ki, böylesine çağdışı bir faaliyet içinde olan okullar aydınlanma yerine, karanlığı egemen kılmaya hizmet ediyorlar. bu amaçlı okulların gereken rollerini oynamaları için sömürgeciler tamamen kişiliksizleştirdiği-ajanlaştırdığı unsurları öğretmen olarak görevlendiriyorlar. bu, küçümsenecek bir suç değil. o halde, suçlu tc devletidir, onun yıkımını gerçekleştirmek bir insanlık görevidir. Diyerek yaptiklari vicdansizligi yansitiyorlar cok manidar

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK