Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 06 Kas 2012 21:11:40
Önce Yalnızlığım Vardı


Önce yalnızlığım vardı
Sonra güneşler batarken selam verdiler bana
Gecelere arkadaş oldum,
Sevgiyi bulurum diye el uzattım yıdızlara
Arasıra...
Ağlarken yağmur geldi yanıma
Ki ağladığım anlaşılmasın.
Sabah geldi sonra
Ama uyandırmazdı.
Çünkü uyumamıştım.
Önce yalnızlığım vardı.
Sonra sen misafir oldun kalbime.
Artık herşeyim vardı
Çünki sen vardın.

İsmail Acarkan

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 06 Kas 2012 23:50:26
RÜVEYDA

fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına
bir güvercin uçurup kıtalar arasından
çağırdın beni
geçerek birer birer sürgün kanyonlarını
derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına
yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı
yıkarak yalnızlığa kurduğum sarayımı
yetim çığlıklarımı duyurmak üzere sana
koşup geldim; iliştir beni memnu bahtına

adını söylemek istemiyorum
her hecesi amansız bir kor dudaklarımda
her harfine yıllardır şimşeklerle yarıştım
zindanlara karıştım, ölümlerle tanıştım
adını söylemek istemiyorum
Rüveyda dediğim zaman
anla ki, senin için yürüyor kelimeler
çığlığımın atardamarlarından

hangi yıldızdır bilmem, gözlerin
kayar da üzerime Rüveyda
önce tuhaf bir deprem yayılır bedenime
sonra açılır önümde ıstırab vadileri
silik renkleriyle adımlarıma
çözülmeye yüz tutan bir mazi mühürlenir
hayalin bittiği menfeze doğru
alaca bir at koşar içimde
zamansız, mekansız nefese doğru

uslanmaz bir yürek taşıdığıma dair
yaygın bir kanaat dolaşır aynalarda
oysa Rüveyda
baştan başa ben
kevser akan, gül kokan bir kalbin filiziyim

kitaplara sürdüğüm kapkara lekelerden
bir anlatsam nasıl utandığımı
bir doğrulsam eğrildiğim yerden
ağarır tanyeri nilüferlerin
alaca bir at koşar içimde
ezer toynaklarıyla anılarımı

sular köpürmemeliydi Rüveyda
kırılmamalıydı ıslak dalları hasret selvilerinin
ben zehire alışkınım, şerbete değil
rüyalar nefret eder avare duruşumdan
kabuslar çekerek ancak derdimi yeryüzünde
sen gün boyu simsiyah bir ufukla beraber
ben her gece bir mehdi türküsüyle çilekeş
yargılamak için zeval kayıtlarını
inkilap bekliyorum

hangi umut çiçeğidir bilmem, ellerin
uzanır da gönlüme Rüveyda
derinden bir ok saplanır bağrıma
beynimi çağıran bir sese doğru
alaca bir at koşar içimde
zamansız, mekansız nefese doğru

varlığın cinayettir memleketimde işlenen
akıtır kanını asil pehlivanların
yokluğun sükunettir kuşatır evrenimi
varlığın ve yokluğun ölümüdür baharın

artık eskisi gibi bakamıyorsun
göklerinde bir belkıs otururdu Rüveyda
binlerce gökkuşağı olurdu kirpiklerin
güneş bir ane gibi dururdu başucunda
artık dokunamıyor kakülün bulutlara
karalara bürünmüş saçlarında dolunay
BEN BU KADAR ZULME LAYIK MIYIM RÜVEYDA

hangi ressamı vurur bilmem, endamın
sarar da benliğimi
ben beni tanımam kaldırımlarda
kafesleri yutan kafese doğru
alaca bir at koşar içimde
zamansız, mekansız nefese doğru

kırmızı bir kurdela bağlayarak alnına
duydun mu orkideye dua eden birini
bu ısmarlama yüzler yok mu Rüveyda
bu yapmacık bebekler
gözyaşı akıtırken gülenler yok mu
beni kahrediyor geceler boyu

hangi çağın gelişidir bilmem, gülüşün
soluk bir dünyanın mezarlarına
gömerek gurbetimi
kapadı karanlığa Yesrib, kapılarını
meydan okuyuşun çağın ordularına
bilmem hangi mevsimin başlangıcıdır
doruklarından öte hevese doğru
alaca bir at koşar içimde
zamansız, mekansız nefese doğru

yasını tutuyorum kararttığım düşlerin
yıpranmış divaneler gibiyim sokaklarda
amansız bir ütopya üfleyen pencereler
lif lif yoluyor dram seyyahı bedenimi
önümde, haksızlığın hesaba çekildiği
hiç kimsenin kimseyi tanımadığı mahşer
arkamda, kare kare ömrümü belirleyen
hatırladıkça yanıp tutuştuğum resimler

söyle, nasıl aşarım pişmanlık dağlarını
yeniden bir Nil olup taşar mıyım çölllere
kim giydirir başıma tacını nihayetin
kim takar bileğime hürriyet künyesini
karada balık gibi nasıl yaşarım, söyle
Rüveyda, seziyorum; tahammülün kalmadı
ama dur, boşaltayım bütün çığlıklarımı
asırlardır köhne barınaklarda
küflenen, çürüyen çığlıklarımı

at vuruldu içim paramparça Rüveyda
gölgelerin ardına sakladım kusurumu
sen orada kayıtsızca gülümsüyor gibisin
ben burda damla damla eriyip akıyorum
yine de, çiğnetmem kimseye gururumu
istenmediğim yeri sessizce terk ederim
hatıra kalsın diye bırakır da ruhumu
mahzun bir derviş gibi boyun büker, giderim
 
Nurullah Genç

Çevrimdışı kedicik26

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 496
  • 3.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 496
  • 3.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 07 Kas 2012 12:15:03
Söylesem Söyleyebilsem Ah Derdimi

söylesem ah söyleyebilsem derdimi
mehtap bir gecede açabilsem sana kalbimi
göreceksin seninle dolu
desem, diyebilsem ki seviyorum seni
çılgınca aşığım sana
ama demem, diyemem
çünkü aramızda dağlar, denizler
ve benim o kahrolası gururum var
bu böyle sürüp gidecek
sen, seni sevdiğimi bilmeyecek, öğrenmeyeceksin
ben her gece yıldızlara seni sevdiğimi söyleyeceğim
sana asla...
çünkü aramızda dağlar denizler
ve benim o kahrolası gururum var
 
Victor Hugo

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.861
  • 1.093
  • 11.861
# 07 Kas 2012 13:40:53
   
   h.n.a.


ESKİ BİR SONBAHAR

Sonbahardı... Seninle geçiyorduk o yoldan;
Topraklardan, havadan bir hüzün taşıyordu.
Bize yaklaşıyordu.
Gönlümüzde yepyeni bir duygu yaşıyordu.
Rüzgarların değildi bu musiki, bu hüzün;
Hatırladın değil mi? Kuşlar ağlaşıyordu...
Havada bir serinlik...
Tatlı bir hayal gibi...
Toprak nasıl meçhuldü tıpkı istikbal gibi?
O gün tabiat başka bir türlü yaşıyordu.
Kalbin acı, gözlerin yaşla dolmuştu senin;
Yapraklar gibi yere dökülüyordu senin;
O nağme mesafeyi, zaman aşıyordu.
O bir beste değildi:Kuşlar ağlaşıyordu.
En hazin şey muhakkak öksüz kalan ocaktır.
Bu ocak hüzünlerle dolup boşalacaktır.
Eski bir sonbaharı, küçük kuşları anmak
Belki veda etmektir sana birkaç satırla...
Yine bir sonbaharda ordan yalnız geçersen
Beraber geçtiğimiz serin günü hatırla!..

Çevrimdışı aslı_80

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.080
  • 12.051
  • Öğrenci Velisi
  • 2.080
  • 12.051
  • Öğrenci Velisi
# 07 Kas 2012 14:47:01
Tahterevalli

İyice görüyorum artık düzeni.
Orada, bir avuç insan oturuyor yukarıda,
Aşağıda da bir çok kişi.
Ve bağırıyor yukardakiler aşağıya:
“Çıkın buraya gelin ki,
Hepimiz olalım yukarıda.”
Ama iyice gözlediğinde görüyorsun,
Neyin saklı olduğunu
Yukardakilerle, aşağıdakiler arasında.
Bir yol gibi gözüküyor ilk bakışta.
Yol değil ama.
Bir tahta bu.
Ve şimdi görüyorsun açıkça;
Bu bir tahterevalli tahtası.
Bütün düzen bir tahterevalli aslında.
İki ucu birbirine bağımlı.
Yukardakiler durabiliyorlar orada,
Sırf ötekiler durduğundan aşağıda
Ve ancak;
Aşağıdakiler, aşağıda oturduğu sürece
Kalabilirler orada.
Yukarıda olamazlar çünkü,
Ötekiler yerlerini bırakıp çıksalar yukarı.
Bu yüzden isterler ki;
Aşağıdakiler sonsuza dek
Hep orada kalsınlar.
Çıkmasınlar yukarı.
Bir de, aşağıda daha çok insan olmalı yukardakilerden.
Yoksa durmaz tahterevalli.
Tahterevalli.
Evet, bütün düzen bir tahterevalli.

Bertolt Brecht

Çevrimdışı aslı_80

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.080
  • 12.051
  • Öğrenci Velisi
  • 2.080
  • 12.051
  • Öğrenci Velisi
# 07 Kas 2012 14:52:18
İyi Adama Bir İki Soru

Anladık iyisin,
Ama neye yarıyor iyiliğin?

Seni kimse satın alamaz,
Eve düşen yıldırım da
Satın alınmaz.
Anladık dediğin dedik,
Ama dediğin ne?
Doğrusun, söylersin düşündüğünü,
Ama düşündüğün ne?
Yüreklisin,
Kime karşı?
Akıllısın,
Yararı kime?
Gözetmezsin kendi çıkarını,
Peki gözettiğin kimin ki?
Dostluğuna diyecek yok ya,
Dostların kimler?

Şimdi bizi iyi dinle:
Düşmanımızsın sen bizim
Dikeceğiz seni bir duvarın dibine
Ama madem bir sürü iyi yönün var
Dikeceğiz seni iyi bir duvarın dibine
İyi tüfeklerden çıkan
İyi kurşunlarla vuracağız seni.
Sonra da gömeceğiz
İyi bir kürekle
İyi bir toprağa.

Bertolt Brecht

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.285
  • 230.797
  • 29.285
  • 230.797
# 07 Kas 2012 18:47:42
Erdemli Olmak;
dürüst Olmaktır,
iyiliksever Olmaktır,
saygın Ve Saygılı Olmaktır,
her Yerde Her Zaman Doğrunun Yanında Olmaktır,
iki Yüzlü Olmamaktır Erdemli Olmak.
asil Davranmak,adaletli Olmaktır.
yetimin,garibanın,masumun Ve Çocukların Hakkını Yememek,yedirtmemektir.
her İşi Layıkıyla Yapmak,
ne Kazancım Olur Diye Düşünmemektir Erdemli Olmak.
emek Vermek,hak Etmek,karşılık Beklememektir,
yüceler Yücesinin Sevdiği Her Şeyi Koşulsuz Sevmek,
sevmediklerinden Vazgeçebilmektir.
..............
adem Olmak,insan Olmak,insanca Yaşamaktır Erdemli Olmak.
rabbim Erdemli Yaşamayı,erdemli Ölebilmeyi Nasip Etsin Hakedenlere..

Çevrimdışı kedicik26

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 496
  • 3.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 496
  • 3.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 08 Kas 2012 14:36:31
Benim Kışlarım Yaza Benzer

Öyle soğuklarda yanarım ki kimse üşüdüğümü bilmez.
Kimse kendime yettiğimi de bilmez de yalnız kaldığımı farzeder
En çok kışı severim ben
En çok kışın ısınmayı
Kış karları, karlar üşümeyi ve üşümek de ateşi, yazı sevdirir
Her kış gelecek yazı düşler ve ısınırım
Ve düşlerim öyle geniştir ki karlar ortasında güneşi düşünerek ısınırım
Benim kışlarım yaza benzer
En çok kendim inanırım
Kendim bilirim en fazla karların dondurduğu kadar yaktığını da
Ve bir yaz günü kaybettiğim umutlarımı, bir kışın göbeğindeki boranlarda ararım
Ben en çok yazları üşürüm
Kışın geleceğini bilmek, gelecek korkusunu depreştirir yüreğimde
Kışı düşünmekten yazı yaşayamam da
Onun için benim yazlarım kışa benzer
Ve yüreğimde yazları yaşarım, bedenim karlar altındayken
Bir tek düşüncelerimi tutsak edemem ben
Hislerimi tutsak ettiğinden ve kuşkularımı örttüğünden başka
Hep bir kış ortasında yazın ölmeyi düşlerim
Ölürüm de zaman zaman; yinede öldüğümü hepinizden gizlerim

Abdullah ÖZDOĞAN

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 08 Kas 2012 14:51:43
Aynaya bak ve tanı kendini

Deş ruhunla

Ameliyat masasına yatırdığın bdenini

Aç kalbini

Bak ve gör

Kim var kim yok orda

 

Aç beynini ve oku düşüncelerini

Korkmadan.

Korkularını oku,

Oku bütün aklından geçenleri

 

Çıkar zihnindeki bütün yasak düşünceleri

Dağıt etrafa.

Havada yüzen fikirlerini okusunlar

Okusunlar ve

Korksunlar senden

Susma haykır gücün yettiğince

Duysunlar...

Sağır olsun

Kulakları, ruhları, bedenleri

 

Ve tanı dünyayı

Tanı kendini herşeyin sonunun geldiği sırada

Ölümün başucunda

Ölümün soğukluğunda

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 08 Kas 2012 23:13:35
Ayrılırken 


Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Perde kapanıyor, film bitiyor işte,
O hiç bitmeyecek sandığımız...
Görüyorsun, konuşacak bir şeyimiz kalmadı.
Sadece bakışlarımızda hüzün.
İşte ayrılık bu; hiç beklemediğimiz...
O ikiz kardeşi ölümün.
Anlıyorum bir daha görüşemeyeceğiz
Bu son buluşmamızdır seninle
Yeni bir hayata başlayacaksın artık
Onunla, o yeni sevgilinle.
Anlıyorum artık o öpecek ellerini
Kulağına aşkı o fısıldayacak
İçinde bir pişmanlıktan başka
Benden eser kalmayacak.
Sigaranı söndür , kalkabiliriz
On adım sonra yollarımız ayrılmalı
Sakın ağlama ve bir şey söyleme bana
İnsan ayrılırken bile büyük olmalı.


Ümit Yaşar OĞUZCAN

Çevrimdışı cancancan111

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.599
  • 19.346
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.599
  • 19.346
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 09 Kas 2012 11:12:14
Boş vereceksin bazen…
Uyurken yarın uyanacakmıyım kaygısı duymadan; kendini uykunun kollarına teslim edeceksin.
Bir parça kuru ekmekle, bir tas suyla dünyanın zengini olmanın, mutluluğunu yaşacaksın.
Nefes alırken ;ciğerlerini yırtarcasına alacaksın ki yaşadığının farkına varacaksın.
Boş vereceksin bazen…
Yüreğin kan ağlasa da kocaman bir gülümseme yakıştırıcaksın ki yüzüne mutluluğu utandıracaksın.
İşini ,evini, telefonunu bilgisayarını randevu defterini atıp bir pantolon bir ceket atacaksın kendini sokağa…
Şöyle kır bayır dolaşıp, özgürce gücün tükenene kadar arkana bakmadan koşacaksın…
Sonra usulca çimlere uzanıp ,toprak ananın ninnisini işiteceksin huzurla
Boş vereceksin bazen…
Ağlamak istiyorsan gözyaşlarını akıtacaksın kim ne der kaygısı duymadan.
Bir dosta sarılırken ;tüm yüreğinle kucaklayacaksın ki sevgini hissettirebileceksin.
Seveceksen ;gözü kara dalacaksın sevdaya sonu ne olur tasası duymadan...
Boş vereceksin bazen...
Yarın ne olacak kaygısı duymadan yaşayacaksın delicesine…
Çünkü yaşamak bir sevdadır; her çağda yeni ad konan...

Çevrimdışı tayper35

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.459
  • 4.227
  • 1.459
  • 4.227
# 09 Kas 2012 16:42:03
MUM ALEVİ İLE OYNAYAN KEDİNİN ÖYKÜSÜ
bir mum yanıyordu bir evin bir odasında.
o evde bir de kedi vardı
geceler indiğinde kendi havasında
mum yanar, kedi de oynardı.

mumun yandığı gecelerden birinde
kedi oyunlarına daldı.
oyun arayan gözlerinde
mumun alevi yandı,
baktı,
mumun titrek alevinde
oyuna çağıran bir hava vardı.

oyunlarını büyüten kedi büyüdü
kendi türünde çocukçasına,
döndü dolaştı, yavaş yavaş yürüdü
geldi mumun yanına, oyuncakçasına.
bir baktı, bir daha, bir daha baktı
mumun alevinin dalgalanmasına
uzandı bir el attı.
bıyıklarını yaktırmadan anlamayacaktı..
ilk kez gördüğü mumun yakmasına
inanmayacaktı.

kedi oyunlarında büyüyordu,
mum, üşüyordu yanmalarında.
zaman ikili yürüyordu
aralarında.
bir ayrışım görünüyordu
birinin yanmalarında
öbürünün oynamalarında.

kedi oyunlarında büyüyordu,
yitirerek gitgide oyunlarını.
mum küçülüyordu yanmalarında,
yitirerek gitgide yakmalarını.

oynarken büyüyen kedi yanacak,
aydınlatırken küçülen mum yakacaktı.
küçülen yaka-yaka aydınlatacak,
büyüyen yana yana anlayacaktı.

bir mum yanmasından
ve bir kedi oyunundan
kaldı sonunda
bir gecenin tam ortasında
bir evin bir odasında
göz-göze susan
iki insan.

ii

mum yandı bitti.
kedi büyüdü gitti.
oyunlar karıştı gecelerde
suskun uykusuzluklara.

o iki insandan, sonunda
birinin anılarında kedi,
birinin dalmalarında mum
kaldı gitti.

nerede bir mum yansa şimdi
nerede oynasa bir kedi,
birbirine yansıyor, karışıyor gölgeleri...
bugün dün gibi oluyor,
dün bugün gibi.
mum ellerimi tırmalıyor,
belleğimi yakıyor kedinin elleri.
ÖZDEMİR ASAF

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 10 Kas 2012 01:15:29
ŞAFAK TÜRKÜSÜ


Beni burada arama
Arama anne
Kapıda adımı, adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne ağlama.

Kaç zamandır yüzüm traşlı
Gözlerim şafak bekledim
Uzarken ellerim kulağım kirişte
Ölümü özledim anne.
Yaşamak isterken delice
Ah.. verebilseydim keşke
Yüreği avcunda koşan herbir anneye
Tepeden tırnağa oğula
Ve kıza kesmiş
Bir ülkeye armağan
Düşlerimle sınırsız
Diretmişliğimle genç
Şaşkınlığımla çocuk devrederken sırdaşıma
Usulca açıverdi yanağımda tomurcuk
Pir sultan'ı düşün anne, şeyh bedretinn'i
Börklüce'yi
Insanları düşün anne
Düşün ki yüreğin sallansın
Düşün ki o an güneşli güzel günlere inanan
Mutlu bir yusufcuk havalansın

Beni burada arama
Arama anne
Kapıda adımı, adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne ağlama.

Yani benim güzel annem
Ala şafağında ülkemin yıldız uçurmak varken
Oturup yıldızlar icinde kendi buruk kanımı içtim
Ne garip duygu şu ölmek
Öptüğüm kızlar geliyor aklıma
Bir açıklaması vardır elbet
Giderken darağacına
Geride masa üstünde boynu bükük
Kaldı kağıt kalem.
Bağışla beni güzel annem
Oğul tadında bir mektup yazamadım diye
Kızma bana.
Elleri değsin istemedim
Gözleri değsin istemedim
Ağlayıp kokluyacaktın
Belki bir ömür taşıyacaktın koynunda.
Yaşamak ağrısı asıldı boynuma
Oysa türkü tadında yaşamak isterdim
Ölmek ne garip şey anne

Beni burada arama
Arama anne
Kapıda adımı, adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne ağlama.

Kısacası güzel annem
Bir çiçeği düşünürken ürpermek yok
Gülmek umudetmek özlemek
Ya da mektup beklemek
Gözleri yatırıp ıraklara.
Ölmek ne garip şey anne
Baba olamayacağım örneğin
Toprak olmak ne garip şey anne.

Beni burada arama anne
Kapıda adımı, adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne ağlama.

Bekle beni anne.
Bir sabah çıkagelirim
Bir sabah anne bir sabah
Acını süpürmek için açtığında kapını

Beni burada arama anne
Kapıda adımı, adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne ağlama.

Bayrak kartlarının tutsaklığından aşırıp bayramı
Sedef kakmalı bir kutu içinde
Vermek isterdim çocukların ellerine
Sonra, sonra benim güzel annem
Damdan düşer gibi vurulmak isterdim bir kıza
Gecenin kıyısında durmuşum
Kefenin cebi yok
Koynuma yıldız doldurmuşum
Koşun çocuklar koşun
Sabah üstüme üstüme geliyor

Artik duvarlari kanatırcasına tırnağımla
Şaşkın umutlu şiirler yazamıyacağım
Mutlak bir inançla gözlerimi tavana çakamıyacağım

Uçurumlar ki sende büyür
Dağdır ki sende göçer
Ben bayram derim çiçek derim
Çam diplerine açmış kanatlarını kozalak derim
Gül yanaklı çocuğa benzer
Yinede oğlunu yitirmek kim bilir ne garip şey anne
Her kavgada ölen benim
Bayrak tutan çarpışan
Her kadın toprağı tırnaklıyarak
Doğurur beni
Özlem benim kavga benim aşk benim
Adı başka sesi başka
Nice yaşıtım
Koynunda çiçekler,
Çicekler içinde yeni bir ülke getirirler.

Çevrimdışı tayper35

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.459
  • 4.227
  • 1.459
  • 4.227
# 10 Kas 2012 18:02:57
HER SABAH, YANILMAK !..
sabah olmak her gece kolay mı sanırsınız
bulutları dağıtıp güneş olarak doğmak
denizle gök arasında çiy yorgunu şehre
kurşun kubbeleri buğulu minareleri ıslak
soğuk bir trenden inmiştiniz
yalnızdınız

bilmem kaçıncı defadır
yine yanılmıştınız

hiç uyumamıştınız
gözleriniz yanıyordu
yolculuk sanki bitmemişti
birdenbire kendinizi vagonda unuttuğunuzu sandınız
sanki katar soluk soluğa tırmanıyordu dumanlı rampaları
 bir kılıç gibi çıplak
tiz çığlıklarıyla aydınlığı doğrayarak

bilmem kaçıncı defadır
yine yanıldınız

jilet mavisi bir kadın elinde purosu
değdiği yer açılıyor çok fena keskin
kim olduğunu bilen yok
işin doğrusu
yüzünü kaybetmiş aynalarda arıyordu
amerikan bara tünemiş sek vodka içiyor
geçmişinden rusça bir şarkı arayarak
sarhoş olmamak en büyük korkusu

bilmem kaçıncı defadır
yine yanıldınız

elbet en kötüsü sokaklarda tutuklanmak
hani bir kere iki yanınızda iki sivil polis
beyoğlu'ndan çekilip nasıl koparılmıştınız
nabız gibi vuran o kötü ve karanlık his
yakanızı hala bırakmadı asla bırakmayacak

bilmem kaçıncı defadır
yine yanıldınız

 ATTİLA İLHAN

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 Kas 2012 00:01:06
Aslında sen yoktun
 Yalnızca bir duayı sevdim ben
 Varlığın yalanımdı.
 Aşktım aşktın aşktı
 Geçti gitti hepsi

 Geçti gitti işte...
 
Murathan Mungan

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK