Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 18 May 2014 20:22:32
Yağmur

Yağmur yağıyor sevgilim
Fena bir sağanak
Kuşlar kuytuluklara
Kediler kapı girişlerine kaçışıyor
Birtek bana kalmış bütün sokak
Bense yine kendimi
Sende unutmuşum
Sırılsıklam
 
Abdulkadir Polat
 

Çevrimdışı sylar4

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 115
  • 2.268
  • 115
  • 2.268
# 19 May 2014 00:04:24
BU ARALAR GELSEN

Bir kuş uçuyor, Bir çiçek dalından kopuyor, Bir çakıl taşı denizde sekiyor, Dut ağacı meyvelerini döküyor, Toprak yol, tozu dumana katıyor, Tahta kapı, sövesinden kopayazıyor. Kalbim çarpıyor, İçim içime sığmıyor, Sen geldin diye deliriyorum!

Tüm zamanlarımı seni beklemek için değerlendiriyorum. Bir saniye boş vaktim yok. Şimdi içeri girsen, hazırlıksız yakalayamazsın beni. Hazırım, seni bekliyorum. Bana ördüğün kazağım sırtımda… Atkım boynumda… Yaz kış çıkartamıyorum… Gelirde görürsün diye, bîtamam bekliyorum. Dışarıda bir çıt çıksa, kapının ardında bitiyorum.

Biliyorum, vakitsiz zamanlarda iş çevirmeye bayılırsın. Kışın, denize ayağını sokmaya… Yazın, boğazlı çizmelerini giymeye… Baharda somurtup durmaya… Bayılırsın biliyorum. Terslik sen de mi; ben de mi… bilemiyorum. Çok meraklısı da değilim zaten… Ben sadece seni seviyorum. Ne tersliğe, ne de kim de olduğuna aldırmıyorum. Benim canımı acıtan… İçimi bunaltan… Beni kederden kudurtan… Yanımda olmayışın şu an! Telefona bakıyorum, çalmıyor. Mutfaktaysan “bir su getir” diye bağırıyorum. Su içmekliğim yok… seni sınıyorum. İnsan günde elli bardak su içemez ya! Hastayım biliyor musun? Bilsen yanımda olurdun, şüphem yok. Yalancıktan hastalanayım diyorum… Gelesin diye bir ateş çıksın benden… İnce hastalığa tutulmuş gibi öksüreyim… Elimi karnıma tutup ağlayayım istiyorum. Sonra vazgeçiyorum… Çocukça şeyleri sevmezsin sen… Zaten biliyorum; bir evde bir kişi şımarır… Bizim evin şımarığı sensin.

Peki, ben ne olacağım? Hastalanmak, şımarmak, seni sıkmak yok. Peki, ben ne olacağım? Kapı beklemekten, mutfak kollamaktan, telefon kurcalamaktan korkuyorum. Aslında seni kaybetmekten korkuyorum. Benden nefret ettiklerini anladığım en yakın arkadaşlarım… Bekleme diyorlar! Bakar mısın, seni beklememeliymişim! Gelmeyecekmişsin çünkü. Boş laf! Sen beni ebediyen terk edebilir misin? İçinde kocaman bir boşluk olmaz mı o zaman? Anlamıyorlar işte bütün bunları, beni sevmediklerini yeni anladığım en yakın arkadaşlarım. Ama sende bunca zamandır bir telefon olsa açsaydın ne olurdu? Kızgınsın biliyorum, beni cezalandırıyorsun. Ancak bu kadar yeter, ben dersimi aldım. Bundan sonrası beni öldürmeye girer. Arkamızdan dedikodu ediyorlar biliyor musun? Güya sen başka biriyle delicesine sevişiyormuşsun! Dedikoduları azdırma çabuk dön. İçim sızlıyor, yalan olduğunu bildiğim halde… Yine kızma bana, yalan da insanın içini acıtabilir. Gel yanıma, geç karşıma, “yok öyle şey” de bana. Sana inanmaya yazgılıyım ben, meraklanma.

Ortalıkta benim için, “bu kız uğruna kafayı yedi” diyorlarmış, aldırma. Kafayı yemedim ya, bu aralar gelsen hiç fena olmaz. Bir kuş uçuyor, Bir çiçek dalından kopuyor, Bir çakıl taşı denizde sekiyor, Ben sensin sanıyorum. Millet beni deli sanıyor. Bu aralar gelsen hiç fena olmaz.

İrfan Gürkan ÇELEBİ

Çevrimdışı sylar4

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 115
  • 2.268
  • 115
  • 2.268
# 19 May 2014 00:38:02
uzaktan seviyorum seni kokunu alamadan, boynuna sarılamadan yüzüne dokunamadan sadece seviyorum … öyle uzaktan seviyorum seni elini tutmadan yüreğine dokunmadan gözlerinde dalıp dalıp gitmeden şu üç günlük sevdalara inat serserice değil adam gibi seviyorum öyle uzaktan seviyorum seni yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden en çılgın kahkahalarına ortak olmadan en sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan öyle uzaktan seviyorum seni kırmadan dökmeden parçalamadan üzmeden ağlatmadan uzaktan seviyorum öyle uzaktan seviyorum seni; sana söylemek istediğim her kelimeyi dilimde parçalayarak seviyorum damla damla dökülürken kelimelerim masum beyaz bir kağıtta seviyorum

…

Cemal Süreya

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.100
  • 2.904
  • 12.100
# 19 May 2014 10:22:50
Şair, Dünya Sana Küsmüş Diyorlar - Ahmet Erhan

 Şair, dünya sana küsmüş diyorlar
 Sen barışamazken kendinle bile
 Her varlık beyninin bir uzantısı olsa, neye yarar
 Çığrından çıkmış bu evrende?

 Doğanın bir anlık dalgınlığından doğdun
 Suyun, toprağın yalnızlığından
 Hep kendi içinde yürür durursun
 Tanrıların gücenik kalması bundan

 Kumdan kaleler yapıp, bozmakta üstüne yoktur
 Beş duyunu yüzle çarptığın görülmüştür
 Şimdilik yirmidört bilinmeyenli bir denklem yaşamın
 Bir gün elbet aylara, günlere de bölünür

 Şair, dünya sana küsmüş diyorlar
 Enlemleri, boylamları birbirine karıştırdığın için
 Bizimle uzlaşmadı, diye bağırıyor dinibütün olanlar
 Sonun kötüye varacak, bildiririm…

 Ahmet Erhan

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 19 May 2014 13:21:14
GÜL ÇAĞRISI

Seslenişin bir gül çağrısı,
Gönlünde hasretin ağrısı
Yedi yerden vurgunlar,
Kurşunlar yemiş gibisin
Bunu bilirim,
Bu hasretin yangınında
Bulutlanır, dumanlanır
Bende ölürüm...
Sen, ferah feza çağrını
Durmadan yenile
Ben, nihavent bir ezgiyle
Bir gün mutlak gelirim...

CELALETTİN KURT

Çevrimdışı paptyaeylüler

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.071
  • 7.292
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.071
  • 7.292
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 19 May 2014 15:57:42

Yolculuk

Sen bir kuştun
Çok uçmuş yorulmuştun
Bense kıştım,
Her şeyden bıkmıştım
Sen güneştin
Ben biraz sonbahar
Bak heber vermeden gidiyor yolcular
Her gun bir parçamız kopar
Ama seninki çok büyük
Sen bir sistin
Bense biraz pus
İkimiz kaldık yok başka çaremiz
Sen denizdin
Ben içindeki tuz
İkimiz kaldık bitiyor yolumuz.

 

Bülent Ortaçgil
 

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.100
  • 2.904
  • 12.100
# 19 May 2014 16:03:39
GÜNLER PERİŞAN



yırtarak geçiyor kalbimizden
hayatı da törpüleyen zaman

şuramızda birşey var
acıya benzer
umuda benzer
böyle günlerde hayat
hem acıya, hem acıya benzer
gün ölümle başlatıyor hayatı
her şafak taze bir ölünün üstünde doğuyor
her sabah ölümü anlatıyor gazeteler
sol köşede ölümü kutsallaştıran bir fotoğraf
yeni bir cinayetin röntgenini çıkartıyor gövdeme
beynim sabırla keskin
iğdişliyor haber bültenlerini, yorumları, sahte ölüm ilanlarını
bizim ilanlarımız çoktan verilmiştir
gelirse de bilinir nerden ve nasıl
böyle ölümün yücedir adı
ha kanağacı canım, ha gelincik tarlası
çünki ölümün kanıdır besleyen
bir başka baharın tohumlarını
şuramızda birşey var
bizi onduran şey
acıya saran
umudu kuşatan

kalbim: kalbim mi desem
var kalbim: yaşayan ben
hayatla ölümle cinayetle
gazetelerde, radyolarda, eski üniversitelilerde
eski prof hocalarla
yaşayan ben: geç mi kaldık/kabul edemem
ah benim sevgili annem
oğlunda elbet yurtseverden
birgün bırakırda sizi yüzüstü
yüzüstü değil: elbette bizüstü
bırakır da: kötü sarmaşıkları, yaban güllerini
bırakır da: sekizyüzlük hırtları, şunları, bunları
giriverir senin sıcacık kucağına
yani hem sana karşı, hem senin için
giriverir o yanılmaz tarihçinin yaprağına
ölüm mü dedim annem
ölüm senin gibi güzel annelerin
senin gibi güzel çocuklar feda etmiş
o tarih atlasında
bir kırmızı gül olur ancak
koksun diye çocukların bahçesi

şuramızda, tam şuramızda
kanserli bir virüs gibi kanımıza karışsa da bizi yaşatan günler perişan

işte bir bir kırıyorlar  dalıylan
yeryüzünün olgunlaşan meyvelerini
çünki biliyorlar vakit dar
oysa dalları kırılmayan ölür mü sonsuz ağaç
hayatı pekiştiren kökümüz var
dünyayı emeğe kazandırmak için
hayata ve ölüme sonsuz bir anlam veren
kanağacına sözümüz mü var

biz şimdi gidiyoruz gibi ya dostlar
birgün döneriz elbet
acısız, adsız

ölümsuyu sürünün
sürünün ölümsuyu
bir ölü bir dirinin kanıdır
besler hayatsuyu

şuramızda, tam şuramızda
tarihe nasıl anlatsam

ey anneleri korkutan
bizi yaşatan kan

günler perişan





Arkadaş Zekai ÖZGER

Çevrimdışı selenasu80

  • Aktif Üye
  • **
  • 18
  • 43
  • 18
  • 43
# 19 May 2014 16:22:31

Bayrak

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.

Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin dibinde öleceğim.

Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!
 
Arif Nihat Asya

 

Çevrimdışı selenasu80

  • Aktif Üye
  • **
  • 18
  • 43
  • 18
  • 43
# 19 May 2014 17:06:57
Gül gözlerine vurgun
Ümitlerin sana tutkun
Lale sümbül sana meftun
Dünyalar tatlısı sensin
Aşkın varlığı sensin
Ne güzel bir duygu
Eşsiz bir sevgilisin

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 19 May 2014 19:13:26
bu şiirde iki göz var
biri senin; biri onun
Senin o karanlık, küf kokulu
matem gözlerini terkediyorum

biliyorum; saçlarının sarısı
gözlerinin yeşiline karışmış
biliyorum; sana benzemek için
melikeler birbiriyle yarışmış
fosforlu ve derin bakışlarına
çağlar boyu nice destanlar yazılmış
oysa ben görülmedik bir lale yaprağına
gökleri kıskandıran bir destan yazıyorum
gözlerin değişip kaplasın karanlığı
bütün ufukları sarsın gözlerin
gene de hep bende kalsın gözlerin

l
kapama gözlerini; karanlıktan korkarım
atlılar kaybeder yolunu, hasretimin
posta güvercinleri geri dönmez ülkeme
yaslı dereler gibi mutsuzluğa akarım
kapama gözlerini; karanlıktan korkarım

ll
ateşten ve köpükten sıyırıp ellerimi
mekanımı gülistan eyleyendir gözlerin
isyanıyla ihtiras ve gerilim yaşayan
Kabil’in ruhunu kan eyleyendir gözlerin
vuslat aşkını Leyla düşürmedi çöllere
arzı Mecnun’a hicran eyleyendir gözlerin
gözlerinde başladı tarihin macerası
Adem’i Havva’ya ram eyleyendir gözlerin
Kerem dağlar ardında aradı gözlerini
Kamber’i bile viran eyleyendir gözlerin
Ferhat dağları deldi yolunu bulmak için
sevmeyenleri giryan eyleyendir gözlerin
suların emzirdiği muamma bir çocuğu
yedi iklime hakan eyleyendir gözlerin

lll
gözlerin göklerinde
her yüzyılın başında
birer akkor olmuş gözlerin
çekip çıkarsam da mısralarımı
ben yalnız gözlerinin şairiyim aslında

hangi rüzgara verdiysem aşkımı
beni alıp yangınlara götürdü
muştu beklediğim bütün yelkenlilerden
ateş düştü içime

lV
yüreğimden fışkıran bir “ah” mıdır gözlerin
beni benden koparan “eyvah” mıdır gözlerin
Bu gözler, o aydınlık o güzel gözler değil
yoksa yalancı mıdır, günah mıdır gözlerin
ses midir, aynalarda çarpan kulaklarıma
kürdili hicazkar mı, segah mıdır gözlerin
Arif Bey’i Itri’yi ömür boyu inleten
nihavend mi, sultan-ı yegah mıdır gözlerin
kubbesinde yitirdim zaman duygularımı
akşam mıdır, gece midir, sabah mıdır gözlerin
ruhumu baştan başa acılarla dokuyan
beynimi kurşunlayan silah mıdır gözlerin
her köşede zifiri bir silüet bırakan
gönül memleketimde seyyah mıdır gözlerin
renkler avare; sitem başıboş kuytularda
mavi midir, yeşil mi, siyah mıdır gözlerin
yoksa yalancı mıdır, günah mıdır gözlerin

V
nihan kıldı gözlerin bana kapılarını
oysa ben gözlerinden girerdim yüreğine
her bakışın bir damla ab-ı zindegan idi
hicranlı her gülüşün bin yıllık figan idi
içime, soluşundan sonra koyu renklerin
birer şirpençe gibi düştü gözbebeklerin
feryadıma gök bile bigane değil şimdi
söyle, kurtuluşun mu, harabın mı gözlerin
gözlerinde mi mehtab; mehtabın mı gözlerin

Vl
çağlayanlar bile hararetlidir
buğday başağının açlığıdır ufuklar
siperleri aşıklar mı doldurmalıydı
zalimler mi
neden böyle hıçkırıklı, umutlar

Vll
beni hangi urganla bağladın gözlerine
beni hangi ırmağa karıştırdın yeniden
senden kopamıyorum gözlerin var oldukça
sensiz yapamıyorum yüzün bahar oldukça
gözlerine baktıkça duruluyor yüreğim
ölse de, gözlerinden soruluyor yüreğim
indirme kirpiğini; tutuşmasın kainat
nazar kıl; ferahlasın; kavruluyor yüreğim
sensiz küle dönerek savruluyor yüreğim

Vlll
diyorlar ki ağla
ağla ki dumanı dağılsın yolların
ağlamayı denizlere bıraktım


yalnız gözlerindir hayatta kalan
uğruna adandığım
mahşeri sularla çevirip dört yanından
gönlümde sakladığım
aynalarda arayıp bulamazken günboyu
gölgesinde konakladığım
gözlerindir ufkumda dalgalanan

Rüstem’in kanını döktüm yerlere
İstanbul’u kuşattım gözlerin için
Azrail’e koştum siperlerimden
gözlerine baka baka dirildim
niçin kızıl kıyamettir gözlerin bu gün
niçin heyelan var eteklerinde
İsrafil’den işaret mi almışsın
yanaklarında mahşer kalıntısı
dudaklarında mizan
bütün gamlı hüdhüdler Belkıs’le döner sana
yıldızlar vuslat için her gece iner sana
rengini, gözlerinde kaybolan bilir

lX
gözlerin uğrak yeridir bestekarların
şairler hüzne dalar yeşil okyanusunda
eşiğinde ölümsüz dilenciler
gözlerin gecenin intiharıdır

sen gözlerine mahkumsun; gözlerin bana
ben şiir yazmasam, kim tanır gözlerini
geçerken yalnızlık sokağından
hangi demirci indirir parmağına çekici
hangi berber yanağını keser müşterisinin
gözlerine bakmasam, doğar mı güneş

X
gözlerin boşluğa akan bir ırmak değil
gözlerin sadece ölmek, yaşamak değil
gözlerin tükeniş doruklarında
bulunmayanları aramak değil
gözlerine aşina olduğum günden beri
ben artık her gece sesleniyorum
düşe kalka
yorgun argın
derbeder
yapayalnız
duruyorum; yanlış anlaşılıyor
her hücremde bir inkılab
her gönlümde bir mahitab
evim harab; ömrüm harab
ne ay kaldı, ne de mehtab
gök bulanık; ufuk silik
gene de mağrur ve dimdik
yürüyorum; mezarım oluyorsun ansızın

Xl
bu son şiir, o küflü gözlerine yazılan
bu son mezar kalbimde hicranla kazılan
senin gamsız gözlerin kahkahalar atarken
benim gözlerim viran; ağlamaya değer mi
her cilven bir ıstırab; her nazın kapkaranlık
yorgun kuraklığında ıslanmaya değer mi
hiç güzel olur muydun gözlerin olmasaydı
ateşlere girmeye ve yanmaya değer mi
bir kevser ırmağında serinlemek dururken
sellerine karışıp bulanmaya değer mi
aydınlığın gözleri çağırıyor kalbimi
zehir bakışlarınla boyanmaya değer mi
gözlerine bir ömür dayanmaya değer mi


Nurullah Genç

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.100
  • 2.904
  • 12.100
# 19 May 2014 20:53:16
NEHİRLER BOYUNCA KADINLAR GÖRDÜM

Porsuk nehrinin geçtiği kadınlar
 Hepsine yüzer kere rastladım en azdan
 Umustsuz sevdalara tutulmak onlarda
 Bozkıra doğru seyrele seyrele yaşamak onlarda
 Verdi mi adama her şeylerini verirler
Ben gördüm ne gördümse kadınlarda
Porsuk nehrinin geçtiği

 Kızılırmak parça parça olasın
Bir parça ekmek siyah, on kuruşluk kına kırmızı
 Taş toprak arasında türküler arasında
 Karanlıkta bir yanları örtük bir yanları üryan
 Kocaman gözleriyle oy anam bu kadar dokunaklı
 Kimler ürkütmüş acaba bu kadar kadını

Dicle kıyılarına tiren varınca
 Büyük bir gökyüzü git allahım git
Genel olarak önce kaşları görünür
 Sonra bütünsüz uykuları kaşla göz arasında
 Yanaklarında çıban izi taşıyan kadınlar
 Gül kurusu

 Bir gün sizin de yolunuz düşer memlekete
 Siz de görürsünüz bunları kadınlarda
 Ödevleri  yenilmek olan hep
 Bıçakla kemik arasında
 Susmakla ağlamak arasında
 Yenilmek
 Kadınlar

(1955)
 (Üvercinka)
Cemal SÜREYA
 

Çevrimdışı eslemnurum

  • Uzman Üye
  • *****
  • 10.560
  • 26.279
  • 10.560
  • 26.279
# 20 May 2014 01:14:45
Şaşırdım Kaldım İşte

Sözde, senden kaçıyorum dolu dizgin atlarla..
Bazen sessiz sedasız ipekten kanatlarla..

Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla..
Karşıma çıkıyorsun en serin imbatlarla..

Adını yazıyorsun bulduğun fırsatlarla..
Yüreğimin başına noktalarla.. Hatlarla..

Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla..
Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla.

Ne olur bir gün beni kapında olsun dinle..
Öldür bendeki beni..
..Sonra dirilt kendinle!

Çarpsan karasevdayı en azından yüzbinle..
Nasıl bağlandığımı anlarsın kemendinle..
Kaç defa çıkıp gittim buralardan yeminle..
Ama her defasında geri döndüm SENİNLE..

Hangi düğüm çözülür.. Nazla.. Sitemle.. Kinle..
Ne olur bir gün beni, kapında olsun dinle..

Şaşırdım kaldım işte, bilmem ki n'emsin..?
Bazen kızkardeşimsin.. Bazen öpöz annemsin..
Sultanımsın susunca, konuşunca kölemsin..
Eksilmeyen çilemsin..
Orada ufuk çizgim, burda yanım yöremsin..
Beni ruh gibi saran sonsuzluk dairemsin..

Çâresizim.. Çâremsin..

Şaşırdım kaldım işte bilmem ki neyimsin...
 
Yavuz Bülent Bakiler

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.706
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.706
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 20 May 2014 15:56:55
hepsi sizin olsun
hepsi..
istemiyorum...
apartmanlar,
yatlar, katlar,
son model arabalar,
uçaklar...
hatta çelik,
altın,
elmas...
sizin olsun
ama ağaçlar,
ama kuşlar,
ama çocuklar,
gökyüzü ve yıldızlar benim olsun...
ne varsa geriye kalan,
yani ne varsa anlamsız ve değersiz olan,
sizin olsun..
yeter ki,
yeter ki gözünüz doysun...

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 20 May 2014 15:59:39
/...ben en çok dalında severim gülü
zira koparılmış her gülde...
görürüm bir bülbül ölümü.../

bilir misiniz…!
bir gül kaç yaşını görür
genç mi ihtiyar mı…kaç yaşında ölür
.
hangi aşk ezgisini söyler… sevgisinin rengi nedir…bülbülle hangi dilde konuşur
.
leylâ gibi yanar mı
ana yüreği gibi kanar mı
aynaya bakar mı…nefesi kokar mı
.
mateminde hangi ağıtı yakar
vazodaki esir gülü…güldürür mü bahar
.
güle baharı kim öğretir

balı…arıya karşılıksız mı verir
aşiyanında yavrusunu nasıl emzirir
gamzesi kan…busesi ateş…ya göğsü
bir gülün en hareli yeri neresidir
.
gözleri ne renktir…düşünde ne görür
yakaya takılmış gül ne düşünür

-sevdalar niçin hep gül kokar-
-hangi kalp gülsüz yama tutar-
.
-dikenler içinde… hangi el müşfiktir bir gül kadar – .
dikenini bile kırmaya kıyamazken rüzgâr
gülün feryadından bi haber…güllere dadanmışlar

//...beni en çok… defter arasında kurutulmuş gül
ve başucunda semah dönüp ona ağlayan bülbül yaralar…//


tahsin özmen

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 20 May 2014 16:13:57
 Her şey birdenbire oldu.
 Birdenbire vurdu gün ışığı yere;
 Gökyüzü birdenbire oldu;
 Mavi birdenbire.
 Her şey birdenbire oldu;
 Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan;
 Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.
 Yemiş birdenbire oldu.

 Birdenbire,
 Birdenbire;
 Her şey birdenbire oldu.
 Kız birdenbire, oğlan birdenbire;
 Yollar, kırlar, kediler, insanlar...
 Aşk birdenbire oldu,
 Sevinç birdenbire.

 Orhan Veli

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK