Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı senerss

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 936
  • 294
  • 936
  • 294
# 04 Ağu 2009 18:00:38
aradığım sendin

odam, ırmakları kurumuş odam
dört duvarında unuttuğum resimlerin
yansıyor aynalarımda, geçmişimin mahzenlerinde
aradığım sendin
yitip giden ayak izlerinin boşluğunda

pencerem, önümde ağaçların eğildiği pencerem
yapraklar dertleşiyor benimle
neden doğdun zaman eskiten, neden
ne söylesem köşede oturan yalnıza
aradığım sendin
camlara yansıyan akşam güneşinde

balkonum, önümde kocaman bir dünyanın açıldığı balkonum
akşam sessizce sokulasım geliyor bir kıyısından
ansiklopediler karıştıran bir gezgin gibi
hazırlıklı olmalıyım seni yitirmeye, silmeye benden
aradığım sendin
kapımın her çalınışındaki tedirginliklerimde

gültekin emre

Çevrimdışı okuls

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.264
  • 1.325
  • 3.264
  • 1.325
# 05 Ağu 2009 09:53:20
HERŞEY SENSİN

Hangi şiirin, hangi cümlesinde,
Hangi şarkının, hangi nağmesindesin?
Ey benim gözlerinden hayat bulduğum!
Her şiirde hece sensin.
Her şarkının sözlerisin.

Söyle bana hangi mevsim?
Kışta sensin, hem güneşsin.
Ey benim teninden gül soluduğum!
Her mevsimde sen güzelsin.
Güzeller içinde çok özelsin.

Zaman sensiz nasıl geçsin?
Sabah sensin, akşam sensin.
Ey benim aşkından huzur bulduğum!
Hâyâl sensin, hem düştesin.
Gül olmazsa bülbül neylesin…

Çevrimdışı sultanmurat

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.620
  • 6.140
  • 2.620
  • 6.140
# 05 Ağu 2009 21:19:44
Yürek Yangınları

Ansızın bir duman yükselir gülüm,
Bu ruhsuz kentin ufuklarında...
Ve.. Yangınlarda gönüller...
Kavrulan bedenindir, kış ikindilerinde..
Ve.. Bin yalana adanmıs taptaze yürekler...
Ağıtlarım SANA’dır.. ZAMÂNA’dır,
Ve.. SENDEKİ BANA’dır, gülüm!..
Bir bir boyun büker fidanlarım,
Dallar tomurcuklanmaz, çiçeklenmez baharlar..
Ve.. Meyve vermez artık ağaçlar..
Bu hasat mevsimidir gülüm!..
Ve.. Biçilen yüreklerdir,
Aysız gecelerde,
Hiç ekilmemiş topraklardan...
Ah!.. Yine yangınlarda yüreğim!..
Ah!.. Bu Aysız geceler!..
Bu bereketsiz toprak, bu ruhsuz şehir!..
Gülleri hep kokusuz, kokuları gülsüz şehir!..
Ah! O, insanları nursuz sehir!..
Biliyorum yangınlarda yüregin!...
Ağıtlarım ZAMÂN’adır gülüm, feryatlarım SANA..
Ve isyânım: SENDEKİ BANA’dır..
Bilirsin: Baş eğmişsem, bu yalnızca RAHMAN’adır..
Ve.. Şikâyetlerim, asla O’ndan degil, ONA’dır..
Yemin olsun ki, ZAMÂN’a, SANA ve SENDEKİ BANA,
Ve.. ilk başta YARADAN’a..
Yemin olsun ki, Va’dedilen, elbet olacak gülüm!..
Iste o gün: Ebâbil Kuşları’nın kanatlarında YÜREKLERİNİZ,
Şehri teslim alacak, Ebrehe’nin Ordusu’ndan..
Şehri ve zamâni..
Ve.. Özbenliklerini, nefsin sultasından..
Ve bitecek yangınlar gülüm!..
Bitecek ve ateşler gül bahçesine dönecek...
Iste O GÜN, Ben olamasam da SENDE,
Bil ki.. Sükürlerim RAHMANA’dır..
Ve bu seslenişim, SANA ve SENDEKİ BANA ve ZAMÂNADIR..

Sezai Karakoç

Çevrimdışı burcum7

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.405
  • 41.902
  • 5.405
  • 41.902
# 06 Ağu 2009 00:32:56
***...HAYAT...***
Hayat ertelenmelerle yaşanmaz,
Hayatı ertelemeye çalışırsan
Siler geçer seni bir anda!
Onunla didişmek de olmamalı amacın
Unutma ki erdem dediğin
.........hakkıyla yolculuk etmektir zamanda.


Bir gün sen yenersin, bir gün o
Bir gün "güzelmiş meğer hayat" dersin
Bir gün yanar canın, kahredersin
Unutma ki erdem dediğin
.........yenilgileri de sevmektir her savaşta.


Bazı sabahlar yerinden doğrulmak istemezken
Bazen sabırsızlıkla beklersin doğacak güneşi
Bazen her şeyi bırakıp gitmek gelir içinden
unutma ki erdem dediğin
..........ne olursa olsun yakışmaktır umuda.


Şikayet ettiklerini değiştiremezsen
Sadece mutsuz olur, mutsuz edersin inan
Her neyse mutsuz eden seni yaşarken, bir düşün?
Unutma ki erdem dediğin
..........."yürekli olabilmek" değil, "yürekli kalabilmek" tir.

İnatla!!!!!!!

Çevrimdışı beyay77

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.065
  • 668
  • 1.065
  • 668
# 06 Ağu 2009 10:37:33
BİZİM OLSUN


Yeryüzü padişahların, kralların olsun.
Cehennem kötü insanın olsun, cennet iyi insanın..

Tanrıya toz kondurmamak meleğin işi olsun,
Temizlik, cennet kapıcısının işi..

Kim, ne olursa olsun,
Sevgili bizim olsun tek,
Canı, canımız olsun..

Çevrimdışı okuls

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.264
  • 1.325
  • 3.264
  • 1.325
# 06 Ağu 2009 12:02:21
BENİ YAKIŞINA

O esrarlı yangına bu can nasıl dayandı?
Sahile vurdu kalbim,su yandı,kum da yandı.
Bir mum gibi eriyip aktı uykusuzluğum,
Ölüme başkaldıran dertli uykum da yandı.

Yurdundan mahrum edip dolaştırdın Cem gibi.
Ruhumla söndü alev,sonra ruhum da yandı.
Kül oldu bir yiğidin figanıyla her umut.
Bülbülün küllerine konan puhum da yandı.

Böylesi bir yangını görmedi Nemrut bile.
Kaktüsün gölgesinde nazlı âhım da yandı.
Âhımdır zannederdim en belalı kıvılcım,
Kirpiğine dokunan kanlı âhım da yandı.

Bir damla su ver bana ey çöl! Bari sen küsme.
Kalmadı hiçbir şeyim bak,günahım da yandı.
Yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme.
Ülkem yıkıldı heyhat!
Ordugâhım da yandı.

Köleleri her akşam duman kıldı gözlerin,
Başıma tâc ettiğim padişahım da yandı.
İlk defa böylesine tutuştu gökkuşağı.
Renklerim siyah oldu ve siyahım da yandı.
O'ndan başka ne varsa yandı,
Yandık sen ve ben.
O'nu göreyim diye,kıblegâhım da yandı.

NURULLAH GENÇ

Çevrimdışı senerss

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 936
  • 294
  • 936
  • 294
# 06 Ağu 2009 12:25:46
CEBECİ İSTASYONU VE SEN         

 

Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü

İncecikten bir yağmur yağıyordu yollara

Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi

Sıcak bir kara sevda

Yüreğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu;

Acımsı, buruk.

mühürlenmişti ağzımız bir sessizlik içinde

Sessizliği üstümüzden atamıyorduk

Bir saçak altında kararsız, yorgun

Saatlerce duruyorduk

Kimse görmüyordu bizi

 

Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü

Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi

Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü

Bir başka türlüydü bu insanlar

Sen bir başka türlüydün

Gözlerin yine öyle bir bilinmez renkteydi

Gözlerin gözlerimde erimekteydi

Bir mermer heykel gibi yanımda duruyordun

Beni bırakma diyordun

 

Meyhane sarhoşları gibi sırılsıklam

Bir yalnızlık duyuyorduk

Ağlıyordun, ağlıyordun...

 

Cebeci İstasyonunda bir tren

Nefes nefese soluyordu

Gerilmiş bir keman teli gibiydik

 

Ankara Kalesi'nde bir eski çalar saat

Bilmem kaça vuruyordu

Bir yağmur yağıyor inceden ince

İçimizdeki binbir düşünce

Harmanlar misali savruluyordu

Islanmış bir ceylan yavrusu gibi

Tiril tiril titriyordun

Gitsek gitsek diyordun.

 

Yüreğimin atışından deli gönlümce

Sırıl sıklam, paramparça, permeperişan

Türküler söylüyordum

Ağlıyordun, ağlıyordun...

 

Şimdi, şimdi seni düşünüyorum

Cebeci yollarında rüzgarlar esiyor, serin

Paramparça düşmüş gönül ufkuma

İki yıldız gibi gözlerin

Gel Ey ciğerime saplanan hançer

Gel ey yüreğime oturmuş kurşun

Göçmen kuşlar gibi çok uzaklardan

Gel artık

Ne olursun
                                     Y.Bülent Bakiler

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.857
  • 1.093
  • 11.857
# 06 Ağu 2009 16:02:50
m.f.k.


AKINCI TÜRKÜLERİ

Tuna boylarında sıra selviler
Tan yeri estikçe sessiz ağlarmış;
Gül bahçelerinde baykuşlar öter;
Şu virânelikler eski bağlarmış.

Namazgâh bir otluk, kalmamış taşı;
Çeşmelerden akan, kanlı gözyaşı...
Orda bir güzel var, çatılmış kaşı;
Ak alnına kara çatkı bağlarmış...

Kırık minârelerden duyulmaz ezân...
Hep ocaklar sönmüş, devrilmiş kazan.
Bir inilti duydum, sandım bir ozan;
Sesime ses veren karlı dağlarmış.

Söğüt dallarında hasta serçeler
Eski akın destanını heceler.
Tuna ağlıyormuş bazı geceler;
Göğsünde kefensiz şehitler varmış.

Bozulan bağların üzümü acı;
Asi köle kesmiş eski haracı;
Yine yedi kral giymişler tacı,
Şahin yuvasını kargalar basmış.

Haydi eski ozan, al sazı ele,
Düşmanlar içine düşsün velvele;
De ki: Hor bakmayın bu durgun sele
O, yetmiş bir kavme akın çıkarmış...

Çevrimdışı okuls

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.264
  • 1.325
  • 3.264
  • 1.325
# 08 Ağu 2009 11:12:45
HASRETİN ATEŞTEN BİR GÖMLEK GİBİ....

Sana olan duygularım can,
Yaralar açmış sızılıyor,
Yüreğimin derinliklerinde.
Bağışıklık kazanmış, acılara yüreğim.
Hiçbir ilaç derman eylemez oldu son günlerde.
Sensiz her şey manasız,hiçbir şeyin ruhu yok.
Güneşin doğuşunda umut ,batışında sevda yok.
Karanlık gecelere ışık saçan mehtabın,
Kayarken dilek tuttuğumuz yıldızların,
Büyüsü bozulmuş,sen olmayınca yanımda.
Özlemin yıllar yılı,yüce dağlara dönüşmüş,yüreğimde,
Hasretin ateşten gömlek gibi,yakıyor bedenimi.
Gelenden,geçenden,göç eyleyen göçmen kuşlardan,
Haberini sorarım,selamını beklerim yıllar yılı can.
Lakin
Ne ses var senden nede bir seda,
Ben sana diyemem asla elveda.
Bu can bu tenden çıksa da hülya,
Gözlerinden yaşlar akmasın asla.

Ne söylesem senin, güzelliğini tarif edemem.
Sevdalıyım sana, gönül defterimden silemem.
Sen ellerin oldun , sana benim yarim diyemem.
Seni unutup bir başkasını, bil ki asla sevemem.

Yad ellere gidişinin, bilirim bir nedeni vardı,
Ayrılırken canın değildi, cansız bedenin vardı.
Gelinlik diye sırtında giydiğin, kefenin vardı.
Giderken geride bıraktığın canlı bir cenaze vardı.

Çevrimdışı beyay77

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.065
  • 668
  • 1.065
  • 668
# 08 Ağu 2009 14:50:39
Bayramda Ağlar

Ağla güzelim
Sevenler de ağlar
Acılıdır bizim elde bayramlar
Kimi aramaktan
Kimi beklemekten
Ağlar bayram günleri

Ayrı düşen hep ağlar
Geçit vermez
Karlı dumanlı dağlar
Gidipte dönmediler
Suçsuzlar günahsızlar
Sen beklemekten, diğeri aramaktan
Ağlar bayram günleri

Fakirler hep ağlar
Gariplerin değildir bayramlar
Hor görülür
Yoksullar, kimsesizler
Biri yalnızlıktan
Biri yokluktan
Ağlar bayram günleri

Ağla güzelim
Çözülenler hep ağlar
Kayboldu birer birer dostlar
Geldi geçti bunca bayramlar
Ne soranlar oldu, ne arayanlar
Sen dök göz yaşlarını her bayram
Doldur kuruyan kan göllerini
İçsin zalimler avuç avuç
Eğlensinler bayramdan bayrama
Sen ağla güzelim
Ha sen ağlar, ha ben ağlar
 
Mustafa Yiğit
 

Çevrimdışı elvir

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 188
  • 205
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 188
  • 205
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 08 Ağu 2009 14:57:51
Bavulları hep toplu durmalı insanın...

Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı...

Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vaz­geçmeli...

İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı...

Yalnızlığa alışmalı...

 

*  *  *

 

Çünkü "omuz omuza" günlerin vakti geçti. Dayanışma... günümüz borsasının değer kaybeden hisse senet­lerinden biri artık...

Bireyin keşif çağı, geride kı­rık dökük yalnızlıklar bıraktı.

Terörün bile bireyselleştiği çağdayız. Zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil; zaman, tek başına dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır.

 

*  *  *

 

İşte o yüzden alışmalı yalnız­lığa...

Sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı insan... Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı... Hüzünlü bir şarkıyla paylaşı­lan gecelerde başım dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli... Sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı...

Romanlardan yalnızlığı yücelten paragraflar asmalı evin en görünür duvarlarına...

"Yalnızlık paylaşılmaz/ Paylaşmılsa yalnızlık olmaz" dizeleriyle başlamalı güne...                        

Telesekretere "şu anda size cevap verebilecek kim­se yok" denmeli, "... belki de hiçbir zaman olmaya­cak..."                                                      

Cevapsızlığa, sessizliğe ısınmalı...

 

*  *  *        

 

Oysa sessizlik haksızlığa alkıştır.

Haklılığın onuru yaşatır insanı... Susmanın utancı öldürür.

O yüzden en sessiz gecelerde ''doğruydu, yaptım"la teselli bulmalı insan...

Feryada komşuların yetişmemesine, soğuk duvar diplerinde sessizce ağlaşmaya alışmalı... Kendiyle he­saplaşmaya çalışmalı...

Gece yastıkla ağlaşmaya, sabah aynayla gülüşmeye, kendiyle hüzünlenip, kendiyle keyiflenmeye hazır ol­malı...

Hep başını alıp gidebilecek kadar cesur, ama hep kalıp savaşacakmış kadar gözüpek olabilmeli...

Sessizliği, sese dönüştürebilmeli...

 

*  *  *

 

Ve sırt çantasını her daim hazır tutmalı insan...

Yollarla barışmalı...

Yalnızlığa alışmalı...


Can DÜNDAR

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.008
  • 23.135
  • 5.008
  • 23.135
# 08 Ağu 2009 23:09:57
Oğuzam
Türk menem...
Bayatlardan Türkmenem...
Damarlarındaki asil kan
Aslına çektiğin ırk menem...
Yaprağın asılı dallar,
Gövdeni taşıyan kök menem...
Yolunu gözleyen yar
Aşkınla çarpan yürek menem...
Can içre canan bilmişem gavim gardaş, nerdesen...
Yedi koldan,
Yirmidört boydan
Gelmişem Orta Asyadan...
Yayından fırlayan ok
Huduttan hududa atılan mızrak
Deli havalar soluyan kısrak
Gibi esmişem...
Az gitmişem, uz gitmişem
Dere tepe düz gitmişem...
Kuş uçmaz kervan geçmez dağları
Göçebe adımlarla gezmişem...
Irağı yakın, yurdumu Irak eylemişem...
Tırnaklarımla oymuşam tortu kayaları
Kıraç toprakları gözyaşlarımla sulak etmişem...
Kızgın tohumlar serpmişem,
Emek vermişem,
Aşa getirmişem...
Türk illerine haber salmışam
Gavim gardaş, nerdesen...
Selçuklu şah-ı sultanlarım adım atmış otağıma
Kapıda karşılamışam civan mert erlerimi
Başım gözüm üstüne berhudar ağırlamışam...
Musul’da Zengiler
Kerkük’te Kıpçaklar
Erbil’de Beg Teginliler
Yiğit yatağı Atabegler kurmuşam
Dokuz başlı tuğlar aparmışam yad ellere
Türk’ün adını âlemlere duyurmuşam...
Bayındır Kızanı torunlarımı kucaklamışam
Bahar coşkusu Akkoyunlar gibi ovalara yayılmışam...
Sultan Cined’in emaneti
Şah İsmailimle pişirmişem ham yanlarımı
Ocağımda tüten Safevi ateşiyle alev alev yanmışam...
Genç Osmanlıyla açmışam Bağdat’ın kapısını
Cahiliye devrini hepten kapatmışam...
Dil, din ve ırk özgürlüğüyle donatmışam halkları
Çıra gibi aydınlatmışam kör karanlık tarihi
Çevreme ilim, irfan, ışık saçmışam...
Derin hülyalara dalmışam gavim gardaş, nerdesen...
Ne zaman ki
Türk birliğine diş bilemiş düşman
Çapraz fişek silahıma davranmışam...
Zırnık ödün vermemişem haa sevgimden
Korkmamışam heç
Ölümleri kuşanmışam...
Yalın ayak koşmuşam Kafkas cephelerine
Sarıkamış harekâtına katılmışam...
Buz kesmiş yüreğim Allah-u Ekber Dağlarında
Katmer katmer kefensiz donmuşam...
Çanakkale’de etten duvar olmuşam
Göğüs göğüse çarpışmışam Allah vekil
Bir adım geçirmemişem gâvuru öteye
Üst üste cansız yığılmışam...
Nasıl ki
Harb-i cihanlarla zayıflamışam
Güçten kudretten düşmüşem heyhat!
Yeraltı kaya yağlarım sulandırmış ağızları
Hemhal manda manda paylaşılmışam...
Öyle ki
Et ve tırnak misali ayrılmışam
Süt kuzu yavru gibi koparılmışam Anadolu’dan
Yılanlar tıslamış
Köpekler hırlamış ardımdan,
Sahipsiz kalmışam gavim gardaş,nerdesen...
Lord planları tayin etmiş kaderimi
Misak-i milli sınırlar dışına çıkarılmışam...
İtilmişem, kakılmışam, horlanmışam külliyen
Tekme tokat yerlere yatırılmışam...
Dağ ayılarının önüne atılmışam yaralı
Çöl develerinin hörgücüne tepe taklak asılmışam...
Türk menem demişem
Türkçe söylemişem
Eskiyaka’da kurşunlara dizilmişem...
Emeğimin hakkını istemişem
Gavurbağ’da linç edilmişem...
Adalet beklemişem
İplere gerilmişem...
Eşitlik yeğlemişem,
Zab suyu kana bulanmış
Altunköprü’de ekin gibi biçilmişem...
El insaf vicdan dilemişem
Zindanlara sürülmüşem...
Çığlıklarım katlimin sâlası
Diri diri gömülmüşem gavim gardaş, nerdesen...
Duy hele
Kimliğim değiştirilmiş
El-Temim olmuş Türkmen Kerkük
Hafızalardan kazınmışam...
Baas Baas bağırmışlar partizanca
Kin kusmuşlar yüzüm barabarı,
Evimden yurdumdan göçe zorlanmışam...
Kollarım kırılmış omuzlarımdan
İşkencelerle yoğrulmuşam...
Gözlerim kan çanağı
Fincan fincan oyulmuşam...
Ölmem yetmemiş kâfire
İp sarılmış cesedime
Sokaklarda dolaştırılmışam...
Cıncık gibi ortalığa saçılmış cism-i bedenim
Lime lime dağılmışam gavim gardaş, nerdesen...
Beterin beteri var...
Biri getmiş, ötekiler gelmiş...
Yağmurdan kaçarken doluya tutulmuşam...
Mavzerler çevrilmiş üzerime
Tetiklere sarılmış ----lar
Merhamet beklerken, zulüm bulmuşam...
Böyük devletlerin böyük oyunu
Yok etmek Türk’ün soyunu
Çoraplar örülmüş
Çuvallar geçirilmiş başıma
Aslanım; kediye boğulmuşam...
Okumak yazmak yok...
Dilim damağıma bağlanmış
Düşünmem, konuşmam, kızmam yasak...
Başın kaldırıp bakmak
Gözün ucuyla süzmek ne cüret...
Elim ayağıma dolanmış
Oturmam, yürümem, gezmem yasak...
Taş kesilmişem gavim gardaş, nerdesen...
Di gah gel...
Di gel ölem di gel...
Adına gurban olam di gel...
Alnına kanım çalam di gel...
Bayrağım göğün mavi gülü, ay yıldızım sen...
Yurdum Türkmen eli, can özüm sen...
Soyum sopum Türkoğlu, yüzüm sürdüğüm izim sen...
Oy men ölmüşem gavim gardaş, nerdesen

Çevrimdışı idealist33

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 123
  • 62
  • 123
  • 62
# 09 Ağu 2009 11:45:15
Beklenen

Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?

Necip Fazıl Kısakürek

Çevrimdışı okuls

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.264
  • 1.325
  • 3.264
  • 1.325
# 09 Ağu 2009 12:17:01
Sen Vurdun Da Ben Ölmedim Mi?

Yokluğunda ne ateşleri hasretimle yaktım da
Bir seni yakamadım, beni yaktığın gibi
Çölde su, mahpusta gün, oruçta ekmek gibi bekledim seni
Sense araya korkular koydun.
Yasaklar koydun...
Şimdi nerdesin diye sakın sorma
Sen çağırdın da ben gelmedim mi?

Sen varken darılmazdım çiçeksiz baharlara,
Yağmurlu havalara... Bu kasvetli akşamlara
Sen varken
Bakıp içlenmezdim tren istasyonlarına
Otobüs duraklarına...
Sen varken ayrılanlara ağlamazdım...
Yıkılmazdım biten sevdaların ardından
Gidenlere küsmezdim
Kalanlara acımazdım...
Sen varken böyle üşümezdim, titremezdim
Masumdum, çocuklar gibi
Böyle delirmezdim, küfretmezdim...
Hele ölmeyi hiç düşünmezdim.
Şimdi soruyorum sana
Adı sevdaysa bu cehennemin
Sen yaktın da ben yanmadım mı?

Biliyorsun
Bütün acılarına 'yeşil ışık' yaktım olmadı
Bütün korkularına 'arka çıktım' olmadı
Dağlara merdiven dayadım olmadı
Haziranda kar oldum yağdım avuçlarına olmadı
Sevdim olmadı, yandım olmadı, taptım olmadı
Artık benden pes
Bu aşkın biletini istediğin gibi kes
Nasılsa gidiyorsun
Biliyorum git...
Ama ardında
Ağlayan bir çift göz
Paramparça bir yürek
Ve yıkılmış bir dağ görmek istemiyorsan
Çek silahını, daya sırtıma
Titrersem namerdim...
Sen vurdun da ben ölmedim mi?


AHMET SELÇUK İLKAN...

Çevrimdışı idealist33

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 123
  • 62
  • 123
  • 62
# 09 Ağu 2009 13:24:30
Ben senin en çok sesini sevdim
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
Önce aşka çağıran,sonra dinlendiren
Bana her zaman dost, her zaman sevgili

Ben senin en çok ellerini sevdim
Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
Nice güzellikler gördüm yeryüzünde
En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak

Ben senin en çok gözlerini sevdim
Kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil
Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil

Ben senin en çok gülüşünü sevdim
Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
Unutturur bana birden acıları, güçlükleri
Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman

Ben senin en çok davranışlarını sevdim
Güçsüze merhametini, zalime direnişini
Haksızlıklar, zorbalıklar karşısında
Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini

Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
Tüm çocuklara kanat geren anneliğini
Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
Sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini

Ben senin en çok bana yansımanı sevdim
Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...






Ümit Yaşar OĞUZCAN

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK