Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 23 Haz 2011 22:44:40
Dön

Yakamozun hükmü şafak sökene kadar
Gel-gitlere boğulmadan denizimiz dön
Çöller kaç mecnunun ömrüyle kanar
Gözlerim seraba aldanmadan dön

Gül dahi bülbülün yüklenmiyor sabrına
Yıldızlar diklenmiyor güneşlerin şavkına
Seni bana yar kılan sahibimin aşkına
Şaşkına dönmeden takvimlerim dön

Kader kaç sabaha buluşturur gecemi
Akıl kaç gün daha teskin eder kalbimi
Bıraktığın hasretin tâlân edip gövdemi
Kuru dala çevirip kırılmadan dön

Ahengine düştüysen başka bir manzaranın
Neresinden dönersen kârıdır zararının
Kem gözlerin şerrinden kurtulup nazarının
Kabulü ol duamın bismillah de dön

Taş bildiğim sabrım yenilmeden telaşa
Kaç aşık benim gibi anılır ki aşkıyla
Emir değil buyruk değil bu haşa
Ricasıdır kalbimin kırılmadan dön

Kelimeler seni taşımaktan yorulup
Üç noktalar dağılıp tek noktada buluşup
Ünlem işaretleri sevgime önlem olup
Geçmiş zamanlarımın öznesi olmadan dön

Hece hece yerleş pelesenk ol dilime
Sancıların mesken edilmeden kalbime
Hekimleri çaresiz bırakıpta derdime
Hâkimlere kalemini kırdırmadan dön

Uzattığım elimi boş çevirme bağrıma
Bir an yerimde ol da feryadedip bağırma
Yamacına düşürüp hasretinin dağına
Beni Ferhat etmeden Şirin’im ol dön

Mehmet ERCAN

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 23 Haz 2011 23:32:18
Sen İncinme Diye

Her bakışın beni kaç kez yaralar bilsen
Bundandır gözgöze gelince gözünden kaçmam
Düştüğüm dehlizde boğulup ölsem
Sen üzülme diye yaramı açmam

En fakir halimle sözlerine talibim
Her cümleni saklarım yerlere saçmam
Ezelden bu hasretin sancısına talimim
Sen incinme diye derdimi açmam

Susmaktır sevene yakışan duruş
Doğduğun yer kalbim, nereye kaçış
Allah’a sunduğum içten yakarış
Sebebim olma diye adını anmam

Sana düşkünlüğüm acziyet değil
Seni güzel gösterene bu meyil
Desem ki öpeyim alnını eğil
Ateşlere düşsem vallahi yanmam

Anlarsın diyedir bu tedirginlik
Kızarsın diyedir bu çekimserlik
İçime kurt düşse gönlüme hinlik
İdamsın deseler, gözümü kırpmam

Şaşkın gibi görme kırma kalbimi
Taşkın diye bilme aşsam haddimi
Sayfalarca döksem bendeki seni
Bir tebessümünü yazılmış saymam

Sevdiğim, sen bilme kimdir sevdiğim
İnsan ömrü üç gün benim bildiğim
Olurda göçersem işte kimliğim
ER kişi niyetine, al sanadır CAN

Mehmet ERCAN

Çevrimdışı nurdan81

  • Uzman Üye
  • *****
  • 705
  • 2.728
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 705
  • 2.728
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 23 Haz 2011 23:34:56
Bir Sabah Tanıdık Bir Şehre Girerken

Bir sabah tanıdık bir şehre girerken
Sıcak ve dost şeyler düşünür insan
Tanıdık bir yatak bekler sizi
Bir çocuk yüzü gülümser anılardan

Dost şehirler, sevgili, anne şehirler
Nice anılar, nice mutluluklar yaşadım her birinizde
Delikanlı bir sevinçle sokaklarınızdan geçtiğim oldu
Kederli günlerim oldu aklımı yitiresiye

Sonsuz kareli bir film gibi
Yaşamım geçiyor belleğimden
Tekrar etmek duygusu
Her şeyi yeniden, yeniden...

Bir sabah tanıdık bir şehre girerken
Hüzünlü, tuhaf şeyler düşünür insan
Sadece o şehrin değil
Kendisinin de değiştiği duygusundan...

Ataol Behramoğlu

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.401
  • 6.353
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.401
  • 6.353
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 23 Haz 2011 23:42:05
 
Kırk Yaşın Eşiğinde Bir Şiir

Küçük heyecanlara paydos
Çünkü rüzgarla aynı yaşdayım
Çünkü güneş kardeşim
Bir ırmakla şevişmekteyim

Bana artık dingin olmak
Bana yalınlık yaraşır
İçimde şiirin güzelliği
Yaşamak sevinciyle yarışır

Güzeller güzeli ömrüm
Sana gitgide sevdalanıştayım
Nice emeklerle dokunmuş
Bir ince, bir nazlı nakıştayım

Küçük tasalara, tutkulara paydos
Çünkü evrenle aynı yaştayım
Başsız sonsuz doyumsuz
Bir başdöndürücü akıştayım.

Ataol Behramoğlu
 

Çevrimdışı akkaya33

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.105
  • 12.723
  • 2.105
  • 12.723
# 24 Haz 2011 00:08:58
AŞK MENÜSÜ

Sen sabahlar ve şafaklar kadar güzelsin
sen ülkemin yaz geceleri gibisin
saadetten haber getiren atlı kapını çaldığında
beni unutma
ah! saklı gülüm
sen hem zor hem güzelsin
şiirlerimin ılıklığında açılmalısın
sana burada veriyorum hayata ayrılan buseyi
sen memleketim kadar güzelsin
ve güzel kal


Nazım HİKMET RAN

Çevrimdışı eylulada1

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.164
  • 47.321
  • 4.164
  • 47.321
# 24 Haz 2011 00:12:04
gözlerin bir örtü müydü ..

sıradan yalnızlıkların
sıradışı
örtüleri miydik
birbirimize..

gözlerin...
bir örtü müydü
yüreğimdekilere..
hangi
yarama merhem
hangi
kaçışıma yolsun
sen..

ve
bu kaçıncı kayboluşum
senin
gözlerinde...

saydın mı...

ya ben
neyi örtüyorum
senin yüreğinde..

kapanmış bir öyküyü mü
an/mış mı
o
an..

yarım bir masal mıyım
d/alsız bir ağaç
kan/atsız bir kuş
geceni
zehreden bir sivrisinek..
ney/im ben..
ney.

bunca soruya
kaybolmuyor
gözlerin..

şimdilik
bir cambaz gibi
yüreğin üzre yürüyorum
gözlerinde
ya düşersem
ya ben
düşmeden
kızıla vurursa saçlarım..
dağılırsa tel tel...

ya
kurgu değilse bütün bunlar..
kurulan
bizsek oyun içinde..

sıradan yalnızlıkların
sıradışı
örtüleri miyiz
birbirimize..

 (n.kaygısız)

Çevrimdışı muhars

  • Uzman Üye
  • *****
  • 531
  • 3.605
  • 531
  • 3.605
# 24 Haz 2011 00:18:51
Kızılderili Şiirleri

(1)
yeryüzünün sonuna gittim.
suların sonuna gittim.
gökyüzünün sonuna gittim.
dağların sonuna gittim.
arkadaşım olmayan bir şey bulamadım.

(2)
her şey
ölür
toprak kalır
der ihtiyarlar.
doğru
söylüyorlar.
haklılar.

(3)
dağlar ile, taşlar ile, ağaçlar ile,
bedenim ve kalbim ile
aynı dili konuşur kelimelerim.
bana yardım edin hepiniz
doğaüstü gücünüz ile.
ve sen gündüz
ve sen gece!
hepiniz beni görün
ben bu dünya ile birim!

Çevrimdışı muhars

  • Uzman Üye
  • *****
  • 531
  • 3.605
  • 531
  • 3.605
# 24 Haz 2011 00:26:55
Kızılderili Şiirleri

(4)
Tanrı altı yönü yerli yerine yerleştirdi.
Doğu, batı, kuzey, güney, alt, üst.
Bir tek yön kalmıştı ki hala yeri belli değildi.
O yedinci yöndü ve hepsinin en kuvvetlisiydi,
Akıl ve hikmet onun içindeydi.
Tanrı,
Onu kolayca bulunmayacak bir yere koymak istedi.
Nihayet kararını verdi,
Yedinci yönü insanoğlunun
bakması en zor olan yerine,
yani kalbine yerleştirdi...

                            Sioux Şefi

(5)
Kim olduğun, buraya nasıl geldiğin beni ilgilendirmiyor.
Çekinmeden benimle ateşin ortasında durup durmayacağını bilmek istiyorum.

Çevrimdışı nurdan81

  • Uzman Üye
  • *****
  • 705
  • 2.728
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 705
  • 2.728
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 24 Haz 2011 00:32:29
Belki Yine Gelirim

Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü
Bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse
ama bir tufan az mı gelir yoksa, yine de
yırtılan ve parçalanan birşeyler olmalı mutlaka
hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler

Oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kent
ne kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzü

Gidenler nerde kaldılar, özledim gülüşlerini
bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki
onlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlanan
kadınları güzelleştiren herhalde onlardı
"Tükürsem cinayet sayılır" diyordu birisi
tükürsek cinayet sayılıyor artık
ama nerde kaldılar, özledim gülüşlerini onların

Uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara
tek yaprak bile kımıldamıyor nedense
ve tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlar
alnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyor
kanımın pıhtılarında güllerin serinliği
ve fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudaki
Dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

Yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum
okuduğum bütün kitaplar paramparça
çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma
bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent
bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum
sırnaşık aydınlar, arabesk hüzünler
bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma

Sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor
ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere
kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak
Hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık
biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri
ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

İçimde zaptedilmez bir kırma isteği
dizginlerini koparan bir at sanki bu
soluksoluğa kalıyorum her sonbahar
ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa
bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum
bütün gençliğim böylece geçip gitti işte
ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim

Hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa
birgün gelirsek hangi kent güzelleşmez
şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı
geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye
Devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür
sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü
ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün


Ahmet Telli  |     

Çevrimdışı nurdan81

  • Uzman Üye
  • *****
  • 705
  • 2.728
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 705
  • 2.728
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 24 Haz 2011 01:22:24
Ölümün Yükselişi Ve Çöküşü

Ne zaman bir yakını ölse birinin,
Onu ilk-ölüm sanır kalır o.

Ne zaman bir sevdiği ölse birinin,
Onu en-ölüm alır kalır o.

Ne zaman bir saydığı ölse birinin,
Onu hep-ölüm bulur kalır o.

Ne zaman bir-bildiği ölse birinin,
Onu son ölüm sayar kalır o.

Ne zaman bir umduğu ölse birinin,
Onu yok-ölüm duyar kalır o.

Ne zaman bir herşeyi ölse birinin,
Kendini ölümlerle yaşar kalır o.

Ne zaman bir kendisi ölse birinin,
Ölümlerde kendini yaşar kalır o.

Özdemir Asaf

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.861
  • 1.093
  • 11.861
# 24 Haz 2011 13:28:33

  h.n.a.

YAKARIŞ-I

Anlamayız hayatı felsefeyle, ilimle;
Hayat çelik ellerle atılan zar olmalı.
Rahat yatakta ölmek acep olmaz mı çile?
Kanlı sınır boyları bize mezar olmalı.

Aşık nasıl bulursa iç açan bir serin su
Sevdiği bir güzelin som yalaz dudağında,
Sönecektir bizim de gönlümüzün tamusu
Tanrıların gezdiği yüce Tanrı Dağında.

Tanrı Dağı! Tanrılar, tanrılaşanlar Dağı!
Orda on üç asırdır bizi bir gözleyen var.
Savaş türküleriyle aylı kızıl bayrağı,
Kefensiz ölülerin ruhunu özleyen var.

Ulu Tanrı! Kür Şad`ın yenilmeyen ruhunu
Yüce Tanrı Dağında biraz daha barındır!
Geleceğiz yakında! Yarın bütün oralar
Demir bileklerdeki çelik kılıçlarındır.

Tasa mıdır yakarsa bir kurşun kalbimizi?
Ne çıkar süngülerle delinirse bağrımız?
Bu kurşunlar, süngüler öldüremezler bizi,
Belki diner onlarla ezeli kalp ağrımız.

Gözümüzde bir hasret parlayarak düşünce,
Toprak ana elbette bize açar kolunu.
Onun kadar düşünmez bizi hiçbir düşünce,
Kendi koynunda saklar can veren her oğlunu.

Yurt ve şeref uğrunda sen seril de toprağa
Varsın hiçbir dudakta anılmasın er adın!
Kan sızarak göğsünden huzuruna varınca
Iztırabı dinecek belki o gün Kür Şad’ın.

Gam mı ceylan gözlüler bizlere yar olmasa?
Yeter ki kılıçlarla süngüler yar olmalı,
Rahat yatakta ölmek sanki değil mi tasa?
Savaş ve er meydanı bize mezar olmalı.

Çevrimdışı dvrmbtl

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.649
  • 179.415
  • Türk Dili ve Ed.
  • 7.649
  • 179.415
  • Türk Dili ve Ed.
# 24 Haz 2011 15:53:22
Emperyal Oteli

Ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
sımsıcak bir merhaba diyecektim
başımı usulca dizine koyacaktım
dört gün dört gece susacaktım
yağmur sönecekti, yanacaktı
sameland seferden dönecekti
duvardaki saat duracaktı
kalbim kendiliğinden duracaktı
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx xx
 
Emperyal otelinde bu sonbahar
bu camların nokta nokta hüznü
bu bizim berheva olmuşluğumuz
bir nokta bir hat kalmışlığımız
bu rezil bu çarşamba günü
intihar etmiş kötümser yapraklar
öksürüklü aksırıklı bu takvim
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx xxx

Sesleri liman sislerinde boğulur
gemiler yorgun ve uykuludur
sabahtır saat beş buçuktur
sen kollarımın arasındasın
onlar gibi değilsin sen başkasın
bu senin gözlerin gibisi yoktur
adamın rüyasına rüyasına sokulur
aklının içinde siyah bir vapur
kıvranır insaf nedir bilmez
otelin penceresinde duracaktın
şehri karanlıkta görecektin
karanlıkta yağmuru görecektin
saçların ıslanacak ıslanacaktı
kış geceleri gibi uzun uzun
tek damla gözyaşı dökmeksizin
maria dolores ağlayacaktı
istanbul'u yağmur tutacaktı
bütün bir gün iş arayacaktım
sana bir türkü getirecektim
kulaklarımız çınlayacaktı
emperyal oteli'nin resmini çektim
akşam saçaklarından damlıyordu
kapısında durmanı söylemiştim
yüzün zambaklara benziyordu
cumhuriyet bahçesi'nde insanlar geziyordu
tepebaşı'ndaki küçük yahudiler
asmalımescit'teki rum kemancı
böyle rüzgarsız kalmışlığımız
bu bizim çektiğimiz sancı
el ele tutuşmuş geziyordu
gazeteler cinayeti yazıyordu
haliç'e bir avuç kan dökülmüştü
emperyal oteli'nde üç gece kaldık
fazlasına paramız yetmiyordu
gözlerin gözlerimden gitmiyordu
dördüncü gece sokakta kaldık
karanlık bir türlü bitmiyordu
sirkeci garı'nda sabahladık
bilen bilmeyen bizi ayıpladı
halbuki kimlere kimlere başvurmadık
hiçbiri yüzümüze bakmıyordu
hiç kimse elimizden tutmuyordu
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun .... kanıma girdin ..... kabulümsün.

Atilla İLHAN

Çevrimdışı akkaya33

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.105
  • 12.723
  • 2.105
  • 12.723
# 24 Haz 2011 16:13:03
 



SENİN RESMİNİ BEN YAPACAĞIM

Kimseler yapamaz senin resmini

Kıyıdan açılanın tanyerinden esenin

Aramasınlar seni renklerin atlıkarıncasında

Dayanmış tahta parmaklığa bir bağ taraçasında iklimler

Bizden en uzak gezegenin kederi

Aramasınlar seni uyaklarında ışıkla gölgenin

Sen oyunun dışındasın oylumların da yüzeylerinde

Bir yerlerde bir sevinç günün birinde fışkırır

 Kimseler yapamaz senin resmini

Kıyıdan açılanın tan yerinden esenin

Sen kendi resmini kendin de yapamazsın

Gümüş kanatlı bir balık sıçrıyor enginde

Aynaların içine girip ötelere gitme boşu boşuna geceleri

Yitirilmiş erkekler gelir kadınlar koğuşuna geceleri

Sen kendi resmini kendin de yapamazsın

Bir açılıp bir kapanır kapılar yüreğinde

Senin resmini ben yapacağım
                                        Nazım Hikmet

Çevrimdışı AYNALI

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.281
  • 21.087
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 3.281
  • 21.087
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 24 Haz 2011 16:15:53
KOŞARADIM

Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim
Ne bir ortak sevinciniz kaldı sizi çoğaltacak
Ne bir içten dostunuz var acınızı alacak
Unuttunuz nicedir paylaşmanın mutluluğunu;
Toprağı rüzgârı denizi göğü
O her zaman bir insanla anlamlı
Tükenmez bir hazine gibi kendini sunan doğayı
Unuttunuz, gömülüp günlük çıkarların
Ve ucuz korkuların kör kuyularına
Daraldıkça daraldı dünyaya açılan pencereniz.

Fırlayıp ilk ışıklarıyla günün dağınık yataklardan
Koşaradım gidiyorsunuz işinize değişmeyen yollardan
Kurulmuş saatler gibi günboyu çalışıp tekdüze
Uzayan gölgelerle koşaradım dönüyorsunuz evinize.
Ne kadar uzaksa bir felaket sizden o kadar mutlusunuz
Unuttunuz başkalarının acısını duymayı
Küçük çıkarların büyük kurnazları
Alışverişe döndü tüm ilişkileriniz, hesaplı, planlı
Sevgileriniz ayaküstü, ilgileriniz koşaradım
Unuttunuz konuşmayı kendinizi vererek
Düşünmeden bir başka şeyi, içten yalın dürüst
Dışa vurmayı duygularınızı
Unuttunuz, neydi bir ince söze yakışan en güzel davranış.

Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim
-Ki bu en büyük kötülüktür size-
Yıkanmıyor bir kez olsun yüreğiniz yağmurlarla
Denizler boşuna devinip duruyor bir çarşaf gibi
Gerip ufkunuza mavisini, çiçekler her bahar
Uyanışın türküsünü söylüyor da görmüyorsunuz.
Sizin adınıza dünyanın pek çok yerinde
İnsanlar dövüşüyor ellerinde yürekleri birer ülke
Anlamıyorsunuz inançlarını bir kez düşünmüyorsunuz.
Ömrünüzü güzelleştirecek bir şey almadan hayattan
Bir şeyler bırakmadan ardınızda gelecek adına
Koşaradım tükeniyorsunuz insan kardeşlerim
Koşaradım
Duymadan bir gün olsun dünyayı iliklerinizde

Şükrü ERBAŞ -

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.275
  • 16.913
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.275
  • 16.913
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 24 Haz 2011 16:22:12
De Gülüm

de gülüm! De ki: ela bir günde geleceğim
İstanbul darmadağın olacak, saçlarım
darmadağın. Hepsi, darmadağın!
Üzülme gülüm! Toparlanacağız, birlikte,
ayağa da kalkacağız, yürüyeceğiz de gülüm
hem de çelikten toprağını dele hayatin!

De gülüm! De ki: bitmiştir umut, bitmiştir
sevgi, bitmiştir güven!
Güven bana gülüm!
Sana bitmemişliği öğretecek, tattıracaktır
hasretten-hakikaten-ten değiştiren yüzüm!

Göreceksin gülüm! Bekle!
Hırslarımız, acılarımız gitgide ihanetlere
hainlere, ezilmelere alışacak.
Göreceksin-sevinçten ağlayacaksın gülüm-ki
işte o vakit bana-doğrudur!-
şair olmak, seni sevmek pek çok yakışacak!

Bak! Şiirler var, mektuplar var, çocuklar var,
sokaklar var, kediler!
İnan bana gülüm, ölüm yok bir tek! Ölüm yok bize!
Ölüm inananlar için sessizce
kara kaplı kitaplardan çıkartılacak.
Göreceksin gülüm! Bekle! Göreceksin!
Artik hiçbir insan, hiçbir kavga ve hiçbirimiz
bu dünyada, yapayalnız, umarsız kalmayacak!
                                                                   
 Küçük İskender


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK