Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.706
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.706
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 29 Haz 2011 20:16:36
MATILDE İÇİN SONE

Seni sevdiğimi göreceksin sevmediğim zaman
çünkü iki yüzüyle çıkar karşına hayat.
Bir sözcük sessizliğin kanadı olur bakarsın
ateş de pay alır kendine soğuktan.

Seni sevmeye başlamak için seviyorum seni
sana olan sevgimi sonsuzlaştıracak
bir yolculuğa yeniden başlamak için:
bu yüzden şimdilik sevmiyorum seni.

Sanki ellerimdeymiş gibi mutluluğun
ve hüzün dolu belirsiz bir yarının anahtarları
hem seviyorum hem de sevmiyorum seni.

Sevgimin iki canı var seni sevmeye.
Bu yüzden sevmezken seviyorum seni
ve bu yüzden severken seviyorum seni.

Pablo Neruda

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.557
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.557
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 29 Haz 2011 20:41:16
BİR DÜŞÜN İÇİNDE BİR DÜŞ


Alnına konsun bu öpüş!
Ve, şimdi senden ayrılırken,
İtiraf edeyim ki-
Günlerimi bir düş
Sayarken yanılmıyorsun;
Ama, umut gitmişse uzaklara
Bir gece ya da bir gün
Bir görüntüde ya da bir şeyde olmaksızın
Fark eder mi bu yüzden?
Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz
Yalnızca bir düş içinde bir düş.

Kırılan dalgaların dövdüğü bir kıyının
Haykırışları içinde duruyorum:
Ve altın kum taneleri
Tutuyorum avucumda-
Ne kadar az! Ama nasıl da
Süzülüyorlar parmaklarımın arasından derinlerine
Ben ağlarken - ben ağlarken!
Ah Tanrım! Daha sıkı
Tutamaz mıyım onları?
Ah Tanrım! Tekini bile kurtaramaz mıyım acımasız
dalgadan?
Bir düşün içinde bir düş mü
bütün gördüğümüz ve göründüğümüz?

 Edgar Allan Poe
 
 

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 29 Haz 2011 20:44:24
Adamlığın Yolu Nerdense, Bul Da Girmeye Bak.

Nasihatım sana: Herzeyle iştigali bırak;
Adamlığın yolu nerdense, bul da girmeye bak.
Adam mısın: Ebediyyen cihanda hürsün, gez;
Yular takıp seni bir kimsecikler sürükleyemez.
Adam değil misin, oğlum: Gönüllüsün semere;
Küfür savurma boyun kestiğim semercilere.
 
Mehmet Akif Ersoy
 

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 29 Haz 2011 20:45:17
Ahlakımız Yükselmeli

Sade bir sözdür fakat hikmetlerin en mücmeli:
Bir halas imkanı var: Ahlakımız yükselmali,
Yoksa pek korkunç olur katmerleşip hüsranımız...
Çünkü hem dünya gider, hem din, eğer yapmazsanız.
 
Mehmet Akif Ersoy
 

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 29 Haz 2011 20:46:05
Âhiret Yolu

sokakta sâde bir 'âmîn! ' sadâsıdır gidiyor:
mahalle halkı birikmiş, imam duâ ediyor.
basık bir ev; kapının iç yanında bir tâbût,
başında çınlayan âvâzı dinliyor, mebhût;
denildi: 'fâtiha! '; âmîni kestiler bu sefer,
göğüsler inledi, derken, açık duran eller,
hazîn alınları bir kerre okşayıp indi;
deminki zemzemeler bir zaman için dindi.
duyuldu sonra imâmın nidâ-yı mağmûmu,
diyordu:
- söyleyin allâh için şu merhûmu,
nasıl bilirsiniz ey müslümanlar?
- iyi biliriz!
-yarın huzûr-i ilâhîde toplanıp hepiniz,
bu yolda hüsn-i şehâdet edersiniz ya?
- evet!
- imâm efendi, helâllık da iste, merhamet et...
- helâl edin hadi öyleyse şimdi hakkınızı.
- helâl edin hadi bekletmeyin adamcağızı!

cemâatin yüreğinden kopup 'helâl olsun! '
nidâ-yı saffeti, birden cenâze, ah-ı derûn,
misâli uğradı evden; fezâda yükseldi
içerde başladı bir cûş-i nevhadır şimdi;
baş örtüsüyle kadınlargözüktü pencereden:
-bıraktın öyle mi, en sonra kardeşim, bizi sen!
-yıkıldı dostlar evim, barkım... ah gitti kocam! ..
-dayım melek gibi insandı; ben nasıl yanmam!
-tamam otuz senedir komşuyuz da bir kerre,
kızıp da 'ey! ' demiş insan değildi, hemşîre!
-zavallı remziye! boynun büküldü evlâdım...
-babam ne oldu?
-baban... öldü.
-etme ayşe hanım,
bu söylenir mi ya? hicrân olur zavallı kıza...
ayol, şu öksüzü bir parçacık avutsanıza...
açın da cumbayı etrâfa baksın ağlamasın...

göründü cumbada baktım ki tombalak, sanşın,
sevimli bir küçücek kız... beiinde ancak var.
donuk yanakları üstünde parlayan yaşlar,
zavallının eriyen ruh-i bî-günâhı idi.
benim o mersiye yâdımda ağlıyor ebedî.
sefine pâre ki sırtında mevc-i bî-hissin,
yüzer... önünde ademden nişâne bir engin,
çeker durur onu sâhil-cüdâ açıklarına;
bakar mı bir taşın üstünde durmuş ağlıyana?
cenâze dûş-i cemâatte çalkalandıkça,
o tahta pâreye benzerdi, düşmüş emvâca.
nasıl duyar ki uzaklarda inleyen kadını?
nasıl görür ki yetîmin huruş eden yaşını?
bu hây ü hûy-i kıyâmet-nümûn içinde söner,
samîm-i hilkati sûzân eden enîn-i beşer.

değilmiş öyle geniş nâlenin hudûdu meğer:
sokak bitip dönülürken kesildi mâtemler.
o tahta pâre-i câmid, o iğbirâr-ı samût,
güzer-gehindeki eşbâhı bir mehîb sükût
içinde haşr ederek dalgalarla seyrediyor;
zemîne bakmıyor artık semâ deyip gidiyor.
bu mahmilin neye sık sık değişsin efrâdı?
suâli fikre büyük bir hakîkat anlattı:
evet bekâ ezecek cism-i zâr-ı fânîyi,
vücûd çekmiyecek ömr-i câvidânîyi,
bu bâr-ı müdhişin altında titreyip dizler,
dayanmıyor üç adımdan ziyâde dûş-i beşer!
ağır ağırgidiyorken cenâze kâfilesi,
nihâyet oldu musallâ birinci merhalesi.
çıkınca üstüne son minberin hatîb-i memât,
açıldı dîde-i im'âna perde perde hayât.
*******
senin en son serîrindir şu bî pervâ uzanmış taş;
ki nermin hâb-gâhından çıkar, bir gün vurursun baş!
elinden yok halâs imkânı, mâdâme'l-hayât uğraş...
o, mutlak sedd-i râhındır, aşılmaz.. muktedirsen aş! '

musallâ: müncemid bir mevcidir eşk-i yetîmânın;
musallâ: ahıdır, berceste, mâtem-zâr-ı dünyânın;
musallâ: minber-i teblîğidir dünyâda, ukbânın;
musallâ-: ders-i ibrettir durur pîşinde, irfânın.

bu minberden iner nâsûta en müdhiş hakîkatler,
bu yerden yükselir lâhûta en hâlis kanâ'atler.
civârından geçer zulmette bî pâyan hayâletler:
kefen-ber-dûş geçmişler, kalan üryan sefâletler!

babam, kardeşlerim, evlâdım, annem... belki bunlardan
muazzez bildiğim kıymetli birçok yâr-ı can el'ân
bu taştan atfeder zanneylerim dünyâya son im'ân...
benim rûhum bu heykelden duyar hâmûş bin efgân!
serîr-i saltanatlar devrilir, alt üst olur dünyâ;
müşeyyed bürc ü bârülar düşer bir bir, bu taş hâlâ,
zamânın dest-i tahrîbiyle, durmuş, eyler istihzâ;
bütün mevcûda hâkim bir adem timsâlidir gûyâ.

namaz kılındı; duâ bitti. kârban, yoluna
düzüldü taht-ı memâtın girip birer koluna.
yarım sâat henüz olmuştu. yolcular durdu;
demek ki; komşusu dünyânın âhiret yurdu.
cenâze indi omuzdan yavaş yavaş, sonra,
sokuldu servilerin ortasında bir çukura,
atıldı üstüne üç beş kürek kemikli çamur
kabardı toprağın altında bir an, bir ur!
evet, çıban, ki yatan duymuyorsa dehşetini,
dönün de arkadakinden sorun fecâ'atini·
sükûn içinde uyurken şu bir yığın toprak
ilel'ebed o küçük rûh çırpınıp duracak! ...
 
Mehmet Akif Ersoy
 

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.139
  • 24.248
  • 5.139
  • 24.248
# 29 Haz 2011 20:51:28
İÇİMDEKİ ÇOCUK

Alıştım kör kuyularda
Kimsesizliğimin yetimliğine,
Yağmalanmış incemin, çaresizliğine,
Herkese hiçbir şey, bana her şey olan sen ..
Büyüme ne olur içimdeki çocuk.

O avuç içlerin kalsın tertemiz,
Dokunamadığım güzellikler kadar aydınlık,
Kirlenmesin umut kandilleri yakan ellerin,
Kal!.. dur!.. aynı halinle,
Büyüme ne olur, içimde ki çocuk.

Hayat uzun bir cümleydi hani?..
Sen ile ben yüklem ve özne,
İnceden vursa da hasretler,
Dönmese de beklenenler,
Ölme ne olur, içimde ki çocuk.

Dudağımız güneşle öpüşürken
Yar kolunda heybetliydi adımlarımız
Sabah ezanlarında öğrendik
Bin cümle yıkıntısı içinde iki kelime ..
... ve kül rengindeki umutlarımız ...

Alın terimizde çiğ tanesi damlalar,
Bir mendile silmiştik sıfatları,
Onlar ki ezeldendi, anlamazlar ..
Sıfatlar yakışmazdı ki bize,
Büyüklük, şan şöhret ve mor lambalar...

Ötesi, berisi, diğer, diğerleri,
Var edenden bize yansıyan değer
Bir yaratanındı, onundu,
Söyle ne haddimize olurdu?..
Ömrün bir vakti, delikanlıca aşktan gayrı sı.

Kal içimde, dur aynı halinle,
Karıştırma gül ile bahçıvanı,
Bülbülün gözünde yaş seli,
Çatlamış, paylaşmanın nasırlı elleri,
Büyüme ne olur içimdeki çocuk ...

Dinle!.. kulak ardı etme,
Heveslenme sakın küçücüğüm büyümeye,
Ne delikanlı desinler sana, nede ağbi,
Ne amca ol derim sana, nede ihtiyar,
İnsanlar ıraklaştı insanlıktan,
Korkarım sevgiler bile rezil, sefilce,
Kifayetsiz yolda yüzler, yüzsüzce
Ne babalık fayda olacak hayatta,
Nede annelik bu gidişle, canda kıble bize ...
Ben çoktan büyümüşsem de,
Büyüme sen içimdeki çocuk.

Yalanı dolanı bilme isterim,
Acıyı ihaneti görme dilerim,
Bak şimdi ağlıyorum,
Sen içimde ağlıyorsun,
Kim?.. ses kesip dinleyecek kim?
Bilmiyorum, bilmiyorsun,
Ama ant olsun!..
Haram yedirmedim, yedirmemde,
Yalanı öğretmedim, öğretmemde,
Nedenini anlayıp çözüyor musun?

Kurtlar sisli havayı sever,
Yarasalar geceyi,
Çakallar leş bekler,
En zayıf zamanın kancık bekçileri ...

İnsanlarda can evinden vurur insanı,
İşte tam şurdan, yüreğinin ortasından,
Dermanı güç, iyileşmesi bir o kadar kolay yerden,
Gönülden, içten, senin beşiğinden,
Of!.. be küçüğüm of!..
Alaca karanlıkta yanıldık kör ışığa
Halden bilmeze aktı duruluğumuz,
Oysa biz seninle şafaklara müptelaydık,
Anla çocuk!..
Şafaklara ihanet etti geceler,
Hoş gör, gözlerimde kalan son ışıksın
Ölme ne olur içimdeki çocuk …

Murat İnce

Çevrimdışı okulönceci26

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.626
  • 18.853
  • Okul Öncesi Öğrt.
  • 3.626
  • 18.853
  • Okul Öncesi Öğrt.
# 29 Haz 2011 21:20:28
Sevdiğin Kadar Sevilirsin 

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç

Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin

Yaşadıkların kar sanma...
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna
Ne kadar yaşarsan yaşa
Sevdiğin kadar ömrün

Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma herşeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendigi kadar inansın

Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiliye hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneş'in seni ısıttığı kadar sıcak

Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin
İşte budur hayat işte budur yaşamak

Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun

Çiçek sulandığı kadar güzeldir.
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin.

Bunu da öğren;
SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN!!!


Can YÜCEL

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.557
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.557
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 29 Haz 2011 22:00:01
HOŞÇAKAL


siyah beyaz tuşlarında piyanomun
seni çalıyorum şimdi
çaldıkça çoğalıyorsun odada
sen arttıkça ben kayboluyorum

seni doğuruyorum geceye
adını koyuyorum aya bakarak
her şey sen oluyor her yer sen
ben ölüyorum

sesini duyuyorum rüyalarımda
gözlerimi kamaştırıyor ışığın
rüzgar sen gibi dokunuyor bana
ben doğuyorum

duymak istediklerimi söylemiyorsun hiç
dokunmuyorsun bana
sen gibi bir şimşek çakıyor
tam kalbime düşüyor yıldırımı
ben gidiyorum
 
Özdemir Asaf

Çevrimdışı okulönceci26

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.626
  • 18.853
  • Okul Öncesi Öğrt.
  • 3.626
  • 18.853
  • Okul Öncesi Öğrt.
# 29 Haz 2011 22:16:16
Son Mektup   

Senden mektup aldım dün akşamüstü

Postacı kapının altından atmış

Ellerin titremiş yazından belli

Bu bana yazdığın son mektubunmuş



Geçen günlerimiz hep hatırımda

Acılar zamanla unutulurmuş

Özür dilemişsin son satırında

Bu bana yazdığın son mektubunmuş



Benden ayrılmaya karar vermişsin

Bütün resimleri gönder demişsin

Seni sevdiğimi düşünmemişsin

Bu bana yazdığın son mektubunmuş


alıntıdır.

Çevrimdışı Naci El Ali

  • B Grubu
  • 325
  • 479
  • 325
  • 479
# 29 Haz 2011 22:43:50
Dağlar kadar özgürken
Sevda yaşardı bizde
Ve sen gittin biz öldük
Ezber oldu yalnızlık

Bir değil bin kez öldüm
Adıyaman içinde
Bir ateş verin yansın
Ayrılıklar şehrine

Verdiğin son hatıra
Asık bir yüz ürkeklik,
Tadı olmaz elbette
Ne tütünün ne gülün

Bir değil bin kez öldüm
Bu kahtanın içinde
Bir ateş verin yansın Ayrılıklar şehrine..

Kadir Hanbay
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı okulönceci26

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.626
  • 18.853
  • Okul Öncesi Öğrt.
  • 3.626
  • 18.853
  • Okul Öncesi Öğrt.
# 29 Haz 2011 22:51:21
Hiç kimseyi Senin Kadar  Sevmedim 


Seneler geçti ah, mevsimler geçti
Bir sen değişmedin bende sevdiğim
Sevdalar değişti, aşklar değişti
Bir sen değişmedin bende sevdiğim

Bilmem ki hangi yol sana ulaşır
Hangi rüzgarlarda kokun dolaşır
Her gece gözümde gözlerin ışır
Ay mı güneş misin bende bilemedim

Sen gideli gökyüzü de değişti
Çağlayanlar denizlere erişti
Günler geçti, aylar geçti, yıl geçti
Her durakta hayalini bekledim

Özleminle geçti aylar seneler
Hicranla tükendi günler geceler
Benim kadar sevemezki kimseler
Her çiçeğe gül kokunu işledim

Duygu çiçekleri boyun büktükçe
Ümit bahçeleri hazan döktükçe
Baktığım yollara duman çöktükçe
Hep seni özledim seni istedim

Gözyaşlarım yağmur olup aksa da
Ayrılıklar yüreğimı yaksa da
Bu vefasız kahrolası dünyada
Hiç kimseyi senin kadar sevmedim

alıntıdır.

Çevrimdışı mavi ada ılgını

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.970
  • 8.709
  • 1.970
  • 8.709
# 29 Haz 2011 23:19:27
AYRILIK ŞİİRİ
Sadece ikimize değil
Bütün hayata üzgünüm
Fotoğraflarda bir gece hatırası

Öylesine yalnızım ki
Sanki yokum
Eriyor eski ben
Ve yeni biri olamıyorum

Keder sokulgan adımlarıyla
Gelip kıvrılıyor yüreğime
Hayat sakin
Şafakta evler gibi

Sanki hiçbir şey olmadı
İkimiz yokuz sadece
Biz olan ikimiz yokuz
Deniz hep orada
Ve ağaçlar aynı düşlerinde...

Ataol BEHRAMOĞLU

Çevrimdışı nurdan81

  • Uzman Üye
  • *****
  • 705
  • 2.728
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 705
  • 2.728
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 29 Haz 2011 23:21:45
Sözlerim Bitti / Geleceğim Ol

İmlası bozuk yüreğimin faili meçhul yalnızlığıma,
Meryem’in bir dua miktarı sabrıyla gelen
Cennet yüzlü kız çocuğuna..

Firari kaçınılmaz uçurum kenarı karanlığıma,
Gaz lambası aydınlığını bırakan
Saçları örgülü,
Gözleri hüzün yüzlü kız çocuğuna…"

Diyemediklerim ol…

Sende yaşarken bildiğim her şeyi unutayım..
Varlığın alfabesinde tek bir harf olurken, sensizliğin lugatında hiçliğimin ipinde sana kaybolayım..
Yitirsem dilimin ucundaki kelimeleri..
Sözlerimi kaybetsem dudaklarının ben kokan yalnızlığında.
Diş bilesem senin geçmediğin içi boş cümlelere..
Alnından vursam öznesi sen olmayan yüklemleri.
Sana sussam hep.. Sen konuşurken yitirsem hecelerimi…
Kekeme yalnızlığından kurtulana umut gibi, boynu bükük bir “ mim “ gibi doğrulsam senin kurduğun sevda coğrafyalarına..
Sınırları henüz çizilmiş sevda ülkesinin başkenti olsa bir “ Elif “ miktarı gülümsemelerin..

Dillendiremediklerim ol…..

Sokul cümlelerime..
Başı dik yüreğinle ayaklandır damarlarımdaki donuk kanı..
Lehçem ol söyleyemediklerimin…
Senden başka yar, gözlerinden başka memleket bilmesin yüreğim..
Dillendirmediğim, cümlelerimle söylemediğim kız çocuğu özlemlerimin tercümanı ol.
Avaz avaz bağır beni.
Susmalarımda sözüm ol dudaklarımdan dökülen…
Konuştuğumda ise susuzluğum ol damarlarımdan avuçlarıma süzülen..
Özüm ol canımda tazelenen..
Sözüm ol dudaklarımda demlenen..

Sevmelerim ol….

Dağ başı yalnızlığına inat sen benim umutlarım ol…
Uçurum dibinde körelmiş ya da köreltilmiş dilimin söyleyebildiği tek cümle ol..
Bilirsin beni benden daha iyi..
Beni benden fazla düşünürsün her daim..
Sen ki; kar yüzü görmemiş bir ateşsin bozkır dudaklarımda düşen..
Hadi küllen yüreğimin iç denizlerinde..
Ellerim yaralı kelebek, kanat çırpayım kız cocuğu özlemi yarınlarına..
Yüreğim imlası bozuk bir cümle, bensiz yüklemlerine şerh düşeyim..

Sevmelerim ol…

Seni severken dualarım yorgun düşsün dudaklarımda..
Özlemim ol.
Yak beni her cümlende..
Sonra küllerinden doğur beni..
Sana varmak olsun her yolculuğum..
Sana kavuşmak olsun sonum..
Ekmek arası hasretinle çıkayım istasyonu sen olan yollara..
Çığlığını toprağa saklamış yol kenarı sevdaları giyineyim..
Kızgın güneşte kavrulmuş taşlar çıplak ayaklarımda serinlesin..
Sana gelmeliyim..
Büyümeliyim..Yetişmeliyim sana..
Sen büyüme sakın..
Cennet müjdecisi yaşında bekle beni..
Sakın büyüme..
Sana gelirken üzüm bağlarından geçeyim..
Gece yarısı üşüyen tenime tütünleri sarayım..
Sonra çöllere düşeyim..
Musa’nın asasından kurak bozkırlara fışkıran sulardan geleyim sana..
Tamara sessizliğinde eriteyim buz dağlarımı..
Sonra sana kavuşayım..
Elimde unuttuğun fırından taze ekmek özlemi, yüreğimde dillendiremediğin sadece saçlarını ellerinle örmek istediğin kız çocuğu özlemin…
Hadi sevmelerim ol; çöl ikindisi kuraklığına aldırmadan bir gül yeşersin gözlerimizde..
Öyle bir gül olsun ki; her dem “ sevdamıza “ şükreden, her an gülüşümüzde tazelenen..

Geleceğim ol….

Geçmişimden alıntı yaparak yürüdüğüm yarınlarımda öznem ol..
Göremediklerimi göster bana..
Diyemediklerimin sözü, yaşayamadıklarımın özü ol..
Mahzeni karanlık nüfus kütüğüme gözlerinin aydınlığını vur..
Güz yüzlü çocukların tazeliğini bırak avuçlarıma..
Ezberine kat beni..
Vur beni adının binlerce anlamına..
Savur beni ıslak saçlarına..
Sonra da topla beni avuçlarına..
Topuklarının sesini bırak susuzluğum baş harfi yalnızlığına..
Yazgıma, kaderime düş adını..
Kendinden alıntı yaparak değil en yalın halinle düş gerçekliğime..
Hadi saçları örgülü halinle süzül geleceğime..
Sözlerimi bitirdim..
Cümlelerimi yitirdim..

Geleceğim ol.

Ne “ Elif” umutsuz kalsın ne de “ gül “ bozkırsız..
Gün gelir, söylemediklerimde “ söz “,
Gün gelir, dillendirmediklerime “ tercüman “ olursun…

Vakit geleceğime,
Elif tazeliğinde umutlar ekme zamanı…
……………..

Geleceği beklerken;
Bize ve sevdamıza vaat edilmiş yarınlarımızı Yakup sabrı ile beklesek..
Sonra da diz çöksek Yunus’un sabır sofrasına..
Sussak harf harf ..
Sonra İsa’nın sancısına vurulsak..
İnlesek cümle cümle..
Meryem’in içi kalabalık yalnızlığı dile gelse…
Sonra tekrar sussak…
Züleyha’nın karanlığında Yusuf gözlü aydınlıklarda yansak İbrahim vari..
Sonra aşka susasak…
Koşsak mavi ufuklara, anlamı sende büyüyen derinliklere..
Sonra konuşsak dilsiz varlığımızla Süleyman misali..
Yansak avuç avuç Mecnun’un bağrında..
Sonra da Belkıs’ın saçlarında dinlensek..
Üzüm bahçelerinden gölgelensek…

Hadi gözlerini kapat…
Zamanın avuçlarından kurtar kendini…
Vur kendini yollara.. Sensizliğin içindeki “ hiçliğime”
Varlığının anlamı kat….
Geleceğimin bozkır topraklarında
“ Elif “ tazeliğinde bir “ umut ” tanesi ol…

Tek gerçeğim..
Aydınlık geleceğim….
“ Seni seviyorum “

İsmail SARIGENE

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 29 Haz 2011 23:23:00
SANA KANSAM
Hemen yanı başında olmak
Can, kenarında seni izlemek
Gözlerine bakmak hayran hayran
Ve düşünmek
“Burada nasıl yaşanır kim bilir?” diye Cinayetler izliyorum gözlerinde
Varlığını bakışlarının esaretinde yitirmiş
Aşktan önce son kaçışı da kaçırmışlığımla
Gözlerinden geçmek üzereyim bir mevsimden diğerine
Birazcık kıymasan bana diyorum
Sever gibi yapsan biraz
Aşka dair anlatamayacak bir şeyler biriktirsem
Ve ben sana kansam
Benim de payıma ölümlüsü düştü hayatın
Hem dirilsem gözlerinde hem de yitirsem varlığımı
Adımla başlayan bir cümle kursan
Anlam katsan adıma
Yakınıma gelip de yakınmalarımı dindirsen
Birazcık sevsen ve inandırsan kalbimi
Aklım kalbimi “ne hali varsa görsün”e terk etse
Kalbim beni atıp seni toplasa
Ve damarlarım sana doya doya kansa
Yenilgiye razı gelerek çıktım karşına
Gözlerinin hükmünde hükmen mağlubiyeti tatmaya geldim
Ölçüsünü bilmem sevmelerin
Aşk diye tebessüm etsen bana
Ve ben aşkı tebessümün sansam
Birazcık sevsen beni diyorum
Birazcık kandırsan
Ve ben sana kansam../mehmet ercan

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.557
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.557
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 29 Haz 2011 23:23:30
BÜYÜK SIR


Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Zaman sensin
Zaman kadındır ister ki hep okşansın
Diz çökülsün hep
Dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına.
Bir taranmış
Bir upuzun saç gibi zaman
Soluğun buğulandırıp sildiğin ayna gibi.
Zaman sensin, uyuyan sen
Şafakta ben uykusuz seni beklerken
Sensin gırtlağıma dalan, bir bıçak gibi...
Ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın
Bu mavi çanaklarda kan gibi
Durdurulmuş zamanın işkencesi
Ah bu daha beter işkence hiç mi hiç giderilmemiş istekten
Bu göz susuzluğundan sen yürürken odada
Bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini
Daha beter seni kaçak
Seni yabancı bilmekten
Aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan
Tanrım ne ağırdır sözcükler
Asıl demek istediğim bu.

Hazzın ötesinde sevgim
Hiç bir zararın erişemeyeceği yerde bugün
Sevgim
Sen ki benim saat-şakağımda vurursun
Boğulurum soluk alıp vermesen
Tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın.
......

Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Korkuyorum senden
Korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri
El kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan
Korkuyorum senden.

Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Kapat kapıları
Ölmek daha kolaydır sevmekten
Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
Sevgilim.
 
ARAGON

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK