Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı mihri zeynep

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 203
  • 2.346
  • 203
  • 2.346
# 10 Tem 2011 01:08:13
MEKTUP
sevgilim, sen bunu aldığında
-ki mektup denemez buna-
umarım bağışlarsın beni:
yazamadığım mektuplarda biriktirdim kederimi

sevgilim istanbul'da yaz bitiyor,
bu güz gecelerinde ben, sardunyaların arasında
senin getirdiğin mumları yakıyorum.
bir fotoğrafa bakıp "deniz" diyorum:
ne kadar dingin, nasıl sonsuz, olduğu yerde.
sevgilim beni bağışla,
sana mektup yazamıyorum.
yüzümün bir yarısı acı çekiyor, mavi
bir fotoğrafta, kızıl bir ufuk
biriktiriyor kış için öteki yarısı
coşkuyla ilgili değil elbet hayatım.

sevgilim seni bilmemenin kederli gölgesi altındayım.

deniz "öylece" duruyor, orada, yazda.
hayat öylesine caydırıcı ki, korkuyorum
sevgilim...bu dünyayı ben uydurdum
desem, sonrasını diyemiyorum.

sevgilim, günün belli saalerinde seni unutmayı deniyorum.

sen bunu aldığında
-ki mektup denemez buna-
umarım bağışlarsın kederimi, haylazlığımı,
umutsuzluğumu, dalgınlığımı; yani
benden geçtiğinde anlamı sarsılan ne varsa...
umarım her şey olacağına varıyor der,
ve kabullenirsin
kum nasıl çizmişse incecik bir camı.

(Birhan Keskin - Kim Bağışlayacak Beni)

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 10 Tem 2011 01:13:16
GELDİM İŞTE

Sülfür inceldi ve en yorgun yerinden kırıldı ayna
Tenhaydı düşlerim, geceydi, çıkıp geldim işte
Su ve ateş bir de gülünç yalnızlığım var sana
...Getirebildiğim, kokularını yitirmişti çünkü güller

Suyu dinle ateşi yak özledim demek bu

Parasız yatılı hüzünlerden ne kalır geriye
Biraz Tamil biraz Türküz ayıptır söylemesi
İntiharsa günahtır külliyen yasak bilirsin
Pısırık bir ihtilal gibi getirdim sana bunları

Bir de belleğim, başıma bela hazin ve komik üstelik
Hatırla eskiyen meydan saatini, çocukluğundur
Tayyare pulları getirdim sana evden kaçışlarımı
İstersen yok say bunları tespih de yapabilirsin

Beni vur saatin altında seni seviyorumdur bu

Şiir yazan bir adamın fotoğrafı var yanımda
Kendini ölümlü sanıyor onu getirdim ganimettir
Büyüdü büyülenerek, taşlayarak kovdu kabilesi onu
Suyun öte yakasında yaşadı, Sisyphos dediler adına

Sülfür inceldi ve en yorgun yerinden kırıldı ayna
Ayna pusluydu bunca yıl nice sır taşımaktan
Kırılmanın sesini duydum ve onu getirdim sana
Unutulmaya geldim işte onarılmaya değil

Kov beni kabilenden ama bekliyorum demek bu

AHMET TELLİ

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 10 Tem 2011 01:18:01
AŞK VE ÇİLELER

Monna Rosa siyah güller, ak güller;
Gülce'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister;
Ah, senin yüzünden kana batacak,
Monna Rosa, siyah güller; ak güller!

Ulur aya karşı kirli çakallar,
Bakar ürkek ürkek tavşanlar dağa.
Monna Rosa, bu gün bende bir hal var,
Yağmur iğri iğri düşer toprağa,
Ulur aya karşı kirli çakallar.

Zeytin ağacının karanlığıdır
Elindeki elma ile başlayan...
Bir yakut yüzükte aydınlanan sır,
Sıcak ve minnacık yüzündeki kan,
Zeytin ağacının karanlığıdır.

Zambaklar en ıssız yerlerde açar,
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar,
Işıksız ruhumu sallar da durur,
Zambaklar en ıssız yerlerde açar.

Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi...
Ellerinden belli olur bir kadın.
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların.

Açma pencereni, perdeleri çek:
Monna Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmeme için yetecek;
Anla Monna Rosa, ben öteliyim...
Açma pencereni, perdeleri çek.

Zaman çabuk çabuk geçiyor Monna;
Saat on ikidir, söndü lambalar.
Uyu da turnalar gelsin rüyana,
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar;
Zaman çabuk çabuk geçiyor Monna.

Akşamları gelir incir kuşları,
Konarlar bahçemin incirlerine;
Kiminin rengi ak, kiminin sarı.
Ah, beni vursalar bir kuş yerine!
Akşamları gelir incir kuşları...

Ki ben Monna Rosa, bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında.
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar... Su kenarında
Ki ben, Monna Rosa, bulurum seni.

Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa:
Henüz dinlemedin benden türküler.
Benim aşkım uymaz öyle her saza,
En güzel şarıkıy bir kurşun söyler...
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak,
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış.
Birgün gözlerimin ta içine bak;
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış,
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak.

Artık inan bana muhacir kızı,
Dinle ve kabul et itirafımı.
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı,
Artık inan bana muhacir kızı.

Altın bilezikler, o korkulu ten,
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne;
Bir tüy ki, can verir bir gülümsesen,
Bir tüy ki, kapalı geceye, güne;
Altın bilezikler, o karkulu ten!

Monna Rosa siyah güller, ak güller,
Gülce'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister;
Ah, senin yüzünden kana batacak,
Monna Rosa, siyah güller, ak güller!

SEZAİ KARAKOÇ

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 10 Tem 2011 01:24:14
GÖZLERİNDE MÜEBBETİ İSTİYORUM

Gözlerinde müebbeti istiyorum
En acımasız mahkemelerde yargılasınlar beni.
Bedenimden yüreğimi söküp
Yüreğinde nefes almak olsun suçum.
Son isteğim;
Darağacım, yıldızların düştüğü
Saçlarının tellerinden örülsün.
Yüreğinde ölmeyi istiyorum.
Baharları mevsimlerden çalıp
Gözlerine doldurmakla suçlasınlar beni.
İnfazım, gözyaşlarında son bulsun
Çıplak yüreğime,
Gözyaşlarının umut zincirlerini geçirsinler.
Aldığım her nefes sevdana olsun.
Gözlerinin güneş gibi düştüğü
Gönül mapusluğunda,
Ömür boyu yüreğinin müebbetini istiyorum.
Gülüşlerinde erimeyi istiyorum.
Yağmurların sadece gözyaşında saklı olduğu
Güneşin, hep gülüşlerinde solduğu
Bir ceza istiyorum.
İnfazım, gözlerinde yavaş yavaş erimek olsun.
Avuçlarında solmayı diliyorum.
Ömrümden vazgeçip,
Senin gözlerine firardan yargılanayım.
Susma hakkımı kullanıp,
Gözlerinde müebbeti istiyorum

İsmail SARIGENE

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.706
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.706
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 10 Tem 2011 11:21:38
bir gönülde iki sevda olmaz
yalan!
olabilir!
şehrinde soğuk yağmurların
gece otel odasında sırtüstü yatıyorum
gözlerim tavana dikili
bulutlar geçiyor tavandan
ıslak asfaltı geçen kamyonlar gibi ağır
ve sağda uzakta
ak bir yapı
yüz katlı belki
tepesinde altın iğne parlıyor.
bulutlar geçiyor tavandan
karpuz kayıkları gibi güneş yüklü bulutlar
oturmuşum cumbaya
yüzüme suların ışığı düşüyor
bir ırmak kıyısında mıyım
bir deniz kıyısında mı?
o tepsideki ne
o güllü tepsideki
yer çileği mi kara dut mu?
fulya tarlasında mıyım
karlı kayın ormanın da mı?
gülüp ağlıyor sevdiğim kadınlar
iki dilde

dostlar nasıl bir araya geldiniz?
birbirinizi tanımazsınız.
nerde bekliyorsunuz beni?
beyazıt' ta çınarlı kahve' de mi gorki parkında mı?
şehrinde soğuk yağmurların
gece otel odasında sırtüstü yatıyorum
gözlerim yanıyor gözlerim alabildiğine açık
bir hava çalındı
armonikle başladı utla bitti.
içimde sarmaş dolaş karmakarışıktı
büyük uzak iki şehrin hasreti.

fırlamak yataktan koşmak altında yağmurun
istasyona koşmak
---- sür kardeşim makinist
götür beni oraya.
--- nereye?

NAZIM HİKMET

Çevrimdışı AYNALI

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.281
  • 21.087
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 3.281
  • 21.087
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 10 Tem 2011 11:52:23
Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben...
Bahtiyarım...
Nazım Hikmet

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.557
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.557
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 10 Tem 2011 12:35:31
ESKİ NİSAN

Canımın yongası, sevdiğim,
Bir kaç gün çaldık ilkbahardan
Geçtik yıllardır özlediğim
Erguvan ışıklı kıyılardan

Aşkı sessizlik tanımlar
Gençken tersini düşünürdüm
Akşamla dönerken geriye dalgalar
Yalnızlığı çırılçıplak gördüm

Durduktu önünde Ege Denizi'nin
Gözleri mayıs bulanığı,
Kuytuluğunda eski evlerin
Dolaştıktı Ayvalığı

Eski nisan, her şey gibi,
Kalbim de, rüzgar da eski,
Çırpınıp duruyor havada
Yitik anıların kelebeği

1983 (Eski Nisan)


Ataol BEHRAMOĞLU

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.557
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.557
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 10 Tem 2011 17:22:27
BEKLEYİŞ..

Yaşadığım şehrin bir gecesine
Kar beyaz çiçekler, takıver artık
Yazdığım şiirin bir hecesine
...Duyğu seli ol da, akıver artık..

Kirpiğimde böyle asılı kalma
Yıllar geçiyor yâr..Gönlümde solma
Umutsuz günlerde yoldaşım olma
Küllenmiş ateşi, yakıver artık..


Ben bekledim, yıllar bekledi
Bu ıssız sokaklar, yollar bekledi
Gözlerim bekledi, kollar bekledi
Ansızın bir yerden çıkıver artık..


Ne aşkı tanırım, ne sevda beni
Hiç yaşamadım bilmem rengini
Tek düze ömrümün şu ahengini
Bir yerlerden çık da yıkıver artık..

Ecel gelip, gelip beni sınıyor
Yaşanan her şiir gerçek sanıyor
İçimde birşeyler zaten kanıyor
Şu oku kalbime sokuver artık..


Razıyım başımda kara bulut ol
İster hüsranım ol, ister umut ol
Bu zor sorulara gelde yanıt ol
Yada şu ipimi çekiver artık..

Bekledikçe hasret bende büyüyor
Kalbime böcekler ağlar örüyor
Kimse bilmese de, Allah biliyor
Perdeyi açıp da, bakıver artık..

Ali SÖNMEZ

Çevrimdışı mihri zeynep

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 203
  • 2.346
  • 203
  • 2.346
# 10 Tem 2011 21:34:19
Kararır Deniz
GAZZE

Senden kalkıp başka ellere gidemem.
Rüzgar ve kuytu,
Yağmur ve uykuyduk birbirimize
Aklına geldikçe viran teknelerinde
Sev beni.

Gazze’de hava bulutlu 17 derece,
Nem yüzde 16, rüzgar saatte 13 kilometre.
Saldırıda ondokuzuncu gün, yirminci gece.
Ölü sayısı binin üstünde, yaralı binlerce.

Şimdi önüme dört çöl fotoğrafı koydum.
Dört mecaz osun diye serin, kanlı dünyaya
Duygusal konuşmak için şairler var diyor,
Okkadar dallama birileri tv’de Gazza üsütüne

Yağmurda karda doluda iki kere sev beni,
Altüst edilmiş cümleyim ben senin elinde
Zalimin rişte-i ikbalini bin ah bile bazen
Kesmiyor, gördün işte, delik deşiğim ben.

Naylonlara bezleresarmışlar, büyümeden…
Büyümeden allahım bakamam,
Bakamam onlara..onlar mermiden..
Bu çocuklar korrrrrrrrkunç
Vurulmuş allahım.

İnsan; insan ne ki
Şeytanın bacağı kırık kalıyor
İnsan derken.

Birhan Keskin-Kim Bağışlayacak Beni

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.557
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.557
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 10 Tem 2011 21:36:17
Ben Beni Yitirdim Senler İçinde

Sensiz geceleri senli düşlere,
Beleyip yatırdım dünler içinde.
Yıllar yılı umut ekip taşlara,
Muratsız oturdum günler içinde.

Dilim aciz müşgilimi tabire
Ölüm sığmaz belibenzer kabire
Yaslana yaslana kuru sabıra
Ne hamlar yetirdim bun lar içinde.

Diyar diyar hasretlere sürüldüm
Hüzünlerde çok bulandım duruldum
Her solukta kaç kez öldüm dirildim
Asırlar getirdim anlar içinde.

Adını anmadan başlamam güne,
Seninle sonlanır her gecem yine,
Hep sensiz yaşayıp seni kırk sene
Ben beni bitirdim benler içinde…

KURTOĞLU’YUM yıldızda sen ayda sen,
Hayat ile aramda tek payda sen,
Her baktığım her gördüğüm şeyde sen,
Ben beni yitirdim senler içinde…

Çevrimdışı thefalcon

  • Uzman Üye
  • *****
  • 260
  • 1.109
  • 260
  • 1.109
# 10 Tem 2011 22:46:17
Gün olur, alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.
Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
...Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan.

Hele martılar, hele martılar,
Her bir tüyünde ayrı bir telaş!

Gün olur, başıma kadar mavi;
Gün olur, başıma kadar güneş;
Gün olur, deli gibi...



O. Veli KANIK

Çevrimdışı derya kaya

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 155
  • 222
  • 155
  • 222
# 11 Tem 2011 00:22:03
sevipte karşılık bulamayanlara gelsin...güzel bir avuntu


BÜYÜCÜ

Şeytan dağı denilen yerde
Bir büyücü kadın yaşarmış.
Aşka inanmayan taştan kalpleri
Büyüler büyülermiş de karasevdalı yaparmış.

Yüreğimde yenilginin acısı,
Yollandım şeytan dağına.
Bir akşam üstü vardım,
Büyücünün o taştan mağarasına.

Dedim:” Bir halden bilmeze düştüm,
Al bütün varımı yoğumu.
Bir büyü yap da öğrensin şu kız,
Sevdanın ne yaman şey olduğunu”.

İki kalp oydu iki taştan,
Attı bulanık bir suya.
Üç zaman sonra gel diye,
Seslendi kör bir kuyuya.

Aradan üç gün mü, üç ay mı desem,
Bir akşam üstü çalındı kapım.
Olmuştu o deli dolu kız sersem,
Ne hallere düşmüştü Allahım.

Kara gözlerinde kara gecelerin ateşi vardı.
“Sev beni sev” diye yalvardı.
“Git” dedim,”git istemiyorum artık seni,
Biraz da sen öğren acı çekmesini.
Geceler boyu duy bir yol ,
Yalnızlığın kahreden sesini.

Yalan dostlar yalan,
Ortada ne büyücü var, ne de büyü.
Yıllardır avunmak için uydurdum
Bu yaşanmamış öyküyü.

Prof. Dr. Alemdar Yakın


Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 Tem 2011 00:35:00
Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman

Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış örtüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden
Bebekler hayta hayta yürümeden
Geleceğim diyorum, geleceğim sana
Ne olur kesin bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Beklesen de olur, beklemesen de
Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende
Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde
Hangi ses yürekten çağırırsa beni sana
Geleceğim diyorum, takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi
Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi
Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi?
Başka gezegende de olsan dönüşüm hep sana
Kesin bir gün belirtmem, ne olur takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden
Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben
Yeter ki bir çağır çiçeklendiğin yerden
Gemileri yaksalar da geleceğim sana
On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Bak işte notalar karıştı, ezgiler muhalif
Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız
Ey benim alfabemdeki kadim elif
Ne güzellik, ne tad var baharsız
Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana
Geleceğim diyorum biraz mühlet tanı bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Ihlamur çiçek açtığı zaman
Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan
Kimseye uğramam ben sana uğramadan
Kavlime sadığım, sadığım sana
Takvim sorup hudut çizdirme bana
Ben sana çiçeklerle geleceğim
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman



Bahaettin Karakoç

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 Tem 2011 00:39:05
Beyaz Dilekçe'den

Rahman ve Rahim olan adina siginarak
Açtim iki elimi; kor gibi iki yaprak.

Bir edep ölçeginde umutlu ve utangaç,
Işte dünya önümde; benim ruhum sana aç.

Kainati yarattin, donattin, rizik verdin,
Kimine sonsuz körlük, kimine işik verdin.

Kainatta ne varsa hepsinin zikrinde sen,
Hamd ve şükür sanadir, herşey seninle esen.

Çali bile kendine siginan kuşu itmez,
Sen gafursun, azizsin, senin keremin bitmez.

Benden önce esirge Muhammed ümmetini,
Esen gitsin her kervan, en sona ula beni.

Her müslüman bir kartal, vurulur da pesetmez,
Oruçtan tad alanlar, kemik peşinde gitmez.

Bezm-i Elest'te sana secde eden ruh için;
Verdigin söze sadik, dogru giden ruh için;

Hiç kimseyi vatansiz, milletini devletsiz,
Gönülleri sevdasiz, şehirleri mabetsiz;

Bayraklari rüzgarsiz, ocaklari ateşsiz,
Birakma ulu Rabbim, asi kul degiliz biz.


Bahaettin Karakoç

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 Tem 2011 00:41:42
Aşk I

Alemde ne var ki aşktan özge
Beyhude nefes tüketme şair
Bitmez diyerek sarıldığın ömr
Bir sade fasıldır aşka dair


Beşir Ayvazoğlu


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK