Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.706
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.706
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 Ağu 2011 13:55:20
herkes kendi ateşini başkasının cehenneminde sınar
kendi külünde söner bütün rüzgarlarına yazıldığın akşam

ateş tadında kum tadında kalarak
derinleştirir bazı ayrılıkları zaman

al ağrını git burdan
en uzun eylülü ömrümüzün

uyutmuyor seni ne kömürleşmiş bu gurur
ne göğsündeki kaplan

seçilmiş taş milyonlarca taş arasından
başını vurduğun
çok gençti genç olmak için bile
kendi zamanına muhtaç
kendiyle dargın

daha yolun başında görülüyordu
menzilindeki noksan

ömrünce sızlayacak
kayıplar sarayında ateşte unuttuğun ferman.

ATEŞTE UNUTULMUŞ FERMAN/MURATHAN MUNGAN

Çevrimdışı okulönceci26

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.626
  • 18.853
  • Okul Öncesi Öğrt.
  • 3.626
  • 18.853
  • Okul Öncesi Öğrt.
# 11 Ağu 2011 15:37:40
SABAHLARI SEVERİM OLDUM BİTTİM
Kalktım sabahı dinledim
4.20 bir yaz günü sabahı
Evlerin yüzü ağardı
Ağaçlar yeşile çıktı
Ben sabahları severim oldum bittim
Sabahları çocukları bütün başlangıçları

Kalktım sabahı dinledim
Kente giren caddelerde köylülerin
Geceden yola çıkan sebze arabaları
-Fırınların kepenkleri nedense hep aralıktır-
Çıplak ampul ışıklarıyla karışır sabahlara
Taze ekmek kokuları

Kalktım sabahı dinledim
Hanların önünde geceleyen
Koca koca kamyonlar kalktı
İşçi kahvelerinde çaylar demli
İstasyonlarda salepler dumanlı

Kalktım sabahı dinledim
Analar uğurladı çocuklarını
-Her serüvenden ilk sayfa-
Üstlerinde henüz yatakların doyulmamış sıcaklıkları
Bakışları otobüslerin trenlerin soğuk camlarında
-Hep ansıyacaksınız bundan sonra-
Ayrılıklar izleyecek ayrılıkları

Kalktım sabahı dinledim
Dudaklarımda okuldan kalma bir şarkı
Hani yorgundum yeniktim çaresizdim
Döndü - Evet dün
Dün bir kentti geride kaldı
Bu sabah bir başka kente indim

Necati Cumali

Çevrimdışı Eğitimci35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.562
  • 91.099
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.562
  • 91.099
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 Ağu 2011 16:09:52
Bir Adım Kalmalı

bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet

sen say ki
ben hiç ağlamadım
hiç ateşe tutmadım yüreğimi
geceleri, koynuma almadım ihaneti
ve say ki
bütün şiirler gözlerini
bütün şarkılar saçlarını söylemedi
hele nihavent
hele buselik hiç geçmedi fikrimden
ve hiç gitmedi
bir topak kan gibi adın
içimin nehirlerinden
evet yangın
evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
evet kaybetmenin o zehirli buğusu
evet nisyan
evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
bu sevda biraz nadan
biraz da hıçkırık tadı
pencere önü menekşelerinde her akşam

dağlar sonra oynadı yerinden
ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
sen say ki
yerin dibine geçti
geçmeyesi sevdam
ve ben seni sevdiğim zaman
bu şehre yağmurlar yağdı
yani ben seni sevdiğim zaman
ayrılık kurşun kadar ağır
gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
yine de bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç

AHMET HAMDİ TANPINAR


Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.568
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.568
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 11 Ağu 2011 21:42:45
SON AŞIK

Hasretinle geçiyorken bu gençlik çağım,
Ey sevdiğim, ben ümitsiz değilim gene
Ak düşünce saçların kumral rengine
Kollarında son aşıkın ben olacağım.
Ey başında şimdi sevda rüzgarları esen,
Böyle her gün yollarımdan geçsen de süzgün
Sen benimsin büsbütün terk olunduğun gün ...
O mukadder günü, bilmem, düşündün mü sen?

Ben bir beyaz saçlı aşık, sen bir ihtiyar ...
O gün bana yalaşırken ey ilahi yar,
Esirgeme gözlerimden bir son buseni,

Kirpiğinden yavaş yavaş bir damla aksın,
Çünkü, ruhum, sen de o gün anlayacaksın
Ki hiç kimse benim kadar sevmemiş seni!



Faruk Nafiz ÇAMLIBEL


Çevrimdışı bilaldikici

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.512
  • 57.274
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.512
  • 57.274
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 11 Ağu 2011 22:26:52
Sevindiğim anda sen üzülürsün.
Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
uzak yalnızlık limanlarına.

Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
Sakın başka bir şey getirme aklına.

Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
ölümüm birden olacak seziyorum,
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
Aysel git başımdan seni seviyorum...

Atilla İLHAN..

Çevrimdışı suatin

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.659
  • 57.197
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.659
  • 57.197
  • Müdür Yardımcısı
# 11 Ağu 2011 23:22:21

Gerçek aşık oldun ise,cihan nakşı nendir senin?
 
DOST aynasın baktın ise,suret nakşı nendir senin?
 
Humhane ile puthane,mescit olmuş gerçek cane,
 
Gel işin verme ziyane,yalancılık nendir senin?
 
Sen,senliğin terkin urgil,gel o dine gönül vergil;
 
Yele ver menzile ergil,geri kalan nendir senin?
 
Yeyip yedir gel fakire,eksilirse Allah vere
 
Bir gün tenin yere gire,arta kalan nendir senin?

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.141
  • 24.278
  • 5.141
  • 24.278
# 11 Ağu 2011 23:27:27
KİME ANLATAYIM?

Vatanımın gözünde yaş
Yurdu kime anlatalım?
Biz eylülde donduk gardaş,
Mardı kime anlatalım?

Şimdi yoktur suyu soran
Bizden makbul testi kıran
Milyonlara geldi boran
Ferdi kime anlatalım?

Yaptığı ne neler dedi
Ahbap oldu fare kedi
Sürüleri köpek yedi
Kurdu kime anlatalım?

Bu dert fazla devletlere
Biz dayandık bu dertlere
Fırsat geçti namerdlere
Merdi kime anlatalım

Arif kaçtı ağız tadı
Adalet mi bunun adı
Anamızı alan kadı
Derdi kime anlatalım?
 
Ozan Arif

Çevrimdışı zalim09

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
# 12 Ağu 2011 00:46:18
Güneşle bir tutsam girmez hizaya
Dar bulur sığmam der, dipsiz fezaya
Kuyruk salar, sonra hırlar ezaya
Benim nefsim, benim nefsim..ne köpek

Nefsimin ardından koştum perişan
Ondan bir kıl bile avlayamadım

Her ağızda her telde fanilik dırıltısı
Sonunda tek bir şarkı, tabutun gıcırtısı

Gözüm, aklım, fikrim var deme hepsini öldür
Sana çöl gibi gelen, o göl diyorsa göldür

Tahtadan yapılmış bir uzun kutu
Baş tarafı geniş, ayak ucu dar
Çakanlar bilir ki bu boş tabutu
Bir gün kendileri dolduracaklar

Allah dostu odur ki nefsine tek pay biçmez
Kırk yıl bir ekşi ayran özler de onu içmez

Cılız vücuduma tam görünse de
İçim bu dar yere sığılmaz diyor
Geride kalanlar hep dövünse de
İnsan birer bire yine giriyor

Eklense de başıma, dünyada kaç baş varsa
Başım, onların hepsi için secdeye varsa

Açı doyurmaksa kabirde meram
Yemeğim fatiha, günde beş öğün

Öyle bir devim ki, hakikatte pireyim
Bir delik gösterin de utancımdan gireyim

Minarede ‘ölü var’ diye bir acı sala
Er kişi niyetine saf saf namaz..ne ala
Böyledir de ölüme kimse inanmaz hala
Ne tabutu taşıyan, ne de toprağı kazan

Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam
Alıp beni götürsün, tam 4 inanmış adam...


(Üstad)

Çevrimdışı muhars

  • Uzman Üye
  • *****
  • 531
  • 3.605
  • 531
  • 3.605
# 12 Ağu 2011 02:21:46
GELİNCİKLER

gelincikler tek tek göründü mü çayırlarda
işi iş kasabanın
su yüzlü çocuğun işi iş
bir de poyraza döndü mü hava
başlar masmavi damarlar fışkırmaya yanaklarından
faytonların turuncu tekerlekleri
yansır gaz tenekeleriyle çevrili bahçelerde
asılı çamaşırlarından bir tutam çivit kokusu alıp gider
gelincikler tek tek göründü mü çayırlarda.

saat onikilerde
postanede mektup yazan adamlara bakar bir semt delisi
durmadan bakar
ki o mektuplar nereye giderse gitsin
öylesine uzundur ki kasaba
gelinciklerden bükülmüş bir ibrişim gibi
gidip gelen mektup zarflarıyla tarif edilebilir ancak
içlerinde kar serpintisi
içlerinde bozkır
içlerinde herkesin bir güneyi olan
ve marangozlar upuzun kayıklar yaparlar bunun için
kesersiz, çivisiz, elsiz
sadece ruhlarından
o kayıkları içinde domates doğranan bir akşamüstünde yüzdürürler
canlanır suya değince hemen
bordalarındaki nakışlar
bir derya gülü alıp başını gider.

yeter ki görünsün gelincikler
önce tek tek görünsün sonra topluca
usta bir doğramacı gibi kırmızılar doğrar kasaba
gelincikler indi mi çayırlardan
su bardaklarına, berber dükkanlarına girdi mi
duvarlara sicimle tutturulmuş şişelere
girdi mi bir kere
-aynaları boğacak neredeyse
-taşlıkları basacak sel gibi
o zaman...
tam o zaman
marangozlar mis gibi rakılar içerek kayıklarında
konuştukça binlerce kayık
konuştukça binlerce köpük, binlerce kıyı olurlar
ve nedense bir vapur bizi alıp götürecekmiş gibi bakarız bir-
birimize
unuturuz sonra alıp başını gitmeyi de
yeter ki iki dudak arasına konsun gelincikler
ipince bir ıslığa yerleştirilsin
türküler süzsün tüveyçlerinden
kahveler eski renklerine boyanır yeniden
biralar ciğ ışıkta bile parlak
yıkanır tertemiz oluncaya kadar yaşamak.

gerçekte bir sevinç, bir mutluluk yok değildir yüreklerimizde
sevgiler umutlar yok değildir
öyleyse neden çabuk küseriz birbirimize
çabuk öfkeleniriz
durup durup böyle hüzünlenmemiz neden
anlamıyoruz da ondan mı yoksa
bir bütün olduğunu mutluluğun
umudun bir bütün olduğunu
seziyor muyuz yalnızca
baktıkça gelincik tarlalarına uzaktan
öyle bir arada güzel
yaşamanın lezzetini
kanımızı tutuşturdukça gün günden
buğusunu saldıkça
bir tütün dumanı gibi yaktıkça genzimizi.

Edip Cansever

Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.108
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.108
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 12 Ağu 2011 04:46:19
Özlem
Dayanırım her şeye ben
Şu yokluğun olmasaydı
Sitem etmezdim geceye
Sesin bende kalmasaydı

Pencerene bak
Bir yaralı kırlangıç var
Yüreğine al onu
Alev gözlü yar

Seni her düşündüğümde
Yağmur yağar toprak kokar
Çocuk gibi umut umut
Yanağımda güller açar

Kalma sakın gecelerde
Sabah şarkıları söyle
Biter elbet tüm acılar
İlk gün ışığını bekle
G.Yorum

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.108
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.108
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 12 Ağu 2011 05:07:57
Düş…
Hemen şimdi
Hatta şuracıkta
Susmak
Kapamak gözlerini
Düşlemek geleceği
Düşlerim
Olmasını istediğim planlarım
Kimsenin anlamadığı
Anlayamayacağı…

Çevrimdışı liff

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.251
  • 13.081
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 4.251
  • 13.081
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 12 Ağu 2011 10:45:51
BİR FOTOĞRAFA

Karşımdasın işte...
Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni.
Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.
Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim.
Tıkandığım o an,
Elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte,
Aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim.
Ellerim boşlukta, ben darda kaldım.
Ellerim buz gibi, ben harda kaldım.
Bir senfoni vardı kulağımda çalınan,
bitti artık hepsi...

Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme.
Bakış açım belli oldu yine.
Geride kalan, ardından bakar gidenlerin.
Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.
Dağlara çarptım her esişimde.
Yollara küfrettim her gidişinde.

Demiştim sana hatırlarsan:
"Önemli olan zamana bırakmak' değil,
zamanla bırakmamak'tir.."
Şimdi bana, geçen o zamanın
Unutulmaz sancısı kalır

Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim?
Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim...

Nazım HİKMET

Çevrimdışı aslı_80

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.080
  • 12.052
  • Öğrenci Velisi
  • 2.080
  • 12.052
  • Öğrenci Velisi
# 12 Ağu 2011 11:44:37
YAPRAKTI

 Bir başka yolculuk dalından düşmek yere,
Yaşadığından uzun;
Bir tatlı yolculuk dalından inmek yere.

Ağacın yüksekliğince,
Dalın yüksekliğince rüzgarda;
Ve bir yeni ö'mü'r
Vardığın çimen yeşilliğince.
                   
                        CAN YÜCEL

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.706
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.706
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 12 Ağu 2011 11:45:16
Kırk

Diyelim ki yazdan kalma bir günde
Diyelim ki yaşım kırk
Nabzım
Uzak bir akraba gibi bana yatıya gelmiş
Otel defterlerine işlenirken yalnızlık.

Diyelim ki yazdan kalma bir günde
Diyelim ki yaşım kırk
El kadar bir sabahla dünyadan taşınırken
Susmak da bir şivedir
Güzel ayrılık

Ali Ayçil

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.402
  • 6.353
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.402
  • 6.353
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 12 Ağu 2011 11:51:33
Eski Bir Sonbahar

Sonbahardı... Seninle geçiyorduk o yoldan;
Topraklardan, havadan bir hüzün taşıyord
Bize yaklaşıyordu

Gönlümüzde yepyeni bir duygu yaşıyordu.
Rüzgarların değildi bu musiki, bu hüzün;
Hatırladın değil mi? Kuşlar ağlaşıyordu...
Havada bir serinlik... Tatlı bir hayal gibi...
Torak nasıl meçhuldü tıpkı istikbal gibi?
O gün tabiat başka bir türlü yaşıyordu.
Kalbin acı, gözlerin yaşla dolmuştu senin;
Yapraklar gibi yere dökülüyordu enin;
O nağme mesafeyi, zamanı aşıyordu.
O bir beste değildi: Kuşlar ağlaşıyordu.
En hazin şey muhakkak öksüz kalan ocaktır.
Bu ocak hüzünlerle dolup boşalacaktır.

Eski bir sonbaharı, küçük kuşları anmak
Belki veda etmektir sana birkaç satırla...
Yine bir sonbaharda ordan yalnız geçersen
Beraber geçtiğimiz serin günü hatırla!..

Hüseyin Nihal Atsız

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK