Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 05 Şub 2012 21:41:25
Kendini Kandırmanın Delilik Provaları 
 
''sabrımın apoletleriydi
göğsümde taşıdığım tüm küfürler''


sensiz de büyürüm vazgeçilmez değilsin
göğüs kafesine ağır gelen aynalardan çaldım seni
suçumun apoletleri öykümün düşüne çakılı halbuki
kayıp bir adres sessizliği ile
avuçladım yanağının solunu
''ki beni bir tek sen kandırabilirsin''


sensiz de büyürüm vazgeçilmez değilsin
yokluğunda kelimeler yıkılmasa düşmezdim
yokluğunda kemirecek beni varlığın da bilirim
uyurken kolaydı kaçırmak aklımdan seni
gündüzler geceye yatırılmıyor oysaki


sensiz de büyürüm vazgeçilmez değilsin
kaç beden darsın bu bedene ki
bu kadar sıkıyor bünyeyi küçüklüğün
geçilmiyor yine de bu ipek şeridi
küçüğünün elinde büyümek vazgeçmek değil belki


sensizde büyürüm vazgeçilmez değilsin
her şairin bir katili vardır
ve belki o zaman dallarımdan uçurumlar dökülür
kendini soyacak kadar saf bir hırsız
bükülür gövdeme çakarsın sabrının küfürlerini
ve ben temizlerim apoletlerinin küflerini


sensiz de büyürüm vazgeçilmez değilsin
şu mürekkebin kopuk dili ne kadar anlatabilir
gecemi işgale yeltenen bakamayışlarını
tıpkı gözlerine bakamayışım gibi


mevsimlik bir aşk nöbeti değil ki tuttuğum
sesine susup sessizliğine konuşuyorum
gözlerine ağrılarımı mumyalıyorum
sensizde büyürüm derken
en çok kendimi kandırıyorum
 
Kahraman Tazeoğlu 

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 05 Şub 2012 21:42:05
Kaldırımlar 2

Başını bir gayeye satmış kahraman gibi,
Etinle, kemiğinle sokakların malısın!
Kurulup üzerine bir tahtırevan gibi,
Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın!

Bahtın kaldırımlara düştüğü günden beri,
Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında.
Senin gölgeni içmiş onun gözbebekleri;
Onun taşı erimiş senin kafatasında.

İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var,
Sükût gibi münzevi, çığlık gibi hürsünüz.
Dünyada taşınacak bir kuru başınız var
Onu da ne tarafa olsa götürürsünüz.

Ömrünüz taş olsa da gide gide yorulur,
Bir gün ölüme çıkar bu yolun kıvrımları.
Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur;
Ne senin anladığın kadar kaldırımları...
 
Necip Fazıl Kısakürek

Çevrimdışı fusunhoca

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.378
  • 24.326
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.378
  • 24.326
  • Müdür Yardımcısı
# 05 Şub 2012 23:50:41
Nazım Hikmet Ran
— Uyumak şimdi,
uyanmak yüz yıl sonra, sevgilim...

— Hayır,
kendi asrım beni korkutmuyor
ben kaçak değilim.
Asrım sefil,
asrım yüz kızartıcı,
asrım cesur,
büyük
ve kahraman.
Dünyaya erken gelmişim diye kahretmedim hiçbir zaman.
Ben yirminci asırlıyım
ve bununla övünüyorum.
Bana yeter
yirminci asırda olduğum safta olmak
bizim tarafta olmak
ve dövüşmek yeni bir âlem için...

— Yüz yıl sonra, sevgilim...

— Hayır, her şeye rağmen daha evvel.
Ve ölen ve doğan
ve son gülenleri güzel gülecek olan yirminci asır
(benim şafak çığlıklarıyla sabaha eren müthiş gecem),
senin gözlerin gibi, Hatçem,
güneşli olacaktır...

12.11.1941

YİRMİNCİ ASRA DAİR

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 06 Şub 2012 00:11:00
                 SESSİZ GEMİ     
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.
                                  YAHYA KEMAL BEYATLI

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 06 Şub 2012 01:08:58
Çile 2

Aylarca gezindim , yıkık ve şaşkın .
Benliğim kazan ve aklım kepçe,
Deliler köyünden bir menzil aşkın
Her fikir içimde bir çifte kelepçe.

Niçin küçülüyor eşya uzakta ?
Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl ?
Zamanın raksı ne , bu yuvarlakta?
Sonu varmış , onu öğrensem asıl ?

Bir fikir ki, sıcak yarada kezzap,
Bir fikir ki, beyin zarında sülük.
Selâm , selam sana haşmetli azap;
Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.

Yalvardım: Gösterin bilmceme yol!
Ey yedinci kat gök, esrarını aç!
Annemin duası, düşte perde ol!
Bir asâ kes bana , ihtiyar ağaç.

Uyku katillerin bile çesmesi;
Yorgan, Allahsıza kadar sığınak
Teselli pınarı , sabır memesi;
Size şerbet , bana kum dolu çanak.

Bu mu rüyalar da içtiğim cinnet,
Sıırını ararken patlayan gülle?
Yeşil asmalarda depreniş , şehvet;
Karınca sarayı , kupkuru kelle....

Akrep , nokta nokta ruhumu sokmuş.
Mevsimden mevsime girdim böylece
Gördüm ki , ateşte cımbızda yokmuş.
Fikir çilesinden büyük işkence.
 
Necip Fazıl Kısakürek


 

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 06 Şub 2012 01:12:31
Çile 3

Evet her şey ben de bir gizli düğüm
Ne ölüm terleri döktüm , nelerden!
Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,
Yetişir çektiğim mesafelerden!

Ufuk bir tilkidir , kaçak ve kurnaz.
Yollar bir yumaktır, uzun dolaşık
Her gece rüyamı yazan sihirbaz,
Tütüyor önümde mavi bir ışık.

Büyücü büyücü ne bana hıncın?
Bu kükürtlü duman nedir inimde ?
Camdan keskin , kıldan ince klıcın,
Bir zehirli kımık gibi beynimde.

Lügat , bir isim ver bana halimden ;
Herkesin bildigi dilden bir isim!
Eski esvaplarım tutun elimden
Aynalar söyleyin bana ben kimim?

Söyleyin, söyleyin, benmiyim yoksa,
Arzı boynunuzda taşıyan öküz?
Bela mimarının seçtiği arsa ;
Hayattan muhacir , eşyadan öksüz?

Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
Bir zerreciğim ki , Arş ' a gebeyim,
Dev sancılarımın budur kaynağı!

Ne yalanlarda var , ne hakikatta .
Gözümü yumdukça gördüğüm nakış
Boşuna gezmişim, yok tabiatta.
İçimdeki kadar iniş ve çıkış.
 
Necip Fazıl Kısakürek


 

Çevrimdışı AYŞEGÜL59

  • Uzman Üye
  • *****
  • 475
  • 2.580
  • 475
  • 2.580
# 06 Şub 2012 18:09:45
Gurbetten gelmişim yorgunum hancı
Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş
Sana her şeyimi anlatacağım
Otur baş ucuma sor yavaş yavaş

Garibim her taraf bana yabancı
Dertliyim çekinme doldur be hancı
İlk önce kımıldar hafif bir sancı
Ayrılık sonradan kor yavaş yavaş

Bende bir resmi var yarısı yırtık
Yıllardır evimin kapısı örtük
Garip bir de sarhoş oldu mu artık
Bütün sırlarını der yavaş yavaş

İşte hancı ben her zaman böyleyim
Öteyi ne sen sor ne ben söyleyim
Kaldır artık boş kadehi neyleyim
Şu bizim hesabı gör yavaş yavaş

Çevrimdışı banu2011

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.073
  • 3.654
  • Müdür Yetkili
  • 1.073
  • 3.654
  • Müdür Yetkili
# 07 Şub 2012 10:13:11
SON ŞARKI
 ey mona liza’nın kıskandığı el
 bu kaçıncı bekleyiş trenlerin ardında
 bin pâre olduğum kaçıncı bozgun
 bir gün bu esrârlı hikâye biter
 erzurum garında banklar üstünde
 kalem bana kızgın, kitaplar kızgın
 hasret katar katar uzayıp gider
 içimde bir figân her düdük sesi
 her vagon efkârlı bir uzun hava
 göçmen kuşlar hâlâ dönmedi geri
 kurumuş, evlerin karanfilleri
 ey mona liza’nın kıskandığı el
 sihrine bir defa dokunmak için
 hep aynı şarkıyı söyleyip durdum
 başımı umutsuz taşlara vurdum
 vermedin bir siyah fotoğrafını
 ya da bir hatıra parmaklarından
 beni bir kaygısız neron mu sandın
 hangi düşmanımın sözüne kandın
 götür, senin olsun bütün ihtişâm
 gece mahkûmuna kalır mı akşam
 
erzurum garından ayrılıyorum
 banklar mütereddit bakıyor ardımsıra
 abdurrahman gazi yokuşlarında
 mecnun’la, kerem’le buluşacagiz
 bu çâresiz derdi konuşacagiz
 yollar kivrim kivrim, çetin ve uzun
 daglar melânkoli, dereler hüzün
 takvimleri görmek istemiyorum
 karanliga dönmek istemiyorum
 
ey mona liza’nın kıskandığı el
 bu kar yığınları cehennemden mi
 bu sokaklar mahşerden mi geliyor
 gürcükapı ihtirazı bilmezdi
 altın kalpli zambakların
 filizlendiği taşmağazalar
 ilmek ilmek bileklerine
 geçirmezdi nefret urganlarını
 nerede dadaşın gür bıyıkları
 aziziye neden böyle derbeder
 solan renkler kimin, kaldırımlarda
 ya bu erzurum erzurum değil
 ya ben başkasıyım bu erzurum’da
 
ey mona liza’nın kıskandığı el
 belki de o eski sinemalarda
 hâlâ bir çin filmi oynamaktadır
 çifteminareler mum ışığında
 sonsuzluğa geçit aramaktadır
 küskün çinileri yakutiye’nin
 yine sessiz sessiz ağlamaktadır
 ıssızlığa kurşun sıkan tabyalar
 başına karalar bağlamaktadır
 
abdurrahman gazi yokuşlarında
 ne mecnun ve kerem, leyla ve aslı
 ne de çin filmlerinden kalan görüntü
 alevli bir köpük sadece dünya
 erzurum garına, banklar üstüne
 dönüyorum çıplak ayaklarımla
 yine kuşlar, yine rüzgâr ve yağmur
 zavallı gözlerim kırmızı, mahmur
 unutuyor sevda resimlerini
 ey mona liza'nın kıskandığı el
 o eşsiz, ebedî sılâdan mahrum
 şarkıları sana bırakıyorum
 

Nurullah Genç

Çevrimdışı AYŞEGÜL59

  • Uzman Üye
  • *****
  • 475
  • 2.580
  • 475
  • 2.580
# 08 Şub 2012 19:48:22
HOŞÇAKAL GÜZEL DÜNYAM

Hiç kimse buyur etmedi beni
Bu dünyada hiçbir yere
Ama açtım bütün kapıları tekmeleyerek
Bütün engelleri göğüsleyip yıkarak
Buyrun dediler o zaman incelikle
Buyur ettiler
Ve
Buyurdum

Elimden geldiğince görevimi yaptım
Gülümsedim hıçkırıklarımı boğarak
Sonunda kimsenin yorulmadığı denli yoruldum
Artık kapılar açık kalsın
Bundan sonra gireceklere
Şimdi dinlenmeye gidiyorum
Hoşcakal güzel dünyam.

AZİZ NESİN

Çevrimdışı banu2011

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.073
  • 3.654
  • Müdür Yetkili
  • 1.073
  • 3.654
  • Müdür Yetkili
# 09 Şub 2012 09:47:09
Desem ki

Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır,
 Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
 Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini.
 Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
 Senden kopardım çiçeklerin en solmazını.
 Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
 Sende tattım yemişlerin cümlesini.
 Desem ki sen benim için,
 Hava kadar lazım,
 Ekmek kadar mübarek,
 Su gibi aziz bir şeysin;
 Nimettensin, nimettensin!
 İnan bana sevgilim inan,
 Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
 Ve soframda en eski şarap.
 Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
 Rüzgarlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
 Günlerden sonra bir gün,
 Şayet sesimi farkedemezsen
 Rüzgarların, nehirlerin, kuşların sesinden,
 Bil ki ölmüşüm.
 Fakat yine üzülme, müsterih ol;
 Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini.
 Ve neden sonra
 Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede,
 Hatırla ki mahşer günüdür,
 Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
 
Cahit Sıtkı Tarancı

Çevrimdışı denizgülten09

  • B Grubu
  • 692
  • 888
  • 692
  • 888
# 09 Şub 2012 12:22:09
PENCERE



pencereyi kapama
gök dolabilir içeri
sen neyi görebilirsin
ıslak bir bulutun ağışını mı

pencereyi kapama
kuş dolabilir içeri
sen neyi taşıyabilirsin
kırık bir dalın yükünü mü

Pencereyi aç
soluğun çıksın dışarı
sen büyütmedin mi ciğerinde onu
Kokusu hayatı yıkasın diye

Pencereyi aç
sesin sarsın dünyayı
duyulur elbet ta ötelerden
Yürek kendini tanır

Arkadaş Zekai ÖZGER



Çevrimdışı AYŞEGÜL59

  • Uzman Üye
  • *****
  • 475
  • 2.580
  • 475
  • 2.580
# 09 Şub 2012 20:39:06
beni de kırdılar içimde kırdılar
karanlık camlardan sular akıyordu
şimşekli bir boşlukta saat vurdu
beni de kırdılar belki yalnızdılar
belki onların da çocukluğu yoktu
bütün şarkılara kapalıydılar
bir genç kız değmemişti saçlarına

beni de kırdılar ben artık küsüm
yağmurları yağmıyor ağaçlarıma
sularından içmiyorum susadım ama
beni de kırdılar soğuk bir ölüm
çevik bir bıçak gibi çakıldı aklıma
oysa bir şarkıyım yeniden doğan günüm
bütün şarkılara kapalıydılar..

Atilla İLHAN

Çevrimdışı AYŞEGÜL59

  • Uzman Üye
  • *****
  • 475
  • 2.580
  • 475
  • 2.580
# 09 Şub 2012 21:57:53
ARKADAŞIM BADEM AĞACI

Sen ağaçların aptalı
Ben insanların
Seni kandırır havalar
Beni sevdalar
Bir ılıman hava esmeye görsün
Düşünmeden gelecek karakış...
Açarsın çiçeklerini...
Bense hayra yorarım gördüğüm düşü...
Bir güler yüz bir tatlı söz...
Açarım yüreğimi hemen
Yemişe durmadan çarpar seni karayel
Beni karasevda
Hem de bilerek kandırıldığımızı
Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza
Koo desinler bize şaşkın
Sonu gelmese de hiç bir aşkın
Açalım yine de çiçeklerimizi
Senden yanayım arkadaşım
Havanı bulunca aç çiçeklerini
Nasıl açıyorsam yüreğimi
Belki bu kez kış olmaz
Bakarsın sevdan düş olmaz
Nasıl vermişsem kendimi son sevdama
Vur kendini sen de bu güzel havaya

Aziz NESİN

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 09 Şub 2012 22:15:23
Veda

Elimde, sükutun nabzını dinle,
Dinle de gönlümü alıver gitsin!
Saçlarımdan tutup, kor gözlerinle,
Yaşlı gözlerime dalıver gitsin!

Yürü, gölgen seni uğurlamakta,
Küçülüp küçülüp kaybol ırakta
Yolu tam dönerken arkana bak da,
Köşede bir lahza kalıver gitsin!

Ümidim yılların seline düştü,
Saçının en titrek teline düştü,
Kuru yaprak gibi eline düştü,
İstersen rüzgara salıver gitsin!
 
Necip Fazıl Kısakürek

 

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 10 Şub 2012 01:11:01
Utansın

Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!

Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!

Eski çınar şimdi Noel ağacı;
Dallarda iğreti yaprak utansın!

Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın!

Ölümden ilerde varış dediğin,
Geride ne varsa bırak utansın!

Ey binbir tanede solmayan tek renk;
Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!
 
Necip Fazıl Kısakürek

 

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK