Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 14 Haz 2013 01:05:28
Bir de İstanbul'a geldim ki: bütün çarşı, pazar
Naradan çalkanıyor, öyle ya... Hürriyet var!
Galeyan geldi mi, mantık savuşurmuş... doğru:
Vardı aklından o gün her kimi gördümse zoru.
Kimse farkında değil, anlaşılan, yaptığının;
Kafalar tütsülü hülya ile, gözler kızgın;
Sanki zincirdekiler hep boşanır zincirden,
Yıkıvermiş de tımarhaneyi çıkmış birden!
Zurnalar şehr ahalisini takmış peşine;
Yedisinden tutarak ta dayanın yetmişine!
Eli bayraklı alaylar yürüyor dört keçeli,
En ağır başlısının bir zili eksik, belli!
Ötüyor her taşın üstünde birer dilli düdük.
Dinliyor kaplamış etrafını yüzlerce hödük!
Kim ne söylerse, hemen el vurup alkışlayacak

-Yaşasın
-Kim yaşasın?
-Ömrü olan.
Şak! Şak! Şak!

MEHMED ÂKİF ERSOY

Çevrimdışı bilaldikici

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.512
  • 57.274
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.512
  • 57.274
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 14 Haz 2013 10:38:49
Suların karardığı bir çağda birtakım günah yüklü
gemiler harekete hazırdı iyice biliyorum
gölgeler vardı kalın tasmaları vardı
gölgelerin ürkek sesler suları yarıyordu
bakıyorsunuz
kuşlar bayağı gülüyordu
karanlık gölgeleri ürkütüyordu
onlar bağlı olmayı hoş görüyorlardı
korkarken ölümü düşünüyorlardı muhakkak.
Kafaları kalındı belliydi
Gözleri kalındı belliydi
Kulakları kalındı belliydi

Aslında kafalarının kalın olması
gözlerinin kalın olması
önemliydi onlar için
incelik dedin mi kötülük
geliyordu akıllarına..

Erdem Beyazıt..
Maraş, 1958..

Çevrimdışı evgi-47

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 956
  • 5.484
  • 956
  • 5.484
# 16 Haz 2013 00:49:34
 BAĞLANMAYACAKSIN
 Bağlanmayacaksın bir şeye öyle körü körüne.
 ''O olmazsa yaşayamam'' demeyeceksin.
 Yaşarsın çünkü...
 Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki,
 Çok sevmeyeceksin mesela...
 O daha az severse kırılırsın ve zaten genellikle
 O daha az sever seni,
 Senin onu sevdiğinden...
 Çok sevmezsen çok acımazsın.
 Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem...
 Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
 Senin değillermiş gibi davranacaksın.
 Hem hiç bir şeyin olmazsa,
 Kaybetmekten de korkmazsın.
 Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
 Çok eşyan olmayacak mesela evinde,
 Paldır küldür yürüyebileceksin...
 İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
 Çatıların ,gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
 Gökyüzünü sahipleneceksin.
 Güneşi, ayı ,yıldızları...
 Mesela Kuzey Yıldızı senin yıldızın olacak.
 O benim diyeceksin.
 Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin,
 Mesela gökkuşağı senin olacak...
 İlle de bir şeye ait olacaksan,
 Renklere ait olacaksın.
 Mesela turuncuya ya da pembeye...
 Ya da cennete ait olacaksın,
 Çok sahiplenmeden,
 Çok ait olmadan yaşayacaksın.
 Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi
 Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat,
 İlişik yaşayacaksın,
 Ucundan tutarak...

 Can YÜCEL

Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.950
  • 99.387
  • 10.950
  • 99.387
# 17 Haz 2013 18:51:26
 "Bir hayal kahvesinde
  oturup ömür çayından içiyoruz.
  Her seferinde biraz daha az yanıyor dudaklarımız.
  Her seferinde biraz daha soğuk çayımız…"

Gülten Akın

Çevrimdışı aslı_80

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.080
  • 12.051
  • Öğrenci Velisi
  • 2.080
  • 12.051
  • Öğrenci Velisi
# 18 Haz 2013 00:22:08
Tahterevalli

İyice görüyorum artık düzeni.
Orada, bir avuç insan oturuyor yukarıda,
Aşağıda da bir çok kişi.
Ve bağırıyor yukardakiler aşağıya:
“Çıkın buraya gelin ki,
Hepimiz olalım yukarıda.”
Ama iyice gözlediğinde görüyorsun,
Neyin saklı olduğunu
Yukardakilerle, aşağıdakiler arasında.
Bir yol gibi gözüküyor ilk bakışta.
Yol değil ama.
Bir tahta bu.
Ve şimdi görüyorsun açıkça;
Bu bir tahterevalli tahtası.
Bütün düzen bir tahterevalli aslında.
İki ucu birbirine bağımlı.
Yukardakiler durabiliyorlar orada,
Sırf ötekiler durduğundan aşağıda
Ve ancak;
Aşağıdakiler, aşağıda oturduğu sürece
Kalabilirler orada.
Yukarıda olamazlar çünkü,
Ötekiler yerlerini bırakıp çıksalar yukarı.
Bu yüzden isterler ki;
Aşağıdakiler sonsuza dek
Hep orada kalsınlar.
Çıkmasınlar yukarı.
Bir de, aşağıda daha çok insan olmalı yukarıdakilerden.
Yoksa durmaz tahterevalli.
Tahterevalli.
Evet, bütün düzen bir tahterevalli.

Bertolt Brecht

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 18 Haz 2013 00:36:20
Sitare

“Çeşmek Be-zen Sitare
 Ezmen Mekon Kenâre”

Nerden çıktın karşıma böyle Sitare
 Efsaneler dökülüyor gülüşlerinde
 Kirpiklerin yüreğime batıyor
 Telaşlı bir kalabalığın ortasında
 Ayaküstü konuşuyoruz
 Nedimin nigehban nergisleri gibi
 Üstümüzde bütün nazarlar
 Çok utanıyorum Sitare
 Dün oturup hesap ettim
 Sen doğduğun zaman
 Ben bir askeri mektepte talebeymişim
 Sen bilmezsin Sitare
 Burada gündüzler çekip durduğumuz bir mercan tespih
 Geceler içinde uyuduğumuz birer siyah buluttu
 Her akşam dokuzda yat borusu çalardı
Yat borusu baştan aşağı hüzün çalardı
Bir derin uykuya atardım kendimi
 Siyah benli bir kız düşlerime kaçardı
Bende onu alır anamın düşlerine kaçardım

 Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
 Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
 Yoksa dudakların mı anlayamıyorum

 Seninle konuşurken Sitare
 Aklıma yıldızlar dökülüyor
 Bir çaresiz Zühre oluyorsun Babil caddelerinde
 Ateş gözlü kahinler koşuyorlar arkandan
 Binlerce meşalenin ışığı kımıldıyor saçlarında
 Gökyüzü salkım salkım
 Zigguratlar tıklım tıklım
 Dönüp dolaşıp dudaklarına takılıyor aklım
 Ah benim bu akıldan sıyrılmış aklım
 Kimi gün boşlukta konacak yer bulamayan
 Kimi gün inatçı yosunlar gibi kepez diplerine yapışan aklım
 Gözlerine baktığım zaman Sitare
 Bütün çöllere ay doğuyor
 Yoldaş ediyorum kendime İmrül Kays’ı Antere’yi A’şa’yı
En kuytu vahaları dolaşıyorum
 Hangi vahaya gitsem çadırlar sökülmüş Sitare
 Çadırla su arasında bir cılga var
 O cılgada narin ayak izlerin var
 Durgun suya düşüp kalmış gözlerin var

 Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
 Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
 Yoksa dudakların mı anlayamıyorum

 Bazan sapsarı bir benizle geliyorsun
 Yorgun çizgileri alnında uykusuzluğun
 Biliyorum içinde bir sızı var
 Bıçak ağzı gibi bir sızı var
 Bu sızıdır işte seni verimsiz kılan
 Züheyr’in Suad’ı gibi keremsiz kılan
 Kuzeyden güneye
 Güneyden kuzeye
 Heyy! Gidip geliyorum bu çöllerde
 Kureyş’in heybetli ve inatçı develeri
 Hiç aldırmadan benim esmer sevdama
 Geviş getiriyorlar ufka bakarak
 Ben kaçıp Yesrib’e sığınıyorum
 Yesrib bahane, bir kitaba sığınıyorum
 Dağda, ovada, badiyede okuduğum hep elif
 Elif diyorum Sitare, sineme elif çekiyorum
“Ah minel aşk-ı ve halatihi..”
Çok eski bir gerçektir bu biliyorum

 Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
 Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
 Yoksa dudakların mı anlayamıyorum

 Sinsi bir yağmur altında beraber yürüyoruz
 Ve ikimizde ıslanıyoruz
 Ben ne yağmurlar gördüm Sitare
 Ben kaç kez iliklerime kadar ıslandım
 Bilmiyorum sen kaç yaşındaydın
 Ben göğü hep bir kurşun gibi ağır
 O şehirde sırılsıklam gezerdim
 Bölük bölük insanlar boşanırdı tapınaklardan
 Tapınaklar insanları safra gibi atardı
Sonra hepsi bir yere toplanıp bana bakarlardı
Bir gün bu şehrin kirli yağmurları alıp götürdü beni
 Gidip bir Uygur çadırında göğü dinledim
 Kara bulutlar kükrerken bir Kaşkar sabahında
 Oturup Aprunçur Tigin ile seni konuştuk
 Bakışlarımı sunuyorum, tereddütsüz alıyorsun
 Gizli bir tebessümle çağırıyorum, geliyorsun
 Kaşı karam, gözü karam, saçı karam
 Umay gibi yumuşak huylum
 Nerden çıktın karşıma böyle
 Sesin ılık bir bahar güneşi gibi ığıl ığıl akıyor içime
 Asya’nın bozkırlarında ordular düşüyor peşime
 Yığılıp kalmışım bu Anadolu toprağına Sitare
 Adam akıllı yorulmuşum
 Ellerin böyle olmamalıydı
Ellerine acıyorum
 Ve kim bilir kaç zamandan beridir kalbimi öğütlüyorum
 Durup durup ıssız yerlerde
“güçlü ol ey kalbim, güçlü ol
 Daha çok işimiz var” diyorum

 Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
 Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
 Yoksa dudakların mı anlayamıyorum

 Dilaver Cebeci

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 18 Haz 2013 23:24:32
Hülâsa

Ne - nasılsın - de; sor, ne - iyiyim - de
İyiyiz desek de iyi değildik.
Hâl⠖ sus - diyor ya nâlet irade!
Sustukça tükendik; bittik, eğildik.

Ayrı iklimlerde açmaya durup
Ayrı yamaçlardan uçmaya durup
Beyhude sabaha saati kurup
Şafak sancısına düşüp boğulduk.

Kâh sahte gülüştük feryada gebe
Kâh sun’î iltifat; karton mertebe
Hicranı örter mi sözde debdebe?
Mihrabı koruyup ruhen dağıldık.

Kurban gerekince söz diyetine
Katlandık her cürmün eziyetine
Hoyrat parmaklarla süt niyetine
Uçsuz memelerden zorla sağıldık.

Belli ki bitmedi kesilen ceza
Hangi suça reva böylesi eza?
Artık anlamlı mı geçmişle niza?
Hülâsa, çileyi pâyidar kıldık;
Aşkın dizlerine çöküp yığıldık…

Oflu - Mehmet Emin Türkyılmaz

Çevrimdışı materrazi

  • Bilge Üye
  • *****
  • 9.788
  • 27.156
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 9.788
  • 27.156
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 19 Haz 2013 21:27:32
Etme

Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.

Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı?
Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.

Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru.
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme.

Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için...
Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme.

Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi,
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.

Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.

Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan.
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme.

Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer;
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.

Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi,
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme.

Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize,
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.

Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle.
Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.

Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı.
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.

İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil.
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme
 
Mevlana Celaleddin Rumi
 
 

Çevrimdışı handsome

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.263
  • 3.457
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.263
  • 3.457
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 20 Haz 2013 00:12:04
Sen Sen Sen

Bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden.,
Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter.
Hiç kimse aramasa sormasa beni
Sen gelsen yeter..

Huzur ellerinin güzelliğidir.
Gözlerin karşımda mutluluk denizi.
Her sabah soframızda ekmeğimizi
Sen bölsen yeter..

Yüreğim seninle yaylalar kadar serin
Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam
Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam
Sen dolsan yeter..

Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm.
Bende sabır sende naz..
Gündüzünden vazgeçtim düşümde biraz
Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter..

Duymasa da hiç kimse şâir gönlümün,
Sende karar kıldığını...
Ve içimin şerha şerha yarıldığını,
Sen bilsen yeter..

Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi..
Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek..
Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek,
Eğilsen yeter...........
 
Yavuz Bülent Bakiler
 

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.861
  • 1.093
  • 11.861
# 21 Haz 2013 18:19:28

       h.n.a.


KÖMEN

Analım Tunga Er efsanesini;
Duyalım geçmişin erkek sesini.
Bürüyüp Tanrıdağ`ın çevresini
Yine Gök Türk olalım, El kuralım.

Ötüken-Yış durak olsun da bize
Yürüsün ordular ordan denize.
Çinli baş vermese, gelmezse dize
Kağanın buyruğu vardır: Vuralım.

Anlatılmaz, yüce bir erdem olan
Bu akınlarda bulunmaz yorulan.
Günü geldikçe de bizden sorulan
Kan ve can vergisi olsun...Verelim!

Ülkü uğrunda gönüller delidir.
Kişiler ülkü için ölmelidir.
Tanrı’nın insana değmiş elidir
Şu ölüm adlı güzel şey... Saralım.

Hiç düşündün mü niçindir yaşamak?
Bir görev yapmak içindir yaşamak.

Er kişiysen görevin neyse, başar.
Zevke, eğlenceye hayvan da koşar.

Görüyorsun nice hayvan yığını
Ki yapar sadece hayvanlığını.

Fakat onlar bile kendince yine
Tükürürler Kardeş`in itlerine.

O nasıl olmalı bir ruhu ölü,
Ya da bir canlı, fakat kahpe dölü

Ki sanar durduğu yer it inidir,
Oysa bir şanlı şehitler sinidir.

O fuhuş uzmanı çikletli dişi,
Dişinin en kötü, en köhnemişi,

Kaplamış ruhunu çirkef yosunu,
Hiç umursar mı şehit ordusunu?

Var mıdır onca tivistin ötesi?
Adı üstünde: Köpek sosyetesi!

Yok sayıp sen de bu ruhsuz sürüyü
Kılavuz yap ebedi Gök Börü’yü.

Çıkarıp Ergenekon’dan ulusu
Türk`ü kılsın yine dünya ulusu.

İzleyip Gök Börü’nün gölgesini
Gezelim gel o Kömen ülkesini.

Gönlümün özlemi yerdir orası,
Gürler ufkunda yiğitlik borası.

Orda erdem gözükür, başkası çıkmaz alana.
Kapanıktır kapılar her kovu, her bir yalana.

Orda erler: Kimi arslan, kimi pars`ın eşidir.
Orda kızlar: Güneşin kendi, ayın onbeşidir.

Uğramaz ufkuna asla o yerin yüz karası;
Orda yoktur ne siyaset, ne fikir maskarası.

Yaşamaz öyle bir ortamda küçüklük, kötülük;
Bir alaydan daha üstün savaşır orda bölük!

Sungurun uçtuğu yerlerde barınmaz yarasa;
Ve bütün dirliğin üstünde yürür sade yasa...

Bir düşün başların üstünde kağanlık tuğunu,
Ruh duyar orda ölürken bile Türk olduğunu;

Ölümün zevkini bir süs gibi gönlünde taşır.
Dirilerden daha çok orda şehitler dolaşır.

Bu şehit ordusu varken kuramaz kimse pusu,
Yurt için kan dökülür orda denizler dolusu.

Günümüzden, düşünüp birçok asırlar geriyi
Analım bin kere ölmüş o ölümsüz çeriyi:

Ebedi yiğit!
Adı yok şehit!

Kefenin: Vatan...
Tabutun: Cihan...

Yaşıyor ünün.
Düşünüp övün,

Damarında kan
Bir alev midir?

Yaşaman: Roman;
Ölümün:Şiir.

Sana yok ne taş,
Ne de bir mezar.

Bu hayat: Savaş!
Ebedi uzar.

Eşit olduğun
Şu güneş: Tuğun.

Tabutun: Vatan,
Mezarın: Cihan.

Adı yok yiğit!
Ebedi şehit!..

Onu anmakla görür Türk soyu gökçek Kömeni:
Doludizgin yarışan Tanrıkut’un dört tümeni...

Bin asır geçse de rastlanmaz onun bir eşine,
Buyruk aldım diye ok fırlatıyor evdeşine...

Bidev atlarla kılıp her yolu bir günde yarı
Yıldırımlar gibi dağlardan aşan orduları...

Saygı olsun bu çelik atlıların gök tuğuna,
Tuğu kaldırmış olan orduların başbuğuna.

O nasıl bir yürüyüştür, ne yiğitler katarı!
Kun`u, Gök Türk`ü, Oğuz-Uygur`u, Kırgız`ı, Tatar`ı...

O batırlar ki basıp bağra kucaklar ölümü.
Özgelerden sakınıp kendine saklar ölümü.

Her zaman öyle ağırdır ki yiğitlik kefesi,
Kahramanlar gibi ölmek o günün felsefesi...

Onların sanki başak canları... Durmaz, biçilir...
Toprağın içkisidir kanları, al al içilir.

Tarihin bir olağanüstü ve şahane işi
Kür Şad`ın, Kül Tegin`in, Çağrı Beğ`in ok çekişi...
Şubat 1964

Çevrimdışı aslı_80

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.080
  • 12.051
  • Öğrenci Velisi
  • 2.080
  • 12.051
  • Öğrenci Velisi
# 21 Haz 2013 19:31:47
Çok akıllı olmadım hiç.
Yanlış atlara çok oyunlar oynadım.
Kulağımdan kar suları eksik olmadı.
Sürüden ayrılan koyunları sevdim hep..
Bir de kendi bacağından asılmayanları.
Kendimle yaşadım en büyük kavgalarımı..
İçimdeki çocuklar tahterevalli oynadı hayatla;
Ben seyrettim....

Can Dündar

Çevrimdışı akkaya33

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.105
  • 12.723
  • 2.105
  • 12.723
# 21 Haz 2013 19:48:31
Ey Can

Ben sabit şeyleri sevmem ey can
Sen
Eğer beni dinlersen
Çağlayan ırmak ol...
Ve gönül gönderine çekilmiş
Nazlı nazlı dalgalanan
Bayrak ol...

Ben karanlığı hiç sevmem ey can
Vaktin her saatinde
Her zaman
Ağaran şafak ol...
Güneş ışıklarıyla ürperen çiçek
Seher yeliyle ırgalanan
Yaprak ol...

Ben bulanıklığı sevmem ey can
Sen
Yayla pınarlarından akan
Sulardan berrak ol...
Göl olma, gölet olma, baraj olma
Kaynak ol...

Ben uykuları da sevmem ey can
Uykulardan uzak ol...
Kış günü karları yarıp çıkan
Beyaz bir gül
Mavi bir zambak ol...

Ben zaafları da sevmem ey can
Hakikatleri sarıp-sarmalayan
Zaaflardan ırak ol...
Geri dur geri dur ey can
Nefret sarayındaki sultanlıktan
İlim ocağında çırak ol...

Sana tavsiyemdir ey can
Zalimlerin boynunda süslü kravat olacağına
Var bir garip ölünün üstünde
Kefen ol...
Kimsesiz gelinlerin yüzünde
Duvak ol...

Abdurrahim Karakoç

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 22 Haz 2013 00:00:36
Nereye baksam,nereyi görsem
Kendimden bir parça kopup oraya yapışıyor
Neden parça pinçik olduğumu şimdi daha iyi anlıyorum.
Kendimi toplamak istiyorum
Etrafa dağılan parçalarım yeniden bu vücutta yeksan olsun istiyorum

Nafile çabalarım !
Nereye baksam,nereyi görsem
Kendimden bir parça kopup oraya yapışıyor
Neden parça pinçik olduğumu şimdi daha iyi anlıyorum.

Kimsenin erişemediği
 Bir dağ başına kaçmak istiyorum

 Parçalarımı geri istiyorum

Nafile çabalarım !
Nereye baksam,nereyi görsem
Kendimden bir parça kopup oraya yapışıyor
Neden parça pinçik olduğumu şimdi daha iyi anlıyorum.

 Gözlerim görmese
 Bakmasam hiçbir yere
Duymasam kalbimin ve aklımın sesini
 
  Ahh!

Nafile çabalarım !
Nereye baksam,nereyi görsem
Kendimden bir parça kopup oraya yapışıyor
Neden parça pinçik olduğumu şimdi daha iyi anlıyorum.



 
 

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 24 Haz 2013 01:52:44
MONA ROZA

Mona Roza, siyah güller, ak güller

Geyvenin gülleri ve beyaz yatak

Kanadı kırık kuş merhamet ister

Ah, senin yüzünden kana batacak

Mona Roza siyah güller, ak güller

 

Ulur aya karşı kirli çakallar

Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa

Mona Roza, bugün bende bir hal var

Yağmur iğri iğri düşer toprağa

Ulur aya karşı kirli çakallar

 

Açma pencereni perdeleri çek

Mona Roza seni görmemeliyim

Bir bakışın ölmem için yetecek

Anla Mona Roza, ben bir deliyim

Açma pencereni perdeleri çek…

 

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi

Bende çıkar güneş aydınlığa

Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi

Seni hatırlatıyor her zaman bana

Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

 

Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ve vardır her vahşi çiçekte gurur

Bir mumun ardında bekleyen rüzgar

Işıksız ruhumu sallar da durur

Zambaklar en ıssız yerlerde açar

 

Ellerin ellerin ve parmakların

Bir nar çiçeğini eziyor gibi

Ellerinden belli oluyor bir kadın

Denizin dibinde geziyor gibi

Ellerin ellerin ve parmakların

 

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Saat onikidir söndü lambalar

Uyu da turnalar girsin rüyana

Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

 

Akşamları gelir incir kuşları

Konar bahçenin incirlerine

Kiminin rengi ak, kimisi sarı

Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine

Akşamları gelir incir kuşları

 

Ki ben Mona Roza bulurum seni

İncir kuşlarının bakışlarında

Hayatla doldurur bu boş yelkeni

O masum bakışlar su kenarında

Ki ben Mona Roza bulurum seni

 

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Henüz dinlemedin benden türküler

Benim aşkım sığmaz öyle her saza

En güzel şarkıyı bir kurşun söyler

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

 

Artık inan bana muhacir kızı

Dinle ve kabul et itirafımı

Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı

Alev alev sardı her tarafımı

Artık inan bana muhacir kızı

 

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Meyvalar sabırla olgunlaşırmış

Bir gün gözlerimin ta içine bak

Anlarsın ölüler niçin yaşarmış

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

 

Altın bilezikler o kokulu ten

Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne

Bir tüy ki can verir bir gülümsesen

Bir tüy ki kapalı gece ve güne

Altın bilezikler o kokulu ten

 

Mona Roza siyah güller, ak güller

Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak

Kanadı kırık kuş merhamet ister

Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!

Mona Roza siyah güller, ak güller

Sezai KARAKOÇ

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 25 Haz 2013 22:31:26
Kardeşiz, Tek Vucut, Tek Bir Miletiz.


Bilmeyen öğrensin, duymayan duysun!
Kardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz.
Bölücü sapıklar aklına koysun
Kardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz.

Dünün insan yiyen kanlı çarkı yok!
Yüzlerde gam, gönüllerde korku yok...
Çerkezi yok, Kürdü yoktur, Türkü yok...
Kardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz.

Allah bir, vatan bir, bayrak bir beden
Yanlış yola sapmayalım bilmeden!
Doğu, batı diye ayirmak neden?
Kardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz.

Yırtılıp atılmaz tarih sepete!
Birlik olduk camide ve cephede;
Kore'de, Kıbrıs'ta, Kocatepe'de
Kardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz.

Nineler, dedeler, masum bebekler,
Bizlerden Huzurlu Türkiye bekler;
Tutuşsun el-ele kızlar erkekler:
Kardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz.

Kalacak adımız, kaldığı gibi,
Âleme velvele saldığı gibi
Tıpkı Sakarya'da olduğu gibi
Kardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz.

Ne zulmü severiz, ne kinimiz var!
Hayrı emreyleyen hak dinimiz var;
Dağlar, çağlar boyu yeminimiz var:
Kardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz.
 KARAKOÇ

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK