Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.139
  • 24.248
  • 5.139
  • 24.248
# 09 Haz 2014 22:48:31
Kaybolur hayatın tarifsiz ahengi
Zaman bir tablodur düşer duvarlardan
Düşüncemi aşan gizli bir mimari
Yükselir sonsuzluk manzaralarından
Yaslasam başımı hatıralarıma
Bir şah damar gibi vuruyor hayaller
Vuslat bilemem ki hangi rüyalarda
Ayrılıktan şimdi üşür durur eller
Bir yağmur sonrası gurbetimde akşam
Ruhumun dinmeyen nedametleridir
Ağarmış saçında eskiyen şu zaman
Sonsuza dökülen gizemli bir nehir
Bir terennüm olur ah dudaklarımda
Gönlümde vuslatı sürükleyen hicran
Rüzgardır içimi körükleyen sevda
Bir yağmur sonrası gurbetimde akşam
Eşref Ziya

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 10 Haz 2014 07:42:45
Yollar

Varsın biraz da yollar çeksin benim cefamı
Artık verin çocuklar, artık verin asamı!.
Bir başka kâinata, bir başka yurda yol var;
Siz örtünün garipler siz örtünün abamı!
Yorgun düşüp uzandım altında asumanın;
Gölgende buldum ey dal bir anne ihtimamı.
Şahane manzaraydı dünya sınırlarında
Bir kubbenin rüku’u, bir zirvenin kıyamı.

Yükseklerinde ömrün dağlar, sular kovuklar:
Yükseklerin diliyle tekrar edin nidamı!
Dağlar lisana geldi, gökler lisana geldi;
Şerh oldu Mesnevi’den yıldız
Şerh oldu Mesnevi’den yıldızların kelamı.
Şeffaf mavinizden abdest alıp el açtım
Artık yakındayım, ey gökler, duyun duamı!
 
Arif Nihat Asya..

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.401
  • 6.353
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.401
  • 6.353
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 10 Haz 2014 10:24:05
Yüz'de ısrar etme, "Doksan da olur".
İnsan dediğinde, "Noksan da olur"...
Sakın büyüklenme, "Elde neler var".
Bir ben varım deme, "Yoksan da olur".
Hatasız Dost Arayan, "Dosttan da olur"....

MEVLANA


Çevrimdışı çelebiç

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.720
  • 15.460
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.720
  • 15.460
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 10 Haz 2014 10:41:05
    Aşık Sefai'nin ölümsüz eseri "Bayraksızlar Şiiri

 
  BAYRAKSIZLAR
Bayraksızlar bayraksızlar
Yere düşse bayrak sızlar
Nerden bilsin kıymetini
Soysuz sopsuz bayraksızlar

Ne olurdu yazmasaydım
Ben bu kara yazıyı
Bilmeseydi namert soysuz
İçimdeki sızıyı

Yıldızların isyanı var
Hilâl taşıyan felek
Damla damla kan akıyor
Delik deşik bu yürek

Al rengine kara bağlar
Yastadır deli gönül
Aşık'ın olmuşum senin
Hastadır deli gönül

Renginde şehitlik gizli
Hilâlinde mana var
Yüreğimde saklamışım
Kurbanında kına var

Toprağa düşse yiğit
Ölüm güç verir bize
İnancıma teslim oldum
Zulüm güç verir bize

Uğrunda ölen yiğit
Kim ne bilsin ne kadar
Geriye ne can kaldı
Hepsini kurban adar

Yamacında gezindiğin
Şimdi dağlar ağlasın
Bayrağım hançerlendi
Şimdi çağlar ağlasın

Bayrak yere düşerken
Alkışlayan piçleri
Kahredecek Türk milleti
Destek veren güçleri

Susmayın ey milletim
Bayraksızda ar olmaz
Susar ise yiğitler
Vatan bize yar olmaz

Başı bozuk yaylada
Pusuları kurdular
İki yaşında yiğit
Kürşad'ımı vurdular

Bundan gayrı düşmanım
Bayrağa ters bakanlar
Artık hesap vermeli
Dağı taşı yakanlar

Meleküt aleminde
Destan olan can bizim
Dalgalansın bayrağım
Üstündeki kan bizim

Dört aylık bebeklere
Kurşun sıkan nerdesin
Nereye gidersen git
Öleceğin yerdesin

Hükmü ilâhi varsa
Belki korur Yaradan
Kan düşmanı olmuşuz
Çekilsinler aradan

Bu vatanın ekmeğii
Gözünüze durmalı
Yiğit bir can gelmeli
Sizden hesap sormalı

Sefai'yem yaşamak ki
Bundan gayrı ar gelir
Ay yıldızlı bayrağa
Bu yeryüzü dar gelir!
 
Aşık Sefai

Çevrimdışı aslı_80

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.080
  • 12.051
  • Öğrenci Velisi
  • 2.080
  • 12.051
  • Öğrenci Velisi
# 10 Haz 2014 14:50:23
PAZAR AKŞAMLARI

Şimdi kılıksızım, fakat
borçlarımı ödedikten sonra
ihtimal bir kat da yeni esvabım olacak
ve ihtimal sen
yine beni sevmeyeceksin.
bununla beraber pazar akşamları
sizin mahalleden geçerken,
süslenmiş olarak,
zannediyor musun ki ben de sana
şimdiki kadar kıymet vereceğim ?

Orhan Veli KANIK

Çevrimdışı kurthan

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.704
  • 73.165
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.704
  • 73.165
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 10 Haz 2014 16:00:34
       BAYRAK
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü
Kızkardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü.
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.

Dalgalandığın yerde ne korku ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver!
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar!
Yurda, ay-yıldızının ışığı yeter.

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık; Dağlardan çöllere düşürdüğü gün
Gölgene sığındık.

Ey şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalı; Barışın güvercini, savaşın kartalı...
Yüksek yerlerde açan çiçeğim; Senin altında doğdum,
Senin dibinde öleceğim.

Tarihim, şerefim, şiirim, herşeyim; Yer yüzünde yer beğen:
Nereye dikilmek istersen
Söyle seni oraya dikeyim!

           Arif Nihat Asya

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.287
  • 230.813
  • 29.287
  • 230.813
# 10 Haz 2014 18:37:24
BAYRAĞIM
Gönderinde salınır
Nazlı bir ceylan gibi
Ay yıldızlı Bayrağım
Alı kanımdaki al
Akı kalbimdeki ak
Asırlardır elimden
Düşmez bu Bayrak
Odur göklerimde
Dalgalanan özgürce
Odur şehitler kanını
Sînesinde saklayan
Can verilen
Kan dökülen uğruna
Odur yine o
Bayrağım olmazsa
Bu vatan olmaz
Düşerse ellerden
Değişir vatanın
Toprağı, taşı
Havası, suyu
Namustur, şereftir
Bu bayrak bize
Düşerse ellerden
Kırılır, incinir
Şehitler ruhu
Mavi mavi göklere
En çok ayla yıldız yakışır
Bayrağım bayrağım şanlı bayrağım
Sen durdukça göklerde
Dalgalandıkça nazlı nazlı
Yurduma zeval gelmez

Celâlettin KURT

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.139
  • 24.248
  • 5.139
  • 24.248
# 10 Haz 2014 22:29:59
Ben Sarhoş Değilim, Korkma Diyorum..

Söylenenlere inanma
Ben sarhoş değilim, korkma diyorum
Bir mum gibi tek başına karanlıklarda yanma
Çok uzaklardan çıkıp geldim aç artık kapıları
Odalara saklanma.
Ben sarhoş değilim, korkma diyorum
Beni böyle ağlatan yüreğindeki gamdır
Başım göğsüme düşmüşse, sallanıyorsam
Yorgunluğumdandır.

Ben sarhoş değilim, korkma diyorum
Bir varmış bir yokmuş gibiyim sanki
Suçluysam gel bağışla utandır beni artık
Sensiz yapamıyorum inan ki...

Ben sarhoş değilim, korkma diyorum
Dökemiyorsam eğer içimi bir bir
Konuşamıyorsam susuyorsam gidemiyorsam
Seni sevdiğim içindir.
Ben sarhoş değilim, korkma diyorum
Beni böyle yapayalnız bırakıp kaçma
Ya gel tut ellerimden geceye karşı
Ya hiç kapıları açma
Beni böyle yapayalnız bırakıp kaçma
Ben sarhoş değilim, korkma diyorum

Yavuz Bülent Bakiler

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.139
  • 24.248
  • 5.139
  • 24.248
# 10 Haz 2014 22:41:11
Her Aşk Katilidir Bir Öncekinin..

rüzgarli bir tepenin yamacindayim şimdi
kent suskun
ve istasyonlar ayrilik için var bu şehirde
imlasi buzuk, üşümüş ve kirli bir çocuk olurum seni düşünürken
ömrüme iliştirdigim marti leşleri yamali bir geçmişi oynar
imtihanlar ve intiharlar üzerine kurulu hayatlardan
gecenin en serseri yanini alirim günceme

durup durup şiirler yazmak yoluna
yeni bir yaşam biçimim oldu son günlerde
kendimi sende kalabalik buluşum belki de bundan
her gece yorganimin altinda sakladigim
kirlangiç sürüleriyle geliyorum sana
sen uykudayken
babam her gece ölüyor şimdilerde
annem nihavent bir çiglik oluyor
bana en çok sensizlik koyuyor
sonra babilin asma bahçelerine asiyorum kendimi
uyanmak için

eski bir aşkini anlatiyorken bana
konuştuklarindan yapilma bir sessizlik oluyor agzim
kaç kez kaniyorum bir bilsen
(ya da hiç bilmesen)
sesinin ardinda yüzün sessiz bir tabanca gibi duruyor
kendimi kötü kurulmuş bir cümle saniyorum
gece yüklü bir kamyon uykularimi solluyor

yastiginin altinda yalnizligin var biliyorum
oysa ben senden bir bardak su istedim
akdeniz degil
son yalnizi benimdir bu kentin
istanbul arkamdan gelir
ey hüznü yüzünde gülücük diye taşiyan kiz
hep kendine mi saklarsin çocuklugunu

agzima bir bulut bulaşsa da yoklugundan yapilmiş
kayadan seken kurşun
en serseri yanimiz olur kimi zaman
ve ben hep kendimi terk ederim senden
her katilin aşki
her aşkin katili
bir öncekinin faili
hep ben olurum
hep ben ölürüm

içime uzanan koridorlarin ortasindan
hep gülerdin beni görünce
bense sana hep geç kalirdim
sona kalirdim
sonra kanardim

yagmurlarla inseydin içime
içim senden yanaydi
yüzümdeki işgaller senden karaydi
seni sevmek en gizli aglama biçimimdi
sana yazacaklarim sil sil bitmezdi
ve ben
sende hiçbir şeydim
sen bende herşeyken

canim
yastiginin altinda biriktirdigin yalnizliklarim
kendine varlaşip bana yoklaşan biri yapar seni
ve ne kadar kaçsan o kadar yakinsindir aslinda kendine
geciken sevdalar yikik kentlere benzer bilirsin
ve sevgisizlik alir bir gün seni benden
işte bu yüzden
sen hep sevil
hep sevil
sevil

Kahraman Tazeoğlu

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.100
  • 2.904
  • 12.100
# 11 Haz 2014 06:51:52
Handan, hamamdan geçtik
 Gün ışığındaki hissemize razıydık
 Saadetinden geçtik
 Ümidine razıydık
 Hiçbirini bulamadık
 Kendimize hüzünler icadettik
 Avunamadık
 Yoksa biz...
 Biz bu dünyadan değil miydik?

 Orhan Veli Kanık / Giderayak

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 11 Haz 2014 07:53:21
Bu Yağmur

Bu yağmur... bu yağmur... bu kıldan ince
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.

Bu yağmur kanımı boğan bir iplik
Tenimde acısız yatan bir bıçak
Bu yağmur yerde taş ve bende kemik
Dayandıkça çisil çisil yağacak.

Bu yağmur delilik vehminden üstün;
Karanlık kovulmaz düşüncelerden.
Cinlerin beynimde yaptığı düğün
Sulardan, seslerden ve gecelerden.
 
Necip Fazıl Kısakürek

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.287
  • 230.813
  • 29.287
  • 230.813
# 11 Haz 2014 08:41:02

Mona Rosa II-Ölüm ve Çerçeveler

Bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı;
Garip bir yolculuk, tren ve Gülce.
Bir hançer bölüyor, ah, rüyaları:
Bir rüya, bir hançer, bir el; ve, ve, ve...

Lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı;
Gece kar yağacak sabaha kadar.
Toprakta et, kemik çıtırtıları...
Yarı ölüleri bir korku tutar
Değince bir taşa kafatasları.
-Ölüler ki yalnız tırnakları var,
Ve yalnız burkulmuş diz kapakları...-

Bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı;
Açıyor elini göğe bir kadın.
Uzuyor, uzuyor altın saçları
Uğrunda ölünen güzel kızların...

Bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı;
Esmer delikanlı, hatıra ve kan.
Yeşil gözlü kızın hıçkırıkları
Sızıyor bir kapı aralığından;
Lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı.

Lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı;
Çocuklara açar mağaraları
Gün görmemiş kuşlar ve örümcekler.
İlân-ı aşk eden dil balıkları
Aşina suları çabuk terkeder..

Lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı;
Bakıyor ateşe, küle böcekler.
Köpekler parçalar kanaryaları,
Mektupları bir boz ağaç kurdu yer.
Baykuşlar ötüyor harabelerde;
Yanıyor lâmbalar, hafif ve sarı.
Bir kaza kurşunu bulur her yerde
Süvarisiz şaha kalkan atları...
Bir ruhun ışığı vardır göklerde,
Lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı;
Ötüyor baykuşlar harabelerde.

Bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı;
Titriyor yıldırım düşmüş gibi yer.
Bekledi arzuyla karanlıkları
Anneler, babalar, erkek kardeşler.
Ta içinde duyar ani bir ağrı,
Bir hüzün şarkısı tutturur gider
Anneler, babalar, erkek kardeşler.

Lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı;
Her yatak dopdolu, bir yatak bomboş.
Bir neşe şarkısı tutturur gider

Birinci, ikinci, üçüncü sarhoş;
Kurşunlar sıkılır göklere doğru,
Serçe yavruları yuvada titrer.
Lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı...

Bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı;
İnce yelkenleri alıyor yeller.
Titretir kalpleri ve bayrakları
Gemiden toprağa uzanan eller.
Lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı,
Bir yosun köküne hasret kalacak
Gizli hazineler, su yılanları...

İnce yelkenleri alıyor yeller;
Bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı.
Beyaz pelerinli hür tayfaları
Kendine bağlıyor siyah kediler;
Titriyor gönüller ve kara bayrak,
Bir yosun köküne hasret kalacak
Gemiden toprağa uzanan eller
Bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı.

Bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı,
Garip bir yolculuk, tren ve Gülce.
Bölüyor bir hançer, ah, rüyaları:
Bir rüya, bir hançer, bir el; ve, ve, ve...


Sezai Karakoç
 

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.706
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.706
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 Haz 2014 09:00:06
Eskiden;

Çember çevrilir,
Su musluktan içilir,
Ağaçlara tırmanılırdı.
Bebekler bezden,
Silahlar tahtadan,
Resimler kömür karasından yapılırdı.

Kızlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin
İsimleri konulur,
Saatli maarif okunurdu.
Komşuda pişen
Bize...
Bizde pişen komşuya düşerdi.

Geceler ayaz,
Sokaklar karanlık,
Yıldızlar... parlak olurdu.
Turşu, salça, mantı
Evde yapılır,
Karpuz kuyuda soğutulurdu.

Erik ağacının çiçeği,
Pencere camımıza yaslanır,
Güz yaprakları bahçemize düşerdi.
Kardan adam yapılır,
Evlerde soba yakılır,
Kış gecelerinde masal anlatılırdı.

Merdiven çıkılır,
Aidat ödenmez,
Yönetici seçilmezdi.
Evler badanalı,
Sokaklar lambasız,
Mahalleler bekçili olurdu.

Ajans radyodan dinlenir,
Çizgi roman okunur,
Defterlere kenar süsü yapılırdı.
Hayat,
Arkası yarın gibiydi,
Kesintisizdi.

Her gün yaşanacak bir şey vardı.
Herkes kendi düşünü kurar,
Kendi hayatını oynardı.

ŞİMDİ

Şimdi,
Herkes
Yoğun,
Yorgun
Ve
Tek başına..

CAN DÜNDAR...

Çevrimdışı tubilig01

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.021
  • 4.423
  • 2.021
  • 4.423
# 11 Haz 2014 09:12:38
KURŞUN GAZELİ

Savaşa girdi kalbim bin yara aldı beni
Ne denli acı varsa aradı buldu beni,
Seni bir bomba gibi taşımak bu gögüste
Bir Ebu Bekir kıldı bir Ömer kıldı beni.
Kurmak bize düştü bu kalbi sökülmüş çağı,
Buyruk en ağır yükün altına aldı beni.
Atıldık bir kurşun gibi şehrin alanlarına,
Birkaç put ve taş gördü birden irkildi beni
Parça parça bir yürek delik deşik bir bağır,
Bir beş değil ey sevgili bin kurşun deldi beni.
Birde bakışlarındır kurşun gözlerin senin,
Kılı kıpırdamadı,el gördü geldi beni.
Böyle çıktım alana ve yürüdüm yürüdüm
Ne görebildi kimse ne de anladı beni.
Ve put alanlarından geçtim İbrahim gibi
Bir savaş bildi bir eylem bildi beni.


Necip Fazıl Kısakürek

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 11 Haz 2014 09:36:05
Efendim

I

Boynuna bir ip at
Kölen diye yollardan gezdir beni

II

Gözlerini süzüyorsun
Bir balık gibi akıyorsun kaldırımlarda
Bir daha yüreğini kaparsan bana
'Bu yaprağı parampaça yaparım'
Çiçekleri sarı yapraklar ve bir ocak ayı
Ağız ağıza sin ve cim harfleri
Ateş kararıyor, bu içimin alevleri
Acı çekiyorum elimden alınmışsın gibi
Bir mektup hikayemiz olacak
Baştan başa notalar bülbül ağızları
Dik kafalı bir baş görüyorlar
Başını eğmiş dalların yaprağında
Zayıf bir çocuk yüzü, gülümsüyor
Dikkatle bak, korku dolu bakışları
O boğulurken gülücükler
Saçılıyor
Ölüm bir kuş kaldırıyor mezarlıktan
Ak kanatları, hayat yok oluyor
Çıkıp geliyorsun
Kor gibisin, bir kar gibisin
Soruyorsun: Zarifoğlu bana dargın mısın
Yoksa uyardılar mı seni sevdamızdan
'Yaşamak' bir perde gibi kalkıyor aramızdan
Zamansız mekansız bir tünel başındayız şimdi
O mavi gözleri görmüş olmalıyım
Bir ikindi vakti kaskatı ellerimin altında
Uçuşlu saçlar bukleler
Üstünde uyuyan eller
Sevgim uzanıyor
Soluk soluğa uyandırıyor menekşeleri
Görüyorum kıpırdanışlarını
Uykunda gül açan yanaklarını



Cahit Zarifoğlu


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK