Sayın ÇEKİRGE, TELEFONDA GÖRÜŞMÜŞTÜK.
YENİ BİR İL DIŞI ATAMA NEDEN ŞART?
Bilindiği üzere 6 Mayıs 2010 tarihi itibariyle kamuoyu nezdinde “Af” olarak isimlendirilen; öğretmenlerce de “Zorunlu Hizmetten Muaf Sayılma Belgesi” olan yönetmelik; her ne kadar belirli bir grubu memnun etse de, eğitim camiasının büyük kısmının tepkisini çekmiştir. Zira bu affın memnun ettiği kesim; son yıllarda mesleğe yeni atanan öğretmenlerdir. Zorunlu hizmetini yapmakta olanlar; bu hizmeti tamamlayıp, halen yapanlar ve bu görevi geçmiş yıllarda yapanlar duruma oldukça tepkilidirler.
MEB, bu affı kamuoyuna sunarken, “Atama döneminde tüm normlar ilan edilecektir.” söylemiyle Zorunlu Hizmet Bölgelerinde çalışan öğretmenlere bir nebze de olsa umut vermiştir. Çünkü yapılacak İl İçi ve İl Dışı “Beraber” atamada İl Dışından gelecek öğretmenler en kötü ihtimalle son tercihlerine yerleştirileceklerdi. Bu öğretmenlerin o son tercihleri İl İçi öğretmenlerce zaten istenmeyecek olan köy ve kasaba okullarıydı. Fakat bu öğretmenler son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz “kontenjan” denklemini hiç akıllarına getirmemişlerdi. Hatta konuyu anlayamayan birçok öğretmen hatalı tercihler yaparak, bulundukları İl’den ayrılamadılar.
Aslında olayın özü, Zorunlu Hizmet Bölgelerindeki Öğretmenlerin aklında bu kadar az sayıda kontenjan yoktu. Dolayısıyla MEB bu kontenjanlar ile kıdemli öğretmenlerine verdiği hizmet puanlarını geçersiz kılmıştır.
Zorunlu Hizmet Bölgelerindeki Öğretmenler, vatan toprağının her karış toprağını kutsal saymışlardır. Yıllarca söz konusu olan bu bölgelerde sırtlarında su taşıyarak, okullarda ayrıca müstahdemlik yaparak, güvenlik sorunlarıyla boğuşarak, geçirdikleri yıllar öğretmenlerimizi yeterince yıpratmıştır. Ancak öğretmenlerimiz hiç yılmamış, gocunmamıştır. Zira 2000 yılından sonra bir daha af çıkacağını düşünmemişlerdi. Çünkü şu anki iktidar bunu 2002’de göreve geldiğinden bu yana hep söylemiştir.
Öğretmenlerimiz bu görevi bir bayrak yarışı kabullenip sabır ve anlayışla yeni arkadaşlarına bu kutsal emaneti teslim etmek istiyorlardı. Ancak, 21 Mayıs 2010 tarihinde çıkan kılavuzun ardından belirlenen kontenjanlar ve ardından gerçekleştirilen 15 Haziran 2010 atamaları onlar için büyük bir “yıkım” olmuştur.
Zorunlu Hizmet Bölgelerinde, benzetme yerinde ise “Zorla Çalıştırılan Öğretmenler” artık bu hizmete “zorunlu” değil “sorunlu” hizmet yaklaşımı ile bakmaktalar. Onların suçu Egeli olmak mı? Akdenizli olmak mı? Ya da Ankaralı veya Trakyalı olmak mı? … Geçenlerde bir öğretmen arkadaşımız “Ailemden ayrıldığımda annem 49 yaşındaydı, bugün 63 yaşında ve hâlâ benim zorunlu hizmetim bitmedi.” Şeklinde bir yorumda bulunmuş, bir paylaşım sitesinde. Evet, bu insanların bir ailesi yok mu? Daha ne kadar ayrı kalacaklar birbirlerinden? Yine bu insanların çocukları da artık büyüyor, onlar da çocuklarını başka bir şehirde büyümek istemezler mi?
Abbas Güçlü geçenlerde Milliyet diyalog adlı köşesinde; “Tecrübeli öğretmenlerin Şırnak’a gitmesi gerektiğinden” bahsetmiş. *****Yazının linki: [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] *****Gitsin de ne zamana kadar? Sürekli mi? Değerli eğitimciler, bu bir bayrak yarışı değil mi? Stajyerken İzmir’e atanan bir öğretmen orada emekli mi olmalı? Bu durum öğretmenleri bile öğretmenler odasında kısır döngülerde tartışmalarla onları karşı karşıya getirmeye başlamıştır. Zorunlu Hizmetlerini tamamlayan öğretmenler, bu yeni öğretmenlerin adı “şans” olan bu durumlarına oldukça içlenmekteler.
MEB kendisi ile sürekli çelişkiye düşmektedir. “Doğu boşalır.” endişesi tamamen yersizdir. 1. Hizmet Bölgesinde birçok yerde o kadar çok öğretmen açığı vardır ki, zaten bunu MEB 2010 Temmuz ayında atayacağı 9.000 küsur Sözleşmeli öğretmene Batı’dan da okullar açarak çelişkisini ortaya koymuştur. Sadece Bursa iline 100 sözleşmeli öğretmen atanacaktır. Yine 35 öğretmen Balıkesir’e, 18 öğretmen Manisa’ya atanacaktır. Şimdi soruyoruz, buralara neden daha önce İl Dışından gelecek yıllarını Zorunlu Hizmet Bölgeleri’nde tüketmiş öğretmenler 15 Haziran’da atanmadı? MEB şapkasını önüne koyup, yaptıklarını gözden geçirmeli ve 2010 2. Dönem başlığı altında bu yaz yeniden mâkul kontenjanlar ile il dışı atama yapmalıdır.
Sözün özü Zorunlu Hizmet Bölgelerindeki Öğretmenler, MEB’e ve büyük Sendikalara küsmüş vaziyetteler. Bakanlık bu öğretmenlerin çığlıklarını iyi duymalı. Bu yaz herhangi bir dönemde yapacağı il dışı atama ile onların bir nebze de olsa kırılan gönüllerini almalı. Hem bu öğretmenler, vicdanen de hukuken de haklılar. Açacakları davalar çoğunlukla Bakanlık aleyhine sonuçlanacaktır. MEB küstürdüğü bu öğretmenlerden
Eğitim-Öğretim adına da çok bir şey bekleyemez zaten. Yapacağı ek bir atama ile en azından tepkileri de bir nebze susturmuş olacaktır.