Üç Aylar Ve Hayat Dersleri (2012)

Çevrimdışı nazan gülen

  • Uzman Üye
  • *****
  • 619
  • 1.779
  • 619
  • 1.779
# 24 May 2012 23:01:32
tüm İslam aleminin kandilini ve üç aylarını kutlarım.Allah yar ve yardımcımız olur inşallah

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 25 May 2012 18:46:43
Hayırlı günler dilerim.

Hayat dersleri  - 26 Mayıs 2012 Cumartesi

ADAMIN ÖNEMİ

Halife Hz. Ömer bir mecliste hazır bulunanlara sordu:
    - Eğer dileğiniz hemen kabul ediliverecek olsa ne dilerdiniz?
    Birisi, "Benim falan vadi dolusu altınım olsun isterim. Onu harcayarak İslâm'a daha çok hizmet edeyim diye" dedi.
    Bir başkası, "Şu kadar sürüm (davar, koyun, keçi), mal ve mülküm olsun isterdim. Gerektikçe onları sarfederek dine yararlı olayım diye" dedi.
    Herkes buna benzer şeyler söyledi. Hz. Ömer hiçbirini beğenmedi. Bu defa meclistekiler, Hz. Ömer'e sordu:
- Ya Ömer peki sen ne dilerdin? Cevap verdi:

- Ben de Muaz, Salim, Ebû Ubuyde gibi müslümanlar yetişsin isterdim. İslâm'a onlar vasıtasıyla hizmet edeyim diye.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 26 May 2012 18:16:44
Hayırlı günler dilerim.

Hayat dersleri  - 27 Mayıs 2012 Pazar

BALIKLARI NASIL TUTARSINIZ?

Avrupa'da üst seviyede bir siyasî toplantıda Türkiye aleyhinde karar vermek için bazı görüşler ileri sürülür, İngiliz temsilci diğer temsilcilere

- Şu havuzun içindeki balıkları nasıl yakalarsınız? diye sorar, kimi dinamit atarak, kimi tabanca ile vurarak diye cevap verince, İngiliz söz alır ve der ki:

— Arkadaşlar sizin söylemiş olduğunuz metodlarla bu balıkların eksiksiz yakalanması oldukça güç. Ben ise önce bu havuza gelen suyu tıkarım, sonradan havuzun içindeki suyu boşaltınca, balıklar kendiliklerinden bana teslim olurlar, işte Türkiye'ye de bunu uygularsak, ancak o zaman tam mânâsı ile onları teslim alabiliriz. Bunları bugüne kadar mevcut şecaatı ve asil ruhu veren unsurlardan mahrum edelim ki, tesirsiz hale gelebilsinler, der.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 27 May 2012 18:40:50
Hayırlı günler dilerim.

Hayat dersleri  - 28 Mayıs 2012 Pazartesi

CEHENNEME GİTSİNLER

Kaçar hanedanının kurulup ülkede istikrarın sağlanmasında çok emeği geçen Hac İbrahim Kelanter-i Şirazî başvezirliğe getirildikten sonra tüm ülkeyi kontrolünde tutabilmek için eşini dostunu kilit noktalara yerleştirdi.
    Bir gün adamın biri Hac İbrahim'in Fars valiliği yapan oğlunu şikayet için Tahran'a geldi.

    - Oğlunun zulümleri yüzünden Şiraz halkına yaşamak haram oldu! dedi.

    Vezir: Isfahan'a gitsinler öyleyse.

    Adam: Orada kardeşin var.

    Vezir: Burûcerd'e gitsinler.

    Adam: Orada da diğer oğlun var.

    Vezir: Kûh Gîlûye'ye gitsinler.

    Adam: Orada öbür kardeşin var.

    Vezir her kentin adını saydıkça adam da "Orada filan akraban var" diyordu.

    Sonunda sabrı tükenen vezir patladı:

    - Öyleyse Cehennem'e gitsinler!

    - Orada da baban var!

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 28 May 2012 18:46:26
Hayırlı günler dilerim.

Hayat dersleri  - 29 Mayıs 2012 Salı

ÇABA VEYA ZENGİN OLMAK

Bir adam bir şey istemek için Hz. Peygamber'in yanına gitti. Oraya ulaştığında Resulullah (s.a.v)'in şöyle buyurduğunu duydu:

    - "Kim bizden bir şey isterse veririz, kim ihtiyaçsız olmaya çalışırsa Allah onu ihtiyaçsız kılar."

    Adamcağız Resulullah (s.a.v)'in bu sözünü duyunca Hazretten bir şey istemeden huzurlarından ayrıldılar. İkinci kez yine Resulullah'ın yanına gelip bir şey istemeksizin evine geri döndü.

   Üçüncü kez yine Resulullah'tan aynı sözü duyunca bir şey istemeksizin evine geri döndü. Sonra komşusundan bir balta emanet alıp çöle çıktı, bir miktar odun toplayıp pazara götürerek bir buçuk kilo arpaya odunları sattı. Elde ettiği arpayı ekmek yaparak ailesiyle birlikte yediler. Adam yılmadan bu işine devam etti, ilk önce bir balta satın aldı, daha sonra elde ettiği kazançtan iki genç deve ve bir köle aldı, böylece durumu düzelip zenginleşti. Daha sonra Resulullah'ın yanına giderek macerayı Hazrete anlattı. Resulullah (s.a.v) onun sözünü dinledikten sonra şöyle buyurdular:

   - "Demedim mi kim bizden bir şey isterse ona veririz, ihtiyaçsız olmaya çalışırsa Allah onu ihtiyaçsız kılar?!"

Çevrimdışı ahmetce

  • B Grubu
  • 5.759
  • 33.899
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.759
  • 33.899
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 May 2012 21:08:55
Hafta sonu sitemize giremediğim için hayat derslerini toplu halde okudum. Allah razı olsun. Paylaşımlar için teşekkürler.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Hayırlı günler dilerim.

Hayat dersleri  - 25 Mayıs 2012 Cuma

ARANIZDA MÜSLÜMAN VAR MI?

Adamın biri elinde büyük bir bıçakla camiye dalar ve sorar:
-Aranızda Müslüman olan var mı?
Korkudan kimse bir şey diyemez. Birazdan yaşlı bir adam ayağa kalkar:
-Ben Müslümanım. Der.
Bıçaklı adamla yaşlı adam camiden çıkarlar. Adam dışarıdaki inek sürüsünü gösterip:
-Amca, şunları kurban edeceğim de ben beceremem yardım eder misin? Der.
Yaşlı adam baya bir hayvanı kestikten sonra ''ben yoruldum başka birini bul'' der.
Adam bu sefer kanlı bıçakla yine camiye girer ve sorar:
-Aranızda başka Müslüman var mı? Az önceki adamı doğradığını düşünen cemaat çok korkar ve herkes aynı anda imama bakar, imam:
-Ne bakıyorsunuz... iki rekât namaz kıldırdık diye hemen Müslüman mı olduk.


Bunu görünce aklıma geldi.

Hoca:
-Karısından korkanlar ayağa kalksın.
Herkes kalkar adamin biri oturur.
Hoca Sorar:
- Sen hanımından korkmuyor musun?
Adamcağız:
-Hanımın ismini duyunca dizlerimin bağı çözüldü de kalkamıyorum  :D

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 29 May 2012 19:11:52
Hayırlı günler dilerim.

Hayat dersleri  - 30 Mayıs 2012 Çarşamba

DERVİŞ YOK

Padişahın biri, adamlarından birine bir miktar para verip şehir içindeki dervişlere dağıtmasını söylemiş. Adamcağız bir çok dervişin yanına gidip gelmiş ve parayı padişaha iade etmiş.

    Padişah: «Niçin dağıtmadın?» diye sormuş.

    Adam, Padişahım derviş bulamadım, demiş.

    Padişah: «Şehirde yüzlerce derviş vardır» deyince adam,:

    — Efendimiz! Dervişler para kabul etmiyorlar. Para alanlar ise zaten derviş değil kî, diye cevap vermiş.

Çevrimdışı baharses

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 482
  • 845
  • 482
  • 845
# 29 May 2012 19:19:47
hoca denmezmiş öğrenmesini bitirene teşekkürler paylaşımlar için

Çevrimdışı yeni4242

  • Bilge Üye
  • *****
  • 8.472
  • 119.219
  • 8.472
  • 119.219
# 29 May 2012 19:43:25
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Hafta sonu sitemize giremediğim için hayat derslerini toplu halde okudum. Allah razı olsun. Paylaşımlar için teşekkürler.

Bunu görünce aklıma geldi.

Hoca:
-Karısından korkanlar ayağa kalksın.
Herkes kalkar adamin biri oturur.
Hoca Sorar:
- Sen hanımından korkmuyor musun?
Adamcağız:
-Hanımın ismini duyunca dizlerimin bağı çözüldü de kalkamıyorum  :D
Hocam hiç gülesim yoktu. Hanımlar bunu okumasın denemeye falan kalkarlar. Adamlara yazık yani.

Allah 3 aylarda ve diğer aylarda yaptığımız dua ve ibadetleri kabul etsin.
Öğretmenlik mesleğinin yıldız gibi parladığı "bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum" anlayışının toplumun tüm katmanlarına hakim olduğu güzel günler göstersin...amin...

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 May 2012 19:48:56
Hayırlı günler dilerim.

Hayat dersleri  - 31 Mayıs 2012 Perşembe

EBU CEHİL VE EBU BEKİR

Ebu Cehil bir gün Peygamber Efendimize (s.a.v) :

   - "Beni Haşimde senden daha çirkin suratlı biri gelmemiştir." dedi.

   Peygamber Efendimiz (s.a.v) :

   - "Her ne kadar haddini aştınsa da yine de doğru söyledin." dedi.

   Biraz sonra Ebu Bekir (r.a.) Peygamber (s.a.v) Efendimizin yanına gelince :

   - "Ey güneş yüzlü Resul senden daha güzel daha parlak bir yüz görmedim." dedi.

   Efendimiz bunun üzerine (s.a.v) :

   - "Ey aziz dost, ey değersiz dünya kaydından kurtulan doğru söyledin." dedi.

   Orada bulunanlar bu durum karşısında şaşırıp :

   - "Ey Ulu Peygamber (s.a.v) bu ikisi de birbirine zıt şeyler söylediler, sen her ikisine de "doğru söyledin" dedin bunun sebebi nedir?" diye sordular.

   Peygamber Efendimiz (s.a.v):

   - "Ben Allah'ın cilaladığı bir ayna gibiyim, bana bakan kendini görür." buyurdu.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 31 May 2012 18:35:57
Hayırlı günler dilerim.

Hayat dersleri  - 31 Mayıs 2012 Cuma

KÖLE MİDİR, YOKSA AZAD MI?

Saz ve eğlence sesi yükselmişti; Evin yanından geçen her kimse evin içinde ne olduğunu tahmin edebilirdi. içki ve eğlence sofrası serilmiş, şarap kadehleri ardı ardına boşalıyordu. Hizmetçi cariye evin içini süpürmüş, çöpleri toplamış, onları bir kenara dökmek için evin dışına çıkmıştı. Aynı anda yüzünde ibadet izleri görünen ve alnı uzun secdeleri anlatan bir adam, oradan geçiyordu. Cariyeye sordu:

    - Bu evin sahibi, köle mi özgür mü?

    - Özgür.

    Özgür olduğu malum. Köle olsaydı, sahibi ve maliki olan Allah’ından korkar, bu sofrayı sermezdi.

    Bu cariyeyle o adam arasındaki konuşmalar, cariyenin evin dışında daha çok beklemesine sebep oldu. Eve döndüğünde sahibi “Niçin bu kadar geç kaldın?” diye sordu.

    Cariye başından geçenleri anlattı. “Bu durumda bir adam geçiyordu, o sordukça ben cevap verdim” dedi.

    Ev sahibi, onun başından geçen, bu şeyleri işitince, bir müddet düşünceye daldı. Özellikle “Köle olsaydı, sahibinden korkardı” cümlesi ok gibi kalbine saplandı. Farkında olmadan yerinden sıçradı ve ayakkabısını giymeye zaman bulmadan, çıplak ayakla sözü söyleyenin peşinden gitti. Sözün sahibi Musa ibn-i Cafer (a.s)’e ulaşıncaya kadar koştu ve hazretin eline, tövbe etmek için tutundu. O gün çıplak ayakla tövbe şerefine kavuşmuş olduğundan artık ayakkabı giymedi. O güne kadar Bişr bin Harız bin Abdurrahman Mervezi diye tanınıyordu. Ondan sonra El-Hafi yani çıplak ayaklı lakabını aldı ve Bişr-i Hafi diye tanındı ve meşhur oldu. Yaşadığı müddetçe kendi sözüne sadık kaldı. O güne kadar ayyaşlar takımından olan Hafi ondan sonra dindar adamlar arasına girdi.

Çevrimdışı efepaşa

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 782
  • 2.574
  • 782
  • 2.574
# 01 Haz 2012 14:23:06
okul işlerm yoğun evde bebeğim bekliyor... yazdıklarınızı dikkatlice okumak istiyorum seminer dönemine saklıyorum...

Allah razı olsun:)

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 01 Haz 2012 18:39:54
Hayırlı günler dilerim.

Hayat dersleri  - 1 Haziran 2012 Cumartesi

TEVAZU

Ahmed Rufai Hazretleri, bir gün talebelerine:
    - İçinizde kim bende bir ayıp görüyorsa bildirsin, dedi.
    Müritlerinden biri:
   - Efendim, sizde büyük bir ayıp var, diye cevap verdi.
   Ayıbını talebesine soracak kadar kendini aşmış bu mütavazi insan hiç kızmadı, talebesi böyle söylüyor diye üzülmedi, belki sadece ayıbından kurtulabilmek ümidiyle sordu:
   - Söyle dedi, kardeşim, o ayıbım nedir?
Talebe gözleri dolu dolu:
   - Bizim gibilerin size talebe olması, dedi.
   Bu söz gönüllere çok tesir etmiş, sohbette bulunan herkes ağlamaya başlamıştı. Ahmed Rufai Hazretleri de ağlıyordu. Bir ara sadece;
    - Ben sizin hizmetçinizim, ben hepinizden aşağıyım diyebildi.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 01 Haz 2012 18:42:23
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
okul işlerm yoğun evde bebeğim bekliyor... yazdıklarınızı dikkatlice okumak istiyorum seminer dönemine saklıyorum...

Allah razı olsun:)
Hayırlı günler dilerim.

Rabbim tüm inananlardan razı olsun.
İnşallah en kısa zamanda okumanız NASİP OLUR.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 02 Haz 2012 18:49:02
Hayırlı günler dilerim.

Hayat dersleri  - 2 Haziran 2012 Cumartesi

KUL HAKKINI MEVLÂ BİLE BAĞIŞLAMAZKEN

Niğbolu zaferini kazanmış olan Yıldırım, sefer dönüşü bir solukluk uğradığı yerde Ayak Divanı (padişahın doğrudan halkın şikayetlerini dinlemesi) kurdurup halkın dertlerini dinlerken, yaşlı bir kadın bağıra bağıra padişahı azarlamaya başlar:

   - Padişahım! Yularını gevşek tuttuğun hademelerinden biri, destur dilemeden sütümü içti. Bedelini talep ettim, fakat bağırıp çağırdı. İmam efendinin himmeti, ahalinin gayretiyle herifi yakalayıp kadı efendiye götürdüm. Lakin kadı, herifin lehine hükmetti. Mağdur oldum. Hakkımı isterim.

   Hademe hemen aranıp bulunur. Getirilip padişahın huzuruna çıkarılır. Padişah bizzat sorgular:

   - Böyle iken böyle yaptın mı?

   Adam boyunu bükmüş, yalvarır:

   - Affediniz hünkarım, şeytana uydum.

   Suç sabit. Hademe cezalandırılacak ve konu kapanacak. Hayır! Padişahın aklı bu işin içindeki işte.

   Acaba şahitli-ispatlı bir suçu kadı efendi neden cezalandırmamış? Yoksa bazı kadıların rüşvet yediği söylentisi doğru mu? Hademeye sorar:

   - Kadıya rüşvet vererek mi serbest kaldın?

   Genç hademenin boynu bükük, elleri önüne bağlı:

   - Şevketlüm, billahi rüşvet vermedim, sadece maiyetinizde bulunduğumu söyledim. O da kabahatimi bağışladı.

   Yıldırım Bayezid yıldırım gibi gürledi:

   - Kul hakkını Mevla bile bağışlamazken, kadılar bu salahiyeti nereden alır? Tez o kadı bulunup huzurumuza getirile!...

   Yıldırım, başını ellerinin arasına alıp şunları mırıldanır:

   - Eyvah ki, eyvah!.. Mülke kıran girmiş de haberimiz yok.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK