Üstad Necip Fazıl'ı Anma....

Çevrimdışı E.bulut

  • Üye
  • *
  • 12
  • 34
  • 12
  • 34
# 13 Nis 2011 16:44:56
BEKLENEN

Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?

Çevrimdışı dalorhan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 285
  • 4.071
  • 285
  • 4.071
# 13 Nis 2011 16:49:10
ZİNDANDAN MEHMED'E MEKTUP

Zindan iki hece Mehmed'im lâfta!
Baba katiliyle baban bir safta !
Bir de, geri adam , boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
Kavuşmak mı?.... Belki....Daha ölmedim!

Avlu... Bir uzun yol .. Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yolda tutuktur hapse düşeli...
Git ve gel... Yüz adım..... Bin yıllık konak.
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!

Bir alem ki, gökler boru içinde !
Akıl, olmazların zoru içinde.
Üstüste sorular soru içinde:
Füşün mü, konuş mu , sus mu , unut mu ?
Buradan insan mı çıkar, tabut mu?

Bir idamlık Ali vardı, asıldı;
Kaydını düştüler , mühür basıldı.
Geçti gitti, bir kaç günlük fasıldı.
Ondan kalan , boynu bükük ve sefil;
Bahçeye diktiği üç beş karanfil....

Müdür Bey dert dinler, bugün "maruzât"!
Çatık kaş...Hükümet dedikleri zat...
Beni Allah tutmuş kim eder azat?
Anlamaz; yazısız , pulsuz, dilekçem....
Anlamaz! ruhuma geçtim bilekçem!

Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil;
Sayı var, maltada hızaya dizil!
Tek yekûn içinde yazıl ve çizil!
İnsanlar zindanda birer kemmiyet;
Urbanlarla kemik, mintanlarla et.

Somurtmuş ki bıçak, nâra ki tokat;
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...
Yalnız seccademin yününde şefkat;
Beni kimsecikler okşamaz madem;
Öp beni alnımdan , sen öp seccadem!

Çaycı getir, ilaç kokulu çaydan!
Dakika düşelim, senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan.
Karıştır çayını zaman erisin;
Köpük köpük, duman duman erisin !

Peykeler , duvara mıhlı peykeler;
Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,
Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler...
Duvar , katil duvar, yolumu biçtin!
Kanla dolu sünger... Beynimi içtin!

Sükût...Kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
Tek nokta seçemez dünyadan nazar.
Yerinde mi acep, ölü ve mezar?
Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?
Güneşe göç var da , kalan biz miyiz ?

Ses demir, su demir ve ekmek demir....
İstersen demirde muhali kemir,
Ne gelir ki elden, kader bu ,emir...
Garip pencerecik, küçücük ,daracık;
Dünyaya kapalı Allah ' a açık.

Dua , dua , eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta , gök parçalanmış.
Gözyaşı bir tarla , hep yoncalanmış...
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu;
İplik ki, incecik, örer boşluğu.
Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;
Karanlığında nur, yeniden doğuş...
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa , dimdik doğrul ve sevin!

Mehmed'im , sevinin , başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de !
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!

Necip Fazıl Kısakürek

Üstadı saygı ile anıyorum...

Çevrimdışı pilosnik1881

  • Uzman Üye
  • *****
  • 845
  • 577
  • 845
  • 577
# 13 Nis 2011 16:49:42
Kendisi gibi şiirleride muhteşem. Anlamak için kafa yormak gerekir.Mehmet Akif ve Necip Fazıl gibi üstadlar  üniversitelerde ders olarak tüm bölümlerde okutulsalar hakları vardır.

Çevrimdışı dalorhan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 285
  • 4.071
  • 285
  • 4.071
# 13 Nis 2011 16:52:14
SAKARYA TÜRKÜSÜ
 
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya:
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.

Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir:
Oluklar çift, birinden nur akar, birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kainat:
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!

Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne?
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine:
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

Rabb'im isterse, sular büklüm büklüm burulur.
Sırtına Sakarya'nın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakarya'm, sana mı düştü bu yük?
Bu dâvâ hor, bu dâvâ öksüz, bu dâvâ büyük!..

Ne ağır imtihandır, başındaki Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?
İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal;
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan:
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan!

Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu?
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?

Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna?
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!

Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.
Vicdan azabına eş kayna kayna Sakarya.
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!
İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su:
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek:
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Sakarya, saf çocuğu, mâsum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!

Sen ve ben, gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!

Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz:
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber kılavuz!
Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya:
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!

Necip Fazıl Kısakürek

Çevrimdışı pilosnik1881

  • Uzman Üye
  • *****
  • 845
  • 577
  • 845
  • 577
# 13 Nis 2011 16:52:42
Keşke bu zamanda değilde senin zamanında yaşamış olsaydım.

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.412
  • 177.324
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 17.412
  • 177.324
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 13 Nis 2011 17:01:29
ŞEHİRLERİN DIŞINDAN

 

Kalk, arkadaş, gidelim!

Dereler yoldaşımız,

Dağlar omuzdaşımız.

Dünyayı seyredelim,

Şehirlerin dışından.

Esmerden, sarışından,

Kaçalım, kurtulalım!

Haydi yürü, bulalım;

Kat kat çıkmış evlerin,

O cam gözlü devlerin

Gizlediği âlemi!

Bir tüy gibi yel alsın,

Bir dal gibi sel alsın,

Bizden, menhus elemi.

Attığımız nâralar,

Yol açsın karanlıkta.

Çeksin bizi mağaralar,

Bir derin ormanlıkta.

Öttürüp sert bir ıslık,

Yılanları çağralım.

Peşinden çığlık çığlık,

Çakallara bağralım,

Ötelim baykuşlarla.

Kızıl akşamüstleri,

Hicret eden kuşlarla,

Sema, deniz ve yeri,

Çepçevre, iklim iklim,

Dolaşalım, gezelim!

Yollar bizden bir izdir,

Ne duysak sesimizdir,

Ne görsek benzer bize.

Hiç şaşmayan bir saat

Gibi işler tabiat,

Uyarak kalbimize

Mevsimler boğum boğum,

Zamanın ipliğinde.

Başı görünmez doğum,

Sonu ölçülmez hayat...

Hayvan, nebat ve cemat,

Hepsi ilk gençliğinde.

Ölen ölür, yıpranmaz;

Giden gider, aranmaz.

Böyle geçer ömrümüz,

Bir gün gelir, ölürüz.

Haberimiz olmadan.

Ve o zaman, o zaman,

Hayat neymiş görürsün

Bırak, keyfini sürsün,

Şehirlerin, köleler!

Yeter bizi tuttuğu!

Tükensin velveleler!

Kalk arkadaş, gidelim!

İnsanın unuttuğu

Allah'ı zikredelim;

Gül ve sümbül hırkamız,

Sullar, kuşlar, halkamız...

                          Necip FAZIL


Ruhun Şâd olsun...

Çevrimdışı thefalcon

  • Uzman Üye
  • *****
  • 260
  • 1.109
  • 260
  • 1.109
# 13 Nis 2011 20:07:04
üstadımızı rahmetle anıyoruz. mekanı cennet olsun

Çevrimdışı dvrmbtl

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.648
  • 179.368
  • Türk Dili ve Ed.
  • 7.648
  • 179.368
  • Türk Dili ve Ed.
# 13 Nis 2011 20:10:19
TABUT


Tahtadan yapılmış bir uzun kutu;
Baş tarafı geniş, ayak ucu dar.
Çakanlar bilir ki, bu boş tabutu,
Yarın kendileri dolduracaklar.

Her yandan küçülen bir oda gibi,
Duvarlar yanaşmış, tavan alçalmış.
Sanki bir taş bebek kutuda gibi,
Hayalim, içinde uzanmış kalmış.

Cılız vücuduma tam görünse de,
İçim, bu dar yere sığılmaz diyor.
Geride kalanlar hep dövünse de,
İnsan birer birer yine giriyor.

Ölenler yeniden doğarmış; gerçek!
Tabut değildir bu, bir tahta kundak.
Bu ağır hediye kime gidecek,
Çakılır çakılmaz üstüne kapak?







Necip Fazıl KISAKÜREK



Çevrimdışı dvrmbtl

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.648
  • 179.368
  • Türk Dili ve Ed.
  • 7.648
  • 179.368
  • Türk Dili ve Ed.
# 13 Nis 2011 20:11:30
Mekanı cennet olsun.

Çevrimdışı atasay15

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.480
  • 10.701
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.480
  • 10.701
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 13 Nis 2011 20:18:38
Allah rahmet eylesin...Mekanı cennet olsun...

Çevrimdışı yucel37

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 293
  • 1.163
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 293
  • 1.163
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 13 Nis 2011 20:28:39
Allah rahmet eylesin.Mekanı cennet olsun.

"Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur." N.F.K

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.310
  • 223.549
  • 28.310
  • 223.549
# 13 Nis 2011 20:29:50
Allah ın rahmeti üzerine olsun.Mekanı Cennet olsun.
Usta kalem...Yeri doldurulamayacaklardan.

''Ne görsem ötesinde hasret çektiğim diyar,
Kavuşmak nasıl olmaz madem ki ayrılık var?''

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.412
  • 177.324
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 17.412
  • 177.324
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 13 Nis 2011 20:31:43
Ağaçtan Düşen Yaprak Nasıl 'Kurumaya' Mahkumsa; Gönülden Düşen İnsan da 'Unutulmaya' Mahkumdur...

Çevrimdışı nevin07

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.313
  • 3.610
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.313
  • 3.610
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 13 Nis 2011 20:33:32
"Ahlak ve fikir, tavukla yumurta gibi birbirinden doğma...Dedik ya; fikir, meselelerimizin "niçin"i; ahlak da "nasıl"ı..

Hatta ahlakı, fikirden evvele almaya kadar gidebilir ve fikri ondan doğma kabul edebiliriz.

Evet, bütün şubeleriyle O'nun ahlakı..

O'nun sevdiğini sevmenin, hoşlandığından hoşlanmanın, kızdığına kızmanın, tiksindiğinden tiksinmenin, renk, şekil, eda, hareket halinde topyekun ahlakı..."

Çevrimdışı culle

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.209
  • 13.780
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 4.209
  • 13.780
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 13 Nis 2011 20:46:50
Neler Kaybetti İnsan Kul'a Kulluk Uğruna... Ah Bir Erebilseydik , ''KUL'' Olmanın Şuuruna...
Mekanı cennet olsun...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK