Velinin Öğretmen Seçme Hakkı Var Mıdır?

Evet velinin öğretmen seçme hakkı vardır.Burada fikrini bildiren arkadaşlarda biliyorlar ki her öğretmen aynı bilgi ve donanıma sahip değildir.Bunu kimse inkar edemez.Bence öğretmenler olarak bizler kendimizi değerlendirmeliyiz.Neden diğer öğretmen seçiliyor.Kendi çocuklarımızın bile öğretmenlerini araştırmıyormuyuz.Hangi öğretmen daha iyi diye karşılaştırmıyormuyuz?Evet  Velinin böyle bir hakkı olması taraftarıyım.

özellikle ilköğretimde öğretmen öğrencinin hayatında büyük öneme sahiptir çok ayrı bir yeri vardır bence.Öğretmen her yönü ile model konumundadır çünkü.Durum böyle olunca veliler de çocuklarını emanet edecekleri insanın dört dörtlük olmasını isterler.En iyi öğretmeni seçmeye çalışırlar.Tabiiki seçme konusundaki kriterler önemlidir bu nıoktada.Bende ilerde çocuğumu göndereceğim okuldaki en donanımlı öğretmene emanet etmek isterim.Ama konuyu öğretmen kimliğimle değerlendirdiğimde tercih edilmeyen öğretmen olmak insanı çok üzer diye düşünüyorum.O halde tercih edilen öğretmen olmak için gerekli çabayı göstermeliiyiz diye düşüünüyorum

İlk öğretmenler gerçekten çok önemli.Anne ve babalardan sonra rol-model alınan ilk kişiler onlar  ve bıraktıkları izler geleceğe yön veriyor.Güvenli yuvalarından sonra güven duyacakları yegane insan öğretmenleridir çocuklarımızın.

Tabi ki vardır. Bunu ben şöyle düşünüyorum eger biz kendi çocuğumuzu okula verirken öğretmen arkadaşı seçiyorsak ki seçiyoruz o zaman velininde hakkıdır .

Olayı noktalamışsın hocam
Biz seçiyorsak (ki seçiyoruz) veli de seçer
Seçmelidir de
Biz de kendimizi geliştirmeliyiz arkadaşlar
Biraz özeleştiri yapmak hepimize (veliye,bize ve çocuklara) iyi gelecektir
Anket iyi düşünülmüş
Bravo öğretmenim
tabiiki seçmeli diye oy kullandım
Ben seçiyorsam herkes seçsin
Bu kaliteyi arttıracaktır

Her velinin öğretmen seçme hakkı yoktur.Güçlü olan öğretmeni seçer fakat kenardaki masum vatandaşın ise böyle bir hakkı yoktur.Türkiye'de böyle.......

son yönetmelik değişikliği ile artık öğrenciler kuruma yakın yerlere otomotik olarak kayıt ediliyor.bırakın öğretmeni, okulu bile seçerken artık veliler tanıdık falan arıyor.ben bundan dolayı kısmen olarak anketi cevapladım.

  Size bu konu hakkında yaşadığım bir anım ile başlamak istiyorum..İstanbul' dan Artvin' e tayinimiz çıktığı yıl Artvin'in en iyi okullarından birinde çalışacaktım.Müdür bey 1. sınıf verdi. Daha öncesinde üç kere okuttuğum için bende bu konuda kendimi iyi hissediyorum.3 zümreyiz.Diğer arkadaşlar Artvin'in yerlisi ben yabancı.

Öğrenci kayıtları başladı, okul velileri gerçekten bilinçli, ilgili veliler. Ama her gelen veli sakın yeni gelen asker eşine benim çocuğumu vermeyin nasılsa 2-3 sene sonra gidecek.Israrla ben istenmeyen öğretmen...

Neyse diğer zümre arkadaşlarım velileri toplayıp onlara benim daha tecrübeli olduğumu falan anlattılar.Oşekilde bir sınıf sahibi olabildim..

Şu an öğrencilerim 7. sınıfa geçtiler. Çok başarılı olduklarını duyuyorum.Velilerimden çok teşekkürler alarak gönderildim

Ama o yıl gerçekten çok üzülmüştüm,

Tercih edilmemek bir öğretmen için gerçekten çok acı...

Bundan iki yıl önce bir veli olarak oğlumu kaydettirmeye gittiğmde çok arada kaldım.Zaten böyle bir şans pek verilmiyor artık.. Seçmelimiydim, seçmemelimiydim...

Şimdi bir velinin öğretmen seçme hakkı olmalı mı yoksa olmamalı mı bilmiyorum...BEN KARAR VEREMEDİM

veli öğretmen seçmemeli ve seçme hakkı tanınmamalı.nedeni de şu:düşünün ki bir okulda her şubeden 2 tane sınıf var. her gelen veli a öğretmenini tercih edip b öğretmenini tercih etmiyor.bu durumun b öğretmeni üzerinde yaratacağı tahribatı göz önüne getirelim.hele b öğretmeni öğretmenliğe yeni başlamışsa. "başarısız öğretmen"damgasını yemiş olmaz mı?

bence veli öğretmenini seçsin.hatta okullar görev verecekleri öğretmenleri kendileri seçsin.Kendi kadrolarını kendileri oluştursun.özerk bir yapı olsun.Aynı dersane sistemi gibi olsun.Bu şekilde camiamızdaki çürük yumurtalar da temizlenmi olur.Hepimizin çevresinde bu şekilde olan (yatmayı seven) öğretmen vardır.Bu şekilde onlar da kendilerine çeki düzen verirler.Çalışıp çabalarlar.

       Ben iki çocuğumu da okula yazdırırken öğretmenlerini seçtim. İşin içinde olunca kendimize - belki haksızlık olabilir - bir ayrımcılık yaptım. Bizim seçme pozisyonumuz olduğuna göre , velilerinde olmalı diye düşünüyorum. Hiç bir öğretmen arkadaşımın çocuğunu başarızlığı veya yetersizliği tescil edilmiş bir arkadaşında okutmak istemeyeceğini düşünüyorum.
        Mesleğimin ilk yıllarında böyle bir seçilememe durumunda kalsaydım gayet üzülürdüm bende. O nedenle genç arkadaşlarımın kaygılarını ve düşüncelerini anlıyorum ama şunu da bilmeliyiz ki bu seçmeler eğitimde kaliteyi de getirecektir.

Sayın öğretmenim. Velinin öğretmeni seçme hakkı olsun, diyoruz. Bu durumda bazı olumsuzluklar da beliriyor. Seçilmeyen arkadaşımız üzülür. Seçilen arkadaşımızın öğrenci sayısı çok fazla olur. Bu da arkadaşımızı yorar. Seçilen arkadaşımız hangi ölçütlere göre seçilmiştir? Bazen 5-6 yıllık bir arkadaşımız, çok çalışmayla 20 yıllık bir arkadaşımızdan daha çok verimli olabiliyor. Bir sınıfta sorunlu ve kaynaştırma öğrencisi çoksa öğretmen çok yorulur. Diğer yandan, sorunlu öğrenci olmayan sınıfta öğretmen daha çok rahat eder. Daha çok verimli olur. Yani, birçok durumu düşünerek değerlendirme yapmalı. Bir de öğretmen seçimi yayılırsa, bazı kişilere yığılma olur. Bu durumda öğretmen de rahat edemez gibi geliyor bana. Öğrenciye yeri geldiği zaman kızıyoruz. Bu durumda seçilen öğretmen olursak, kızamayız. gibi geliyor bana. Aslında bizler elimizden geldiğince çok çalışıp hizmet etmeliyiz. Başkası taktir etmeyebilir. Önemli değil. Biz kendi iç huzurumuzu sağlamalıyız. 

Bir şirketin müdürü emekliye ayrılacaktır. Şirkette 17 yıl görev yapan şef bu duruma sevinektedir. Çünkü bilmektedir ki bundan sonra kendisi müdür olacaktır. Sabırla beklemeye başlar. Derken müdür emekliye ayrılır ve yerine kendisinin getirileceğini düşün şef hayal kırıklığına uğrar. Çünkü kendisinin yerine bir başka bölümdeki 3 yıllık bir personel müdür seçilmiştir. Bunu kabullenmeyen bizimkisi genel müdürün yanına çıkar ve derki:
-   Ben bu şirkete 17 yılımı verdim.yani 17 yıldır sizin için hizmet ediyorum. Ancak siz beni değil de daha 3 yıldır çalışanı müdür yaptınız.
Genel müdür durur ve çok anlamlı bir cevap verir:
-   Evet sayın şef, siz 17 yıldır şirketimiz için çalışıyorsunuz, ancak siz  ilk gün ne öğrenmiş iseniz onunla 17 yılı doldurmuşsunuz.
   Yani;
Tecrübe yıllarca aynı işe gidip gelmek demek değildir…

Sayın arkadaşlar,
Ben bir velinin öğretmen seçmesine karşıyım. Öyle ki Bingöl’de gözlük camımı değiştirmek için gittiğim bir optikçi kızını bir öğretmen arkadaşımızın sınıfına özellikle kayıt yaptırdığını söyledi. Kızının başarılı olduğunu söyledi ve ekledi; birçok test, yardımcı ders kitapları, sürekli olarak öğretmen ile görüşme… Şimdi sizce sorun çocuğumuzun öğretmenini seçmekte mi çözümleniyor yada gerekli imkan ve koşulları sağlayarak başarıyı desteklemekte mi?
Saygılarımla…. 

Parasını veren öğretmenini seçiyor maalesef.Ama öğretmenin öğrenci seçme şansı yok.Seçilmiş öğretmen olmak gurur okşayıcı bir durum.Fakat,az sonra nasıl bir hata yaptığınızı anlıyorsunuz.
Okula hiç gelmeyen bir veli,idareye soruyor,hangi öğretmen iyidir diye.150-300tl 'bağış' da yapınca,iyi bir öğretmene çocuğunu veriyor da,arayıp sorsa,takip etse ....nerdeeee.Sıkışınca ben iyi öğretmene çocuğumu verdim ,öğretmen öğretsin diyor.
Sanki öğretmenin elinde sihirli değnek varmış gibi.

bence veli öğretmenini seçsin.hatta okullar görev verecekleri öğretmenleri kendileri seçsin.Kendi kadrolarını kendileri oluştursun.özerk bir yapı olsun.Aynı dersane sistemi gibi olsun.Bu şekilde camiamızdaki çürük yumurtalar da temizlenmi olur.Hepimizin çevresinde bu şekilde olan (yatmayı seven) öğretmen vardır.Bu şekilde onlar da kendilerine çeki düzen verirler.Çalışıp çabalarlar.

Sayın "mizansel" hocam, öncelikle çalışmayan öğretmenlerin kendilerine çeki düzen vermeleri gerekliliği açısından öneriniz uygulanabilir gelmekte. Ancak eğitimin tıpkı dershanecilik olarak görülmesine karşıyım. Bunun birinci nedeni bugün dershanecilik kavramını bir endüstri kolu olarak görmem. İkinci nedeni bugün nasıl ki maddi imkanları el vermediği için dershanelere gidemeyip sınavları kazanmayarak işsiz çaresiz ve kişisel güvenini kaybetmiş bir gençlik kitlesine sahipsek dediğiniz gibi olduğunda durum daha da içler acısı bir hal alacağı düşüncesindeyim. Son olarak evet çalıştığımız yerde yatan öğretmenler olabilir ancak öyle sanıyorum ki rehberlik yapıldığı takdirde o arkadaşlarımızda kendilerine geleceklerdir. Düşüncelerimi bir karşı çıkış olarak algılamamanız dileğiyle. Saygılarımla...

Sayın "mizansel" hocam, öncelikle çalışmayan öğretmenlerin kendilerine çeki düzen vermeleri gerekliliği açısından öneriniz uygulanabilir gelmekte. Ancak eğitimin tıpkı dershanecilik olarak görülmesine karşıyım. Bunun birinci nedeni bugün dershanecilik kavramını bir endüstri kolu olarak görmem. İkinci nedeni bugün nasıl ki maddi imkanları el vermediği için dershanelere gidemeyip sınavları kazanmayarak işsiz çaresiz ve kişisel güvenini kaybetmiş bir gençlik kitlesine sahipsek dediğiniz gibi olduğunda durum daha da içler acısı bir hal alacağı düşüncesindeyim. Son olarak evet çalıştığımız yerde yatan öğretmenler olabilir ancak öyle sanıyorum ki rehberlik yapıldığı takdirde o arkadaşlarımızda kendilerine geleceklerdir. Düşüncelerimi bir karşı çıkış olarak algılamamanız dileğiyle. Saygılarımla...

düşüncelerinizi karşı çıkış olarak algılayacağım bir durum yok.Siz de düşüncelerinizi açıklamışsınız.Haklı olduğunuz birçok nokta var katılmamak elde değil.Ancak beni dersanecilikte kastettiğim konu yönetimi,n kendi kadrosunu oluşturması konusuydu.Nasıl bir dersane çalışacağı kadroyu kendisi belirliyorsa okullarda bu şekilde belirleyebilir.
Bir yerde okumuştum.Amerikada okullarda çalışacak öğretmenleri o yerleşim yerinden seçilmiş kurul üyeleri belirliyormuş.Bu kurulda belediye başkanı,okul idarecisi,öğrenci ve veli temsilcisi,bazı bürokratlar ve bir kaç kişiden daha oluşan üyeler bulunuyormuş.Bu kurul kendilerine en uygun öğretmeni görevlendirirmiş.bu yazıyı okuyunca bizim sisteminde buna uyalanabileceğini düşünmedim desem yalan olur.Tabi bu uygulama 650 bin öğretmeni olan ülkemizde ne kadar uygulanabilir?