Atatürk Hakkında Bilmediklerimiz

Çevrimdışı mehmet__tc

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.703
  • 2.030
  • 2.703
  • 2.030
# 23 Haz 2010 17:35:43
aslında atatürk hakkında bilinmesi gereken atatürk ve islamiyet konusudur.
atatürkün baba tarafından dedesi hafızdır.babası da dinine çok düşkün bir adamdır.atatürk böyle bir ailede büyümüştür.
kuran-ı kerimin türkçe mealini yaptırıp anlamı hocalarla tartışmıştır.
atatürk ismet inönünün önüne uhut savaşı ve ordaki askerlerimizi gösteren bir şablonla gelip, ismet bu kadar asker ve bu arazide bundan daha iyi savaş durumu alınablir mi?peygamberimiz ne kadar usta bir komutanmış eğer savaşın sonunda halleri olmamasına rağmen düşmanı kovalamaya çalışmasaydı bugün müslüman diye bişey olmazdı belki de demiştir.
atatürk meclisi cuma günü açmştır.
atatürk islamiyeti ve peygamberimizi eski zzamandan kalmış işler gibi göstermek ne büyük akılsızlıktır demiştir.
şimdi durumumuz ne?
medeniyet açmaksa bedeni desene hayvanlar en medeni!sözüne geldik.en medeni en modern böyle olanlar oldu.
çağdaşlık adı altında safsatalar aldı başını gidiyor.

Çevrimdışı zalim09

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
# 23 Haz 2010 17:51:51
O kadar büyük bir insanmış ki dini diline dolayıp siyaset aracı olarak kullanmasınlar inanç sömürüsü yapmasınlar diye ta o günlerden bugünleri görüp din ve devlet işlerini birbirinden ayırmış.Adı üstünde Sarı Saçlım Mavi Gözlüm...
  Mustafa Kemal ATATÜRK keşke bir çıkıp gelsen...

Çevrimdışı _emili_

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.074
  • 1.761
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.074
  • 1.761
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 23 Haz 2010 18:13:23
*Atatürk`ün dünyada `başöğretmen’ sıfatlı tek lider olduğunu,

*Bir geometri kitabı yazdığını,

*Üçgen, açı, dikdörtgen gibi ve 48 tane geometri teriminin (Türkçe) isim babasının bizzat Mustafa Kemal olduğunu,

*Norveççe`de `Atatürk gibi olmak` diye bir deyim olduğunu.

’’Atatürk’’ çiçeği’nin adını, çiçeği bulan Wanderbit Üniversitesi profesörlerinden doktor Kirk Landın`in koyduğunu ve bu çiçeğin tüm dünyada bu isimle üretilip satıldığını,

*Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina’daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,

*’’Mimber’’ adında bir gazete çıkarttığını ve 52 sayı yayımlanan gazetede ilk defa sansür kelimesi geçtiğini,

*Kurtuluş Savaşı’nda rütbe alan bir çok kadın askerlerimizin olduğu, dünya tarihine geçen tek bir üsteğmenimizin olduğunu, Üst teğmen Kara Fatma’nın 700 erkek, 43 kadından oluşan bir müfrezenin reisliğine bizzat Atatürk tarafından atanmış olduğunu,

*Bir röportajda Birleşmiş Milletlere üye olmayı düşünüyor musunuz?" diye sorulduğunda "Şartlarımızı koyarız, kabullerine bağlı. Biz müracaat etmeyiz üye olmak için, davet gelirse düşünürüz" dediğini ve bunun üzerine BM yasasının değiştirildiğini ve üyeliğe davet edilen ilk ülkenin Türkiye Cumhuriyeti olduğunu,

*1938’de, General McArthur’un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal’i görmek için neler vermezdim" dediğini,

*1938’de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;
"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildiğini,

*1996’da Haiti Cumhurbaşkanının vasiyetinde, mezar taşına yazılmasını istediği metinde; "Bütün ömrüm boyunca Türkiye’nin lideri Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamış ve uygulamış olmaktan dolayı mutlu öldüm" yazdığını,

*2000’de ABD Başkanı’nın milenyum mesajında; ’’ Milenyumun hiç şüphe yoktur ki tek devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’tür. Çünkü o yılın değil asrın lideri olabilmeyi başarmış tek liderdir" denildiğini,

*2005’de Amerika’nın en ünlü ekonomistlerinden birisi olan Mr. Johns`un önerisinin "Türkiye ekonomiyle savaşta bir tek Atatürk’ü örnek alsın yeter" olduğunu,
biliyor muydunuz?

Alıntı

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.692
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.692
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 23 Haz 2010 19:00:49
"Bizde ruhbanlık yoktur, hepimiz dinimizin hükümlerini eşit olarak öğrenmeye mecburuz."
K.ATATURK

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.388
  • 6.328
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.388
  • 6.328
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 23 Haz 2010 23:10:51
15 YIL HÜKÜM SÜRECEKSıN...

Atatürk hakkında yapılmış birçok kehanet vardır.Bunların en ilginci onun el falına bakan bedevinin söyledikleridir.
Mustafa Kemal arkadaşları ile Bingazi´ye, Trablusgarp savaşına katılmaya gidiyordu.Yolda bie bedevi´ye rastladılar.Bedevi el falına çok iyi baktığını ve genç subaylara da isterlerse bakabileceğini söyledi.Hepsi ellerini açarak bedevinin söylediklerini dinlemeye başladı.Sıra Mustafa Kemal´e gelince, o önce baktırmak istemedi ama arkadaşlarının ısrarı karşısında, sonunda o da elini bedevi´ye açtı.Bedevi ele bakar bakmaz yerinden sıçradı ve heyecan içinde ;
"Sen padişah olacaksın" dedi ve ilave etti "15 yıl hüküm süreceksin."
Genç subaylar gülüştüler ve yollarına devam ettiler.
Aradan yıllar geçti, Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti´nin Cumhurbaşkanı oldu.Cumhuriyetin 14.yılında hastalandı.Karaciğeri kötüye gittiğinde çevresindekiler ona "Artık içme Paşam" dediler.
Atatürk onlara birzamanlar yolda rastladıkları falcı bedevi´yi hatırlattı ve gülerek ;
"Arap vaktiyle söylemişti, Bizim padişahlık nasıl olsa 15 yıl sürecek...Hesapça bu son senemizdir..."
Yıl 1938 ´di...



SECCADE ÜZERıNDEKı KEHANET

Bilindiği gibi Hint halkı Atatürk´ü ve Türk halkını yanlız bırakmamıştı.Kurtuluş savaşından yıllar sonra ,1929 yılında Bir hintli Mihrace Atatürk´ü Pera Palas´taki 101 No´lu odasında ziyarete gelmişti.Mihrace´nin Atatürk´ü hangi nedenle ziyaret ettiği ve adı ve ziyaret sebebi hala bilinmiyor.Mihrace´nin ziyaretindeki bir sır da getirdiği hediyede yatmaktadır.Bu hediye altın sırmalı, hint işi ipek bir seccadedir.

Seccadenin üzerinde bir şamdanın asılı olduğu düz bir kemeri,her iki yanında birer güvercin bulunan beş kubbeli bir diğer kemerin çevrelediği görülmektedir.Bordür de fillerden oluşmaktadır.

En ilginç yer ise her iki kemerin arasında orta kısımda dal kıvrımları ve güllerin çevrimi ile oluşan boşlukta romen rakkamlı bir saatin bulunmasıdır ve saat ; 09.08´ i göstermektedir. Atatürk Mihracenin ziyaretinden 9 sene sonra saat 09.05 ´te vefat etmişti.

Seccade halen Pera Palas´ ta bulunmaktadır.



ATATÜRK´ÜN GELECEĞı GÖRDÜĞÜ OLAYLAR :

Atatürk 1931 yılında,2.Dünya savaşı´nın patlamasının yakın olduğunu söylemiş ve bu konudaki düşüncelerini General McArthur´a şöyle anlatmıştı.
"Versay antlaşması,1.dünya savaşı´na yol açan nedenlerden hiçbirini ortadan kaldırmadı.Tersine rakipler arasındaki uçurumu büsbütün derinleştirdi.Şimdi içinde yaşadığımız barış dönemi,sadece bir ateşkesten ibarettir.Avrupa´nın geleceği Almanya´nın alacağı tavra bağlıdır."
General McArthur´a göre,savaşın 1940-1945 yılları arasında çıkacağını söyleyen Atatürk,Almanya´nın ancak Amerika´nın savaşa katılması ile yenileceğini ifade etmiştir.
Atatürk hayatının sonlarına doğruda şöyle diyordu ;
"Bir dünya savaşı yakındır.Bu savaş sonucunda, dünyanın durumu ve dengesi baştanbaşa değişecektir."
ATATÜRK, Mussolini hakkında da şu görüşlerini açıklamıştı ;
Mussolini bir maceraperesttir.Milletini bir uçuruma sürüklemektedir.Her tarafa saldırıyor.Bu adam yüzünden,çok şımarmış olan bu millete dersini vermeyi çok isterdim.,lakin yakında bir küçük millet onlara layık olduğu dersi verecektir.Ve şunuda hatırlatırım ki,bir gün gelecek,Mussolini´yi kendi milleti linç edecektir."
Bu görüşleri aynen gerçekleşmiştir.

ATATÜRK´ÜN RÜYASI :

Atatürk´ün bir rüyasını da Dr.Reşit Galip Bey´den öğrenmekteyiz,
"Mustafa Kemal ,Ankara´ya geldikten bir süre sonra ilginç bir rüya görmüştü.Ertesi gün bana şöyle anlattı. ;
"Reşit Bey,rüyamda bana ´Paşam ,ınönü´den ne haber?´diye sordunuz.Bende ´vaziyet kritiktir´ cevabı verdim.´Kritik nedir? Anlamadım ki!´dediniz.Bende ´Bunun cevabını 15 dakikaya kadar veririm´ diyerek odama çekildim."
Mustafa Kemal bana bu rüyasını anlattığında düşman henüz ızmir´e çıkmamıştı,ınönü mevkii de henüz bir önem taşımıyordu.Aradan yıllar geçti 2.ınönü savaşı´nın kritik günlerinden biriydi.Mustafa Kemal´in arabası Millet Meclisinin önünde durdu.Hemen yanına koşarak,telaş ve endişe içinde, "Paşam ,ınönü´den ne haber?" diye sordum.
Aynen şu cevabı verdi ;
"vaziyet kritiktir"
O zaman ben ;
"Kritik nedir? Anlamadım ki!" dedim.
O da ;
"Sana bunun cevabını 15 dakikaya kadar veririm" dedikten sonra gülümsedi ve ;
"Hani Ankara´ya geldikten sonra bir rüya görmüşdüm,hatırladın mı?"
Hafızamı yoklayarak, rüyasını anlattım.Gülerek ;
"işte, rüya ayniyle vakidir.Ben ısmet´i tanırım,göreceksin 15 dakikaya kadar kendisinden muzafferiyet haberi alacağız."
Gerçekten de 5 dakika geçmeden bir telgraf gelmiş ve 2.ınönü savaşı´nın da zaferle sonuçlandığını öğrenmişlerdi...



ATATÜRK´ÜN 1907´DE ÇıZDıĞı T.C. HARıTASI :

Atatürk, Kurtuluş savaşından çok önce, ittihatçıların Trakya´da 1907´de yaptıkları bir toplantı sırasında, bir Türkiye haritası çizmişti.Orada bulunanların anlattıklarına göre,o günkü Osmanlı devleti sınırlarıyla hiçbir ilgisi olmayan ve o zaman hiçbir anlam veremedikleri bu harita, gelecekte, yine Atatürk´ün kuracağı Türkiye Cumhuriyeti´nin haritası olacaktı.Haritada bugünkü sınırlarımıza uymayan tek bir fark vardı ;Atatürk, bizden ayrılmasına gönlünün bir türlü razı olmadığı Kerkük´ü de Türkiye topraklarına katmıştı.

DENEME UÇUŞU :

Uçakların ilk deneme ve gelişme dönemleriydi.Fransa´da yapılan bir uçak gösterisine katılan, birçok ulusun temsilcileri arasında, Osmanlı ateşesi olarak Mustafa Kemal´de katılmıştı.Gösteriyi izleyenler, sırasıyla uçağa bindirilerek gezdiriliyorlardı.Sıra Mustafa Kemal´e geldiğinde, gösteride bulunan ve genç ateşenin komutanı olan şahıs,birden bir rahatsızlık duyarak Mustafa Kemal´in uçağa binmesine engel oldu.Öteki temsilcilerle havalanan uçak kısa bir süre sonra düştü ve içindekilerden sağ kurtulan olmadı.

ATATÜRK VE "9" VE "19" Rakkamları :

Atatürk´ün hayatında "9" rakkamının kendine özgü önemli bir yeri olmuştur.Örneğin Atatürk´ün doğum yılı olan 1881 rakkamı, "9" rakkamı ile birçok ilşkiler göstermektedir.
1+8=9
8+1=9
18=2x9
81=9x9
18+81=99
19x99=1881
Atatürk´ün harb okuluna girdiği tarih : 1899
Vatanı kurtarmak için Samsun´a ayak bastı : 19/05/1919
Bandırma vapurunda yolcu sayısı 19 ´dur.
ıttihat ve Terakki´nin yıllık toplantısına Trablusgarp delegesi olarak katıldı : 22/09/1909
Sivas kongresinde Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsiliyesini kurdu : 04/09/1919
Erzurum Mebus adaylığını kabul etti : 19/10/1919
TBMM tarafından kendisine gazi ünvanı verildi ve Mareşalliğe terfi ettirildi : 19/09/1921
Atatürk 19.yüzyılda 19 yıl yaşamıştır.
Atatürk 19.yüzyılın bitmesine 19 yıl kala doğmuştur.
Atatürk´ün ilk askeri görevi, 19.Kolordu Komutanlığıdır.
Mustafa Kemal Atatürk : 19 harften oluşmaktadır.
Mustafa Kemal Atatürk´ün nüfus cüzdanının numarası da 993814-B idi.
Bu sayı dizisindeki 938 rakkamı öldüğü yılı hatırlatmakta geriye kalan 9 ve 14 rakkamı da ölüm saatinin yakın bir benzeridir.
"Ne mutlu Türküm diyene" =19
"ıstikbal göklerdedir" =19

ATATÜRK´ÜN ÖNSEZıLERı :

"Bunlar bir gün olacaktır...Görürsünüz,işitisiniz..."
Prof.Dr.Afet ınan "Atatürk hakkında hatıra ve belgeler" adlı kitabında ilginç bir hatırasını naklediyor. Atatürk 09 ocak 1936 Perşembe günü, dil ve tarih coğrafya fakültesi´nin açılış dersinde okuması için afet ınan´a :
"tarih belgelerinin ilerideki keşifleri buna dayanacaktır.Her tarihi kişinin söylediği sözler toplanabilecek ve böylece biz onları kendi seslerinden ve sözlerinden dinleyebileceğiz." diyerek yazıyı verir.
Buna karşılık Afet ınan :
"Bu çok uzak bir gelecekte belki olabilecek keşfin benim ifadem olarak verilmesine cesaret edemiyeceğimi" kendisine söylediğim zaman canı sıkıldı ve şöyle dedi :
"Bunlar bir gün olacaktır...Görürsünüz,işitirsiniz..."
30 yıl sonra :
Atatürk tarafından bu yazının verilmesinden 30 yıl sonra yine aynı ay ve günlere tesadüf eden,01 ocak 1966´ da şöyle bir haber yayımlandı :
"Venedik´in Saint Georges Adası´ndaki Benedictis Manastırı Labratuvarları´nda, manastır rahiplerinden Pellegrio´ nun yönetiminde,seslerin ayırımı esasına dayanan çok dikkate değer araştırmalar yapılmaktadır.ıtalya ıçişleri Bakanlığı,1962 ´de başlayan bu çalışmaları kontrol etmektedir.Fakat elde edilen sonuçlar halen açıklanmamıştır.Saint Georges Adası´ndaki bilim kurulunun geçmişe ait sesleri toplayacak,elektronik araçlar üretmeye çalışmakjtadırlar.Bilim adamları özellikle Demosten,Pitagor ve Jul Sezar´ın söylevlerinden kendi sesleri ile parçalar elde etmeye uğraşmaktadırlar."
Haberin sonunda ise daha açıklayıcı bilgilerin şu anda verilemeyeceğinden bahsediliyordu.

ATATÜRK´ÜN GÖRDÜĞÜ SON RÜYA :

26 Eylül 1938 tarihinde Atatürk, rahatsızlığı ile ilgili olarak ilk defa hafif bir koma atlatmıştı.Prof.Dr.Afet ınan,olayı şöyle anlatıyor :
"O geceyi rahatsız geçirdi,ilk hafif komayı o zaman atlatmıştı.Ertesi sabahki açıklamasında" :
"Demek ölüm böyle olacak" diyerek "uzun bir rüya gördüğünü" söyledi ve "Salih´e söyle ,ikimizde bir kuyuya düştük,fakat o kurtuldu" dedi.
Atatürk´ün,burada "kuyuya düşme" sembolü ile gördüğü rüya vizyonu,kendisininde söylediği gibi ölümün habercisiydi.
Salih Bozol´un kuyudan kurtulması ise bilindiği gibi,Atatürk´ün vefat ettiği gün ,buna çok üzülen Salih Bozok´un da intihar etmesi ve sonunda onun kurtarılmasını simgeliyordu.
ışte bu ATATÜRK´ün son rüyası idi...


(internet alıntısıdır)

Çevrimdışı hercaihoca

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.388
  • 6.328
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.388
  • 6.328
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 30 Haz 2010 23:12:50
SEFİRE YOLU GÖSTERİN!


Fransada çok meşhur bir sözlük vardır, Larousse. Burda bir kelime var, "décapiter". Bu kelime 1931 yılındaki sözlükte boynunu vurmak diye ifade ediliyor. Kelimenin bir başka anlamı daha var. Kazığa oturtmak, yani sivri bir kazık hazırlamak ve insanları kazığın bir ucu ağzından çıkacak şekilde üzerine oturtmak. Vahşi bir uygulama. Burada kazığa oturtmak deyiminin manasını açıklığa kavuşturmak için örnek veriliyor:

"Türkler bugün bile esirlerini kazığa oturturlar."

Atatürk bunu öğrenince Fransız büyükelçisini yemeğe davet ediyor. Elçi diğer elçilere böbürleniyor, hava atıyor Atatürk tarafından davet edildiği için. Köşke geliyor, yemekler yeniyor. Atatürk tabii bir şekilde elçiye bu kelimenin anlamını soruyor. O da bildiği anlamı söylüyor. Atatürk :

"Kelimenin başka bir anlamı var mı?" diye sorunca büyükelçi:

"Bunu söylemek için sözlüğe bakmam gerekir" diyor.

Atatürk daha önce hazırlamış olduğu ve çalışanlarına öğütlediği şekilde Larouse' u getirtip büyükelçinin önüne koyduruyor. Elçi daha işin nereye kadar gideceğinin farkında olmadan hevesle okumaya başlıyor. Ancak kelimenin karşısında kazığa oturtmak konusunda verilen örnek cümleye gelince ancak yarıya kadar okuyabiliyor ve yarısından sonra yutkunarak Atatürk' ün yüzüne bakıyor. Atatürk diyor ki:

"Demek ki biz Türkler bugün de esirlerlerimizi kazığa oturtuyoruz öyle mi, öyle mi sayın sefir? Sözlüğünüze böyle yazmışsınız , bu doğru mu?

Sefir hemen sözlüğü biraz karıştırıyor ve bir kaçamak noktası bularak diyor ki:

"Efendim bu sözlük Katolik Kilisesi'nin matbaa- sında basılmış, bildiğiniz gibi biz laik ülkeyiz, kilisenin yaptıklarının bizim hükümetimizle bir ilgisi yok. Bizi ilgilendirmez ve biz kiliseye karışamayız."

Atatürk: "Öyle mi efendim, siz laik bir ülke olduğunuz için demek ki kiliselere karışamıyor- sunuz. Öyleyse ben de yarından itibaren İstanbul'daki kiliselerin kapılarına koca birer kilit astırıyorum" diyor.

Bunu duyan sefir birden ayağa kalkıyor ve:

"Ekselans, protesto ederiz " diyor.

Bunun üzerine Atatürk:

"Hani sizi ilgilendirmiyordu, karışmıyordunuz?"diyor ve ilgililere dönerek:

"Sefire yolu gösterin" diyerek bir anlamda onu kovuyor.

Sonra ne mi oluyor? Tabi Fransız hükümeti laiklik söylemlerini bir tarafa bırakıyor, hemen o sözlük toplatılıyor ve yeni baskısında o cümle çıkarılıyor.

Namık Kemal Zeybek

Atatürk'e yolculuk - Kanal B Televizyonu

Çevrimdışı 33kalemdar

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.450
  • 5.163
  • 2.450
  • 5.163
# 30 Haz 2010 23:25:03
hercai hocam ışık tuttuğunuz için tşekkürler

Çevrimdışı eylulada1

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.164
  • 47.315
  • 4.164
  • 47.315
# 12 Ağu 2010 10:46:45
Atatürk'ün gerçek sesine ulaşıldı
12 Ağustos 2010 Perşembe 10:28
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 100 yıllık arşivinde kimsenin el sürmediği filmleri tabettirmesi tarihi hazineleri ortaya çıkardı.

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın talimatıyla başlatılan bakanlık arviş çalışmasında, Atatürk’ün orijinal sesine ulaşıldı ve sesinin bilinenin aksine daha tok ve gür olduğu ortaya çıktı.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]


Çevrimdışı mgg

  • Uzman Üye
  • *****
  • 673
  • 3.965
  • 673
  • 3.965
# 10 Kas 2010 18:23:41

EN SEVDİĞİ YEMEK
Manastır Askeri Lisesi yıllarından kalan bir alışkanlıkla hayati boyunca en sevdiği yemek kuru fasulye ve pilav olarak kaldı. Tatlıya düşkün değildi ama cani istediğinde çok sevdiği gül reçelini tercih ederdi.
 
EN BÜYÜK HAYALI DÜNYA TURUNA ÇIKMAKTI
Ömrü yetseydi bir dünya turuna çıkıp Türk dili ve tarihi üzerindeki çalışmalarını genişletmek en büyük hayaliydi.
BAŞUCU KİTABI "ÇALIKUŞU" YDU
Binlerce kitabi vardı. Ama bunların arasında bir tanesini hayati boyunca hatta cephede bile başucundan ayırmadı. Reşat Nuri Güntekin'in ünlü Çalıkuşu" romanını hep yanında taşır, her gün rasgele bir yerinden açar, birkaç sayfa okurdu.
KABUL SALONUNDA Kİ AT YAVRUSU
Atlardan sonra en sevdiği hayvan köpekti. "Fox" adini verdiği köpeği, Gazi`nin yatağının ayak ucunda uyurdu. Hayvanlara düşkünlüğü o dereceydi ki bir gün misafirlerinin de görebilmesi için yeni doğmuş bir tayla annesinin Çankaya Köşkü kabul salonuna getirilmesini bile emretmişti.
TAM BİR SALON ADAMI
En sevdiği dans valsti. Müzik zevki çeşitlilik gösteriyordu. Klasik Bati müziği dışında Anadolu ezgilerini de severek dinlerdi.
GÖMLEKLERİNİN TÜMÜ BEYAZDI
Gömleklerinin hepsi beyazdı. Bu gömlekler ilk yıllarda İsviçre`de özel olarak dikilirken sonra yerli malı kullanma kampanyasına öncülük edebilmek için Beyoğlu`nda bir terziye diktirilmeye başlanmıştı.
DOLABINDA LACİVERT'E YER YOKTU
Takım elbiselerinin tasarımlarını hep kendisi çizerdi. Lacivert takım giymeyi sevmezdi.
ÖLÇÜLERİ
Boyu 1.74 idi. Hayatinin son dönemlerine kadar 76 olan kilosu hastalığının ilerlemeye başlamasıyla 46'ya kadar düşmüştü. 43 numara siyah rugan ayakkabı giyerdi.
RUMELİ ŞİVESİ
Özenli ve temiz bir Türkçe konuşurdu. Ancak bazı kelimeleri Rumeli şivesiyle telaffuz ederdi.
CUMHURBAŞKANLIĞINDAN SIKILIYORDU.
Hayatinin çoğunu geçirdiği savaş cephelerinden sonra Cumhurbaşkanı olarak geçirdiği yıllar ona bir tecrit yaşantısı gibi geliyor, çok sevdiği halkından ve sade bir vatandaş yaşamından uzaklaştığını düşünüyordu.
PAPA`NIN TEMSİLCİSİNE ELBİSE
Kıyafet Kanunu çerçevesinde tüm din adamlarının dini kıyafetleriyle sokağa çıkmaları yasaklanınca, Monsenyör Roncalli`ye kendi terzisi Kemal Milaslı eliyle bir koleksiyon hazırlattı.
KENDİSİ TIRAŞ OLMAZDI
Sabah kahvaltılarıyla arası hiç hoş değildi. Yataktan kalkar kalkmaz odasındaki divanin üzerine bağdaş kurarak oturur, günün ilk kahvesini sigarasını içerdi. Bir özelliği de kendi kendine tıraş olmamasıydı.
DÜZEN TAKINTISI VARDI
Evlerde bile eğri duran eşyaları düzeltmeden rahat edemezdi.
 HOŞGÖRÜLÜ LİDER
Köylünün birinin gazete kağıdına sardığı tütünü içmeye çalışırken eli yanmış, "Alın bunu kendi içsin" diyerek Atatürk`e küfretmişti. Mahkemeye çıkarılacaktı. Atatürk olayı dinledikten sonra "Onu mahkemeye vereceğinize doğru dürüst sigara içmesini temin edin" dedi.
SİGARA PAZARLIĞI
Hastalığının başlangıcında kendisini muayene eden Dr.Fissinger günde kaç paket sigara içtiğini sormuş, Atatürk "sekiz" demişti. Doktor bunu günde bir pakete indirmesi gerektiğini söyleyince gülümseyerek cevap vermişti :" Ben zaten bir paket içiyorum. Bundan sonra bunu sizin izninizle yapacağım".
 "BU NASIL HALKÇILIK?"
Bir sabah milletvekilleri ile trene binmişti. Kondüktörün milletvekillerinden bilet parası almamasına şaşırmış nedenini sormuştu. Trenin milletvekillerine bedava olduğunu örgenince epey sinirlenmiş, "Ne de güzel halkçılık ama" demişti.
"LAİKLİK ADAM OLMAKTIR!"
İlk mecliste bir oturum sırasında üyelerden biri laikliğin ne manaya geldiğini anlamadığını söyleyince Gazi çok sinirlenmiş ve elini kürsüye vurarak bir din bilgini olan üyeye cevap vermişti : "Adam olmak demektir hocam, adam olmak! "
KURBANLARI BAĞIŞLARDI
Gittiği yurt gezilerinde kendisi için kurban edilen hayvanlara bakamaz böyle durumlarda sırtını döner yada kesilmelerini engellerdi.
 YABANCI DİLE MERAKI
Askeri lisede öğrenmeye başladığı Fransızca'yı sonraki yıllarda geliştirdi. Zengin bir kelime bilgisi vardı. Konuşurken araya Fransızca sözcükler de eklerdi.
FASULYESİNE POKER
Kumardan hoşlanmaz ama arkadaşlarıyla fasulyesine poker oynardı. Oyun sonunda kazandıklarını iade ederdi.
KAN GÖRMEYE DAYANAMAZDI
Cephelerde düşmanla göğüs göğüs'e savaşmış biri olarak en ilginç özelliği savaş meydanları dışında kan görünce fenalaşmasıydı. 
KULAKLARI DUYAN TEK KİŞİ
Fransız tarihçisi Herriot Ankara`ya geldiğinde Gazi`nin kulaklarının duyuyor olmasına şaşırmış anılarında bunu espirili bir dille anlatmıştı :"T.C`de bir tane kulakları duyan kişi var onu da Cumhurbaşkanı yapmışlar".

Çevrimdışı complex

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.411
  • 4.877
  • Müdür Yardımcısı
  • 4.411
  • 4.877
  • Müdür Yardımcısı
# 10 Kas 2010 18:25:47
çok güzel bilgiler var arkadaşlar sağolun.

Çevrimdışı infermo

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.045
  • 2.655
  • 2.045
  • 2.655
# 10 Kas 2010 18:30:53
bilğiler için teşekkürler,ATAMIZ hakkında ne kadar çok sey varmışta biz bilmiyormuşuz,aradan geçen bu kadar zamana ve yapılan araştırmalara,yazılan bilğilere ragmen yeni bir cok özelliği çıkıyor,az önce haber sitesinde ikizler burçu oldugu 21 mayıs ta dogdugu yazıyordu,hemde saglam bir kaynaktan.

Çevrimdışı zalim09

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
# 10 Kas 2010 18:38:29
Sarı saçlım mavi gözlüm...Her şeyinle özeldin...Tektin...
 
  En son istediği yemek Enginar Yemeği diye biliyirorum...

  Doğum Tarihide bilerek yazdırmamış.Önemli olan doğum günümü kutlanması değil öldüğüm gün anılmam demiş Paşam..
  19 Mayısta doğduğu ve bu 19 sayısının Atatürk'ün hayatında ne kadar tesadüflerle dolu olduğu yazıyordu.
  Bunun içinde 19 maysı doğum tarihi olarak ağır bir olasılık olarak işlenmişti yazıda...
 
  Yanında çalışanlara çucuk dermiş hep.Ülkü yü yanından hiç ayırmazmış

 Tüm Türk çocukları onun cocuğu olduğu Atatürk öyle gördüğü için hiç çocuğu olmamış istememiş.

  Bir daha çık gel Samsun'dan Sarı Saçlım Mavi Gözlüm... Özledik Seni...

Çevrimdışı HrşyGüzeLOLacak

  • Uzman Üye
  • *****
  • 895
  • 1.650
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 895
  • 1.650
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 10 Kas 2010 18:41:57
İşte Atatürk'ün gerçek doğum tarihi
Atatürk’ün eşi Latife Hanım’ın yeğeni Sadık Öke, NTV'de Atatürk'ün ikizler burcu olduğunu ve 21 Mayıs'ta doğduğunu açıkladı
17:30 | 10 Kasım 2010
Mustafa Kemal Atatürk’ün eşi Latife Hanım’ın yeğeni Sadık Öke, NTV’nin konuğu oldu.

Latife Hanım ile Mustafa Kemal Atatürk'ün ilişkiyle ilgili bilgiler veren Öke, yanında getirdiği kalem ve yelpazenin öyküsünü de anlattı.

Sadık Öke, konuşmasında Atatürk'ün doğum tarihini de açıkladı

Sadık Öke, şunları söyledi: “Ben aslında küçük yeğeniyim. Kendisi anneannemin ablasıdır. Latife Teyzem 1899 doğumludur. Latife teyze olarak bildik. Üç kız, üç erkek kardeştiler.

Mustafa Kemal İzmir’e girdiğinde kendisine ayrılan evi beğenmemiş. Düşman donanmasının menzilinde olduğu için tepede körfeze hakim bir yer istemiş.

Uşakzadelerin köşkü var demişler. Büyük annesi ve kızı var demişler. Buna rağmen Köşk’e gitmiş beğenmiş. Latife Teyzem o sırada evde değilmiş, askerlere erzak ve sağlık malzemesi dağıtıyormuş. Eve gelince bakmış ki askerler orada. Giremezsin demişler, girerim demiş. Faytonunu kendi kullanıyormuş, içeriye girmiş.

Merdivende karşılaşmışlar. Demiş ki paşam şeref verdiniz elinizi öpeyim demiş. O şeref bize ait küçük hanım ben sizin elinizi öpeyim. Zira hanımların eli öpülür, ben el öptürmem demiş. O sırada kalpağını çıkarmış. Amcası Halit Ziya Uşaklıgil’e yazdığı mektupta ‘Bir çift mavi göz ve altın sarısı saçlar gördüm’ demiş. ‘Altın bir hare gördüm’ dermiş.

Latife Teyzem bakmış ki Köşk çok karmakarışık. Yemekleri, çalışanları ve uşakları bir düzene koymuş. O sırada paşa bir kalp spazmı geçirmiş. Gayrimüslim bir doktor çağrılmış. Doktor içki ve sigarayı yasak etmiş. Latife Teyzem bütün içkileri kilit altına aldırmış. Ve uşaklara da verilmeyecek diye talimat vermiş. Paşa daha yakından tanımak istemiş; getirin bakalım demiş. Rauf Bey’e ‘Karargah komutanlarının hanım olması daha doğruymuş, daha iyi zapturap altına alıyorlarmış’ demiş. Ondan sonra onun sekreteri olmuş. Yabancı basını takip etmiş.

'BU KALEMLE Mİ YAZDINIZ?'
Bu kalem (yayında kalemi gösteriyor) İngilizlere yazılan notanın yazıldığı meşhur kalem. Dudaklarına götürüp öpüp geri verdiği kalem. Aşklarının başlangıcı diyebileceğimiz kalem.

Dışişleri Bakanı İngilizlerle savaşmak istemediği için sert bir nota yazmak istemiyormuş, fakat Mustafa Kemal çok sert bir nota yazılmasını istiyormuş. Latife Teyzem ‘İzin verirseniz ben yazayım’ demiş. Atatürk, İngilizce yazılacak, yazabilir misiniz demiş, yazarım paşam demiş. ‘24 saat içinde limanı terk etmezseniz sizi batırırım diye yazmış. Paşa çok beğenmiş. Bu kalemle mi yazdınız demiş, kalemi öpüp geri vermiş. Bu kalemi müzeye bağışlamayı düşünüyorum.

KIRIK YELPAZENİN SIRRI
Bu yelpazeyi (kırık bir yelpaze çıkarıyor) güzel anlarda da kullanmış ama boşanmaya sebep olan kavgaları sırasında yere fırlatıldığı için kırılan bir yelpaze. Çok inatçı, geri adım atmıyorlar. İkisi de ikizler burcu. Paşa 21 Mayıs doğumlu, Latife Teyzem 17 Haziran doğumlu. Paşa ondan Türk kadınını görünce aşık olmuş ama demek ki biraz zor gelmiş.


Haber Linki:
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı kut35ege

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 63
  • 188
  • 63
  • 188
# 10 Kas 2010 18:51:21
Atatürk, Savarona yatı satın alınıncaya kadar Ertuğrul gemisini kullanırdı. Bir de “Acar” adlı küçük bir motoru vardı. Atatürk Acar’la Boğaz’da gezmeyi çok severdi.
30’lu yılların başında Atatürk Antalya’yı ziyarete gidiyor. Antalya Belediyesi de deniz sevgisini bildiği için Atatürk için Acar motorunun aynısını yaptırmış. Ziyaret sırasına Atatürk’ü bu motorla gezdirmek istiyor.

O yıllarda İtalyan’ın faşist lideri Mussolini’nin gözü hâlâ Antalya’da. Kıta sahanlığı gibi kavramlar henüz olmadığı için İtalyan donanması Antalya açıklarına gelmiş demirlemiş, güya askeri tatbikat yapıyor.

Gemilerin topları Antalya’ya yöneltilmiş kuru sıkı atışlar yapıyor.

Durum Atatürk’ün çok canını sıkıyor. Acar motoruna bindikten sonra “Cumhurbaşkanlığı forsunu çekin” emrini veriyor. Ardından da kaptana “motoru şu gemilere doğru sür” diyor.

Kaptan tabii ki tedirgin oluyor, “Efendim, onlar İtalyan savaş gemileri, tek başınıza oraya doğru gitmeniz sakıncalı olabilir” diyor.

Atatürk “Sana ne diyorsam onu yap” karşılığını veriyor kararlı ve sert bir tonda.

Bu sırada İtalyan amiral gemisinin komutanı da dürbünle kendilerine doğru hızla gelen motoru izliyor. Motor yaklaştıkça cumhurbaşkanlığı forsu daha belirgin hale geliyor. Demek ki Cumhurbaşkanı yani Atatürk motorda.
Amiral gemisinin komutanı hemen diğer gemilerle telsiz bağlantısı kuruyor, kısa bir süre sonra İtalyan gemileri geri dönerek açığa çekiliyor.

Elbette İtalyan gemileri Atatürk’ün motoruna ateş açamazdı. Atatürk de tek başına gemilere el koyamazdı.
Burada önemli olan kararlı tavırdır. Bir ulusun gururunu rencide etmeye kalkanlara verilen çok anlamlı bir cevaptır

Çevrimdışı kut35ege

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 63
  • 188
  • 63
  • 188
# 10 Kas 2010 20:06:21
1919'da yurdumuza en büyük işgali gerçekleştiren ve Atatürk'ten tokadı yiyen Yunanistan ile gûya hiç ortalıkta olmayan ABD'nin tavırları çok farklı.
Atatürk'ün ölümünün ardından Yunanistan medyası ve hükümeti, kendisinden "Tarihin büyük kişiliği", "Türklerin babası" ve "Yeni Türkiye'nin kurucusu"gibi övgüyle söz ederken; ABD medyası "Diktatör" diye yazıyordu!..
Yunanistan: "Tarih değiştiren, tarih yaratan şahsiyet!"
Vradini Gazetesi, 10 Kasım, özel baskı: "Bütün Türkiye, büyük lideri ve reformcusu -Vatanın babası- Kemal Atatürk'ün ölümü üzerine yasa büründü."
Vradini Gazetesi, 11 Kasım: "Tarihi değiştiren, tarih yaratan şahsiyetlerin en büyüklerinden biri olan Mustafa Kemal..."
Elefteron Vima Gazetesi, 11 Kasım: "Yeni Türkiye'nin kurucusu öldü"
Elefteron Vima Gazetesi, 11 Kasım: "Bugün Türkiye'nin yasını tuttuğu, tarihin büyük kişiliği olarak hakkıyla ölümsüzleşen Atatürk..."
Kathimerini Gazetesi, 11 Kasım: "Türkiye'nin babası rahmetli Kemal...", "Türkiye dağları delmeli, en derinlerde bile olsa, arayıp bulacağı en değerli taştan, Kemal Atatürk'ün heykelini yapmalıdır. ...O, sadece Türkiye için değil, bütün dünya uygarlığı için büyük bir kayıptır." (Bugün kurduğu Türkiye'de kimileri, en büyük taşı bularak, mezarına atmaya çalışıyor oysa.. Yunan Başbakanı (Metaksas) ise, Başbakan Celal Bayar'a gönderdiği başsağlığı mesajında şunları söylüyor: "..dost ve müttefik Türkiye'nin yaşadığı büyük acıyı Yunan halkı ve ben gönülden paylaşıyoruz. ... Türkiye'nin aydın reformcusu, cesur asker ve onurlu insan Atatürk'ün aziz hatırasını saygıyla anıyoruz.. Yunanistan, Yunan-Türk dostluğunun temelini atan, dostluğun çözülmez bağlarını kuran, barış düşünceleri ile iki ülkeyi yakınlaştıran Cumhurbaşkanı Kemal Atatürk'ü hiçbir zaman unutmayacaktır." Ve, Selanik Belediye Meclisi Atatürk'ün anasına bir dakikalık saygı duruşunda
bulunuyordu!..Bir de, 1919'da güya "ortada olmayan" ama "baş aktör olan" ABD'nin gazetelerine bakalım.The Washington Post Gazetesi, 10 Kasım: "Türk diktatörü komada, ölüm haberleri yalanlandı."
The New York Times Gazetesi, 11 Kasım: "Diktatörün sıra dışı kariyerinin ...", "Diktatörün ölümüyle birlikte..."
The New York Times Gazetesi, 12 Kasım: "..Türk diktatörü haline getirecek uzun askeri hizmet yıllarıyla dolu bir ömür..."
The Washington Post Gazetesi, 11 Kasım: "Modern Türkiye'nin kurucusu ve demir yumruklu yöneticisi Kemal Atatürk bugün 58 yaşında öldü."

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK