Beyaz Türkler

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
20 Ağu 2016 19:10:11
Beyaz Türkler

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Alev Alatlı'nın Or'da (hala) kimse var mı? kitap serisinin 5. si olan  "Beyaz Türkler Küstüler"in basım yılı 2013'dür.
Kitapta 2010 yılı sonu ile 2013 yılları arasında yaşanan gelişmelerden örnekler verilerek Türkiye'nin değişimini irdeleniyor.

Kitabın mesajının daha iyi anlaşılması için,  bazı kavramların ön tanımlamasını yapmayı uygun görüyorum.

• Beyaz Türkler :
Beyaz Türkler Türkiye’deki şehirli seçkin sınıfı tanımlamak için kullanılan, literatüre Nilüfer Göle tarafından kazandırılmış bir kavramdır.
Beyaz Türkler, kendisini ilerici olarak tanımlayan bir kısım asker - sivil bürokratları ve aydınlardır.
Beyaz Türkler, Batılı ve seküler hayat tarzını benimsemiş, ekonomik düzeyi yüksek, eğitim hayatının tümünü veya bir bölümünü yurt dışında tamamlamış güçlü azınlığı ifade eder.

Bir röportajda Alev Alatlı "Beyaz Türkler" için şu tanımlamayı yapıyor :

- ‘Orijinal Beyaz Türk’ 1940’lı yılların ‘laik-hümanist’ eğitiminin şekillendirdiği, tüm enerjilerini ‘çağdaşlaşma’ dedikleri ve fakat aslında Batı medeniyetine Yunan-Roma bacağından duhul etmeye çabalayan yurdum insanları.
Günümüzdeki uzantıları da Beyaz Türkler.
Hep kopuk bir kuşak olarak yetiştiler.
Bugün hâlâ Anadolu’da neler olduğunu veya AKP’nin neden bu oyu aldığını anlayamıyorlar.
‘Türk hümanizmi’ denilen eğitim modeli, kültürel kodların kaybıyla sonuçlandı. Kodlar küçümsendiği için kayıp telafi edilemedi.

Alev Alatlı "kime, neden küstüler peki?" sorusunu şu şekilde cevaplıyor:

- Toplum onların bekledikleri gibi evrilmedi. Toplumculuğa evrileceği beklenirken, süper-bireyselciliğe evrildiğini gördüler.
Arkalarını bir döndüler ki hâkim kültür kendilerininki değil. Bunun yeni farkına varılıyor çünkü hep öğrenmemek için direndiler ama bu iktidarla kayıplarının farkına vardılar.

•  Paçoz
Uyumsuz, özensiz giyinmiş kimse.
Alav Alatlı "Paçozluk" ile ilgili şunları söylüyor :

- Paçozluğun bir tarifi de liyakatın ölçü olmaktan çıkması, sıradanlığın, rüküşlüğün yadırganmaz olmasıdır.
Münir Nurettinler yerlerini piyanist şantörlere bırakırlar.
“Nota bilmiyor ama köşeyi döndü, ne haber!?” ruh halinin topluma hâkim olması halinde kalitesizlik kaçınılmaz olur.
Eli nasırlı işçi veya sahici Müslüman da paçoz olmaz.
Paçoz, küçük burjuvadan çıkar.


•  Çirkince Saroyan Evleri 
İzmir’in Selçuk İlçesi’ne bağlı Şirince beldesinin eski adı Çirkince'dir.
Şirince, Maya takvimine göre 21 Aralık 2012'de kopacak olan kıyamette güvenli bölge olduğu gerekçesiyle gündeme gelmişti.
Kitapta, Kirkor Saroyan isimli Ermeni asıllı bir vatandaş, devletten izin almadan bu beldedeki bazı evleri restore etmiştir. Restore edilen bu evler "Saroyan Evleri" olarak isimlendirlmiştir.
Kitaptaki Beyaz Türkler,  yaptırdığı evler için yıkım kararı çıkınca “Yıkımın ardında Ermeni olmam var” diyen bir Kirkor Saroyan karakterini oportünistlikle (fırsatçılıkla) suçluyor...

Not:
Alev Alatlı'nın Or'da (hala) kimse var mı? kitap serisinin 2. sinde alıntılar için:
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Alev Alatlı'nın Or'da (hala) kimse var mı? kitap serisinin 2. sinde alıntılar için:
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 21 Ağu 2016 07:55:45
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Alev Alatlı'nın Or'da (hala) kimse var mı? kitap serisinin 5. si olan "Beyaz Türkler Küstüler" kitabından alıntı :

Bizde her şey aksar, şov (gösteri) aksamaz.
(Mustafa Sarıgül'ün 2010 yılında Nişantaşı'nda geceyarısı yapılacak -yapay kar yağışı gösterisiyle- kutlama hazırlıklarına gönderme yapılıyor.)

Alev Alatlı'nın Or'da (hala) kimse var mı? kitap serisinin 5. si olan "Beyaz Türkler Küstüler" kitabından alıntı:

Rodoplu'nun, "İşkenceciler işlerini doğru yapsınlar da, Suat'a verdikleri akımın frekansını saniyede yüz bin periyodun altına düşürmesinler" diye çırpındığını anlatırlar.
Nedeni, yüzbin periyottan düşük frekansın öldürücü olması.
Mehmet, kadının,  "Frekans düşüyor!" diye haykırarak uyandığını hatırlar, "Bunlar işkence yapmasını da bilmezler, öldürecekler çocuğu!"
(1980 ihtilalinde işkence edilirken, yaşanan ölüm olaylarına gönderme yapılıyor.)

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 22 Ağu 2016 11:17:11
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

• Body Worlds sergisi
Alman bilim adamı ve anatomist Dr. Gunter Von Hagens tarafından “plastinasyon” yöntemiyle çürümez hale getirilen 200'den fazla insan bedeni parçasının yer aldığı ve bedenin ıstırap, hastalık ve optimal sağlık hallerindeki karmaşıklığını, direncini ve savunmasızlığını gözler önüne seren “Body Worlds/ Orjinal Vücut Dünyası-Yaşam Döngüsü” sergisi 2010 yılında İlk kez bir Müslüman ülkede sergilendi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül,  24.10.2010 tarihinde "Body Worlds-Orijinal Vücut Dünyası, Yaşam Döngüsü" sergisini gezdi.

Alev Alatlı'nın Or'da (hala) kimse var mı? kitap serisinin 5. si olan "Beyaz Türkler Küstüler" kitabından alıntı:

Neden endişeleniyorum, biliyor musunuz, Body Worlds sergisine gösterilen teveccühün aslında bir tebliğ olmasından korkuyorum.
Müslümanların "eşrefi mahluk" olma iddialarından vazgeçmiş olduklarının ilanı.
Tek bir Müslüman evladı çıkmadı, farkındasınız, değil mi, insan bedenlerinin yedek parça depoları olarak sunulmasından müteessir olduğunu ifade eden?
Gazete yığınının en üstündeki magazin ekini işaret etti : "Buna Cumhurbaşkanımız da dahil."

Alev Alatlı'nın Or'da (hala) kimse var mı? kitap serisinin 5. si olan "Beyaz Türkler Küstüler" kitabından alıntı:

İnternette dolaşan son espriyi duydunuz, değil mi?
CHP devletten ettiydi,
DP milletten,
AKP'de dinden ediyor, vesselam!

15 Temmuz 2016 tarihinde yaşananların Alev Alatlı'nın yaptığı alıntıdaki düşünceleri doğrulamadığı kanaatindeyim.

Alev Alatlı'nın Or'da (hala) kimse var mı? kitap serisinin 5. si olan "Beyaz Türkler Küstüler" kitabından alıntı:

"Yabancılaşma" nın bendeki karşılığı, birinin yanında olduğun gibi olamamak. Kendin gibi davranamamak.
İnancına saygısızlık sayacağını vehmettiğin konulardan uzak durmak çabası yoruyor.

Egitimhane'de de kendimizi "Yabancı" gibi hissediyor muyuz?

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 23 Ağu 2016 07:43:38
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Alev Alatlı kitabında internet ortamında "Miskin manifestosu" isimli 9-10 maddelik bir yazının olduğunu belirtiyor.
Bu konuda  bulabildiğim tek yazıyı aşağıya alıntılıyorum :

Miskin manifestosu :

1. Standart bir miskin, bir gün içinde, maksimum 3 kilometrelik mesafeyi yayan olarak katedebilir.. fazlası miskini bozar..
2. Miskin kişinin yukardaki eylemi gerçekleştirmek için bir miktar enerjiye ihtiyacı vardır.. bu bağlamda, miskin kişi bir günde minimum 9 saat uyuyarak enerjisini toplar..
3. Miskin insan, aslında topladığı bunca enerjiyle koşup hoplayabilir ancak, yine de hareketsiz durmayı tercih eder.. çünkü, miskin insan, tutumlu insandır..
4. Şüphesiz ki sporseverler bizden değildir!!
5. "Su"; tanrının kullarına yaptığı en mühim güzelliklerden biridir. "Duş", "jakuzi" ve de "havuz" gibi gereksiz icatlara alet edilmesi kesinlikle yanlıştır. Suyu bu şekilde amacının dışında kullananların ızdırabı bir-iki saat uykusuz kalmalarıdır. Miskin, hatalarından ders alandır..
6. Sanılanın aksine, miskin kimse teknolojik gelişmeleri çok yakından takip eder, miskinliğinin teminatı bu gelişmelerdir zira... Nitekim, cep telefonu, uzaktan kumanda, otomatik vites, kablosuz mouse gibi devrimsel buluşlar; miskinin, miskinliğinin tadını çıkarmasını sağlar..
7. Miskinler için, sadece miskinler ve diğerleri vardır. Bir miskin, başka bir miskini herhangi bir ortamda rahatlıkla tanır. Doğuştan gelen bir meziyet olarak miskinler arasında gizli bi network mevcuttur.
8. Tarih boyunca, miskinler sanat dünyasına türlü katkılarda bulunmuş; birçok ressam, müzisyen, aktör yetiştirmişlerdir. Miskin bireyin, sanata karşı doğal bir yeteneği vardır..
9. Miskin şahıs, mülayimdir, uzlaşmacıdır. Kaba kuvvetle hiçbir sorunun çözülmeyeceğini bilir ve hatta herhangi bi kuvvetle herhangi bir sorunun çözülmeyeceğine inanır..
10. Miskin olunmaz, miskin doğulur!!

Manifesto : Toplumsal bir hareketin siyasal inanç ve amaçlarının açık ifadesi

Egitimhane meclisinin / yönetiminin "Eğitimhane Manifestosu"nu yayınlayacaklarından umudumu kesmiş değilim :)
 
Eğitimhane Manifestosu için bir madde önerisi :

- Eğitimhane (üyesi) edilgen değil, ETKENDİR. Toplumun hizmetkarları, idarecilerdir.  Eğitimhane (üyesi) toplumun, devletin hizmetkarı / kapıkulu değil, YÖNLENDİRİCİSİDİR.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 24 Ağu 2016 07:33:53
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Alev Alatlı'nın Or'da (hala) kimse var mı? kitap serisinin 5. si olan "Beyaz Türkler Küstüler" kitabından alıntı:

'Benim iradem yok,' diyor, memur, 'Ben bana verilen emri uygularım. Babanı as deseler, babamı asarım,' diyor.
Laf anlatmanın imkanı yok. Mantıkla kazanabileceğin bir şey yok.
Kaymakamı da böyle, valisi de böyle.
'Benim bir şeyi iyi ya da kötü, güzel ya da çirkin bulma yetkim yoktur,' diyor yav adam.
'Aslında biz böyle yapmak istemezdik, Kirkor Bey, ama ne yapalım, yasa böyle. Bizim de elimiz kolumuz bağlı.'
Köle! Kelimenin en klasik anlamıyla köle!
İnsanlık namına utanç verici köle. Kapıkulu.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 25 Ağu 2016 10:46:45
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Bizde gazeteci, duymak istediği cevabı sorusunun içine gömen adamdır, Çekirge. Bunu biliriz. Bildiğimiz için biz de onun duymak istediği cevapları veririz.
...
Liberal demokrasilerde çare tükenmez, yeğenim!Ben, ricat etmem, olsa olsa ters istikamette ilerlerim!
...
Yasaların yaşama değil, tam tersine, yaşamın yasalara uyması gerektiğini sanıyorlar.
...
'Kaçak' ne demek? Devletin mühürlü kağıdı olmadan yapılmış demek.
Kitap yazdığımızda da senden izinsiz yazıyoruz, yemek yediğimizde de senden izinsiz yiyoruz behey Devlet!
Oldun olacak, bari onları da 'kaçak' ilan et! yanlış mı söylüyorum?!
...
Son tahlilde, Türk'tür da! Vurur, öldürmez! Bir defada ve son kez çözmez!
...
'Bürokrasi aşırı şişirilmiş, eline aşırı yetkiler verilmiş, bu yetkilerin sonuçlarından herkes çekiniyor olmuştur.
Dolayısıyla devlet sürekli olarak yeni denetim makenizmaları üretmekte, bürokrat bürokratı denetlemekte, o onu denetlerken, öbürü ötekini denetlemekte ve hiçbir iş yapılamamaktadır.
Tamamen sorumsuz bir noktaya gelinmiş olup bu noktada vatandaşlara intihar etmek veya birini öldürmekten başka seçenek bırakılmamıştır.
...
Peki, Erdoğan Reis'in hükümranlığını tehdit eden kim? Bürokrasi.
Bürokrasinin düşmanı kim? Kirkor Saroyan. Öyleyse?!
Öyleyse, Kirkor Saroyan, Erdoğan Reis'in dostu!
...
Güney Amerika'nın bir ülkesinde ekmeğe bizim para birimizle beş kuruşluk zam yapıldı diye halk ayaklandı, neden itiraz edilecek bir konu olmasın ki? diyor, 'Kurumlar vergisinden alamadığını başka yöntemlerle, endirekt vergiyle alıyor Reis!'
diye karşılıyorum.
'Alan memnun, satan memnun'a getiriyorum, kaptırıyorsun değil mi?
Yani, şimdi mesela bana deseler ki, benzini ucuzlatacağız ama vergi denetimini sıklaştıracağız, benim işime gelir mi? Hiç gelmez.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 26 Ağu 2016 07:44:17
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Alev Alatlı'nın Or'da (hala) kimse var mı? kitap serisinin 5. si olan "Beyaz Türkler Küstüler" kitabından alıntı :

Benim için bir trajedi kahramanı ve büyük bir siyasi dehadır.
Böyle parlak insanlar dünyaya az gelir.
Böyle adamlara hayran olmak gerekir.
Her devlet dairesinde bir fotoğrafı olmasaydı ya da her meydanda heykeli bulunmasaydı, Mustafa Kemal'i savunan bir kitap bile yazabilirdim, yeğenim.
Ama o Türkiye'nin kapısının önündeki ağaca tüneyen bürokrasinin tanrısıdır.
Türk devleti denilen bu çürümüş sistemin, bu kokuşmuş üçüncü dünya diktatörlüğünün emniyet pimidir!
O dictature müessesini, o teröre dayalı devlet yapısını Mustafa Kemal kurmuştur.
Onun tanrısıdır, onun simgesidir, onun ideolojik kilididir, meşruiyet kaynağıdır.
Şu anda Türkiye'nin en önemli gündem maddesi, bu kilidin kırılması, Atatürk'ün heykelinin, maskının indirilmesidir, Çekirge!
...
Atatürk'ü de   herhangi bir ülkenin herhangi bir lideri gibi trajik, ilginç, çarpıcı, doğru ve yanlış, çok büyük işler yapmış bir adam olarak ele alabilmemiz ancak bu simge kırıldıktan sonra mümkün olabilecektir.
Hiç düşündün mü, neden iki kardeşten sanayide çalışan güler yüzlü oluyor da, tapu dairesindeki bok suratlı memur oluyor?
Problem, hükümet konağının içindeki adamlarda değil çünkü, hükümet konağının kendisi çürük.
O konağın yıkılması lazım.
O kasvetin, o ırkçı zihniyetin, o kötü mevzuatın, o devlet anlayışının yıkılması lazım.
Devlet memuru sayısının  radikal bir şekilde azaltılması lazım. Onda biri yeter. Üç milyon yerine üç yüz bin devlet memuru  kafidir.


Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 27 Ağu 2016 07:59:07
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Alev Alatlı'nın Or'da (hala) kimse var mı? kitap serisinin 5. si olan "Beyaz Türkler Küstüler" kitabından alıntı :

Çünkü, Semih , "N'apalım, Türkler, 'Türk' olandan hoşlanmıyorlar," derken, aslında kendisini söylemektedir.
...
Mevlana'nın 'nefs-i emmare' dediği 'buyurgan benlik', Blaise Pascal'ın 'libide dominantı' kavramıyla örtüşüyor aslında.
'Hükmetme şehveti' hepimizde var olan bir güdü yani.
Mevlana, nefs-i emmareyi göğsünde kıvrılmış yatan bir ejderhaya benzetiyor, neden, çünkü nefs-i emmare kendisini beğenmişlik, 'öteki' ne hükmetme, 'öteki'nin üzerinde baskı kurma, üstencilik, ayrımcılık, nefret, terör gibi yıkıcı yaklaşımların kaynağı oluyor.
...
Türkiye akılla anlaşılmaz. Hesaba kitaba da gelmez. Kendisine has bir kimliği vardır. Türkiye'ye sadece iman edilir, Cancağızım!
...
İngilizce Temporary Autonomous Zone tanımlamasının baş harfleriymiş TAZ. Türkçesi, Geçici Bağımsız Bölge oluyor.
İnternette sürekli dolaşan, kendilerine geçici bağımsız bölgeler yaratarak faaliyet gösteren muhalefet odaklarına TAZ deniyormuş.
...
Benim çıkarabildiğim kadarıyla, arkadaşımız, bir tür seferi bilgiden bahsediyordu. Göçebe ne yapar?
Nerede güzel bir yer bulursa, orya konar. Belli bir zaman konaklar ve göçer. Kalıcı değildir.
Bana yazan arkadaş, internet dolaşımının, disiplinler, fiiller, diller, kültürler 'arası' göçebelik olduğunu ifade ediyordu.
TAZ dedikleri geçici bağımsız bölgelerde bir süre konaklayan göçebeler, kervanı yeniden düzüyor, bir başka TAZ'a doğru yola çıkıyorlar.
Böylece yerleşik yaşamın başlıca olmazsa olmazı olan disiplinden sarfınazar edilmiş olunuyor.
...
Bu arkadaşımız, göçebe bilginin, kişiliğin, aklın, aklın hayal gücünün yerini almasını engellediği için arzu edilir bir durum olduğunu savunmaktaydı.

Alev Alatlı, Rus düşünür, Fyodor Tyutçev’in “Rusya, anlaşılamaz, hesaba kitaba da gelmez. Kendisine has bir kimliği vardır. Rusya’ya sadece iman edilir,” sözünü Türkiye için de kullanıyor.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 28 Ağu 2016 07:57:53
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Alev Alatlı'nın Or'da (hala) kimse var mı? kitap serisinin 5. si olan "Beyaz Türkler Küstüler" kitabından alıntı :

Meslektaşım beni yükseköğretimde kitaplara ayrıcalıklı bir yer tanıdığım için eleştiriyor, bu tutumumun internetin sunduğu tüm küresel imkanları yok saymak anlamına geldiğini söylüyordu.
Ona göre, internette dolaşarak bilgi edinmek hem daha keyifli bir yöntemdi, hem de disiplinin hayal gücünün yerini almasını önleyeceği için daha makbul bir eğitim şekliydi.
...
İngiltere'de yükseköğretim kurulunun görevleri, Ticaret Bakanlığı'na terk edildi...
...
Üniversiteler öğrencilerine kurs satan, öğrenci edinmek için birbirleriyle rekabet eden, iş dünyası için ücret karşılığı araştırma yapan kurumlara dönüştürüldüler.
...
Hocam, nedir bu mantra dediğiniz?
"Onu gençler daha iyi bilecekler," diye gülümsedi Mehmet Bey, "TAZ'ların jargonu oluyor, mantra. Sanskritçede, malum  'man''ın zihin, 'tra' nın özgürleştirici anlamına geldiği söylenir.
Benim bildiğim kadarıyla, meditasyona giriş sırasında akla gelen düşünceleri defetme amaçlı tekrarlanan kelimedir."
...
Mantra zihni özgürleştirmek için kullanılan bir cümledir ve amaca çok güçlü bir şekilde ulaşır.
...
"Devlet sansürü sizi hakikatten korur! Sansürsüz internet hakkımız engellenemez," diye bağırdı gençadam da, "Bizim mantramız bu!"
...
Dünya geneline, kutsal kitaplarda buyurulanlar, yasalar, temayüller, kamu vicdanını rahatsız etmeyen şeyler doğru kabul edilir.
Bunların dışında kalanlar yanlış.
Yani, doğru, tanımı itibariyle de sübjektiftir. Siyasidir.
Bu nedenle, her insan topluluğunda ve her zaman doğru, yargıcıların yorumlarına açık olmuştur.
...
Bakın, yükseköğretim, parası ödenip satın alınabilen bir ürün değil, öğrenci ile hocası arasındaki bağdır, rabıtadır.
Öğrenciyi dönüştüren bilgi aktarım sürecidir.
Öğrenciyi dönüştüren diyorsunuz! Ya öğrenci dönüşmek istemiyorsa?
O da kendi bileceği iştir., efendim. Bu durumda yükseköğretimde yeri yoktur.
Eğitim, bireye düşünmeyi öğretir, eleştirel düşünce yetisi kazandırmayı hedefler.
Bir süreçtir. Bu nedenle, belirli bir gereksimi karşılamak üzere hazırlanmış, paketlenmiş, satın alınıp tüketilmeye hazır metadan, üründen farklılaşmaktadır.
....
"Beyaz Türkler" pejoratif (Küçümseyici, aşağılayıcı, kötüleyici, yerici, yermeli) bir tanımdır.
...
İnternet küreseldir, internet gayri-merkezidir, internet açıktır, sınırsızdır, etkileşimlidir, kullanıcı denetimlidir, altyapıdan bağımsızdır.
...
Türkiye'de insanlar ne kadar çok eğitim alırsa serbestliğe o kadar çok düşman oluyorlar, diyor Sinan, 'Ne kadar eğitim alırlarsa o kadar yüreğimizi karartıyorlar.
Toplumu da karartıyorlar. Nereden ne öğrendiklerini bilmiyorum ama öğrendikleri üç şeyden nefret ediyorlar: bir serbestlik, ikincisi ticaret, üçüncüsü de barış içinde bir arada yaşamak.'
...
Ben hayatımda bu kadar eğitimli faşistin bir arada olduğu başka ülke görmedim.
Yapmak özgürlüğü ile yapmaktan imtina etmek arasındaki farkı idrak edecek donanım olmayınca böyle.
...
Hani un değirmenlerine buğday taşıyan kayışları yürüten kasnaklar vardır.
Dairesel hareketi, doğrusal hareket çevirirler.
Bunlardan iki tane olur, bir çalışır kayışı yürütür, diğeri sürecin dışında, avara döner.
Ona avara kasnak derler.
Öğütme sürecine zırnık kadar katkısı yoktur avara kasnağın.
Flaneur (şehrin caddelerinde herhangi bir yere varmayı hedeflemeden gezinen kimse), avara kasnaktır, bağımsız medya misali, dönerse kendi için döner.

Avara kasnak :
1. Bir kayış tarafından çevrilen kasnaklar içinde güç aktarmayan, kayışın gerginliğini sağlayan kasnak.
2. Bir işe yaramayan, bir sonucu ulaşmayan faaliyet.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 29 Ağu 2016 07:32:56
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Alev Alatlı'nın Or'da (hala) kimse var mı? kitap serisinin 5. si olan "Beyaz Türkler Küstüler" kitabından alıntı :

Bazılarına göre Kuvvet, para ile organizasyonun çarpımına eşittir.
Siz kuvvet denince aklına 'ivme ve kütleyi ilgilendiren büyüklük' gelenlerdenseniz, buyrun sizleri Mekanik  Kürsüsü'nde beklerim.
...
Kendimizi kandırmayalım. Mahalle baskısı falan bunlar laf!
Tarih bize en görkemli eserlerin en ağır baskı dönemlerinde üretildiğini gösterir.
Bu gördüğümüz,  Türklerin geleneksel ataletidir. Paçoz oryantalistler gibi Müslümanlığa falan zinhar bağlamayın.
Ruslarda da var, pasivnost derler. Kendi sorumluluğunu üstlenmeyen toplumlarda görülüyor, hep başkası kabahatli.
...
Anlayacağın, sorun sadece bizim memlekette değil, hemşire. Çevre kirlenmesi gibi 21. yüzyılın küresel bir meselesi bu paçozluk.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 01 Eyl 2016 07:49:26
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Alev Alatlı'nın Or'da (hala) kimse var mı? kitap serisinin 5. si olan "Beyaz Türkler Küstüler" kitabından alıntı :

Yiğitliğin onda dokuzu sabretmektir, 'yeterince beklersen, hasmının kendi lafında boğulduğunu görürsün.' 
...
Zaten, Gazi'nin şöhretini hep biliriz...
Ülkücülerin kovuğu olduğu meselesine hiç girmeyeceğim, ancak ODTÜ ya da Bilgi gibi 'havalı' olmadığı da muhakkaktır üniversitemizin.
Size bir sır vereyim, Gazi mezunu okulunun adını saklar, mesleğini söyler. Hukuk fakültesi mezunu, mesela, 'Gaziliyim,' demez, 'Hukuçuyum,' der.
Gazi'de hayli nitelikli bir hukuk fakültesinin olduğu bilinmez neredeyse.
Oysa, 'havalı' üniversitelerin, mesela, Boğaziçi'nin öğrencisi 'Boğaziçili' olmakla övünür ama bölümünü saklar!"
"En kırtıpil programın mezunu bile, okulunun adıyla adeta aklanır," diye araya girdi Mehmet Bey, "mesele piar meselesidir, Melisciğim, muhteva değil. Bilmem anlatabildim mi?
...
Düşünün biraz! Diplomanın gölgesinin kendisinden daha büyük olması, sizce de ironik değil mi?
Ne okuduğunuzun değil, nerede okuduğunuzun önem  kazanmış olması?
Bunda bir gariplik sezinlemiyor musunuz?
Gazi niye 'havalı' değildir, sorgulamayacak mısınız?
...
'Sivillerin seçtiğinden de, yaptığından da hiç bir yarar gelmez' anlayışı hakim olduğu için, askerler bizlere aptal gözüyle bakarlar, diyordu Burak, askerde 'halk kesinlikle yanlış yapar' önyargısı vardır.
'Balans ayarı yaparak düzeltmemiz lazım' havasına girerler. Sürekli andıçlarlar.
...
Bize göre spritüalizm 21. yüzyılın dini.

Spiritüalizm ya da öte âlemcilik terimi Latince “ruh” anlamına gelen “spiritus” sözcüğünün sıfatı “spiritualis” sözcüğünden türetilmiş olup ruhçuluk anlamında kullanılmaktadır.
Türkçe'de tinselcilik olarak da adlandırılmaktadır.
Günümüzde dinsel, mistik ve felsefi alanlarda pek çok akım, ekol ve gruplar kendilerine spiritüalist adını vermekteyse de aralarında ilke, görüş ve kavram bakımından önemli farklar bulunmaktadır.
Aralarındaki temel ortak nokta, ruh denilen manevi bir unsurun varlığını kabul etmeleridir.
Fakat bunlardan bir kısmı, ruhun orijinal ve kendine özgü olduğunu kabul etmez, bir kısmı ruhun sürekli gelişim içinde olduğuna karşıdır, bir kısmı ise ruhun sürekli olarak tekrar bedenlendiğini kabul eder.
Bu yüzden kimi ansiklopedilerde spiritüalizm denen ruhçuluk iki kısımda ele alınır.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 02 Eyl 2016 07:14:13
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Alev Alatlı'nın Or'da (hala) kimse var mı? kitap serisinin 5. si olan "Beyaz Türkler Küstüler" kitabından alıntı :

Expat, kafa kağıdında da doğum yeri Türkiye'dir diye yazmakla birlikte, bambaşka bir kültürün ürünü olan 'yaban'.
Birisi profesyonel bir gezginci, diğeri ulaslararası matematikçi.
Yarın Çirkince'de toplanacak delikanlı kalabayı jandarmadan sakınabilecek deneyimleri de yoktur.
...
Türk Parasını Koruma Kanunu diye bir kanun vardı o zamanlar.
Birinin üstünde bir dolar döviz bulmasınlar, hapse atarlardı.
...
İsrail'in Arap vatandaşlarını toplumsal meselelerle uğraşmasınlar diye matematiğe, mühendisliklere yönlendirdiklerini bilirsiniz, değil mi?
...
Halen dünyanın en hızlı büyüyen inancı.
Amerika'da nüfusun yüzde on beşinin daha şimdiden deklare edilmiş Panteist olduğu söyleniyor.
Kitaplı dinler, kürsel kapitalizmin işine gelmiyor.
Panteizm geliyor, çünkü burada tek kural, bireyin kendi öz çıkarıdır, başka hiç bir şeyin önemi yoktur.
Melis kızımızda söylemiş zaten : 'Sana yapılmasını istemediğini, başkasına yapma.'
Doğrudan size değil de, başkalarına yapılanlar ne olacak sorusunun cevabı yoktur.
Üçüncü partileri kollayacak ilkeler yok?!
Yok, hocam. Adam Smith'in, 'Bireyin egoizmi tüm insanlara otomatik olarak refah getirir.' söylemini hatırlayın.
Bu söylem, sınırsız sömürüye çıkarılan ruhsattır.
...
Panteizm, koşulsuz özgürlüğün dini oluyor, hocam, kullanmak ve tüketmek özgürlüğü.

Panteizm ya da tüm tanrıcılık, her şeyi kapsayan içkin bir Tanrı'nın, Evren'in ya da doğanın Tanrı ile aynı olduğu görüşüdür.
Panteistler kişileştirilmiş ya da antropomorfik bir Tanrıya inanmazlar.
Panteizm, genellikle monizm ile ilişkili bir kavramdır.
Panteizmde her şey Tanrı'nın bir parçası olarak kabul edilir, Tanrı her şeydir ve her şey Tanrı'dır.
Tanrı doğada, nesnelerde, insan dünyasında vardır.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 03 Eyl 2016 07:35:06
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Alev Alatlı'nın Or'da (hala) kimse var mı? kitap serisinin 5. si olan "Beyaz Türkler Küstüler" kitabından alıntı :

Sömüren de 'biz' sömürülen de 'biz' olunca, 'Yürü ya ortak, hangi zebani durduracakmış seni!'
....
Denizler hariç, gezegenin altıda biri, Majestelerinin (İngiltere kraliçesi) tapulu arazileri oluyor.
O topraklarda mukim otuz bir bağımsız devlet 'işgalci' konumunda.

2007 itibariyle, dönümü beş bin dolardan 33 trilyon dolar fiyat biçilmişti.
İkinci toprak zenginimiz de Suudi Arabistan Kralı.
Onun toprakları da dokuzyüz elli milyon dönüm.
...
Kabul et, abla, bu ülkede hep karşımızdakinin nasıl göründüğüne, imajına bakıyoruz.
Öze inmediğimiz için ilişkilerin sonucuna çevre karar veriyor.
Oysa, çevrenin etkilerinden ne kadar kurtulursa o kadar doğru bir ilişki kurulabilir.
...
Hiç birimiz yerimizde durmuyoruz, öyle değil mi, Meral Abla hepimiz yaşlanıyoruz.
Hepimizin daha genç, daha akıllı alternatifleri var.
Yaşam koçları olarak, biz kadınlara erkeği kendine kul köle etmenin yollarını öğretiyoruz.
Yöntemlerimiz farklı olabiliyor.
Öyle de olması lazım, hitap ettiğimiz kesim farklı olunca, ürün farklılaşması normal bir şey.
Sibel'in, Hazreti Hafza'nın kuması üzerinden açıkladığı bir durumu, ben NLP üzerinden, 'Oyun Teorisi' üzerinden çözümlüyorum.

Sibel Üresin’in bir televizyon programında söyledikleri ilgili olarak
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
linkindeki yazı okunabilir.

Oyun Teorisi :
Kaynakların kıt olduğu bir ortamda
amaçlarını gerçeklemeye çalışan iki ya da daha fazla sayıda karar verici rekabet halindedirler.
Diğer bir deyişle kaynakları paylaşım çabası içindedirler.
Karar vericilerin bu paylaşımda kendilerine en yüksek getiriyi sağlamak için birbirlerine karşı kullandıkları stratejileri vardır ve bu stratejileri mümkün olan en akılcı şekilde kullanırlar.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 04 Eyl 2016 07:08:38
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Alev Alatlı'nın Or'da (hala) kimse var mı? kitap serisinin 5. si olan "Beyaz Türkler Küstüler" kitabından alıntı :

Bu ülkenin kırmızı çizgileri yok, oğlum derin hassasiyetleri yok.
Ne görüyorsan, öyle. Yalın sathi, doğrusal ve anı yaşayan bir toplum.
Siyaset, iki boyutlu bir yapbozdaki resimleri denkleştirme becerisinden ibaret.
Derin devlet dediğin de laf ola, beri gele.
...
Her ne kadar Atatürk'ün laik-milliyetçi dünya görüşünü kıyısından köşesinden yakalamışsam da, ben İsmet Paşa'nın 'laik-hümanist' tezgahında şekillenenlerdenim, Mehmet Bey oğlum.
...
Komünist Muzaffer'in Harvard'dan geldiğini, bilir miydiniz?
John Reed'in ahbabı olduğunu söylerdi.
John Reed'i hatırlarsınız?
Dünyayı sarsan on gün?
Talihsiz Amerikan kızılı Reed?
Sizi rencide etmek istemem evlatlarım ama gerçek şu ki, Türk humanizmi projesi komünizmin de  Amerikanyadan alınmasını öngörmüştü.
Öyle de oldu. TKP davasından tutuklandığında, Muzaffer'i Amerikalılar serbest bıraktırdılar.
Akabinde Princeton'da işe koydular.
Muzaffer Şerif, İzmir Amerikan Koleji mezunudur.

Dünyayı Sarsan On Gün (1919), ABD'li gazeteci ve sosyalist John Reed'in 1917 yılında Rusya'da gerçekleşen, kendisinin de bizzat tanıklık ettiği Ekim Devrimi'ni anlattığı kitabının adıdır.
Kitabını tamamladıktan kısa süre sonra 1920 senesinde hayatını kaybeden John Reed, Moskova'da bulunan ve önde gelen Sovyet liderlerinin defnedildiği Kremlin Duvarı Mezarlığı'na defnedilen birkaç Amerikalı'dan biridir.

TKP : Türkiye Komünist Partisi, 1920 yılında kurulan, Türkiye'de faaliyet göstermeye başlayan ilk yasal komünist siyasi parti.

Muzafer Sherif, asıl adı Muzaffer Şerif Başoğlu (29 Temmuz 1906, Ödemiş, İzmir, Türkiye-16 Ekim 1988, Fairbanks, Alaska, ABD), Türk asıllı ABD'li psikolog.
Sosyal psikolojinin kurucular kuşağı içinde yer almış, deneysel psikoloji yöntemlerini kullanmadaki başarısıyla bu bilim dalının en önde gelen adlarından biri olmuştur.

Princeton Üniversitesi, New Jersey'de yer alan özel bir üniversitedir.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 05 Eyl 2016 07:29:43
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Alev Alatlı'nın Or'da (hala) kimse var mı? kitap serisinin 5. si olan "Beyaz Türkler Küstüler" kitabından alıntı :

Cumhuriyet bize, bizden başka kimsenin esamesinin okunmadığı bir ülke bahşetmişti, serbestiyet bizi mest etti.
"Dikkatinizi çekerim : Özgürlük değil, serbestiyet! Özgürlük, selahiyet ima etmez, Mehmet oğlum.
Selahiyet ima eden serbestiyet: Uzendi et abutendi serbestiyeti.
Latince öğrenemedik ama Roma'nın menfur utendi et abutendi serbestiyetini anında benimsedik.
Kullanmak ve tüketmek.
Varoluşumuza dair her şeyi, tarihi ilahiyatı, mukaddesleri, gelenekleri, görenekleri, sanatı, edebiyatı, müziği, eski eserleri, tabiatı, toprağı, suyu, bizi var eden her şeyi ama her şeyi ve her şeye dair her şeyi kullanma ve tüketme selahiyeti!
....
Gerçeklerden kaçabilirsiniz ama gerçeklerin neticelerinden kaçamazsınız.
...
Türkiye'nin çocukları, şimdi artık ülkeleriyle bildikleri tek biçimde halleşiyorlar: Kullanmak ve tüketmek.
Gün, bugün. Saat bu saat. Elle tutulabilir tek gerçeklikleri, 'an'.
Yarın onları ilgelendirmiyor, çünkü 'yarın' onların yedi sülalerine ihanet etti.

Onların dedeleri Çanakkale'de halife hal edilsin diye can vermemişlerdi.
Sakarya'da kan dökerlerken, esamilerinin okunmayacağı bir Ankara yarattıklarını bilmiyorlardı.
Hayırla yad edilen Mustafa Kemal'in yerden yere vurulmasına, Milli Şef'in   arkasında sırıtan Führer'e, yaralarını sarmaya söz veren Menderes'in darağacında sallandığına tanık oldular.
TİP de ellerinde kaldı, Mehmet Bey oğlum, Ülkü Ocakları da.
DDKD (Devrimci Doğu Kültür Derneği) de.
Şimdi, söyleyeceğimi Sığla'nın kehaneti olarak al:
PKK de, BDP de ellerinde kalacak.
Türk ordusundan, Ergenekon'dan, Balyoz'dan bahsetmiyorum bile.
...
Yeni Türkiye'nin yeni murahhas azaları, expat'lardır. Bu böyle biline.


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK