Bunları Biliyor Musunuz?

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 4.415
  • 27.381
  • 4.415
  • 27.381
# 31 Oca 2016 11:48:07
Mirîalem Ahmed Ağa, muasırlarının (çağdaşlarının) tabiri ile
“Âdem Ejderhası” idi, “her bir kolu bir çınar dalı” idi.
On altıncı asır ok atıcı pehlivanlarının en namlılarından;
Kanunî Süleyman’ın şehzadeliğindeki İçoğlanlarındandı,
cülûsunda Manisa’dan beraber getirmiş, İstanbul sarayında
has oda ağaları arasına yerleştirilmişti; buradan da
Mîrialemlik ile çirağ etmişti.
Daha Manisa’da bir tazt yiğit iken odun yüklü bir merkebi
bacaklarından tuttuğu gibi havaya kaldırır, bir deve
yavrusunu omuzuna alıp gezdirir; kesilmiş iki koyunu, iki
serçe parmağına takar, kasaplara yüzdürürmüş. Kanunî
Süleyman’ın Rodos cenginde bulunan Mirîalem Ahmed Ağa,
bir gün bir kantar demirden yapılmış bir gülleyi Rodos kalesi
duvarlarından aşırarak içeriye düşürmüştü; yaşı yetmişi
aşmış iken bir gün, at ile Yaycılar Çarşısı’na gitmişti. Yaycı
esnafından bir haddini bilmez adam;
- Gayrı kocadınız!.. demişti.
Bunun üzerine Ahmed Ağa, atını çarşının zincir gerili kapısı
altına sürmüş, iki kolunu zincire geçirmiş, bacak ve ayakları
ile de hayvanı kıskaçlamış, kolları ile kendini yukarı çekince,
altındaki hayvanı da beraber havaya kaldırmış:
“Yay gerip ok atamayacak kadar kocamamışız!..” cevabını
vermişti.

Çevrimdışı eessrraa

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.906
  • 46.126
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.906
  • 46.126
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 31 Oca 2016 22:26:20
Türkiye'de ilk kitap, Mehmet Bin Mustafa'nın (Vanlı) kaleme aldığı Sıhahı Cevheri (Vankulu) adlı sözlük basıldı... 31 ocak 1729

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 01 Şub 2016 02:05:22
Enfeksiyona Karşı Anne Öpücüğü!

Yeni Zelandalı bilim adamları,
ilk kez yapılan bir çalışmayla yeni doğan bebeğin,
... annesinin öpücüğü sayesinde korunduğunu belirledi.

Araştırmada bebeklerin,
annelerinin ağzından çıkan K12 isimli iyi bakteriyi alıp
boğaz ağrısına ve kulak enfeksiyonuna karşı dirençli hale geldikleri tespit edildi.

Rabbim Annemizi başımızdan eksik etmesin. Amin

Çevrimdışı eessrraa

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.906
  • 46.126
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.906
  • 46.126
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 02 Şub 2016 00:06:40
george orwell'in ölümünden sonra kitaplarının ( 1984 &. Hayvan mezarlığı ) yayın hakkını CIA almış... ( kim milyoner olmak ister; 60.000 ₺ soru...)

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 4.415
  • 27.381
  • 4.415
  • 27.381
# 02 Şub 2016 00:30:22
 İnsan Yalan Söylediği Zaman Burnundaki Isı Artar Ve 0.008 Cm Büyür.

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 4.415
  • 27.381
  • 4.415
  • 27.381
# 02 Şub 2016 00:37:08
Telefonu Uçak modu'na alıp şarja takarak %50 daha hızlı şarj olmasını sağlayabilirsiniz.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.306
  • 223.505
  • 28.306
  • 223.505
# 02 Şub 2016 10:49:29
Gümüşhaneli muhtarın kızının evi Erzincan depreminde yıkılınca, muhtar devletin deprem mağdurlarına vereceği evi almak için Erzinca'a kızının yanına gider.

Kızını alır, valilik binasına çıkarlar, öğlen arası olduğu için ellerinde evraklar beklemeye başlarlar.

Bu arada kot pantolonlu, yakası açık gömlekli biri gelir.
- "Amca buyur" der.

Muhtar derdini anlatır. Kot pantalonlu adam evrakları alır bir odaya gider, bir kaşe basar, diğer odaya gider başka bir evrak alır, doldurur, deftere kaydeder. En son kapısında "Valilik" yazan odaya girip çekmeceden bir mühür alarak kağıtlara mührü basar ve muhtardan da imzalamasını ister.

Muhtar, biraz da çekinerek,

- Yeğenim çok sağol ama vali bey sana kızmasın.
- Yok amca kızmaz.
- Sağ ol yavrum, adın nedir senin?
- Recep benim adım amca.
- Yoksa sen vali Recep Yazıcıoğlu musun?
- He ya..

Devletin değil, milletin hizmetkârı Recep Yazıcıoğlu Mekanın cennet olsun.

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 4.415
  • 27.381
  • 4.415
  • 27.381
# 02 Şub 2016 11:47:39
Keçiboynuzu çekirdeğinin (arapça Karrat) ağırlığı değişmez;
İlk olarak Osmanlılar elmas tartımında kullandı. Şuan evrenseldir: 1 karat=0,2 g

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.306
  • 223.505
  • 28.306
  • 223.505
# 03 Şub 2016 00:19:02
Türkiyede Denize yakın rakımı en yüksek dağ SİS DAĞI'dır.
2200 Rakım ile Denize 21km Mesafededir...

Şalpazarı - TRABZON

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 03 Şub 2016 00:44:11
Bursa ulucaminin hikayesi
Yıl 1396.
Osmanlı sultanı Yıldırım Beyazıd Haçlı ordusunun İstanbul'u kuşatmak için hareket ettiğini ve Niğbolu önlerinde olduğunu duyunca ordusunu hazırlayıp yola çıkar.
Eğer Niğbolu kuşatmasından zaferle dönerse ,elde edeceği ganimetle 20 tane camii yapmayı vaad eder .
Zafer kazanılmıştır,sıra 20 camii nin yapılmasına gelmiştir.
Damadı Emir Sultan (Hz.Peygamberimizin soyundan ve Bursa Evliyasının büyüklerinden)kendisine 20 camii yerine 20 kubbeli büyük bir camii yapmasını tavsiye eder.
Ve camii 1399 yılında ,Osmanlı İmparatorlığunun 100.kuruluş yıldönümünde açılır.
Açılışında kimler mi vardır.
İlk Namazı kıldıran Somuncu Baba(Bursa evliyasından,Hacı Bayram veli'nın Hocası ,Açılış günü Ulucamii nin 3 kapısından aynı anda çıktığı görüldüğü ve sırrı açığa çıktığı için Bursayı terkettiği söylenir.),ilk cemaati;Emir sultan Hazretleri,Sultan Yıldırım Beyazıt,Molla Fenari(Osmanlının ilk şeyhülislamI),İlk imamı Süleyman Çelebi (Mevlid'in yazarı),Müezzini ise Üftade Hazretleri(Aziz Mahmut Hüdai'nin Hocası)ve birçok Bursanın büyük şahsiyetleri hazır bulunmaktaymış.

Çevrimdışı sınıfçı20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 411
  • 5.832
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 03 Şub 2016 00:47:13
Somuncu baba ve yıldırım camii hikayesi


Türkistan'daki Buhara şehrinden yola çıkarak Mekke - Medine'yi dolaştıktan sonra 1389 yılında Bursa'ya yerleşen Muhammed Şemseddin, gösterdiği kerametlerle bir anda halkın sevgisini ve saygısını topladı.

Yıldırım Bayezid'in kızı Hundi Hatun'la evlenen Muhammed Şemseddin halk arasında Emir Sultan adıyla anılır oldu.
O, halkı din yoluna çağırırken Padişah'ı da bazı konularda uyarıyor, O'na yardımcı oluyordu.

Bu arada, Emir Sultan'dan önce Bursa'ya gelip yerleşen ve her gün çarşıya gelip, "Somun var müminler, somun var!" diye ekmek satan bir ulu kişi daha vardı ama halk, "Somuncu Baba" dediği bu zatın kerametlerinden habersizdi.

Günlerden bir gün, Yıldırım Bayezid'in damadı Emir Sultan hazretleri, elindeki çömlekle birlikte bu zatın fırınına çıkageldi! Ekmeklerle birlikte çömlekteki yemeğin de pişirilmesini istiyordu.

Somuncu Baba, küreğin üzerine koyduğu çömleği fırına sürmeye çalıştı ama, nafile!
O küçük çömlek fırına bir türlü girmiyordu!..

Somuncu Baba, geride durup seyreden Emir Sultan'ın yüzüne baktı ve yüzünde beliren tatlı bir tebessümle konuştu:

"-Anladım... Bu işi ancak sen başarabilirsin!"

Emir Sultan küreği aldı ve kolayca içeri sürmeyi başardı.
Ama fırının içinde ateş yoktu ve soğuktu.
Soran gözlerle ama tatlı bir tebessümle Somuncu Baba'ya baktı.
Somuncu Baba yine aynı eda ile konuştu:

"- Bekle... Az sonra pişer!"

Karşılıklı gösterilen kerametlerden sonra iki ulu kişi birbirlerini tanıyıp dost olmuşlardı.

Niğbolu zaferinin anısına Bursa Ulucami'yi yaptıran Yıldırım Bayezid, açılışı damadının yapmasının uygun olacağını düşünmüştü.
Cuma günü, kalabalık cemaatin önünde seslendi:

"- Ya Emir! Kapıları sen aç ve cemaata vaaz edip Namaz kıldır.
Şehirdeki en Velî kişi olduğun için bu şeref sana aittir!"

"- Hayır Sultanım!
Bu şerefi Şeyh Ebü Hamideddin-i Aksarayi hazretlerine vermelisiniz! O benden daha üstündür"

"- Bu zat kim ola ki?"

"- Belki duymuşsunuzdur Sultanım...
Somuncu Baba derler bir ekmekçi koca vardır.
Ulucami işçilerine de ekmek satmıştır. İşte bu zat O'dur!"

Cami açılsın da içeri girelim diye arkada bekleyen halk arasında bulunan Somuncu Baba, "Ne ettin Emirim, bizi ele verdin, belli ettin!" diyerek bütün alçakgönüllülüğüyle camiyi açtı, kürsüye çıkıp vaaz ve nasihatlarda bulundu.
Bu sırada hazırlıksız yakalandığı için hutbede konu olarak Faitha surasini tefsir etti.
Ancak ard arda tekrar ettiği tefsirin ilkini herkes anlarken 7. tefsir edişinde Emirultan Hazretleri bile bu tefsirdeki sırrın kendinden çok daha üstün olduğunu görüp Emirsultan Hazretleri dahil herkes O'na hayran olmuştu.

Rivayete göre Somuncu Baba camiin her kapısından aynı anda çıktı ve herkes onun elini öptüğünü düşünüp sevinir.
Fakat sonradan Bursa halkı bunun bir keramet olduğunu anlar.
Ayrıca Emirsultan'ın dahi camiyi açmak üzere Somuncu Baba'yı göstermiş olması tüm ahalide ona karşı olan muhabbeti daha da arttırmıştır.
Ancak Somuncu Baba durumunun anlaşılması üzerine artık Bursa'da tutunamayacağını anlar ve Ulucami çıkışınca keramet göstererek kaybolur ortadan.

Bursa ahalisi Somuncu Baba'yı arayadururken o sırada Bursa'da bulunan başta Emirsultan olmak üzere diğer evliyalar ve ermiş kişiler, Somuncu Baba'yı Bursa dışında yakalayıp geri döndürmek isterler.
Fakat Somuncu Baba'yı ikna edemezler. Bunun üzerine oradaki 33 tane evliya bugün "Dua Çınarı" olarak bilinen bölgede yer alan çınarın altında dua ederler.
Sonra'da Bursa'dan başka bir şehre gider Somuncu Baba.

Burada Somuncu Baba'nın da Bursa şehrine hayır dua ettiği ve oradaki diğer tüm evliyaların da buna biat ettiği söylenir.
Bu duanın yapıldığı çınara daha sonra halk DUA ÇINARI demiştir.
Ancak bundan yıllar evvel ağaç belediye ekiplerince yol açma çalışmaları sırasında hasara uğratılmış fakat sonrasında çürüdüğü için tamamen kesilmiştir.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.306
  • 223.505
  • 28.306
  • 223.505
# 03 Şub 2016 10:09:05
PEDAGOJİK EĞİTİMDEN BİR KESİT

• Ne demek, sınıf birincisi…
- Okul ikincisi mi olur…
- Öğretmenin gözdesi ne demek…
- Sınıfın medarı iftiharı olurmuymuş hiç…
• Bak, bu çocuk;
- Matematik birincisi ama, okuma-yazma sonuncusu.
- Şu çocuk;
- Okuma-yazma birincisi ama, resim yapmada sonuncu.
- Şuradaki esmer çocuk var ya;
- Çok ağı okuyor ama, her okuduğunu anında anlıyor.
- Yani o, hızlı okuma sonuncusu ama, “anlama” birincisi.
- Sağdaki sıranın hemen arkasındaki sarı kız;
- Fen dersleri sonuncusu ama, beden eğitimi birincisi.
- Öyle ki, öğretmenin bile yapmakta çekildiği hareketleri rahatlıkla yapabiliyor.
• Günümüzün pedagojik olmayan eğitim sisteminde;
- O birinci…Bu ikinci…Şu okul birincisi…Bu sınıfın ikincisi…Gibi “damgalamalar” yüzünden, birçok konuda birinci olan çocukların maalesef ismi bile geçmiyor.
• Özellikle ilk ve orta eğitim açısından;
- Eğitim sisteminin pedagojik olmayan birçok yanına bu satırlarımızda zaman zaman temas ediyoruz.
- Bunu da;
- Sesimizin ulaşamadığı sistemi yönetenlere değil de, soluğumuzun ulaşabildiği fedakar öğretmenlerimize seslenerek yapmaya çalışıyoruz.
• Örneğin:
- Evlere ders ve ödev verilmesinin,
- Sınıfta notların yüksek sesle okunmasının,
- Ödül ve ceza uygulamaları ile eğitim yapmanın…Asla çocuk ruhu ile örtüşmediğini hatırlatıyoruz.
• Bugün de size bu doğrultuda bir yazı yazan bir köşe yazarının yazısından alıntılar yaparak konuyu vurgulamak istiyoruz.
- 02.02.2016 tarihli Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Sn. Ayşe Arman’ ın köşe yazısından yaptığımız bazı alıntılar şöyledir:
- “ Alya, yabancı bir okula gidiyor.
- Hiç alışık olmadığım bir eğitim sistemi.
- Belli bir sınıfa kadar not yok.
- Benim kafam karıştı. Benim için not, çocuğun seviyesini belirliyor çünkü…
- Sınıf birincisi kim) İkincisi kim? Tembeller kimler?
- Kim kimden daha iyi Matematik biliyor?
- Kim daha iyi okuyor? Daha iyi kompozisyon kim yazıyor?...Elimde olmadan bu soruları (kızım) Alya’ya sordum.
- Bana diyor ki:
- “Birinci, ikinci yok.
- Bizde herkes kendi alanında birincidir…
- Okuma seviyesi var. Bir kere herkes kendi seviyesinde kitap okuyor…
- Birinin okuma seviyesi biraz düşük ama, yazdığı hikaye “yaratıcı”.
- Biri çok imla hatası yapıyor ama, bulduğu fikirler “ilginç”.
- Diğerinin “disleksisi” var ama, “en parlak” proje fikirleri ondan çıkıyor.
- Birinin Matematiğe çok iyi kafası basıyor ama, o da sporda iyi değil…
- … Bizim sınıfta, senin düşündüğün anlamda başarılı-başarısız yok.
- Herkesin “iyi” olduğu alanları var. Zaman içinde keşfediyor kendisini ve o alanlarda sivriliyor. İyi bildiği şeyi yaptığı için de “mutlu” oluyor…”…
• …” Beş yıldır hala şaşıyorum:
- Veli toplantılarında öğretmen konuşmuyor.
- Sen veli olarak gidiyorsun, çocuğun da senin karşında oturuyor. Öğretmen de yanında oturuyor. Ama öğretmen konuşmalara dahil olmuyor.
- Sana diyor ki çocuğun:
- “Benim zayıf yönlerim bunlar.
- Şu şu konularda kendimi geliştirmem gerekiyor.
- Buna karşılık, bak bu konular da güçlü olduğum konular…”…
- Sonra;
- Sınıfta neler yaptıklarını anlatıyor.
- Yazdığı yazıları…Çektiği filmleri…Dahil olduğu projeleri gösteriyor. Bu yıl için belirlediği hedefleri söylüyor…
- Çocuk, kendi kendini “değerlendiriyor”…Ki bu, çoğu yetişkinin yapamadığı şeydir. Çocuk bunu 10 yaşında yapıyor.
- Hayattaki en önemli şeyin “kendini tanımak” ve kendi sınırlarının farkına varmak olduğunu öğreniyor.
- En iyisi budur, benim çocuğum en iyisini yapıyor, demiyorum. Ben de bilmiyorum.
- Bildiğim tek şey, “farklı” bir eğitim sistemiyle karşı karşıya olduğum ve çocuğumun “mutlu” olduğudur.”

Çevrimdışı peugeot307

  • B Grubu
  • 2.730
  • 5.322
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.730
  • 5.322
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 03 Şub 2016 10:12:16
Güzel Tespit

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.306
  • 223.505
  • 28.306
  • 223.505
# 03 Şub 2016 20:39:32
* Boşa geçirdiğimiz her vakitten..
* İhmal ettiğimiz ailemizden..
* Attığımız çöplerle kirlettiğimiz çevreden...
* Engellemediğimiz her kötülükten...
* Öğrenmeye gayret etmediğimiz ilimden..
* Emretmediğimiz her iyilikten..
* Varken yenisini aldığımız elbiselerden..
* Sofralarımızı donattığımız her yemekten...
* Şükrünü yapamadığımız her nimetten..
* Harama bakan gözlerimizden..
* Tutamadığımız dilimizden..
* Tıka basa doldurduğumuz midemizden..
* Sehpalarımızdaki örtülerden, perdelerimizin süsünden..
* Namaza tercih ettiklerimizden..
* Esirgediğimiz güler yüzden..
* Aldığımız nefesten..
* Allah aşkı ile değil de pembe diziler yüzünden gözümüzden dökülenlerden..
* Yapmadığımız tövbelerden..
* Tüm bunları idrak edecek bir akla ve iradeye sahipken nefsimize yenilmekten..
* Daha pek çok şeyden...

******
******
Liste Kabarık.. Hesap Çetin...

Çevrimdışı eessrraa

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.906
  • 46.126
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.906
  • 46.126
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 03 Şub 2016 21:25:56

   psikologlara göre; yalnızlık hissi, kimse sizi takmadığında değil... ilgisini beklediğiniz kişi sizi hiç takmadığında oluşuyormuş....

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK