Bunları Biliyor Musunuz?

Çevrimdışı suatin

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.658
  • 57.174
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.658
  • 57.174
  • Müdür Yardımcısı
# 05 Haz 2011 01:35:02
Parmak izi ya da kar tanesi gibi dünyada birbirine benzeyen iki dudak yok.

Bir akrepin üzerine bir damla likör dökerseniz, akrep deliye döner ve iğnesini kendine saplar.

Peygamber devesi adlı böcek türünün erkeğinin kafası çiftleşirken dişi tarafından koparılıyor..

Çevrimdışı suatin

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.658
  • 57.174
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.658
  • 57.174
  • Müdür Yardımcısı
# 05 Haz 2011 01:39:12
KEDİLER NEDEN HEP DÖRT AYAK ÜSTÜNE DÜŞERLER?

Bilimsel olarak izahı biraz zor. Bilime göre düşen bir cisme dışarıdan
bir kuvvet uygulamazsanız, ona açısal bir dönme hareketi
kazandıramazsınız.

Gerçi bir kule atlayıcısı, havuza düşmeden önce havada birkaç kez takla
atar, kendi ekseni etrafında döner ama bu tramplen veya kuleyi terk
ederken ayakları ile başlattığı bir dönme hareketidir. Sırtüstü düşen
bir kedi önce bacaklarını kendisine, kuyruğunu da bacaklarının arasına
çeker, başını yere bakacak şekilde döndürür. Belirli bir noktada tam
tersini yaparak bacaklarını ve kuyruğunu açar ve vücudu tam ters yöne,
yani yere doğru döner.

Böylece paraşüt etkisi yaratarak, hızını da frenler ve inişin yumuşak
olmasını sağlar. Yapılan deney ve gözlemlerde bir kedinin alçak bir
yerden düşmesinin, yüksek bir yerden düşmesine göre çok daha fazla
hasar yaratabileceği tespit edilmiştir.

Örneğin yaklaşık 100 metre yüksekliğindeki, 32 katlı bir binanın
tepesinden düşen bir kediye hiçbir şey olmazken, 7 katlı binalardan
düşenlerde ciddi sakatlıklar, hatta ölüm vakaları görülmüştür. Bilim
insanları bunu da ‘limit hız’ ile izah ediyorlar. Havadan yere düşen
cisimler, önce gittikçe artan bir hızla yere düşerler.

Sonra kütlelerine bağlı olarak belirli bir mesafede hızdaki bu artış
durur ve ‘limit hız‘ denilen sabit bir hızla yere düşmeye devam
ederler. Yani bir gökdelenin tepesinden atılan madeni bir paranın yere
düşme anındaki hızı ile uçaktan atılan (aynı) paranın hızı arasında bir
fark yoktur. İyi ki de yoktur, çünkü bu ‘limit hız’ olmasaydı ve
cisimler gittikçe artan bir hızla düşmeye devam etselerdi, yağmur
damlaları kafamıza kurşun gibi düşebilirlerdi.

Bu teoriye göre yüksekten düşen kediler, yaklaşık saatte 100 kilometre
sürate gelince limit hıza ulaşırlar, artık hep aynı hızda düşerler ve
stresi atlatıp, kendilerine gelir ve gevşerler. Başlangıçta
bahsettiğimiz dönme hareketini yaptıktan sonra, Avustralya’da yaşayan
uçan sincapların uçuşuna benzer şekilde, tüm vücutlarını paraşüt gibi
kullanarak, yaralanma olasılığını en aza indirerek, yere inerler.

Tabii bütün bu deney sonuçları ve teoriler, hayvan hastanelerine gelen
kediler göz önüne alınarak ortaya çıkartılmıştır. Yüksekten düşüp de
ölen veya alçaktan düşüp, ölmeyip, olay yerini terk eden, her iki
şekilde de hayvan hastanelerine uğramamış kedilerin sayıları bilinmiyor.


Çevrimdışı suatin

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.658
  • 57.174
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.658
  • 57.174
  • Müdür Yardımcısı
# 05 Haz 2011 02:04:28
Yavuz Sultan Selim'in Küpeli Resmi Ona Mı Ait


Yavuz'un resimlerini çizenlerden çoğu onu burma pala bıyıklı ve tek kulağında küpe ile çizerler. Pala bıyıklar ile Yavuz'un tarihî kimliği arasında zihinlerde hemen bir bağ kuruluvermesi insanlara bu resimleri hoş gösterir. Eh, durum böyle olunca kulağındaki küpeye de bir efsane uydurulmasında ne mahzur olabilir ki?!.. Hani kutsal toprakları aldığı zaman oradaki idarecilerin kullandığı Hakimü'l-Haremeyn (Kutsal beldelerin hakimi) sıfatını uygun görmeyip kendini Hadimü'l-Haremeyn (Kutsal beldelerin hizmetkârı) ilan etmiştir ya, buna bir ilave de halk yapmış ve orada gördüğü kulağı küpeli siyahi köleleri örnek alarak kulağına küpe taktırdığını ve bununla kendisini din uğrunda bir köle mesabesinde telakki ettiğini imaya yöneldiğini uydurmuştur. Oysa Yavuz'un minyatürlerinde hiçbir zaman pala bıyık veya küpe yoktur. Tarihî bilgiler onun kişiliğinde sadelikten yana olduğunu ve giyiminde de çok sade tercihlerde bulunduğunu söylerler. Nitekim Topkapı Sarayı'ndaki en sade kaftan onundur. Mısır seferi dönüşünde Edirne'de kendisini karşılayan tek şehzadesi Süleyman'ın süslü elbiselerini görünce ona, "Bre oğul, sen böyle giyinirsen anan ne giyecek!" diye ikazda bulunması da bunu pekiştiren bir tarihî gerçektir. Keza aynı seferden gelişinde İstanbul'a gireceği sırada büyük bir zafer kutlaması tertipleneceğini duyunca israfı önlemek üzere bir gece vakti gizlice Topkapı'ya girdiği de bilinir. Bütün bunlardan daha önemlisi Yavuz'un küpe taktığını söyleyen hiçbir tarih satırı, hiçbir belge yoktur. Küpeli uydurma resimlerde ise resimdeki kişinin başında beyaz tülbent içinde kırmızı bir başlık ve üstünde de krallara benzetilmiş bir tac vardır. Bu tür kızıl börk ve tacı İran şahları kullanır. Osmanlı sultanları tac giymezler. Sonuç şu, küpe takmak gibi bir hafifliği, azametiyle öne çıkan Osmanlı sultanına, hele de Yavuz gibi celalli bir adama yakıştırmak yanlıştır. O zaman da akıllara bir soru takılır: Kimdir bu küpeli, taclı adam? Söyleyelim; Yavuz'un "Paymal eyleyelim kişverini sürhserin" diye üzerine yürüdüğü Sürhser (Kızılbaş) Şah İsmail'indir ve başındaki kızıl börk ile tac da Kızılbaşlığın simgesidir. Ne garip tecelli; Yavuz Çaldıran'da, Şah İsmail de resimlerde birbirlerine külahları ters giydirmişler.

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.482
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.482
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 05 Haz 2011 02:27:39
•Kuşlar hiçbir zaman yuvalarında uyumazlar.
•Ahtapot acıktığında kendi kollarını yer.
•Tavşan, birşeyden çok korkarsa ölebilir.
•Salyangoz dört yıl boyunca uykuda kalabilir.
•Kangurunun kuruğundan tutarsanız zıplayamaz, çünkü denge unsuru olarak kuyruğunu kullanmaktadır.
•Her yıl doğrudan ölüm sebepleri arasında kuşların cama çarparak ölmesi birinci sırada gelmektedir.

Bu bilgileri ben de ilk defa okuyorum.

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.382
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.382
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 05 Haz 2011 02:46:48
Domuzların vücut yapılarından dolayı hiçbir zaman başlarını yukarı kaldırıp gökyüzüne bakamadıklarını,

» Dünya nüfusunun % 50’sinin hiç telefonla konuşmadığını,

» 1 saat boyunca kulaklıkla bir şey dinlemenin kulaktaki bakteri sayısını % 700 arttırdığını,

» Çakmağın kibritten önce bulunduğunu,

» Parmak izleri gibi dil izlerinin de insana özel olduğunu,

» Dünyadaki fotokopi makinelerinde meydana gelen arızaların % 23’ünün makinelerin üzerine oturarak kendi popolarının fotokopisini çekmek isteyen insanlardan kaynaklandığını,

» Hindistan’da sokakta tuvaletini yapmanın yasal olduğunu,

» Çinde yere tükürmenin serbest; ama balgam üzerine basmanın yasak olduğunu,

» Rusya’da erkek erkeğe dudaktan öpüşmenin sevgi ve saygı ifade ettiğini,

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.382
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.382
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 05 Haz 2011 13:10:49
Kadının aşkı ne kadar sürüyor?Sunday Times'ta yer alan habere göre, kadının erkeğe duyduğu aşk en fazla dört yıl sürüyor. Bunun nedeni ise çok daha ilginç! Amerikalı antropolog Prof. Dr. Helen Fisher, on beş yıl boyunca altmış iki ülkede yaptığı araştırmayı sonuçlandırmış. Araştırma ise kadının aşkının ne kadar sürdüğü üzerine.

Sunday Times'ta yer alan habere göre, kadının erkeğe duyduğu aşk en fazla dört yıl sürüyor.

Kadının âşık olmasını sağlayan beyin kimyasalları üç yıl içinde tükeniyor. Dördüncü yılda ise kadın yeni bir aşk bulmak üzere çevresine bakınmaya başlıyor.

Kadın erkeği neden yedekliyor?

Yani bu şu anlama geliyor; kadın üç yılının sonunda yeni bir aşkı bulana kadar kendisini garantiye almak için eskiyen erkeği yedekte tutuyor.

Kültürel, sosyal ve ekonomik koşullar evliliği yapay olarak uzatsa da, genetik koşullar bu duruma 'ı-ıh' diyor ve gizli ya da açık arayışlar başlıyor.


Bizden başka hiçbir memelinin aşkı bu kadar sürmüyor.

Helen Fisher'a göre kadın, dört yıl içinde erkeğe duyduğu aşkı imha edecek genetik programa sahip. Çünkü erkeğin de poligam olduğunu söylüyor. Yani kadın, aşkı sürdüğü sürece partnerine sadık, erkek ise fırsat bulduğu anda partnerini aldatmaya hazır.


Her şey "kalite kontrol" için

Cinselliği, sadece üreme ve nesli devam ettirme içgüdüsü olarak değerlendirdiğimizde bu farkın nedenini anlamak kolay oluyor. Ayda sadece bir yumurta üreten kadının, yumurtasını dölleyeceği erkeğin kim olacağına özenli bir seçimle karar vermesi gerekiyor. Çocuğu doğurup büyüten de kendisi olacağı için en iyi seçimi yapması çok önemli.

Bu yüzden erkeği uzunca bir süre 'kalite kontrolünden geçirmeye ihtiyaç duyuyor. Aşk kimyasalları, kadının erkeği 'sınavdan geçirme' dönemini zevkli hale getiriyor.

Çevrimdışı kereta

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.363
  • 5.760
  • 2.363
  • 5.760
# 05 Haz 2011 22:44:57
Yataktan Düşerek Ölme Olasılığı 2 Milyonda 1'dir.

İnsanlar Vücutlarında 300 Adet Kemikle Doğuyorlar Ama Yetişkin Olduklarında Bu Sayı 206'ya Düşüyor.


 Zürafalar 35 Cm Uzunluğunda Siyah Bir Dile Sahiptirler.

Çevrimdışı kereta

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.363
  • 5.760
  • 2.363
  • 5.760
# 05 Haz 2011 22:46:15
Kadınlar Erkeklere Oranla 2 Kat Fazla Göz Kırpar.

Bir cam kırıldığında, ufalanan parçalar saatte üç bin millik bir hızla etrafa saçılır.

Çevrimdışı kereta

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.363
  • 5.760
  • 2.363
  • 5.760
# 05 Haz 2011 22:48:51
 Mumyalarin ayak parmaklari tek tek sarilarak mumyalanmiştir.

 Dunyadaki ilk telefon rehberinde sadece elli isim yer almişti.1878 yilinin şubat ayinda Connecticut New Haven'da yayimlanmi$ti.

Çevrimdışı suatin

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.658
  • 57.174
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.658
  • 57.174
  • Müdür Yardımcısı
# 05 Haz 2011 23:30:10
Bukalemunların dilleri Jetlerden daha hızlıdır.

Devekuşları korktuklarından değil, sesleri dinleyebilmek için kafalarını toprağa gömerler.

Bilgisayarınızda Masaüstünde con isiminde bir klasör oluşturamayacagınızı biliyormuydunuz ?

Çevrimdışı suatin

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.658
  • 57.174
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.658
  • 57.174
  • Müdür Yardımcısı
# 05 Haz 2011 23:32:09

Amerika'da yasli bir emekli olan albay Sanders'in otoyol kenarinda
küçük bir lokanta islettigini, Otoyol baska bir yere tasinacagi için
lokantasini kapattigini, Kendi buldugu bir kizarmis tavuk tarifinden
baska bir sermayesi kalmadigini, Bu tarifi ülkedeki lokanta sahiplerine
satarak piliç basina prim almaya karar verdigini, Tüm ülkeyi arabasi ile
dolastigini ve tam 1009 lokantadan red cevabi aldigini, Fakat sonunda
birinin kabul ettigini ve bunun sonucunda Kentucy Fried Chicken zincirinin
dogdugunu, Albay Sanders'in simdi ülkenin sayili zenginlerinden oldugunu,
Biliyor muydunuz?

Çevrimdışı suatin

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.658
  • 57.174
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.658
  • 57.174
  • Müdür Yardımcısı
# 05 Haz 2011 23:33:22

Piramitlerin içerisinde ultrasound, radar, sonar gibi cihazlarin
çalismadigini, Kirletilmis suyun bir kaç gün piramitin içinde birakildiginda
aritilmis olarak bulundugunu, Piramitin içerisinde sütün bir kaç gün
süreyle taze kaldigini ve sonunda bozulmadan yogurt haline geldigini,
Bitkilerin piramit içerisinde daha hizli büyüdüklerini,
Çöp bidonu içindeki yemek artiklarinin hiç koku yaymadan mumyalastiklarini,
Kesik, yanik, siyrik ve yaralarin piramitin içinde daha çabuk iyilestigini
Piramitin içinin yazin soguk, kisin sicak oldugunu,
Piramit kimin adina yapildiysa onun bulundugu odaya yilda 2 kez günes girdigini
ve bu günlerin dogdugu ve tahta çiktigi günler oldugunu, Biliyor muydunuz?

Çevrimdışı kereta

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.363
  • 5.760
  • 2.363
  • 5.760
# 05 Haz 2011 23:38:37
Hint Fakiri Kobra Yılanını Nasıl Oynatıyor?

Sadece Hindistan”a değil, Kuzey Afrika ülkelerine, özellikle Fas”a gidenlerin en çok ilgisini çeken şeylerden biri de yılan oynatıcılarıdır. Yılan oynatıcısının yılanının sepetinden çıkartıp oynatmasının, onu bir tür hipnotize etmesinin, flütünden (aslında flüt benzeri bir çalgıdan) çıkardığı seslerle bir alakası yoktur. Çünkü kobra yılanı bir taş gibi sağırdır. İşitme organı ve buna bağlı sinirleri yoktur. Sesleri duyması mümkün değildir. O sadece yerden, yani topraktan gelen titreşimleri hissedebilir. Yılanlar titreşimlere karşı çok hassastırlar.
Aslında yılanın sepetinden çıkıp, dikelip aldığı pozisyon saldırı pozisyonudur. Kobra gövdesinin ön bölümünü havaya diker ve boynunu yassıltarak genişletir. Bu hareketi boyun kaburgalarını birbirlerinden ayırarak sağlar. Yılan oynatıcısı elindeki flütü sağa sola sallayarak yılanın baktığı hedefin yerini sürekli değiştirir. Yılan flüte doğru kafasını oynattıkça bu, seyircilere sanki yılan dans ediyormuş izlenimini verir. Aslında yılanın sallanması fiziksel bir olaydır. Onu vücudunun üst kısmını yerden yükseltebilmek için yapar. Sallanmayı kestiği an yere düşer.
Kobra yılanları türünün hepsi bir değildir. Yılan oynatıcıları genellikle gördükleri her şeye anında saldıran Kral Kobrası”nı tercih etmezler. Bunlar aynı zamanda dünyanın en büyük zehirli yılanlarıdırlar. Boyları 5 metreyi geçer zaten en kuytu yerlerde yaşarlar ve diğer kobraların aksine insandan kaçarlar. Yılan oynatıcılarının tercihleri daha sakin olan ve yemeyi gözünün kesmediği büyüklükteki objelere saldırmayan Asya Kobrası”dır.

Çevrimdışı kereta

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.363
  • 5.760
  • 2.363
  • 5.760
# 05 Haz 2011 23:39:32
• Böcekler mi Üstündür, İnsanlar mı?


Biz insanlar kendimizi tabiattaki en mükemmel varlık olarak kabul eder, dünyanın asıl sahibi olduğumuzu zannederiz. Oysa diğer canlılar bir yana insanlar böceklerle yaptığı savaştan bile galip çıkamamıştır. Bir kere böcekler, insanın ortaya çıkmasından milyonlarca yıl önce de dünyada yaşıyorlardı.
O devirlerde onlarla birlikle yaşayan, başta dinozorlar olmak üzere, bir çok canlı türü tabiattan silindikleri halde, onlar çoğalma kapasiteleri ve farklılaşarak yeni türler çıkarma yetenekleri sayesinde günümüze kadar gelebilmişler, okyanusların derinlikleri hariç dünyanın her köşesinde yaşamayı başarmışlardır. İnsan en baştan beri böceklerle savaş halindedir. Bilim ve teknolojinin bu kadar gelişmesine rağmen insan bu savaşta nihai zafere ulaşamamıştır. Halbuki böcekler fare piresi ile yayılan veba mikrobu aracılığıyla tarihte 100 milyonun üzerinde insanın ölmesine sebep olmuşlardır. Böceklerle taşınan virüs, bakteri ve mikropların insana verdiği zarar ve zayiata tarih boyunca hiç bir savaş sebep olamamıştır.
İlk bakışta boyutlarının küçüklüğü böcekler için bir dezavantaj olarak görülebilir. Oysa böceklerin insanlarla savaşlarındaki başarılarının en önemli faktörlerinden biri de bu boyutlarındaki küçüklüktür. Böcekler bu bedenleri ile her yere girebilmekte, kolaylıkla kaçabilmekte, saklanabilmekte, gıdamıza ortak olmakta, evimizde yaşamakta hatta kanımızı bile emebilmektedirler.
Böceklerin beden yapılarının küçük olması, onların çok kuvvetli bir kas sistemine ve inanılmaz fiziksel özelliklere sahip olmalarını sağlamıştır. Bacak uzunluğu 1,2 milimetre olan bir pire 196 milimetre yüksekliğe sıçrar ve 330 milimetre uzaklığa rahatça atlar.
Eğer insanoğlu kendi bedenine göre pire kadar kuvvetli olabilseydi bacak uzunluğu 90 santimetre olan ortalama bir insan 146 metre yüksekliğe sıçrayabilir, 247 metre uzağa atlayabilirdi. Muhteşem kas yapıları nedeni ile bir kaç milimetre boyunda olan bir sinek saniyede 330 kez kanat çırpabilir, küçük bir karınca ağırlığının 50 katı kadar bir yükü itebilir.
Böcekler üreme bakımından da insanlardan çok üstündürler. Bir çift sineğin bıraktığı yumurtaların hepsi yaşasa ve bunlar erginleştikten sonra hepsi üremeye devam edebilse 5 ay içerisinde sayıları inanılmaz bir miktara ulaşırdı (191”in yanına 18 tane sıfır koyun). Şükür ki tabiatın dengeleri hiçbir zaman buna müsaade etmez.
Böceklerin bir çoğu insan kemiğinden daha sert, daha dayanıklı ve hafif, mekanik ve kimyasal dış etkenlere hatta aside dayanıklı bir dış iskelete veya beden duvarına sahiptirler. Ayrıca böceklerin dünyada yaşadıkları yerlerde nüfus yoğunlukları da çoktur. Çekirgelerin sürü halindeki uçuşlarında 320 kilometrekarelik bir alanı kapladıkları görülmüştür. Ormanlık bir bölgede 4 bin 500 metrekarelik bir alanda, toprağın üstünde ve altında 65 milyon böcek yaşayabilmektedir. Eğer dünyadaki bütün böcekler bir araya gelebilselerdi, bunların toplam ağırlığı, dünyamızda yaşayan tüm insanların ve hayvanların ağırlıklarının toplamından fazla olurdu.
Şimdiye kadar böceklerin hep zararlarını anlattık. İpeği yapan ipek böceği ya da balı yapan arı da birer böcektir. Çiçeklerin ve meyvelerin çoğunun üremeleri böceklerin taşıdıkları tozlarla olur.

Çevrimdışı kereta

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.363
  • 5.760
  • 2.363
  • 5.760
# 05 Haz 2011 23:40:42
Mezara Niçin Çiçek Konulur?

İlk olarak Mısır Firavunu Tutankamon”nun milattan önce 1346 da öldüğünde mezarının çiçekten taçlarla kaplandığı saptanmıştır. Kuzey Avrupada ise M.Ö 2000 yıllara kadar mezara çiçek konduğu belirlenmiştir. O zamanlarda bu çiçeklerin amacı iyi ruhları çekme, kötü ruhları kovma amacıylaydı. Sonradan ise asıl amaç cesetler çürürken çıkan kokuyu kamufle etme amacını taşır. Servi ağacı da bu nedenle mezarlıklarda kullanılır.
Ağacın yaprakları rüzgarı önler, kendine özgü ferah kokusu vardır. Cenaze törenlerinde siyah giyinmenin amacı da mezarlıklarda hayaletlerden sakınmak amacı taşımaktadır.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK