En Son Okuduğunuz, Tavsiye Ettiğiniz Kitaplar Ve Tanıtımları

Ben kahraman tazeoğlu'nun bir tek kitabını okudum;yaralı .tam bir faciaydı.sanki sadece para kazanmak için yazılmış çok basit bir kitap.onyargı oluştu haliyle.Bir daha kahraman Tazeoğlu okunam kolay kolay:((

Adi cok gecen romanlari okumaktan pek hoslanmaz oldum. Bukre 'de adi cok gecenlerden.Kahraman Tazeoglu'ndan hic okumadim onyargi olur ama cok popüler diye almadim acikcasi... yorumlara pek bakmam... Biliyorum ki kisiden kisiye cok degisr yorumlar...tabi olumsuzluklar Bukre 'de ağır basiyordu...  Okursam birgun paylasirim izlenimlerimi...

Bu ara Nurdan Damla romanlarina basladim ve henuz bitmedi..bitmesin diye de agirdan aldığımı farkettim..

aynen canım ben de öyle... klasik türk edebiyatına başladım.çalıkuşunu bile yeniden okuyorum.onlardaki lezzet hiçbir kitapta yok, tabi bana göre..

Deva hocam elimde Refik Halit Karay "memleket hikayeleri"  var. Muhteşem bir lezzet.. Neden Türkçe kitaplarimizda bunlara az yer verilir ki..

Adi cok gecen romanlari okumaktan pek hoslanmaz oldum. Bukre 'de adi cok gecenlerden.Kahraman Tazeoglu'ndan hic okumadim onyargi olur ama cok popüler diye almadim acikcasi... yorumlara pek bakmam... Biliyorum ki kisiden kisiye cok degisr yorumlar...tabi olumsuzluklar Bukre 'de ağır basiyordu...  Okursam birgun paylasirim izlenimlerimi...

Bu ara Nurdan Damla romanlarina basladim ve henuz bitmedi..bitmesin diye de agirdan aldığımı farkettim..

Öğretmenim bende garip bir algı oluştu. Basında kendini anlatan hele de tanıtımı sürekli insanlara servis edilen kitaplar ve yazarlar hiç ilgimi çekmiyor.

Mesela Ayşe Kulin'i hiç okumadım, merak da ediyordum. Ama tv programlarına katıldığı röportajlarında hayatını ve kitaplarını fazlasıyla dinleyince, yazarı okuma isteğim -merakım- kalmadı.

Okumak biraz keşfetmek için sanıyorum. Güncel yazarların yazdıkları da belki sonraki nesiller için klasik hâle gelecektir.

cengiz aytmatov romanları çok güzel en son romanı dışında .beyaz gemi gün olur asra bedel,dişi kurdun rüyaları okunması gereken kitaplarıdır bence. nedense toplum olarak kendi yazarlarımıza diğer yazarlara verdiğimiz önemi vermiyoruz.kendimiz dedim çünkü aytmatovda kırgız türküdür herkesin sevdiği selvi boylum al yazmalım filmi de romanından uyarlanmıştır.

Öğretmenim bende garip bir algı oluştu. Basında kendini anlatan hele de tanıtımı sürekli insanlara servis edilen kitaplar ve yazarlar hiç ilgimi çekmiyor.

Mesela Ayşe Kulin'i hiç okumadım, merak da ediyordum. Ama tv programlarına katıldığı röportajlarında hayatını ve kitaplarını fazlasıyla dinleyince, yazarı okuma isteğim -merakım- kalmadı.

Okumak biraz keşfetmek için sanıyorum. Güncel yazarların yazdıkları da belki sonraki nesiller için klasik hâle gelecektir.

Bende sizinle aynı düşüncedeyim öğretmenim. AYşe Kulin'in tüm eserlerini okudum ben. Ama yazarın hiçbir röportajını okumadım , programlarda da izlemedim bilerek uzak dururum ben. Kendimi tanıdığım için.
Yazarın ilk romanları bizzat kendi hayatından olduğundan bende artı kazanmıştı. Veda dedesinin, Umut anne ve babasının hayatı olduğundan zevkle okumuştum.

Fakat son tutturduğu seriden ciddi manada rahatsızım. Gizli Anların Yolcusu ile başlayan seri...  Yazarlar biryerde bırakmalılar bence. Uzatmanın anlamı yok yoksa güzel hisleri de yok edebiliyorlar

Tabi bunlar benim görüşüm... Herkes farklı düşünebilir...

aynen canım ben de öyle... klasik türk edebiyatına başladım.çalıkuşunu bile yeniden okuyorum.onlardaki lezzet hiçbir kitapta yok, tabi bana göre..

Misal Ahmet Hamdi Tanpınar, Peyami Safa.... Beğenerek okurum. Dili ağır gelebilir ama dolu dolu eserler... bende okurum dönüp dönüp

Leyla Şener'in Tolstoy çevirisi için birşey diyemem ama klasik yazarlarının ölümünün üzerinden 50 yıldan fazla geçtiği için telif ücreti ödenmemektedir .İsteyen yayınevi basabilmektedir.Çevirinin kötülüğünden ya da kısalığından istenen lezzeti alamayabilirsiniz o sebepten yayınevine ve çevirene dikkat etmek gerekir.

Öğretmenim görüşlerinize katılıyorum. Ben biraz önyargılı davrandım, anlaşılması zor bir kitap bekliyordum; okumakta zorlanacağımı düşünüyordum. Oysa gayet anlaşılır ve akıcı bir kitapmış. Sonradan o iki ciltlik çeviriyi almadığım için pişman oldum.

Şimdi aklıma geldi kütüphanede çok eski bir çevirisi vardı adı da şöyleydi yanlış yazmaz isem basü badel mevt idi kitabın orjinal ismi ölümden sonra dirilme olsa gerek anna karenina ve savaş ve barışı okuyalı 20 yılı geçmiş ama dirilişe hiç bakmamışım bile ben de anlaşılması zor diye düşündüm herhalde klasikler ara ara tekrar okunabilir farklı yaşlarda farklı lezzetler alabilir farklı yorumlar yapabiliriz ama gerçekten fazla zamanımız yok

Bence de kürk mantolu madonna 800 sayfa yine olabilirdi çok kısa tutulmuş olaylar hızlı gelişmiş konu daha uzun işlenebilseymiş bir rus klasiğinden ayırdedilemeybilirmiş

Yağmuru seviyorum diyorsun,
yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun...
Güneşi seviyorum diyorsun,
güneş açınca gölgeye kaçıyorsun...
Rüzgarı seviyorum diyorsun,
rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun...
İşte,bunun için korkuyorum; Beni de sevdiğini söylüyorsun...v.h[color

ben de yerli romana döndüm. eskiden okuduklarım da dahil olmak üzere Türk klasiklerini okuyorum. çok keyif alıyorum.

Son günlerde Sarah Jio'nun 3 kitabını okudum. Böğürtlen Kışı, Yağmur Sonrası ve Mart Menekşeleri.  Güzel ama hafif şeyler okumak isteyenlere tavsiye edebilirim. 

Kahraman Tazeoğlu'nun YARALI romanı ancak bu kadar kötü olur.Nasıl bu kadar popüler oluyor anlamadım.Sanki nette fenomen olmak için zorlayarak söylenmiş ergen cümlecikleriyle doluydu...Tabiki bu tamamen benim fikrim.Ama harcadığım zamana üzüdüm.

Seyhan Livaneli'nin Nar adlı kitabı yeni bitti. Ermeni tehcirini bir ermeninin bakış açısıyla hikaye etmiş yazar.insanların kardeşliğinden, hoşgörüden, insan hayatının değerinden bahsediyormuş gibi görünse de yanlı yazılmış hissi verdi bana.Türkiye Osmanlı aleyhine ifadeler yok ama yine de yanlı yazılmıs hissi doğuruyor insanda....
Dili sade, olaylar akıcı, çabuk ilerliyor.bunlar da kitabın artıları...