Hiç Yazılmayan Hasret Mektubum

Çevrimdışı sergüzeşt

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 326
  • 4.376
  • 326
  • 4.376
# 15 Kas 2013 12:23:05
belkide seni sevdiğim için sevdin beni. oysa ben seni sevdim kendimi yok ederek. herşeye herkese rağmen, sana bile. şimdi bana diyorsunki karşılaşmasaydık keşke, tanımasaydım seni. bu söylediklerinde öncekiler gibi delip geçti içimi.
şimdi bana gittin diyorsun sevgili.ben değildim giden sen çok önceden gitmiştin benden.
önceden yolumuzu çizen sendin oysa. sonucu bu oldu. ama yine ben suçlu oldum.
boş artık herşey. gördümki benle olan hiçbişeyin değeri yokmuş gözünde...

olsun ben yine seviyorum seni. çünkü ben seni beni sevdin diye değil, nedensiz seviyorum....

Çevrimdışı lucky_boy

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 721
  • 5.049
  • 721
  • 5.049
# 20 Kas 2013 14:32:50
Her ahh çekişimde diyorum yar...Sen gelmektesin yüreğimin en derininden.

Çevrimdışı yunus_2009

  • Aktif Üye
  • **
  • 15
  • 50
  • 15
  • 50
# 24 Kas 2013 18:14:43
acılarımızı azaltmanın bir yolu yok mudur acaba

Çevrimdışı eslemnurum

  • Uzman Üye
  • *****
  • 10.560
  • 26.279
  • 10.560
  • 26.279
# 18 Ara 2013 06:59:25
.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.371
  • 224.051
  • 28.371
  • 224.051
# 18 Ara 2013 09:00:13
Hayatı anlamlandıran duyguları yaşayanlara SELAM OLSUN

Çevrimdışı lucky_boy

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 721
  • 5.049
  • 721
  • 5.049
# 18 Ara 2013 09:40:50
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bitmiş olsa da hayatınızda böylesi bir sevgi yaşamış olması çok güzel öğretmenim.

Kesinlikle...böylesi bir sevgiyi tatmak,yaşamak çok güzel bir duygu.Bitmiş olmasına gelince;böylesine yoğun duygular yaşatan,saliseler arasında bile en derininde,her hücrende saklı olduğunu hissettiğin,nabzında her dem ama her dem atan birisi için bitti diyebilir misin öğretmenim...

Çevrimdışı tefoo

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.462
  • 18.584
  • Müdür Yardımcısı
  • 4.462
  • 18.584
  • Müdür Yardımcısı
# 18 Ara 2013 09:42:43
Sevgili  hüzün,

Söyle  nedir bu  yuzsuzlugun?

Bugün  diyorum  yeter ki   bir gün

Utansin o  hırçın  yüzün. ..

Çevrimdışı smyrnian

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 535
  • 299
  • 535
  • 299
# 18 Ara 2013 14:11:05
Harika bir köşe ,

Emekleriniz önünde saygıyla eğiliyorum...

Çevrimdışı EyLuL-

  • B Grubu
  • 138
  • 808
  • Fen ve Tekn. Öğrt.
  • 138
  • 808
  • Fen ve Tekn. Öğrt.
# 18 Ara 2013 20:44:29
Elveda..

Yol ayrımı çoktan gelmiş de..geçmiş bile..
İneceğim son durak gelmişte ben uyumuş kalmışım.
Camın ardındaki renkli dünyalara daldım..
Kaçırdım ineceğim yeri..
Şimdi müsait bi yürek acısında indirirmisin beni..
Yolculuk çok güzeldi
Merak etme ben buradan sonrasını biliyorum..Yürürüm evime kadar..
Ben bu yollardaki cam kırıklarını tanıyorum..
Yolara dökülmüş acıtan dikenleri biliyorum..
Daha önceki parçalanmış ayaklarımdan kalan kanlar kurumuş ama izleri kalmış..
Ben o çizgileri takip ederim..
Sen sakın üzülme..

Çevrimdışı eslemnurum

  • Uzman Üye
  • *****
  • 10.560
  • 26.279
  • 10.560
  • 26.279
# 20 Ara 2013 00:17:20
.

Çevrimdışı eslemnurum

  • Uzman Üye
  • *****
  • 10.560
  • 26.279
  • 10.560
  • 26.279
# 20 Ara 2013 06:25:55
İçimden geçenleri bilse koşup boynuma sarılır.
Oysa sadece anlatabildiğim kadarını biliyor.
Anlatabildiğim kadarını..
Anlatabildiğim kadarıyla ne yapılabilir?

Birer çay içilebilir belki..

Ali LİDAR

Çevrimdışı muysal82

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 160
  • 283
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 160
  • 283
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 20 Ara 2013 23:15:29
Bilmem sizde de oldu mu? Lise yıllarında edebiyat ağırlıklı derslerin olması (sözel bölümü mezunuyum bu arada), okunan birkaç dönem romanının da etkisi ile eski Türkçe kelimeleri öğrenmeye, konuşurken ve yazarken kullanmaya heves ettiğim olmuştur. Sanırım yaşın özelliklerinden kaynaklanan bir tutumdu. "Bakın bende büyüdüm, artık bende bir şeyler biliyorum" diye özenti bi gösterişti, neyse... Şimdi geriye dönüp baktığımda çok çocuksu geliyor ama doğru yada yanlış yaşadım, bu haliyle de sahip çıkıyorum anılarıma. İşte o dönemlerden kalma bir mektup örneği. Kurtuluş savaşı yıllarında yaşlı bir babanın askerdeki oğluna yazdığı mektubu yazmaya çalışmıştım.


Ey oğul!

Evvela mahsus selam eder, hasretle gözlerinden öperim. Dün akşam anan kadınla aklımıza geldin senden bahsettik. Hoş hiç aklımızdan çıkmıyorsun ya. Bu kadar kulağını çınlatmışken birkaç satır karalayıp halini hatrını sual edelim dedim. Kusura kalma; malum bende el titremesi vardı, yaş ilerledikçe iyice arttı, yazım biraz karışık, okumaya çalış gayri.

Nasılsın oğul? İyi olmanı Cenab-ı Haktan niyaz ederim. Bizi soracak olursan şükür Allah'ımıza yaşıyoruz hiç olmazsa, o da bi nimet. Sen gideli anan kadının kulakları iyice ağırlaştı, gözlerinin feri azaldı, ayakları tutmaz oldu. Bakıma muhtaç hale geldi anlayacağın. Benim de dediğim gibi el titremesi iyice arttı, biraz da soğuk günlerde bel ağrısı oluyo. Kolay değil tevellüt 1261. Yaş yerine vardı, geçti bizden ama neylersin, vatan için sizler için kalmadık mı sılada? Elbet çalışıp bakacağız size.

Ferah günler yakındır diye havadis aldım geçenlerde kasabaya indiğimde. "Zındık düşmanın beli kırılmış iyiden iyiye. Afyonkarahisar'a dek sürülmüş" dedi Mümtaz Efendi. Böyle haberleri aldıkça bizde ne ağrı kalır ne sızı, vatanımız sağolsun, milletimiz varolsun der sarılırız sabana, yararız toprağı katmer katmer. Öyle ya, karşılıksız sevmedik mi biz bu vatanı, gönül vermedik mi taşına toprağına?

Fırsat buldukça mektup yazmayı ihmal etme oğul, merakta koma ananla babanı. Her zorluğa katlanır bu iki ihtiyar beden, bi hasretliğe, bi ayrılığa dayanamaz bu saatten sonra bu iki yürek...

Gazanız mübarek, Yüce Rabbim her daim yardımcınız olsun.

Baban.

Çevrimdışı eslemnurum

  • Uzman Üye
  • *****
  • 10.560
  • 26.279
  • 10.560
  • 26.279
# 23 Ara 2013 02:23:40
Kimse elindekinin değerini bilmez, sahip olduğu sürece...
Ama bir gün elinden uçup gittiğinde, tek söz kalır,
Keşke...

Çevrimdışı lucky_boy

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 721
  • 5.049
  • 721
  • 5.049
# 24 Ara 2013 10:41:27

   Saraydan zindana Züleyha'nın feryadı...Yusuf'a mektup...Her yürek okumaya dayanır mı bilmem...Tek nefeste okuyabilen çıkar mı  bilmem :(


   Gönlümü bağladığım, tenhalarda adını andığım ey can nerdesin! Hani üzerinden mevsimler geçse de sevgilinin mahallesine yolunuz düştüğünde burnunuzun direği sızlar ya, gelip geçerken günler, günlerin efendisi olan Yusufun geçtiği her mekana uğradığımda öylesi bir hüzün kaplar yüreğimi. Nerdesin ah yâd-ı hayali yar?

Var olan ne ki? Bizi yokluğu ile üzenler var. Güneş görmeyen zindanda yine zülüflerin dökülüyor mu yüzüne Yusuf’um? Ah günahsız’ım. Ah aşk sızım. Vah halime! Dilimle zehirledim masumluğunu. Vah bana. Yuh bana.

Bazen günaha düştüğüm de oldu, sevaplara küstüğüm de.

Bazen ölümüne sustuğumda oldu, kan kustuğum da.

Konuşmaya yüzüm yok, anlatmaya mecalim. Yazmak tek çare. Ama okusanda cevap vermezsin bilirim, beyhude beklerim. Neylersin benimki de bir umut işte.

Çocuktum. Kız oldum. Kadımdım aşık oldum. Aşıktım çilelerden geçtim. Ten sanırdım aşkı. Vurgundum sana. Tutkumdum. Halden hale geçtim. Sonunda hevadan. Hubba; hubbdan aşka, aşktan vecde ulaştım bileğimi kemik saplı bıçak kanattığında. Kendi kanımda buldum aşkın hallerini.

Kokuların uzmanıydım. Ne vakit senin kokunu aldıysam içime, o demden sonra hiçbir çiçeğin kokusunu alamaz oldum. Her koku yusuf’tu. Yusuf’un kokusunu uyurken, uyanıkken alıyordum. En çok da uyuyamıyorken.

Günaha şansı olmayanın sadece masumiyeti var. Benim masumiyet hakkım da yok. Anladım ki Havva için yasak ağaç ne ise benim yasak ağacım da Yusuf’muş.

Seni ilk gördüğümde üzerimdeki elbise bembeyazdı. Odaya şehvet törenine çağırdığımda elbisem baştan ayağa kankırmızısı. Şimdi ise siyah. Beyaz kadar saf olamasam da siyah kadar kadere teslimim. Ben artık siyah bir gülüm. Siyah, yani ahımın rengi.

Seni kardeşlerin kuyuya attığı gün ben de kaderin kör kuyusuna düştüm. Senin kurtarıcın olarak rabb’in vardı Yusuf ya benim kimim var? Geldin. Gördüm. Güneşi bile soluk bırakan gözlerindi ilk gördüğüm. Seni sen bildiğim o gözlerin. Gözlerin, besbelli ki düştüğüm bir başka kuyuydu. Umutlarım vardı kuyuda. O ilk gördüğümde kokunu serdim hülyalarıma. Uykusuzluğumu gözlerinde avutuyordum da sen bilmiyordun.

Önceleri arzumdun, anladım ki aşkımmışşın bilemedim. Seni sevdim Yusuf. Seni sevmemek elde değildi. Anla Yusuf! Bir tek ben miyim sana çarpılan? O güzelliğini yeryüzünde hangi kadın görmüş de sana vurulmamış? Şehirdeki genç yaşlı kadınlar, sarayda ki evli bekar cümle kadınlar sana sevdalandı da bir ben sevdamı saklayamadım. Neylersin aşk bu, ele de düşürür dile de. Pişman mıyım? Aklımdan bile geçmez sana aşkımın nedamet dehlizine girmesi.

Razıyım seni uzaktan sevmelere. Gündüzlerden vazgeçtim, düşümde biraz olsun görmelere razıyım.

Ey suskunluğumun efendisi!

Sustum dünyanın bütün yaşanmışlıklarına.

Feryadım oldu sessizliğim, sana duyuramadığım ahımın inadına.

Senin narınla yanmayan her yürek eksikti aşkın tanımına.

Yok, artık bi cümlem.Hangi harf bi araya gelir de anlatır ki gece karası gözlerimdeki tufanı?

Kaç hüzün bir Yusuf eder?

Kaç yangın Yusuf’un kıvılcımına değer?

Ben yandım bu ateşte.

Ne gördün düştüğüm cehennemi ne de duydun Yusuf bir tek sitemimi.

Sustum! Benim bir nazarıma bin canımı verdiğim sevgili.

Sana yitirdim bütün cümleleri.

Sana sustum yusuf’um!


Değil mi ki söylediklerim hicranım oldu.

Seni gel diye çağırmam, yokluğunun sebebi oldu.

Şimdi vuslatına susuyorum Yusuf.

Duyuramadığım feryadımın inadına…

Suskunluğun tılsımlı fısıltısına ancak bu denli bir nefes üflenirdi ki harflerden önce sukut alevlensin. Sönmesin har-ı sevda, şiirsel cümlelerde suskunluğunun serencamını dile getiren nameleri sana armağan ediyorum ey yârim.

Ah benim yaralı gönlüm. Ah benim uslanmaz kadınlığım. Yalnızlıklarım. Yangınlarım. Ah iflah olmaz sevdam, ah ki ah!

Herkesin yarım bir sevdalığı yama giymiş umutları vardır. Ömür ya sevdayı ya yamayı tel tel söker.
Yusuf sen benim kalbimde değilsin. Sen benim kalbimsin.


Senin bir adında melahim olsun ey Yusuf. Yani bir vehim, bir hayalet. Hayal ettikçe varlığına daha çok inanamadığımsın.

Şimdi zindanda uyuyor musun yusuf’um? Bilesin ki yâri uyuyanın yarası uyumaz. Efkar yüklerken zaman, ben geceye eflatun ölümleri göğsüme sürüyorum. Seni bir sır gibi saklarken içimde bilemedim kilitlerin pas tutp seni bana getiremeyeceğini. Bilemedim. Şehir, geceyi sürme sürme çekerken gök yüzünden ben yokluğunun ölüm pençesinde can veriyorum.

Ey rüyaların ustası! Ey yüreğimin mahşeri! Ey gözlerime ölü toprağını sürme diye çektiğim! Her rüyayı yorarsında sana meftun, sana mecbur şu yüreği yormak nedir bilmezsin. Yoruldum Yusuf! Ne aklına geldim ne de aşkına. Bu nasıl bir yıkım Yusuf? Bu nasıl bir sur? Sen üfledikçe araf bende doğuyor.

Bana bir aşk verseydin sana üstüne şahadet edilesi bir sen verecektim. Unutma, mahşerde yüreğin senden sorulur! Terim akar ölü tenlerin peşinden, hayallerim cennet imzalı, hasretlerim cehennem imalı. Nereye baksam, kimden kaçırsam bakışlarımı hep gözlerim Yusuf yüzlüme düşer.

Adem Havva’sını buldu Arafat’ta, benimse seni bulmak isterken yoklugunda her yürüyüşüm çıkar araf’a.

Çevrimdışı lucky_boy

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 721
  • 5.049
  • 721
  • 5.049
# 30 Ara 2013 22:18:28
Oysaki senden kaçılmazmış
bilmiyordum..!

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK