İlkokuldan Akılda Kalanlar

4.sınıf veya 5.sınıftayken sınıfa müfettiş gelmişti.bana pergel ve cetvelle üçgen çiz demişti,çizememiştim (ki okulun en iyi öğrencisiydim)kafama vurmuştu ^Hem müfettiş kızısın hem de çizemedin^ diye. Aile dostumuzdu ama rahmetli ölene kadar hiç konuşmadım kendisiyle.nasıl bir travma yaşamışsam.

Hergün kantin sırasına girerdik, simit ve gazoz vazgeçilmezimizdi. Hergün bunları alacak kadar harçlığım olurdu yanımda. Birgün ambalajı çok farklı bir ürün gördüm, görmez olsaydım    Gazoz ve simite vereceğim parayı o bilmediğim yeni ürüne verdim. Açtığımda yaşadığım hayal kırıklığı hala hatırımdadır Harçlığımın hepsini sakıza harcamışım meğerse  çok ağlamıştım. 
Çocukluk işte Ne varsa o kadar ağlayacak 

Siyah önlüğüm,naylon çantam,küçücük şeylerle mutlu olmayı başaran çocuk ruhum...

her çıkışta görüşelim diyen biri çıkardı, görüşürdük; bu böyle sürdü gitti. eğitim sistemi o zamanlar hiçbir şey bilmeyen dönemin siyaseti ve kutup başlarınca bir şekilde "benim adamım, köylüm, kaynım" kafası ile öğretmen yapılmış insanlardan oluşan gestapo bir öğretmen kitlesi ve ruhsuz binalardan ibaretti; asla okulları sevmedim, hiç bir zamanda sevmeyeceğim. fiş defteri, zaman geçirmek için fiş asan öğretmen, deftere atılan saçma bir öğretmen imzası için geçirilen zamanın maaş karşılığını bilmeyen öğrencinin o günki en değerli şeyi akşam beşte annesine göstermek için koşa koşa eve gitmesi. Leblebi tozu, burnu akan arka sırdaki çocuk, yakaya konan sofra bezi büyüklüğünde yaşlı işi aptal mendiller, kızların annelerinin özenle ördüğü o saçma dantel yakalıklar, ruhunda zenci ise bunu dışarı aksettiren kara önlükler, karıncayı incitmeyen ama cetveli elde kafada kıran idareciler felan, birde parası zorla ödenen o aptal gaye/ve yanılmıyorsam ilksan markalı dergiler. Çalınan silgiler, mendil olarak kullanılan önlük kolunun zamanla beyazlaması.Beyaza dönen rengin giderek normalleşmesi ve yerini; bu sebepten midir bilmediğim, ne kadar burnunu silersen sil beyazlamayan kollarıyla mavi önlüklere bırakması, şirinler, gargamel ......

adam boyu yağan kara rağmen tatil edilmeyen okullar, sınıftaki öğretmen sayesinde gizil öğrenmelerce oluşturulmuş klikler, haklıysan bile susmanı isteyen erk maşası olmuş öğretmencikler.

büyük şehirden gelen memur çocuğunun sarı saçları, mavi gözleri, değişik isimleri ve zamanla ilgi odağı olan diksiyonu vs.

Palavra atıyomuşum gibi bi imaj mı oluştu bana mı öyle geldi

yok estağfurullah hocam dedim ya benim ilkokul anılarımda yok sadece. Malum benim yaş daha fazla

Sırtımızda dergiler defterler ile 2,5 km gidiş öğle yemeğine dönüş öğleden sonra bir sefer daha. Tabiki yolda oyalanmak evde anneden okulda öğretmenden işitilen azarlar. Şanslıysak tabi. Çoğu zaman daha öte sevgi gösterileri oluyordu sonunda

Birinci sınıftayım.
Okula geç kaldım,  öğretmenim neden geç kaldığımı sordu? Ağlamaya başladım.Öğretmenim şaşırdı, tamam oğlum tamam hadi geç yerine dedi?
Bazen öğretmenimle görüşür, anlatır, güleriz.

okul numaram:310 du.Ben de zift kokulu tahta  zeminli bir okulda öğretmenimin ayak seslerini çok net hatırlıyorum.
Matematiğim çok kötüydü. orta not almıştım 4.sınıfta.
yaramaz olmayınca götürüyordum dersleri bi şekilde.Okul bahçesinde büyük çam ağaçları ve kare oluşturan doğal çam köklerine basarak oynadığımız köşe kapmaca oyunu....

Konuyla ilgisi  var mı, bilinmez.
İlk görev yerimde zeki bir kız öğrencim vardı. babası ölmüş, 3 abisi vardı. Yıllar sonra face de beni buldu. İlk cümlesi
- Öğretmenim, bunlar sizi dinlemedi, beni okutmadılar. şimdi İstanbul'a taşındık, ben tekstil fabrikasında işçi olarak çalışıyorum.
 Yürek sızımı anlatamam.

Konuyla ilgisi  var mı, bilinmez.
İlk görev yerimde zeki bir kız öğrencim vardı. babası ölmüş, 3 abisi vardı. Yıllar sonra face de beni buldu. İlk cümlesi
- Öğretmenim, bunlar sizi dinlemedi, beni okutmadılar. şimdi İstanbul'a taşındık, ben tekstil fabrikasında işçi olarak çalışıyorum.
 Yürek sızımı anlatamam.

benim de öyle bir öğrencim vardı. kız zehir gibiydi. babası önce liseye gönderdi sonra kaydını sildirdi. kız evlendi ama hiç mutlu değilmiş. babasına kızıp duruyormuş beni sen yaktın diye

90/91 eğitim öğretim yılı mavi önlüğe geçildi ben siyah ile devam ettim bana mavi önlük alınmadı ..kardeşime alındı tabi mecburen .. mavi giyenler bana şanslı gelirdi kıskanırdım...

Köy okulunda öğretmenlik yapıyorum. Bazen hatta çoğu zaman kendi öğrenciliğim ile (köy okulunda okumuş biri olarak) öğrencilerimi kıyaslar buluyorum kendimi. Şimdiki çocuklar bırakın kompozisyon yazmayı kendilerini ifade ederken dahi iki kelimeyi bir araya getiremiyorlar, oysa biz öğretmenimizin verdiği bir konuyu giriş- gelişme- sonuç derken takır takır yazardık. Kitaplıktan kitap alıp okumak için birbirimizle yarışırdık. Şimdikiler için okumak zorunluluk gibi. Zorlarsan  okuyorlar, tabii ona da okumak derseniz. Büyüklerimize, öğretmenlerimize saygı konusuna hiç girmiyorum. Matematik dersi öğrencilerden ziyade benim için işkence oluyor. Çıldıracak duruma geliyorum bazen. Bizim matematik derslerimiz ise hep rekabet halinde geçerdi. Önce doğru çözen diğerlerine caka satardı. hey gidi günlerden bu günler de geçer mi acaba kıyası içerisindeyim kısaca. Hayırlısı bakalım.

O zamanlar kollar vardı kızılay kolu yeşilay kolu gibi.ve de hangi koldaysan kolumuza kolluk takardı öğretmen..yaz tatili geldi ve o kolluklar bizde kaldı bisene sonu. Kolluğum evin içinde kayboldu bütün yaz onu arayıp bulamadım ve sıkıntısını çektim ne diyeceğim öğretmen kızacak diye.
Aynen beklediğim gibi öğretmenim de çok kızmıştı

benim de öyle bir öğrencim vardı. kız zehir gibiydi. babası önce liseye gönderdi sonra kaydını sildirdi. kız evlendi ama hiç mutlu değilmiş. babasına kızıp duruyormuş beni sen yaktın diye

Bizimki de benzer hocam. Erken yaşta evlenmiş, bir kızı olmuş, 2 yıl sonra boşanmış. Şimdi kızı için çalışıyormuş.
Ben kızımı okutacağım diyor.

ilkokul 4.sınıfta sevdigim yanımda oturan kız...şimdi çok ünlü bir gazeteci.