Öğrenmenin Önünde 10 Engel
Gülseven ÖZKANÇocuklarınızın öğrenmeye en açık olduğu bebeklik dönemini iyi değerlendirebildiniz mi? Soru sormasını teşvik ediyor musunuz yoksa tek yanıta dayalı sınav sisteminde merakı köreliyor mu? Oyunu gereksiz mi görüyorsunuz?Amerikan Penn State Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Belma Tuğrula göre öğrenmenin karşısındaki engellerin başında çocukların ihiyaçlarının karşılanmaması, onları anlamamak, öğrenmenin okulla bittiğine inanılması ve yanlış yetişkin tutumları gibi faktörler geliyor. Bunların giderilmesinde aile, öğretmen ve eğitim yöneticilerine önemli görevler düşüyor. Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesinden emekli olduktan sonra ABDde hocalığa devam eden Prof. Dr. Belma Tuğrul, öğrenmeyi olumsuz etkileyen 10 engeli şöyle sıralıyor:
1) Sağlıklı ortam olmamasıBedensel ve ruhsal olarak sağlık çok önemli. Çocuğun öğrenebilmesi için önce tüm fiziksel gereksinimlerinin karşılanması gerekiyor. Açlık, susuzluk, soğuk, yoksulluğun olduğu veya hastalıklı bir ortamda eğitim olmaz. Zorunlu eğitim her şartta yapılsa bile, sağlıklı öğrenme gerçekleşmiş olmuyor.
EN ZENGİN ÖĞRENME DÖNEMİ2) Bebeklik yıllarında ilgisizlikİlgi, bir çocuğun bebeklik yaşlarından itibaren sahip olabileceği en zengin öğrenme fırsatı. Bebeklikte Nasıl olsa daha küçük, anlamaz gibi düşüncelerle çocukların en değerli zamanları boşa harcanıyor. Çocuklar bebeklik yaşlarından itibaren kendilerini ve dünyayı keşfedecekleri güvenli bir çevreye ihtiyaç duyuyor. Onları çevreden soyutlayarak sadece aile üyelerinden oluşan bir evde izole etmek ve duyularını kullanmasına imkân vermemek öğrenmelerinin önünü kesiyor.
3) Bireysel farklılıkları dikkate almamak
Yetişkinlerin sorumluluğu çocukların kendi hızlarında, kendi yollarında ve doğal olarak yatkın oldukları yöntemlerle ilerlemelerine rehberlik etmek. Günümüzde çocuklar, akranlarıyla çok sık karşılaştırılıyor ve rekabete sürükleniyor. Bu kaygılar da onların öğrenmelerini engelliyor.
4) Oyunun gücüne karşı duyulan şüpheÇocuklar oyun sayesinde daha kolay öğrenebiliyor. Oyun temelli öğrenme ortamlarında bulunanların hem akademik başarıları hem de olumlu davranışları daha yüksek. Oyunla kendini mutlu hisseder, öğrenmeye aktif katılır, düşünür ve akranlarıyla etkileşim içine girer. Ancak bazı aileler oyunu çocukluk döneminin boş zaman uğraşı olarak kabul ederek onları bu etkinliklerden uzaklaştırıyor.
5) Eski köye yeni adet getirememekÇocuklar günümüzde teknoloji sayesinde bilgiye hızla ulaşabiliyor. Ancak yeni yüzyılda halen eski öğretim yöntemleriyle öğrenmeye devam etmek zorunda kalabiliyorlar. Sınıfların dört duvar dışına taşınmaması hareket etme, etkileşim, araştırma, sorgulama, kendi kendilerine üretme yeteneklerini olumsuz etkiliyor. Eğitim kurumlarının, çocuklar için ilgi çekici birer öğrenme merkezine dönüşmesi gerekiyor.
SORU SORMADA AZALMA6) Doğru cevabı bulma telaşıAnaokulunda sorularıyla şaşırtan çocuklar üniversiteye başladıklarında soru sorarken çekingen davranabiliyor. Bunun altında çoktan seçmeli sınavlara odaklı sistemin de payı var. Çünkü bu süreçte öğrenciler kendi sorularını düşünecek zamanı bulamayabiliyor. Ancak tek bir doğru cevaba değil farklı yanıtlara ve düşünmeye yöneltici, yaratıcılığı destekleyecek sorulara ihtiyaç duyuyor. Çocukların farklı düşüncelerinin uyumsuzluk ve kuralı bozmak gibi algılanması ise onların kendi öğrenme yollarından vazgeçmelerine neden oluyor.
7) Öğrenme alanları arasında bağlantı kurulmamasıÖğrenme tekrarlarla pekiştirilir ve kalıcı hale gelir. Edinilen bilgileri tekrarlamanın, genişletmenin bir başka yolu da bağlantılar kurmaktan geçer. Örneğin tarih ile sanatı bütünleştirmek yeni bir öğrenme alanı yaratmak anlamına gelir. Bu da çocukların öğrenmesini olumlu etkiler.
SİZ ONLARI ANLASANIZ...8 ) Çocuğu anlamak yerine onun anlamasını beklemekÇocuklar kendilerine ait ipuçları verirler. Onları okumayı bilmek gerekiyor. Kişilik özelliklerindeki farklılık onların öğrenim hayatlarına da yansıyor. Çocukları heyecanlandıracak şeyleri bulmak ve bunu bir öğrenme fırsatına dönüştürmek önemli. Bu nedenle çocukların öğrenme ortamında tekdüzelikten çok, çeşitliliğe ihtiyaçları var. Tek bir yöntemle aynı anda tüm çocukların ilgisini çekebileceğine inanmak, hayal kırıklığına uğratabilir.
9) Öğrenmeye küsmüş yetişkinlerÇocuklar çok dikkatli gözlem yapar ve özellikle hayatlarında önemli olan rol modellerden etkilenir. Anne-babaların öğrenme yaşantısındaki modeller çocuklarını da etkiliyor. Bu nedenle hep beraber öğrenmeye devam eden bir aile modeliyle onları motive etmek gerekir.
10) Öğrenileceklerin artık bittiğinin düşünülmesi
Ben artık öğreneceğimi öğrendim yönündeki bir algı çok yanlış. Çünkü yaşam boyu öğrenme faaliyeti okul dışında da devam ediyor. Bazıları bunu fark ederek bu şansı kullanır, bazıları ise öğrenmeyi okul diplomasıyla birlikte duvara asar.
Bunları mutlaka yapın-Daha bebeklikten itibaren duyuları harekete geçirecek uyarılar yapın. Örneğin bebek masajıyla bedeninin farkına varmasına yardımcı olmak, ninniler söylemek, her gün kitap okumak, şarkılar dinletmek, uyumadığı zamanlarda yanınızda sesleri, hareketleri izlemesine izin vermek gibi.
-Bazı yetişkinler, çocuklarının ilgilerini ve ihtiyaçlarını görmezden gelerek yüksek beklentilere giriyor. Çocuklar ailelerini memnun etme baskısı altında kendilerini güvende hissetmediğinden öğrenmeye de hazır olmuyor.
-Evde ve okulda çocukların öğrenme kalitesini arttırmak için oyunun gücünden yararlanın. Anaokulundan üniversiteye kadar olan süreçte oyun dostu öğrenme ortamlarını koruyun.
-Okullar çocuklarla aynı dili konuşabilmeli. Sınavlarda yüksek not almayı, öğrenmenin kanıtı olarak kabul etmeyin.
-Sanat, spor, müzik, dans gibi sosyal çalışmaları zaman kaybı olarak düşünmeyin.
-Çocuklara kendilerini özgürce ifade edebilecekleri, farklı fikirleri tartışabilecekleri aktif ortamlar sunarak öğrenmelerini sağlayın.
HÜRRİYET
-
7
1
-
30 Mart 2015 11:29
2.226