Öğretmen Nasıl Giyinmeli?

Çevrimdışı babil76

  • Uzman Üye
  • *****
  • 693
  • 1.345
  • 693
  • 1.345
# 23 Mar 2010 21:08:39
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Haklısınız içerik ve görüntü uyumu güzel olur çok haklısınız. Ancak bu yönetmelikte reform yapılmalı. Madem biz ceket giymek zorundayız mecburuz, o zaman şapka kanunu da hala geçerli bir kanundur. Herkes bu kanuna da uysun, şapka giymeyenler suç işlemiş olmuyor mu şu durumda?
Reform konusunda size katılıyorum. Devletluların şu aralar taslak hazırladığı memleketimde kılık kıyafet yönetmeliğinde de bir değişiklik yapsalar bari...

Çevrimdışı talhakübra

  • Uzman Üye
  • *****
  • 223
  • 301
  • 223
  • 301
# 23 Mar 2010 21:10:46
Erkekler İçin Biraz Değişiklik Yapılabilir

Çevrimdışı adalı66

  • B Grubu
  • 498
  • 357
  • Okul Müdürü
  • 498
  • 357
  • Okul Müdürü
# 23 Mar 2010 21:12:40
Köy Okulunda Nasıl Giyinmli..bugün Ağaç Diktikde....

Çevrimdışı zulkif_11

  • Uzman Üye
  • *****
  • 417
  • 294
  • Müdür Yetkili
  • 417
  • 294
  • Müdür Yetkili
# 23 Mar 2010 21:15:19
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Köy Okulunda Nasıl Giyinmli..bugün Ağaç Diktikde....

Ben ağaç da diktim, yağlı boya da yaptım, badana da yaptım şu son 1 ay içinde, evet bende soruyorum köy öğretmeni nasıl giyinmeli?

Bir de Atatürk büstünün sıvası için köy odasının ordan el arabası ile taşınan kum ve çimentoyu yazmayı unutmuşum, aynı zamanda büstün dibine beton atmayı düşünüyorum bir kaç gün içinde, öyle güzel bir muhtarım var ki sormayın, düşmanımın başına vermesinler öylesini. Çok yardımcı oluyor sağolsun?

Çevrimdışı nrgs

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 204
  • 121
  • 204
  • 121
# 23 Mar 2010 21:16:07
temiz, :) ütülü, :) farklı manaları çağrıştırmayan(açık olmayan) ::) öğrencinn motivasyonunu bozmayan,   rahatlığı sağlayan.... :) yaşadığı doğal çevrenn şartlarına uyum sğlayabilen .....   ::) :o :)

Çevrimdışı babil76

  • Uzman Üye
  • *****
  • 693
  • 1.345
  • 693
  • 1.345
# 23 Mar 2010 21:18:42
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Köy Okulunda Nasıl Giyinmli..bugün Ağaç Diktikde....
Ağaç dikildiğinde esneyebilecek bir kabiliyete sahip olabilmeli kıyafet. Lekesi hemen çıkmalı tabi. Kirlenmek güzel ya hanı bu kirlenmemili ama.

Çevrimdışı efem20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 90
  • 155
  • 90
  • 155
# 23 Mar 2010 21:19:17
evet sorun erkek giyiminde bayanlar için kıyafet zaten serbest normalde giyilebilecek her şeyi giyebiliyorlar hem de abartarak bile kimse de çocuklara kötü örnek oluyor demiyo. ama erkek,artık neredeyse pazarlamacıların üniforması olmuş takım elbise kıravat giymek zorunda .çok yanlış bence .

Çevrimdışı hakkı yenmiş

  • Uzman Üye
  • *****
  • 915
  • 669
  • 915
  • 669
# 23 Mar 2010 21:21:49
iki yakası bir araya gelmeyen öğretmenlerin iki yakasını bir araya getiren tek şey kravattır.bizi zengin gösterir.(mesela) :D

Çevrimdışı delimit35

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.456
  • 4.977
  • Müdür Yardımcısı
  • 7.456
  • 4.977
  • Müdür Yardımcısı
# 23 Mar 2010 21:21:54
görevimin ilk yılında heveslenip kaliteli takım elbise, ayakkabı, gömlek, kravat aldım ama sonbahar ve ilkbahardaki çamuru hesaba katmadım paçalarıma kadar çamura btıyoruz e normal olarak heryerimiz batıyor çok üzülüyorum kendime mecburen kirli geziyoruz ayakkabı boyuyosun öteki gün çamurdan rengi bile gözükmüyor.

Çevrimdışı efem20

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 90
  • 155
  • 90
  • 155
# 23 Mar 2010 21:22:25
öğretmenin saygınlığı kıyafetle falan sağlanmaz artık bu aşamadan sonra  yapılacak tek şey eğitimde reform,  öğretmeni  önemseyecek, eğitimi önemseyecek   show  haberi yaptırmayacak ,  geleceği önemseyecek  bir anlayış olmalı

Çevrimdışı hakkı yenmiş

  • Uzman Üye
  • *****
  • 915
  • 669
  • 915
  • 669
# 23 Mar 2010 21:29:21
Kravatın doğuşu
1635’de, 30 Yıl Savaşları sürerken Fransız Kralı XIII. Louis için savaşan yaklaşık 160 bin lejyoner ve şövalye arasında bir grup asker vardı ki kıyafetlerindeki bir ayrıntı nedeniyle diğer askerlerden rahatlıkla ayrılabiliyordu. Hırvat askerleri farklı kılan, boyunlarına bağladıkları atkılardı.
Savaşa giden Hırvat askerlerini uğurlayan eşleri, sevgilileri, anneleri başlarından çıkarttıkları atkıları, sevdikleri adamların boyunlarına bağlamış ve birer düğüm atmışlardı. Bir yandan evlerinden uzakta oldukları sürece bu atkıları her gördüklerinde kendilerini ve evlerini anımsamalarını istiyor bir yandan da attıkları özel düğümlerin erkeklerini kötülüklerden koruyacağına inanıyorlardı.
Savaş sürerken, Hırvat askerlerin boyunlarındaki bağlar dikkatlerden kaçmadı. Kadınlardan yadigar bu uğurlar, Fransız modacıların elinde önemli bir aksesuara dönüşürken tabii ki süreç içinde büyük değişikliklere uğradı. Savaşa giden Hırvat erkeğinin boynuna eşarpını bağlayan Hırvat kadın ile sabah evden çıkarken eşinizin kravatınıza son bir biçim vermesi aslında ne kadar da birbirine yakın iki davranış. Üstelik aradan geçen asırlara rağmen...
Antik çağlardan 6. Yüzyılın ikinci yarısına kadar boyunlarını açıkta bırakmakta bir sakınca görmeyen erkekler, Rönesansla birlikte boynu çevreleyen yakaları keşfetmeye başladı. Bu yakalar 17. yüzyılda dantallerle renklendi ve modelleri çeşitlenmeye başladı.
1974 yılında, MÖ 3. yüzyılda yaşamış olan Çin İmparatoru Ch’in Shih Huang-ti’nin mezarı açıldığında moda tarihini de gözden geçirme gereği doğdu.
Huang-ti’nin mezarı çevresinde gerçek insan boyutlarında 7 bin 500 asker heykeli figürü bulunuyordu. İmparator dahil, her askerin taşıdığı bu aksesuar, akla sorular getirdi. Aynı dönemde Romalılar’ında özellikle soğuk mevsimlerde sefere çıktıkları zaman benzer bir yolla boyunlarını kapattıkları bilgisi de eklenince boyun bağının tarihçesi de sarsıldı.
İlk bakışta görünen, boyunlara takılan atkıların soğuğa karşı alınmış bir önlem olduğu idi; ancak Çin Kültürü’ndeki bir inanış, bu basit açıklamayı da havada bırakmış oldu. Çin kültüründe ademcik kemiği bedenin önemli merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor ve yaşam enerjisinin çıkış noktası olarak görülüyordu.
Çinli askerlerin boyunlarına taktıkları eşarpların, ademcik kemiğini korumak amacı güdüp gütmedikleri sorusu, beraberinde bu aksesuarın dinsel ve kültürel bir temeli olabileceği ihtimalini de gündeme getirdi.

Fransız subayların beğenisi
Değişik bilgiler olmakla birlikte boyun bağlarının 30 Yıl Savaşları’nda popüler olduğu kabul ediliyor. O güne kadar ‘ruff’ denilen bir tür yaka kullanan Fransızlar, Hırvatlar’ın kullandığı, ütüleme, kolalama gibi sorunları olmayan yeni boyun bağlarını kabullenmekte hiç mi hiç zorlanmadılar. Arazi şartlarında, ‘ruff’lardan çok daha kullanışlı olan yeni boyun bağları ayrıca sıcak kalmalarına da yardımcı oluyordu.
Savaş sonrasında evlerine dönen Fransız subaylar, yeni tanıştıkları bu kıyafeti günlük yaşamlarında kullanmaya devam ettiler. Kravat, özellikle askeri üstünlüklerini her fırsatta vurgulamaktan hoşlanan Fransız aristokrasisi arasında 1650’lerde moda şeklinde yayıldı. Fransızlar, kendilerine özgü revizyonlarla geliştirdikleri aksesuara ‘A la Croate - Hırvat Usulü’ adını takmıştı. A la Croate’ın, Cravate’ye, yani bugünkü kullanıldığı ‘kravat’ haline dönüşmesi sırasında şekli, kullanımı, yüklendiği sembolik anlamlar da tarihin aksıyla birlikte büyük değişiklikler gösterdi. Kravatın renkleri, kullanılan desenler, bağlama şekilleri sosyal sınıflar arasındaki farklılıkları, politik görüşleri yansıtan semboller oldu; modacılar tasarımlarını renklendirmek için kullanırken, ressamlar onlardan hiç de geride kalmayıp tasarımlarını resimlerinde sergilediler gizliden gizliye...
Kravatın erkek yaşamına katılmasıyla birlikte ciddi bir sorun da doğmuş oldu. Sabah uyanan erkekler, kıyafetlerine göre bir kravat seçmek zorundaydı artık. Bu seçim zaman zaman öylesine zorlaşabiliyor ki, kravatını belirleyip, ona göre elbise seçenlere bile rastlanıyordu...
Bir başka sorun da seçilen kravatın düzgün ve doğru uzunlukta bağlanabilmesiydi... Bu iki yepyeni sorunu ilk yaşayanlardan biri Fransız Kralı XIV. Louis oldu. Kral, her sabah uyandığında hizmetçleri, karşısına rengarenk ve çeşitli desenlerde kravatlarla diziliyordu. Doğru kravatı seçmek için harcanan zamandan belki daha da fazlası kravatın doğru bir şekilde bağlanmasına ayrılıyordu.
Bir süre sonra kralın beğendiği kravatlar ve bağlama şekillerine göre, gömleklerin hemen arkasına teğellenmiş kravatlar hazır olarak getirilmeye başlandı. Bugün bazı erkeklerin tercih ettiği ‘hazır kravatların’ atası da uyanık bir hizmetçinin bu dahiyane fikri olsa gerek...

Günümüzde kravat
Uzun ve tartışmalı bir tarihe sahip olan kravat, bugün dünyada yaklaşık 650 milyon kişi tarafından kullanılıyor ve yılda satılan kravat sayısı ise 800 milyonu buluyor. 1960’ların sonu, 1970’lerin başında çiçek çocuklar ve özgürlük şarkılarıyla birlikte, otoriteyi, düzeni temsil ettiği gerekçesiyle ciddi bir darbe yiyen kravat kullanımı, 1980’lerin ‘yuppi’leriyle birlikte yeniden gündeme oturmayı başardı. Bir tür kartvizit gibi boyunlarında taşıdıkları kravat ile gurur duyan erkekler, statülerinin bayrağı gibi gördükleri kravatlara olağanüstü önem vermeye başladılar.
1990’lar ise kravat için zorlu geçeceğe benziyordu. İtalyan ayakkabı devi Suparga’nın başkanı Franco Bossisia açıkça kravata karşı savaş açarak şu demeci verdi: “Kravat hiçbir işe yaramaz, erkeklerin çoğu ilginç bir kravat seçeyim derken rezil oluyor. Üstelik çok sıkıcı ve sıcak tutuyor.” Bossia’nın bir de iddiası vardı: “Beş yıl sonra, iş dünyası dahil hiç kimse kravat takmayacak.” Sinemanın usta yönetmeni Orson Welles de kravatı sevmeyenlerden. Usta sinemacıyı mı örnek alıyorlar bilenmez; ama son yıllarda en önemli törenler dahil, sahneye kravatsız çıkan oyuncuların sayısında ciddi bir artış var. Kravat karşıtı lobi ne derse ve ne kadar güçlenirse güçlensin, ciddiyetin ve statünün sembolü gibi görünen kravatın tahtını sarsmak hiç de kolay görünmüyor.

Kaliteli bir kravat
Erkeklerin giyim konusundaki bilgisini ve hatta genel olarak zevkini kravatı üzerinden yapılan değerlendirmeler belirtiyor. Doğru seçilmiş bir kravat, çok da iyi olmayan bir kıyafetin havasını bir anda değiştirebildiği gibi, kötü bir seçim de çok iyi bir kıyafetin tüm güzelliğini yutabiliyor. Durum böyle olunca erkeklerin derslerine iyi çalışmaları gerekiyor. Kaliteli bir kravatın özellikleriyle başlayabilir ilk ders. Eni 8.5 - 10 cm, boyu 140 cm. olan klasik bir kravatın yüzde yüz ipek olması kalitenin belki de en önemli göstergesi. Kravat kumaşları dokuma ve baskı olmak üzere ikiye ayrılıyor. Kalın dokusu nedeniyle bağlaması güç olsa da dokuma kravatlar, kalitenin göstergelerinden biri. Dokuma kravatlarda en yaygın desen, diyagonal çizgiler olarak biliniyor. Son dönemlerde, ipek kravatların yanı sıra yün, yün-kaşmir, yün-ipek-keten ya da ipek-keten gibi karışımlardan da kaliteli ürünler çıkıyor.
Kumaşların kaliteyi belirlemesinin yanı sıra astar, tela ve dikiş özellikleri de kravatın önemli ayrıntılarından.
El dikişi olan kravatın arka kapamasında dikiş belli bir mesafede biter ve arka uç açıkta bırakılır. Buradaki amaç, kumaş ve telanın uyumlu hareketinin sağlanmasıdır.
Bazı kravatlarda bu bölümde ipek iğnesi kullanılırken, bazı kravatlarda da iplik ucu dışarıda bırakılır. Bu iğnenin çıkartılmaması ve ipliğin kesinlikle kopartılmaması gerekir. Kalitenin son ve önemli göstergesi ise, astarda markasının dokunmuş olmasıdır.
Bütün bunları öğrenmek zor gelen erkekler için başarısı kanıtlanmış bir yöntem de kravat seçimi konusunun eşlere havale edilmesi.

Kravatın incelikleri
 Kravat ucu, pantolon kemerinin alt hizasına gelecek şekilde bağlanmalı.
 Çözüldüğü zaman ilk boyuna geri dönmeli.
 Çıkarması kolay olmalı.
 Rutubetli yerlerde bırakılmamalı.
 Kesinlikle ütülenmemeli (Kuru temizleme esnasında preslenmemeli)
 Geceleri kesinlikle bağlı bırakılmamalı.
 Örgü kravatlar, uzamasını engellemek için yuvarlak şekilde muhafaza edilmeli.
 Kot pantolonla birlikte, bez kumaştan yapılmış sportif bir model tercih edilmeli.
 Kravat düğümü çekiştirilerek açılmamalı.
 Asla astarı görünmemeli.
 Ceketin sol cebine konan süs mendiliyle uyumlu OLMAMALI.
 Her zaman gömlekle tezat oluşturmalı ancak tam aksi bir seçim de yapılmamalı.
 Diyagonal dokuma kravatlar takım elbiselerle kullanılmamalı. (Takım elbiselerle, mikro desenli dokuma kravatlar tercih edilmeli.)
 Yün ve kaşmir kravatlar soğuk günlerde, ağır kumaşlarla kullanılmalı.
 Keten ve keten karışımlı kravatlar ise sadece yaz mevsiminde ve pamuklu, keten kıyafetlerle tercih edilmeli.

Türkiye’de kravat
Osmanlı İmparatorluğu içinde kravat takan ilk padişah Sultan Abdülmecid olarak biliniyor. Batılılaşma harektleri etkisinde öncelikle aydınlar arasında kendine yer bulan kravat, padişahın da tercih doğrultusunda devlet dairelerine girmiş oldu.
Cumhuriyetin ilanı ve kılık kıyafet devriminin etkisiyle önce kentlerde ardından kasabalarda yaygınlaşan kravat kullanımı, bir süre sonra halk arasında popülaritesini yitirde ve ‘özel günlerin sembolü’ olarak gardroplara kaldırıldı. Sanayileşme ve kentleşmeyle birlikte gardroplardan çıkartılan kravatlar iş yaşamının kıyafet unsrlarından biri olarak günlük hayatımıza girerken, devlet geleneğinde etkisini hep sürdürdü. Bugün, devlet memurları, lise öğrencileri ve iş dünyası için olmazsa olmaz bir zorunluluğa dönüşmüş gibi görünüyor.

Kravat bağlamak ciddi iştir
Gazetelerde yer alan bir habere göre İngiltere’nin ünlü Cambridge Üniversitesi’nden fizik doktoru Thomas Fink ve Yong Mao, kravat üzerine yaptıkları ciddi ve uzun süreli bir çalışmanın sonucunda kravat bağlamanın teorisini geliştirdiler. Bilim adamlarının çalışmasının temelinde kravatın ‘bir geometri objesi’ olarak değerlendirmeleri yatıyordu.
Biri yavaş hareketlerle kravatını bağlarken, diğeri elinde kamerayla bağlama hareketlerini kaydeden bilim adamları, bu görüntüleri defalarca izledikten sonra bir sonuca ulaştılar. Matematikçiler arasında ‘random walk’ olarak bilinen, kravat bağlarken yapılan hareketleri birbirine bağlayan bir haritaya ulaşmışlardı. İşte ortaya çıkan bu harita, yaygın olarak bilinen birkaç stilin çok ötesinde tam 85 olası kravat bağlama tekniği olduğunu ortaya koyuyordu.
Geçmişte kullanılan kravat bağlama yöntemlerini de inceleyen bilim adamları bizleri de ilgilendiren aktüel sonuçlara da ulaşmıştı ki bunların en ilginçlerinden biri günümüz erkeklerinin kullandığı kravat bağlama yönteminin, 19. Yüzyıl Londra’sında otobüs şoförlerinden yadigar kaldığı gerçeğiydi.

Çevrimdışı zeynomer

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.619
  • 3.472
  • 3.619
  • 3.472
# 23 Mar 2010 21:30:40
bende ilk başladığımda yeni bir ayakkabı almıştım,10 günde yırtılmıştı,yağmur suyunu yemekten .
kıyafetle değil,içindekine ne zaman bakacağız?
Eller aya biz hala yaya...

Çevrimdışı beren72

  • Bilge Üye
  • *****
  • 8.727
  • 13.552
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 8.727
  • 13.552
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 23 Mar 2010 21:39:14
Kim ne derse desin öğretmen her şeyiyle bütündür...Buna kıyafetide dahil..
  Biraz tembellik yapıp giyim kuşamına dikkat etmeyen öğretmen arkadaşlarda var...
  Kendimize dikkat etmezsek sıradan sade bir vatandaştan ne farkımız kalır?

Çevrimdışı hakkı yenmiş

  • Uzman Üye
  • *****
  • 915
  • 669
  • 915
  • 669
# 23 Mar 2010 21:45:13
Bir garip cemiyet bir garip şikayet!

Kadın memurların kıyafetini 3'üncü kez şikayet etti

--------------------------------


Kadınların kıyafetlerini gündeme getirmesi ile bilinen ‘Haya Edep ve Ahlaka Aykırı Müstehcen Kadın Kıyafetleri Men'i Cemiyeti' Başkanı 86 yaşındaki Avukat Kemal Yılmaz Bayraktar, devlet memuru olan kadınların kılık ve kıyafetlerini 3'üncü kez bölge valiliklerine şikayet etti.

Avukatlık ofisinde basın toplantısı düzenleyen Bayraktar, devlet dairelerinde çalışan kadınlar ile günlük yaşamda kadınların giydiği kıyafetleri eleştirdi. 1982 ve 2001 yıllarında hükümetlerin ‘Kılık Kıyafet Kararnamesi' çıkardığını hatırlatan Bayraktar, şu iddialarda bulundu:
“Kararnamedeki hükümlere uyan yok. Şimdi bu kararnameye çok aykırı giyimler oluyor. Göğsün yarısı gözüküyor. Önü açık, sıfır kol. Bu giyimler hem milli vicdanı rahatsız ediyor, hem de devleti tanımıyor. Devlet dairesinde çalışan kadınlar devleti tanımıyor. Bunları takip etmek vali, savcı ve mülki amirlerin görevi. Bunların önüne geçmeleri lazım” diye konuştu.

Bayraktar, kadın memurlara az ceza verildiğini, bu nedenle kararnameye uyulmadığını ileri sürerken, “Bu kararnameye uymayanlara ceza tayin edilmiş. Sigara ve tütün yasağında büyük para cezaları geldiği için kimse sigara içemiyor. Ama bu kılık kıyafet konusunda devleti tanımayan kadınların cezaları çok hafif olduğu için umursamıyorlar. Yani resmen devleti tanımıyorlar” dedi.

Bu kapsamda başta Trabzon Valiliği olmak üzere Samsun, Ordu, Giresun ve Rize Valiliği'ne yazılı başvuruda bulunan Bayraktar, kamu kurumlarında çalışan devlet memuru kadınların ‘Kılık kıyafet yönetmeliğine’ göre giyinmelerinin denetlenmesini istedi. Bayraktar, daha öncede aynı konuyla ilgili olarak 2003 ve 2006 yıllarında da yine valiliklere başvurmuştu.

Çevrimdışı dürdane34

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.255
  • 4.075
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.255
  • 4.075
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 23 Mar 2010 21:48:17
Bir Söylemde İnsanı Kıyafetine Göre Karşılarlar;bilgisine Göre Ağırlarlar' Demişler Çok Çok Çok Ön-emli Olmasa Da Mesleğimize Saygı Gereği Dikkat Edilmeli Diyorum.çünkü Bizler Tyoplumun Önüne Çıkıyoruz. Kuytu Bir Köşede Masa Başı Bir İş Değil. Kıyafetimize Özenmek Hem Kendimize Hem Topluma Saygımızı İfade Eder

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK