Önemli Sağlık Haberleri

Çevrimdışı gokseldeniz34

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.877
  • 3.717
  • 2.877
  • 3.717
14 Ağu 2011 13:20:10
Eczacılardan uyarı

Bakım ve onarım çalışmaları nedeniyle, bugün saat 19.00'da başlayacak olan elektrik kesintisi nedeniyle MEDULA Eczane Provizyon Sistemi hizmet veremeyecek. Kesinti nedeniyle ilaç temininde sıkıntı yaşanacağını belirten Türk Eczacılar Birliği, sorumlunun eczacılar olmadığını belirtti.

ANKA

Ankara - Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Medula Eczane Provizyon Sistemi'nin bakım çalışmalarından kaynaklı elektrik kesinsisi nedeniyle bugün saat 19:00'dan itibaren 25 saat süreyle çalışamayacağını açıkladı. SGK'nın bakım ve onarım çalışmasından Türkiye genelinde hizmet veren 24 bin eczane etkilenecek. Türk Eczacılar Birliği ise elektrik kesintisinin gerçekleştiği süre içinde ilaca erişimin kısıtlanmaması ve herhangi bir sıkıntı yaşanmaması için tüm eczanelere gerekli bilgilendirmenin yapıldığını açıkladı.

Türk Eczacılar Birliği'nden yapılan yazılı açıklamada, "Bu süre diliminde eczacılar en iyi şekilde ve kesintisiz hizmet vermek için büyük bir özveri ile çalışacaklardır. Sistemin çalışmayacağı süre boyunca eczanelerimize yapılacak başvurularda izlenecek prosedür konusunda SGK tarafından yapılan açıklamalar doğrultusunda eczacılar bilgilendirilmiştir" denildi. Herhangi bir sıkıntı yaşanmaması için gereli adımların atıldığının anımsatıldığı açıklamada, sistemde elektrik kesintisinden dolayı yaşanacak aksaklıktan eczacıların sorumlu olmadığı belirtildi.


13 Ağustos 2011

Çevrimdışı gokseldeniz34

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.877
  • 3.717
  • 2.877
  • 3.717
# 14 Ağu 2011 13:25:09
Antibiyotikli balık

Denize girildiğinde veya balık yendiğinde antibiyotik de alındığını vurgulayan Bora, çiftliklerin kıyıya birkaç kulaç mesafede olduğuna dikkat çekti. Bora, "Dünya standartlarına göre, 100-200 metre derinlikte olmaları ve 2-3 senede bir yer değiştirmeleri gerek" diye konuştu.
İklim Öngel

Çeşme Yarımadası’nda balık çiftlikleri kıyıya yakın kurulurken kirlenen denizde balıklara “ölmesinler” diye antibiyotik veriliyor. Yarımada Çevre Platformu Sözcüsü Ümit Bora, “Denize girdiğinizde ya da balık yediğinizde antibiyotik alıyorsunuz. Burada balıklar ilaca rağmen kirlilikten ölüyor. Bu antibiyotik insanlara verilenin 200 katı. Burada ölümcül bir virüs var. Acil önlem alınmazsa deniz kendisini 100 senede temizleyemez” uyarısında bulundu.

Yarımadada 50’yi geçkin balık çiftliği olduğunu söyleyen Bora, çiftliklerin kapasitelerinin binlerce ton olduğunu dile getirdi. Bora çiftlikleri büyük şirketlerin satın aldığını kaydetti.

Eğri Liman’ın çiftlikler yüzünden elden çıkmış olduğunu söyleyen Bora, “Orası Barbaros Hayrettin Paşa’nın gemilerini demirlediği limandı. Çiftlik kurdular, öyle kirlettiler ki kendi balıkları bile öldü. Sonra limanı terk ettiler” dedi.

‘Kararlıyız’

Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer de ilçelerine balık çiftliği kurulmaması için halkla birlikte örgütlü ve kararlı bir şekilde mücadele ettiklerini söyledi.



13 Ağustos 2011

Çevrimdışı gokseldeniz34

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.877
  • 3.717
  • 2.877
  • 3.717
# 15 Ağu 2011 22:30:37
Yüksek tansiyonun nedeni bir virüs olabilir!

Çin’in başkenti Pekin’deki Çaoyang Hastanesinden bilimadamlarının yaptığı araştırma, uçuk (herpes) virüsüyle bağlantılı CMV (sitomegalovirüs) adı verilen virüs ile yüksek tansiyon arasında bağlantı olabileceğini gösterdi.

Araştırmaya imza atanlardan Dr. Yang Şinçun, bu virüs ve yüksek tansiyon arasındaki ilişkinin kesinlik kazanması durumunda yüksek tansiyon aşısının ya da bu hastalığa karşı başka tedavi yöntemlerinin geliştirilebileceğini vurguladı.

...

Birincil yüksek tansiyonun nedenleri tam olarak bilinmiyor. Bu hastalığın kalıtım, ruhsal açıdan çabuk etkilenen heyecanlı kişilik, şişmanlık gibi bazı etkenlerden kaynaklandığı düşünülüyor. İkincil yüksek tansiyona ise böbrek dokusunda ve böbrek atardamarlarında yerleşen hastalıklar, aortun kalpten çıktığı bölgedeki darlık, kafa içi basıncının artması, bazı ilaçlar yol açabiliyor.

ABD’nin Beth Israel Deaconess Hastanesi’nden bilimadamlarının 2009’da fareler üzerinde yaptığı araştırma da yüksek tansiyonun ana nedeninin CMV olabileceğini göstermişti.

Çinli bilimadamlarının araştırması, söz konusu virüs ile birincil yüksek tansiyon arasında bağlantı olabileceği bulgularını güçlendirmiş oldu.

15 Ağustos 2011

milliyet

Çevrimdışı gokseldeniz34

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.877
  • 3.717
  • 2.877
  • 3.717
# 26 Ağu 2011 21:37:09
A vitamini 600 bin hayat kurtarıyor

İngiliz ve Pakistanlı bilim adamları, sonuçları British Medical Journal dergisinde yayımlanan araştırmalarında, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ), dünyada 5 yaş altındaki 190 milyon çocukta A vitamini eksikliği bulunduğu tahminine dikkati çekerek, bunun da gece körlüğü, gelişim bozukluğu, kansızlığa yol açtığını, bu çocukların enfeksiyona daha açık olduğunu hatırlattı.

Karaçi'deki Ağa Han Üniversitesinden Prof. Zülfikar Butta başkanlığındaki ekip, 6 aylık ile 5 yaş arasında 200 bin çocuk üzerinde A vitamini preparatları konusunda yapılan 43 araştırmanın sonuçlarını değerlendirdi.

Araştırmada, gelişmekte olan ülkelerde A vitamini takviyesinin çocuk ölümlerini yüzde 24 azalttığı tespit edildi.

A vitamini takviyesiyle yılda 600 bin çocuğun hayatının kurtarılabileceğini belirten bilim adamları, bu preparatların hemen hiç yan etkisinin bulunmadığını ve ucuz olduğunu kaydetti.
İnsan vücudu, vazgeçilmez A vitaminini kendisi üretemiyor, bu nedenle bu vitaminin gıdalarla alınması gerekiyor.

AA

26 Ağustos 2011

somali'deki yavrular için beslenme ve temizlik dışında vitamin desteği de hatırlanmıştır umarım...

Çevrimdışı gokseldeniz34

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.877
  • 3.717
  • 2.877
  • 3.717
# 27 Ağu 2011 22:23:11
Kolonyaya dikkat!

ERCİYES Üniversitesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr. Ekrem Aktaş, bayramda kolonya ikramına dikkat çekerken, "Kalitesiz, etil yerine metil alkol kullanılan kolonyalar sedef hastalığına yol açıyor" dedi.

Prof.Dr. Ekrem Aktaş, bazı üreticilerin etil yerine oldukça zararlı metil alkol ile kolonya ürettiklerini, bayram nedeniyle birçok kişinin satın aldıkları ucuz ve kalitesiz kolonyaları misafirlerine ikram ettiklerini hatırlattı. Aktaş, "Kalitesiz kolonya, alerji, egzama ve sedef hastalığına yol açıyor. Kolonyanın temas ettiği yerler dermatik sıkıntılara yol açıyor. Bu tür kolonyalar elde kepeklenme, kızarıklık, kaşıntı ve çatlama yapıyor. Bayram ziyaretlerinde ev sahiplerinin konuklarının sağlığını göz önünde bulunup, kalitesiz kolonyalardan kaçınmalarını öneriyoruz" diye konuştu.

MİLLİYET

Çevrimdışı gokseldeniz34

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.877
  • 3.717
  • 2.877
  • 3.717
# 01 Eyl 2011 16:18:25
Karın ağrısı, iştahsızlık ve aşırı halsizlik gibi belirtiler veren, çocuklarda gelişme geriliğinin de sorumlusu olabilen bu tür parazitlerin boyu 20 metreyi bulabiliyor.

Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi (RSHM) Parazitoloji Laboratuvarı Şefi Doç. Dr. Ayşegül Taylan Özkan, sonbahar yaklaşırken kirli sular, enfekte hayvanlar ve iyi yıkanmamış sebze ve meyvelerle bulaşan parazitlerle ilgili uyarılarda bulundu.

Aralarında Belçika, İspanya, Portekiz, Almanya ve Hollanda'nın da bulunduğu birçok ülkeye parazitlerle ilgili eğitimlerin de verildiği laboratuvarda yapılan çalışmalarda ilginç bulgulara rastlandığını anlatan Özkan, bağırsak paraziti bulunan birçok kişinin, uzun yıllar bunun farkında olmadan yaşamını sürdürebildiğini, oysa geçmeyen karın ağrısı, iştahsızlık ve aşırı halsizliğin bunun habercisi olabileceğini bildirdi.

Bağırsak parazitlerinin, dışkı yoluyla insandan insana geçebildiğini, insan dışkısıyla kirlenmiş havuz ve diğer su kaynaklarının bulaşma yollarından biri olduğunu ifade eden Özkan, gelişme geriliği görülen çocuklarda da bu parazitlerin varlığından kuşkulanılması gerektiğini belirtti.

Bu tür parazitlerin çocukların vücut gelişimlerini olumsuz etkilediğini vurgulayan Özkan, ''Bağırsak parazitleri çocuklarda gelişme geriliğine yol açar. Sağlık çalışanları ve ailelerin bu konuda uyanık olmasında fayda var. Sözünü ettiğim diğer belirtilerle başvuran yetişkinler için de aynı duyarlılığın gösterilmesi gerekir'' uyarısını dile getirdi.
 

''Risk yağışlarla artıyor''

ABD ve İngiltere gibi ülkelerde su kaynaklı parazitlerin yaygın olduğunu, yağışların başlamasıyla bağırsak parazitlerinin bulaşma riskinin arttığını anlatan Doç. Dr. Özkan, ''Yağışlarla birlikte hayvan dışkıları su kaynaklarına karışır. Bazılarının klora karşı direnci diğerlerine göre 10 kat daha fazladır. Bu nedenle klor etki etmez. Kirlilik riski olan sulardan uzak durulmalıdır'' diye konuştu.

Laboratuvarda, bağırsak parazitiyle enfekte hayvanlardan alınan ve insan vücudunda bulunan örnekler üzerinde uygulamalı eğitimler verdiklerini kaydeden Özkan, ''Bağırsak parazitleri farklı boyutlarda olabiliyor. Ama içlerinde öyleleri var ki boyları 20 metreyi bulabiliyor. Vücudunda bu uzunlukta bir bağırsak parazitiyle yaşayan bir kişi, ağrı, iştahsızlık gibi belirtilerin bundan kaynaklandığını bilmiyor'' değerlendirmesinde bulundu.

AA

1 Eylül 2011

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.695
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.695
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 03 Eyl 2011 22:37:17
geçmiş olsun  boran_12 öğretmenim

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.412
  • 177.324
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 17.412
  • 177.324
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 03 Eyl 2011 22:51:46
geçmiş olsun  boran_12 öğretmenim...şifa versin yaradan...izmir olsa kan verirdik.. :((

Çevrimdışı hhh06

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.669
  • 6.816
  • 1.669
  • 6.816
# 03 Eyl 2011 23:11:28
boran12 öğretmenim geçmiş olsun Allah şifa versin.

Çevrimdışı svcn-85

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.127
  • 8.951
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 4.127
  • 8.951
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 03 Eyl 2011 23:22:59
çok çok geçmiş olsun :((((

Çevrimdışı eylulada1

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.164
  • 47.315
  • 4.164
  • 47.315
# 03 Eyl 2011 23:29:48
boran_12 öğretmenim geçmiş olsun.acil şifalar diliyorum..Dilerseniz bu başlığada yazalım.Belki dikkati daha çok çeker, aranan kana daha çabuk ulaşılır.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]


Çevrimdışı gokseldeniz34

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.877
  • 3.717
  • 2.877
  • 3.717
# 10 Eyl 2011 10:53:54
Yanık ve yaralarda 'zahter' mucizesi

Hatay yöresinde özellikle Amanos Dağları'nda yetişen ve kekiğe benzerliği ile bilinen ''zahter'' bitkisinin vücuttaki yaralar üzerindeki iyileştirici özelliği kullanılarak, yara örtüsü üretildi.

Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) ile Romanya Ulusal Deri ve Tekstil Araştırma Geliştirme Enstitüsü tarafından yürütülen ortak çalışmayla, vücutta oluşan yara ve yanıklara karşı zahter bitkisinden, bazı maddelerin birleşimiyle yeni nesil bir yara örtücü biyomalzeme elde edildiği bildirildi.

MKÜ Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Alpaslan Kaya, yaptığı açıklamada, bölgede yoğun olarak bulunan ve antioksidan özelliğe sahip zahteri kullanarak ''Cilt Enfeksiyonlarına Karşı Uçucu Yağ ve Seolit ile Desteklenmiş Kollajen Biometaryallerin Elde Edilmesi Projesi''ni hazırladıklarını söyledi.

Romanya ile iş birliği içerisinde hazırladıkları projenin TÜBİTAK tarafından da onaylandığını ifade eden Kaya, proje kapsamında zahterin de yer aldığı karışımla yara örtüsü ürününü geliştirdiklerini kaydetti.

Geliştirilen yara örtücü biyomalzemeyle cilt üzerinde oluşan yara ve yanıkların enfeksiyon kapmadan daha kısa sürede iyileşmesine imkan sağladığını vurgulayan Kaya, şöyle devam etti:

''Proje kapsamında, Hatay'da genellikle dağlarda bulunan ve toplanması zahmetli olan ve kekiğe benzerliğiyle bilenen zahterin öncelikle yağını elde ettik. Zahteri tercih etme nedenimiz içindeki uçucu yağın fazlalığı, antioksidan, antibakteriyal, antiviral ve analjezik etkiye sahip olması. Bu yağla büyükbaş hayvanların derisinin derma tabakasından elde edilen proteini ve zeoliti de ekleyerek laboratuvar ortamında birleştirip yeni nesil bir yara örtücü biyomalzeme geliştirdik. Romanya'da laboratuvar ortamında elde edilen yara örtüsü adını verdiğimiz ürünün, yanıktan, yatak yarası ile şeker hastalığına bağlı yaralara kadar birçok rahatsızlığın tedavisinde etkili olduğunu gözlemledik. Yara örtücü malzemenin dünya çapında büyük bir problem olan, açık yaralarda kolayca çoğalarak enfeksiyonlara yol açan ve her geçen gün bağışıklık kazanmış staphylococcus aureus ve pseudomonas aeruginosa bakterilerine karşı son derece etkili olduğunu tespit ettik.''
Genellikle yara örtücü malzemelerin üretiminde hayvan derisinin derma tabakasından elde edilen kollajenin Romanya Ulusal Deri ve Tekstil Enstitüsü Kollajen Bölümü tarafından yapıldığını ve 119 farklı hastalığın tedavisinde kullanılan ilaç patentine sahip olduğuna dikkati çeken Kaya, ''Kollajen genelde yara örtücü malzemelerinin yapımında kullanılıyor. Ancak tek başına yara üzerinde etkili olamıyor. Geliştirdiğimiz ve üzerinde çalıştığımız zahter bitkisinin karışımıyla enfeksiyonlara karşı iyileştirici özelliği de katarak tedavide etkili oluyor'' diye konuştu.

Hatay'dan temin edilecek

Kaya, sentetik yollarla elde edilen ve birçok yan etkiye sahip antibiyotikler yerine bitkilerden elde edilen uçucu yağların kullanılması yönteminin gün geçtikçe arttığını vurguladı.

Yara örtücü malzemenin seri üretimine geçilmesi durumunda uçucu yağ ham maddesinin temininin Hatay florasında doğal olarak bulunan bitkilerden elde edileceğini anlatan Kaya, bunun da bölge insanı için yeni gelir kapısı olacağının altını çizdi.

Elde edilen yara örtücü malzemenin patentinin alınması için yıl sonunda başvuru yapacaklarını, bu konuda MKÜ Rektörü Prof. Dr. Hüsnü Salih Güder ve bölümdeki meslektaşlarından büyük destek gördüğünü ifade eden Kaya, ''Patent almamız halinde bundan MKÜ, Hatay, ve ülkemiz ekonomik anlamda yararlanacak ve bölgemizdeki uçucu yağ elde edilen zahter bitkisi değerlendirilecek'' diye konuştu.

AA

Çevrimdışı sevooş

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.227
  • 18.477
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.227
  • 18.477
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 Eyl 2011 16:43:53
Kokulu kalem ,silgi tehlike saçıyor

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Recep Akdur, kokulu kırtasiye malzemelerinin çocuklarda madde bağımlılığına yol açtığını ifade ederken, "Bu sebeple anne ve babalar çocuklarına kesinlikle kokulu kalem, silgi ve defter satın almamalı ve kullandırtmamalıdır" dedi.Konuyla ilgili ANKA'ya konuşan Prof. Dr. Akdur, organik çözücü içeren kırtasiye malzemelerinin çocuklar tarafından kullanımının onlarda geri dönüşü mümkün olmayan hastalıklara neden olabildiğini belirtti.

Öğretmenlerin öğrencilerini bu konularda bilgilendirmesi gerektiğine vurgu yapan Akdur, "Öğretmenler, öğrencilerin kullandığı kırtasiye malzemelerine dikkat ederek, bu tür malzeme kullanmalarına müsaade etmemelidir" dedi. Kırtasiye malzemesi alırken ve kullanırken mutlaka ambalajlar ve etiketler üzerindeki bilgilerin dikkatlice okunması gerektiğine dikkat çeken Akdur, "Zararlı kırtasiye maddeleri konusunda TBMM ve Sağlık Bakanlığı üzerine düşen görevi yerine getirmiştir. TBMM kabul edilen 5898 Sayılı Uçucu Maddelerin Zararlarından İnsan Sağlığının Korunmasına Dair Kanunun ve Ağustos 2010'da Sağlık Bakanlığınca yayımlanan 'Uçucu Maddelerin Zararlarından İnsan Sağlığının Korunması Hakkında Yönetmelik' ile uçucu maddeler içeren kırtasiye malzemesinin 18 yaşından küçüklere satışı yasaklandı" şeklinde konuştu.

-"KOKULU KALEM VE SİLGİLER KANSEROJENDİR"-

Çocukların çok sevdiği kokulu kalem, silgi ve defterdeki organik çözücülerin sağlığa zararlı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akdur, "Bu maddeler çocuklarda hem madde bağımlılığı yapar hem de kanserojendir. Bu sebeple anne ve babalar çocuklarına kesinlikle kokulu kalem, silgi ve defter satın almamalı ve kullandırtmamalıdır. Aynı şekilde öğretmenlerde öğrencilerini bu konuda bilgilendirmeli ve bu tür malzeme kullanmasına müsaade etmemelidir. İçinde çözücü olarak etilasetat ve ksilen (xylene) bulunan beyaz tahta kalemlerinin kullanılması hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin sağlığına zararlıdır. Etilasetat ve ksilende çözülmüş boyalardan yapılmış beyaz tahta kalemleri kesinlikle kullanılmamalıdır" dedi.

-"SU BAZLI YAPIŞTIRICILAR TERCİH EDİLMELİ"-

İçinde xylol, toluol, hexol ve tiner gibi organik çözücü bulunduran "solvent bazlı" yapıştırıcıların da sağlığa zararlı olduğuna işaret eden Akdur, sözlerinin devamında şunları söyledi:

"Solvent bazlı yapıştırıcılar madde bağımlılığı yapar. Çocuklara yapıştırıcı alırken suda çözünen maddelerden yapılmış 'su bazlı' yapıştırıcılar tercih edilmelidir. Su bazlı yapıştırıcıların en önemli özelliği ellerdeki kalıntılarının suyla yıkayınca temizlenebilmesidir. Resim boyaları ve renkli kalemlerin üretiminde kullanılan azo boyaları kanserojendir. Aynı şeklide çanta kalemlik ve benzeri vinileks ya da kumaş kırtasiye malzemelerinin boyanmasında da azo boyaları kullanılabilmektedir. Çocuklara boyasız ya da olabildiğince az boyalı kırtasiye malzemesi alınmalıdır."(ANKA)

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.412
  • 177.324
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 17.412
  • 177.324
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 11 Eyl 2011 16:47:46
Çocuklarda enfeksiyon tedavisinde kullanılan Augmentin şurup şişesinin kapağında tehlikeli boyutlarda plastikleştirici 'Diisopdecyl Ftalat' isimli madde bulundu. Şurup, eczane ve hastanelerden toplatılıyor...

Çevrimdışı gokseldeniz34

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.877
  • 3.717
  • 2.877
  • 3.717
# 11 Eyl 2011 17:14:19
Brezilya fönünde kanserojen madde!


Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi (FDA), saçları kalıcı olarak düzleştirmek için kullanılan Brezilya fönünü “tehlikeli” kategorisinde sınıflandırdı.

Son zamanlarda kuaför salonlarında gittikçe popüler hale gelen Brezilya fönü için formaldehit adlı kimyasalın tehlikeli düzeyde kullanıldığı açıklandı. Keratin içeriği ile saçları düzleştiren bu yöntemde kullanılan formaldehit adlı madde kanserojen sınıfına giriyor. FDA’nın testleri sonucunda, kullanıcılar için ürünün içinde yüzde 0.2 oranında bulunması gereken formaldehit, Brezilya fönünde yüzde 8.7 ila 10.4 oranında çıktı. Diğer saç düzleştirme yöntemler üç gün duş almamayı ya da saç düzleşene kadar terlememeyi gerektiriyor. Bu nedenle, Brezilya fönü, uygulamadan hemen sonra dahi saçın nemlendirilmesinde bir sakınca bulunmadığı için kadınlar tarafından sıklıkla tercih ediliyor.

MİLLİYET

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK