Yusuf Tekin: Öğretmenler Üniversitelerde Tecrübelerini Paylaşabilmeli

 Esra ÜLKAR

‘Zihinden Makineye Bilgisayar Bilimleri ve Disiplinler Arası Eğitim Modeli’nin tanıtımı İstanbul Bahçelievler’deki Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi’nde yapıldı. Törende konuşan MEB Müsteşarı Yusuf Tekin, amaçlarının analitik düşünebilen ve disiplinler arası yaklaşabilen bir öğrenci profili ve eğitim sistemi ortaya koymak olduğunu belirtti.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Yenilik ve Eğitim Teknolojileri (YEĞİTEK) Genel Müdürlüğü ile İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğiyle hazırlanan ‘Zihinden Makineye Bilgisayar Bilimleri ve Disiplinler Arası Eğitim Modeli’nin tanıtımı İstanbul Bahçelievler’deki Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi’nde yapıldı. 5 pilot okulda gerçekleştirilen projenin tanıtımına MEB Müsteşarı Yusuf Tekin, YEĞİTEK Genel Müdürü Bilal Tırnakçı, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, ilçe milli eğitim müdürleri, öğretmenler ve öğrenciler katıldı. Törende konuşan Müsteşar Yusuf Tekin, amaçlarının analitik düşünebilen ve disiplinler arası yaklaşabilen bir öğrenci profili ve eğitim sistemi ortaya koymak olduğunu belirtti. Tekin, projede öğretmenlerin de fikirlerine yer verilmesinin önemine değinerek şöyle konuştu:

ÖĞRETMENLERİMİZİN ÇALIŞMA SÜRELERİ 10 YILIN ÜZERİNDE

“Çocuklarımızın eğitim öğretim hayatında edindikleri bilgileri, daha analitik bir biçimde değerlendirmesini nasıl sağlayabiliriz?’ diye düşünüyoruz. Daha açık şekilde söylemek gerekirse, çocuklarımızın farklı disiplinler arasında ilişki kurmasına katkı sağlayan bir dil oluşturmaya çalışıyoruz. İnşallah, Eylül ayında 1, 5 ve 9’uncu sınıflarda başlayacak olan müfredat, bu vasıflarıyla da ön planda olacak. Bir öneriyi de değerli akademisyen dostlarıma sunmak istiyorum. Yaklaşık 4 yıldır MEB’deyim. Özellikle üniversitelerin eğitim fakültelerinde akademik çalışma yapan hocalarımızın biraz akademik kibirle hareket ederek çok öğretmen arkadaşlarımızı ve onların tecrübelerini dikkate almadıklarına şahit olduk. Öğretmenlerimiz hep kendilerine bir şeyler anlatılmasına muhtaç, bir şeyler öğretilmesi gereken kişiler değiller. Öğretmenlerimiz uzun yılların tecrübesine sahip, çok çok ender bulunan bir birikim oluşturmuş meslektaşlarımız bizim. Ben bu projede çalışan akademik heyete öğretmenlerimizin tecrübelerinden yararlanacak biçimde süreçte bulundurdukları için gerçekten samimiyetle teşekkür ediyorum. Şu anda ortalama öğretmenlerimizin çalışma süreleri 10 yılın üzerinde. Bu öğretmenlerimiz haftada ortalama 20 saatin üzerinde derse giriyorlar. Hiç sınıf görmeyen bir akademisyenden ortamı çok daha iyi biliyorlar. Keşke üniversitelerimizin eğitim fakültelerinde tecrübe paylaşımı gibi bir ders olsa biz de protokol yapsak her bölümde bir öğretmenimiz bu tecrübelerini paylaşsa. Bu da benim hayalim. Bunu YÖK Başkanımızla, rektörlerimizle de konuştum.”

HAREZMİ MODELİ HAYIRLI OLSUN

İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, modele Harezmi adını koyduklarını belirterek şöyle konuştu: “Proje zemini 5 başlıktan oluşuyor. Birinci başlık, bilgi işlemsel düşünme. İkinci başlık, programlama ve öğretim araçlarıyla bilgisayar bilimi öğretimi. Üçüncü başlık, disiplinler arası yaklaşımla bilgisayar bilimi. Dördüncü başlık, robotik ve oyun tasarımı ile bilgisayar bilimi öğretimi. Beşincisi ise sosyal bilimlerle bilgisayar bilimi öğretimi. Bu başlıklar altında yeni eğitim modelimizi hayata geçirdik. Proje isminde de zihinden makineye diye başlayan uzun bir cümle kurduk aslında, o bizim yol haritamız oldu. En nihayetinde algoritmanın kurucusu, geleneğimizde ve bilim tarihimizde önemli bir yeri olan Harezmi’nin adını koymuş olduk. Harezmi modelinin hayırlı olmasını diliyorum.”  

Konuşmaların ardından pilot uygulamaların yapıldığı beş farklı okulun öğrencilerinin hazırladığı projeleri inceleyen Müsteşar Tekin, öğrencilerle sohbet etti.

  • 6 0
  • 27 Mayıs 2017 22:52 4.576
  • Aktif Haberler
  • mersin123
    30 Mayıs 2017 21:40
    0 0
    Çok doğru bir uygulama olur işin içindekiler anlatmalı herşeyin teorikte anlatıldığı gibi olmadığı çeşit çeşit müdürler veliler öğrenci profillerini dinledikçe herhalde üniversitedekiler işin önemini daha iyi kavrarlar
  • huseyinhtp
    29 Mayıs 2017 10:56
    11 0
    öğretmenler üniversitelere gitmemeli. tam tersi proflar sahaya inmeli. gidip birleştirilmiş sınıflı bir dağ köyünde bir hafta kalmalı mesela. öğretmen olmayanların öğretmen yetiştirdiği bir ülkede eğitim kalitesinden bahsetmek en büyük handikap olsa gerek
  • muallim66
    29 Mayıs 2017 10:25
    7 1
    Akademisyenler sahayı bilmiyor; öğretmenler de literatür bilmiyor. Bence durum bu.
  • araktini
    29 Mayıs 2017 09:14
    0 0
    Hiç okul ve öğrenci yüzü görmeden kitap yazan akademisyenler ömrünü okullarda tüketen ama hiç yazmayan öğretmenler
    İlginç bir karşılaşma olur eminim.
  • tolunays
    28 Mayıs 2017 12:39
    7 0
    Olmaz, olamaz! Kerameti kendinden menkul akademisyenlerimizin şanına gölge düşürür böyle bir durum. Kendilerinin göremeyip öğretmenlerin görebildiği hangi eğitim mevzusu olabilir ki!
  • tarkan555
    28 Mayıs 2017 10:18
    0 0
    Cümlem düşük olmuş :

    Öğretmen tecrübesinin üniversiteye aktarılmasının önünde engel yoktur diye düsünüyorum, ayrca akademisyen ve sahadaki ogretmenin kaynasmasi bilgi alisverisi acisindan da son derece onemlidir .
  • tarkan555
    28 Mayıs 2017 10:12
    0 0
    Yukarıdaki haberde tespit dogru ve yerinde ancak ''Keşke üniversitelerimizin eğitim fakültelerinde tecrübe paylaşımı gibi bir ders olsa biz de protokol yapsak her bölümde bir öğretmenimiz bu tecrübelerini paylaşsa '' ifade kullanilmis benim anlamadigim sey şu : Bakanligin en ust idari konumlardan birinde bulunan bir yoneticinin tespitinin hayata gecirilmesi yonunde yetki gucu vardir .Bunu gerceklestirmek sadece resmi yazili onerisini Bakanliga sunmasina bagli... Öğretmen tecrubesinin universiteye aktarilmasinin onunde engel yoktur diye dusunuyor ayri akademisyen ve sahadaki ogretmenin kaynasmasi bilgi tecrubesi alisverisi acisindan da son derece onemlidir .
  • iskete
    28 Mayıs 2017 00:01
    20 0
    Yıllardan beri olmasını istediğim şey bu. Akademik bilgi ile Türkiye gerçekleri bambaşka noktalarda. Avrupa veya Amerika'dan alınıp tercüme edilmiş; kültürümüzle, eğitime bakış açımızla, fiziksel şartlarımızla ve ülke şartlarıyla uyumsuz müfredatların uygulanması hep sancılı oldu ve olumlu sonuç alınamadığı da aşikar. Bu çok olumlu bir adım çünkü çalıştığı bölgelere göre mucizeler yaratan ve büyük başarılar yakalayan binlerce ögretmenimiz var. Üniversitelerinde sıcak odalarında, ülke şartlarını tanımadan, her şeyi güllük gülistanlıkmış gibi zannedip, bize uyumsuz alıntılarla dolu; tercüme, devşirme programlar hazırlayıp uygulanması konusunda bizlere tepeden bakan pek çok akademik personel bu işin mutfağindaki öğretmenleri küçük görüyor; umursamıyor maalesef. Üniversiteler artık Türkiye gerçeklerine uygun, bu topraklardan temelini alan, bu coğrafyaya ait ve kültürümüzün doğurduğu; hükümet değil uzun süreli devlet politikası olan milli bir eğitim müfredatı oluşturmak zorunda ve bu konuda yol gösterici olacak şüphesiz biz öğretmenler olacak. Eğitim,bilim ve kültürümüz birbirini tamamladığında hedeflediğimiz adımı atacağız.
UYARI: Yayınlanan haberler, Egitimhane.Com'un görüşlerini yansıtmaz. Yazılan yorumlar, onaylanmış olsalar bile yazanın sorumluluğundadır.

Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK