Bakan Tekin, 2026 Bütçesi Görüşmelerinde Tbmm Genel Kuruluna Hitap Etti
Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, TBMM Genel Kurulunda Millî Eğitim Bakanlığının 2026 Yılı Bütçesi üzerinde yapılan görüşmelerde milletvekillerine hitap etti.
Bakan Tekin, TBMM Genel Kurulunda, Bakanlığının 2026 Yılı Bütçesi'ne ilişkin sunumunda, eğitimin tüm insanlığı kuşatan bir kapsamının bulunduğunu anlattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, AK Parti iktidarları döneminde her zaman aktif duruştan yana olduklarını ifade eden Tekin, cumhuriyetin ikinci asrının Türkiye Yüzyılı Maarif Çağı olarak şekilleneceğine inandıklarını vurguladı.
Tekin, atacakları adımları Türkiye Yüzyılı idealine uygun tanzim etmeye çalıştıklarını dile getirdi.
Eğitim hakkının bir insan hakkı ve diğer hakların kullanılmasının anahtarı olduğuna işaret eden Tekin, eğitimin herkes için erişilebilir kılınması, ayrımcılığın engellenmesi konusunda devlete sorumluluklar yüklendiğini kaydetti.
Bakan Tekin, konuşmasına şöyle devam etti: "Ülkemizin eğitim alanındaki yapılanmasını, yakın dönem siyasi tarihimizin etkilerinden bağımsız olarak değerlendirmemiz mümkün değildir. Cumhuriyet tarihi boyunca farklı dönemlerde yaşanan askeri müdahaleler, muhtıralar, vesayet girişimleri, olağanüstü yönetim dönemleri en yoğun etkisini eğitim politikalarında göstermiştir. Okulun, müfredatın, sınav sisteminin, okul türlerinin, öğretmenlik mesleğinin, bilimsel ve demokratik siyaset zemininde tartışılması gereken başlıklar olmaktan çıkarılarak kapalı kapılar ardında ve salt ideolojik kabuller eşliğinde şekillendiği yasakçı dönemleri maalesef Türkiye yaşamıştır. Bu dönemlerde eğitim toplumun tamamını kuşatan hak alanı olmamış, aksine belli kesimleri dışarıda tutan, bazı hayat tarzlarını makbul, bazılarını sakıncalı gören tasnif aracına dönüşmüştür."
AK Parti iktidarlarının eğitim alanındaki en büyük icraatlarından birinin güven tesis etmek olduğuna dikkati çeken Tekin, başörtüsü yasağının kaldırıldığını, katsayı adaletsizliğinin giderildiğini aktardı.
Tekin, eğitim hakkını anayasanın ve temel insan hakları ilkelerinin kapsamı içinde gördüklerinin altını çizerek, "Hangi kimlikten, bölgeden, aileden gelirse gelsin, okulun kapısından içeri giren her çocuğun kendisini diğerleriyle eşit görmesini, devletin de herkese eşit mesafede durduğunu hissedebilmesini istiyoruz. Öğretmenlerimiz başta olmak üzere eğitim alanındaki tüm aktörler ve paydaşlar için de aynı hissiyatı taşıyoruz. Eğitimi her türlü ideolojik prangadan kurtarmaya, toplumsal barışın, farklılıklarla bir arada yaşamanın ve insan haklarına dayalı demokratik toplum düzeninin temeli olarak yapılandırmaya devam edeceğiz." diye konuştu.
Eğitim alanındaki demokratikleşme sürecini sağlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür eden Tekin, kısıtlama ve yasaklar döneminin geride kaldığını vurguladı.
Tekin, eğitim alanını uzun vadeli vizyonla, stratejik kararlılıkla ve toplumsal sorumluluk bilinciyle ele alacaklarını dile getirdi.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'ni, eğitim alanındaki mücadelenin yeni bir safhası gördüklerini ifade eden Tekin, eğitim sistemine değer temelli, yerli ve millî zemin bir kazandırarak kültürel sürekliliği sağlamayı hedeflediklerini kaydetti.
Milli Eğitim Bakanı Tekin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, Millî Mücadele Dönemi'nde eğitim meselesini devletin bekasıyla birlikte düşündüğünü aktardı.
"Her çocuğumuzun emanet olduğu bilinciyle hareket ediyoruz"
MESEM'lerle ilgili eleştirileri hatırlatan Tekin, mesleki eğitimin Türkiye'nin iktisadi ve ahlaki omurgalarından birisi olduğunu ifade etti.
Bu alandaki tartışmaların arka planında 28 Şubat süreciyle zihinlere yerleştirilen kırılmaların bulunduğuna dikkati çeken Tekin, katsayı uygulamalarıyla meslek liselerinin ve imam hatiplerin kapılarını kapatan anlayışın başka kavramlar üzerinden aynı kurumsal yapıları yıpratmaya çalıştığını belirtti.
Mesleki eğitimin sorun alanı gibi gösterildiğini dile getiren Tekin, MESEM'in kökleri 1977'ye uzanan, çıraklık eğitimini örgün eğitimin parçası hâline getiren program türü olduğunu kaydetti.
Bakan Tekin, MESEM'lerle ilgili bilgi vererek, "Mesleki eğitimle çocuk işçiliği arasında kesin çizgilerle ayrıştırma yapan düzenleme mevcuttur." dedi.
İş sağlığı ve güvenliğinin anayasa ve ilgili kanunlarla güvence altına alındığını anımsatan Tekin, şunları kaydetti: "Her çocuğumuzun emanet olduğu bilinciyle hareket ediyoruz. Onu ucuz iş gücü olarak gören her türlü yaklaşım bizim için hem hukuken hem de vicdanen kabul edilemez. Bugün karşımızda mesleki eğitimde yürütülen her çabayı görmezden gelip okulla, atölyeyle, sözleşmeyle, sigortayla yürütülen bir süreci tek kelimelik etiketlere indirgeyen bir dil kullanıyorsunuz. Eğitim ile emek arasındaki köprüyü güçlendirmeye çalıştığımız her adımı, sanki gençlerimizi ucuz iş gücü hâline getiren bir düzen kuruyormuşuz gibi sunan bu yaklaşım, hakikati de istatistiği de pedagojiyi de göz ardı ediyor. Bizim için asıl mesele bir meslek öğretmenin ötesinde gencin hayat yolculuğunu güvenli, saygın ve denetimli şekilde kurabilmektedir."
"Sahadaki her adımı yakından izleyen süreci yürütüyoruz"
Tekin, bir öğrencinin işletmeye yerleştirilmesinin tek başına Millî Eğitim Bakanlığının verdiği karar olmadığını, bu sürecin ortak değerlendirmeyle yürüyen çok aşamalı bir süreç olduğunu belirtti.
Bu süreçte iş sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin en hassas oldukları konular arasında yer aldığını vurgulayan Tekin, işletmelerin kanuna uygunluk, program yeterliliği, usta öğretici niteliği, öğrencinin sosyal alanlarının varlığı, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu çerçevesinde incelendiğini, şartları taşımayan işletmelerin program dışında bırakıldığını anlattı.
Bakan Tekin, program kapsamına alınan işletmelerin rutin aralıklarla denetlendiğini, eksiklik tespit edilen işletmelerin sözleşmelerinin de feshedildiğini aktararak, "2024-2025 eğitim öğretim yılında 253 bin işletme denetlenmiş, 23 bin 252 işletmenin uygunsuz olduğu gerekçesiyle sözleşmeleri feshedilmiştir." bilgisini paylaştı.
Staj için işletmelere giden öğrencilerin tanımlı meslek öğretmeni koordinatörlerinin bulunduğunu belirten Tekin, bu koordinatörlerin en fazla onar günlük periyotlarla öğrencileri ziyaret ettiğini dile getirdi.
Yusuf Tekin, "Hiçbir evladımızın hayatını asla riske atmadan sahadaki her adımı yakından izleyen süreci yürütüyoruz." diye konuştu.
Bütçe görüşmelerine 10'uncu kez katıldığını söyleyen Tekin, CHP'nin, AK Parti iktidarlarında "çok bakan değiştirildiği", "eğitimde sürekli değişiklikler yapıldığı" eleştirileri yönelttiğini ve MESEM'leri gündeme getirdiğini anımsattı.
Tekin, CHP'nin seçimler öncesi bu konulardaki vaatlerini sıralayarak, "Şimdi soruyorum arkadaşlar, gerçek düşünceniz ne? Art arda üç seçimde birbirini tamamen nakzeden öneriler... Bu nasıl bir tutarlılık anlayışıdır, bu nasıl bir siyaset anlayışıdır. Siz beş ayrı seçim bildirgesinde beş ayrı eğitim kurgusunu peş peşe kurgulayan, sıralayan bir siyasi hareket olarak bugün burada 'Sürekli değişiklik yapıyorsunuz!' eleştirisi getirirken aslında kendi tutarsızlığınızın altını çiziyorsunuz." dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel'in, eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun "arınma" çağrısına "CHP arınacaksa bizi eskiye döndürmek isteyen bu zihniyetten arınacak!" cevabı verdiğini söyleyen Tekin, şunları kaydetti: "Bu sizin için bir kaçış cümlesi. Eğer siz 'Bizden önceki zihniyet eski zihniyetti, ondan arınıyoruz.' diyorsanız saygı duyuyorum. Ben ise AK Parti kadrolarında siyaset yapan bir arkadaşınız olarak benden önce 2002'den bugüne kadar Millî Eğitim Bakanlığı yapan bütün bakanlarımızla, yaptıklarıyla gurur duyuyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın eğitim öğretim süreçlerinden, yürüttüğü işlerle gurur duyuyorum. Bu sayede Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanı olarak katıldığımız bütün uluslararası toplantılarda, Türkiye'nin eğitim öğretim süreçlerinde bu devrimi nasıl başardığını gururla anlatmaktan mutluluk, huzur duyuyorum. Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşı olarak Türk milletinin, millî iradenin temsilcisi olarak sizlerden de istirhamım; bizi, yaptıklarımızı, gurur duyacak şeyler olarak görün. Sizin de gurur duymanızı sağlıyor, gurur duymanız için mücadele ediyoruz. Millî Eğitim Bakanı olarak huzurlarınızda, Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran, hayat veren, bütün referans ilkelerini göz önünde bulunduran bir ekiple çalışarak Türkiye Cumhuriyeti devletine, vatandaşlarına yakışır bir eğitim öğretim sistemi kurgulamak için gece gündüz çalışıyoruz."
Genel Kurulda, bütçe üzerindeki konuşmaların ardından soru-cevap bölümüne geçildi.
"İzmir'in okullarında tuvaletlerde sabun var ama çeşmelerinde su akmıyor"
Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bütçe görüşmeleri sürerken tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybettiği haberi alınan Manisa Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay'a Allah'tan rahmet, CHP camiasına başsağlığı diledi.
Uluslararası standartlarda referans kabul edilen sıralamalarda kuruluşu eski üniversitelerin bulunduğunu dile getiren Tekin, on yıl sonra yeni kurulan üniversitelerin de o sıralarda yer alacağını ifade etti.
CHP milletvekillerinin mülakatlarla ilgili eleştirilerde bulunduğunu anımsatan Tekin, sözlerine şöyle devam etti:
"Sizin mülakat deyince aklınıza gelen şey, [Mehmet] Moğultay ve Seyfi Oktay döneminde yapılan mülakatlar. Mülkiye mezunu olarak ben o mülakatlara girmiştim. İlk 100'e girenlerden 57'si, ilk 10'a girenlerden 6'sı elendi. Madem mülakata bu kadar karşısınız... Kadıköy Belediyesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Ankara Büyükşehir Belediyesi neden mülakat yapıyor? KPSS ile alın o zaman. İtfaiyeciye mülakat meşru, öğretmene değil mi? Kusura bakmayın, geçeceksiniz bunu. Burada bir milletvekili dedi ki 'Siyasi referanslarla mülakatlarda öğretmenler atandı birilerinin yerine.' Siyasi referansla mülakatlarda sıralamaya giren bir kişi ispat edin gereğini yapacağım. İspat edemezsiniz, özür dilemek zorunda kalacaksınız. Okulların tuvaletlerinde sabun var. İzmir'in okullarında tuvaletlerde sabun var ama çeşmelerinde su akmıyor. Bir sahtekârlığı tespit ettiysek gereğini yaparız. Ekrem İmamoğlu'nun diplomasında sahtekârlık var, tespit edildi ve iptal edildi. 1990 yılında Ekrem İmamoğlu, Gülbahar Hatun Kolejlerinin kurucusu. Bu yatay geçişle bunun arasında bir bağlantı kurmanız lazım."
Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) protestolarında tutuklananlardan bahsedildiğini dile getiren Tekin, demokratik toplumlarda protestonun, hukukun tanımladığı sınırlarda yapılabileceğini vurguladı.
Tekin, şöyle konuştu:
"Bahsi geçen çocuklar, protesto hakkını kullandıkları için değil; kamu malına, toplantı özgürlüğüne zarar verdikleri için tutuklanmışlardır. Her gün bir sürü kişi protesto yapıyor; atamaları, başka şeyleri protesto ediyor. Onların hiçbiri tutuklanmadı. Bir toplantı esnasında oturumları basan, ellerindeki boyalarla orada zarar veren kişileri 'Protesto hürriyetinden dolayı tutukladınız.' derseniz ya bilmiyorsunuz, ya da manipüle ediyorsunuz demektir."
Köy okullarında bir öğrenci bile olsa okulun açıldığını, 426 köy okulunun mevzuattaki koşulları karşılamamasına rağmen açık tutulduğunu söyledi.
Akran zorbalığıyla ilgili yoğun çalışmalarının yapıldığını kaydeden Tekin, bundan sonraki süreçte Bakanlığın faaliyetlerinde "akran nezaketi" ifadesini kullanacaklarını bildirdi.
Genel Kurulda konuşmaların ardından Millî Eğitim Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının yanı sıra Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı, Yükseköğretim Kalite Kurulu ile 127 üniversitenin 2026 yılı bütçeleri kabul edildi.