Bam Teli

Günaydın umut..
Günaydın deniz..
Günaydın sevdamız..

Geç kalınmış yarınlar için bugünden söz vermenin bir anlamı yok artık.

'Aslında ben bir serseri bulutum
Hayırlı bir sevdaya kanatlı..'

hep mi beni bulur böyle şeyler...
az önce marketteyim;genç bir çift yanlarında minik kızları alış veriş yapıyorlar...ama nasıl bağırıyorlar anlatamam...adam soruyor domates almayacak mısın diye, kadın uzun uzun bu mevsimde en iyisinin havuç salatası olduğunu söylüyor...adam kasap bölümünde, kadın ekmek alacak,yine bağırıyor adam tavuk sote için but mu alayım göğüs mü? sucuk ne kadar olsun diye...kadın anlatıyor yine soteye hangisinin yakışacağını ve kalan sucuğun nasıl kuruduğunu...
neyse biz diğer müşteriler sadece dinliyor ve izliyoruz olanları...bu arada sotenin yanına cacık yapma kararı alıyorlar...
artık dayanamıyorum...gidiyorum yoğurtların yanına ve ben de bağırarak ''cacık için hangi yoğurdu alayımmm...''diyorum...
kadın tam süzme yoğurt diye başlamışken kalakalıyor...niye şaşırdınız ki diyorum, hep birlikte günün menüsünü belirleyip alışveriş etmiyor muyuz?..

ve ben süt almaya ilerlerken son gördüğüm kasiyer kızlardan birinin içtiği kahveyi püskürtmesiydi...

Bilirim ki nefes kadar yakinsin bana
Sadece beklediğim bir merhaba...

Çocuklara kıymayın efendiler...

Nazım Hikmet Ran

-Hal ile nasihat, kal ile nasihattan üstündür-

Eline tesbih alinca degil, Evine ekmek götürünce adam oluyosun

Bu dünyada yaşamaya değer bir şey varsa o da evlat.....

 

Dem bu dem....
Kalbimle beynim arasına sıkışmış parmaklarım...

...

Sen nereye nasil gidersen git asla kurtulamazsin yaşayacaklardan.

Sil baştan yaşama şansım olsaydı eğer, oturup saymazdım eski yanlışlarımı.
Kusursuz olmaya çalışmaz, rahat bırakırdım yüreğimi.
Neşeli olurdum, geçmişte olmadığım kadar,
ve elbette çok daha coşkulu olurdu sevdalarım,
içine de yeterince ciddiyet katardım.
Bu denli temiz, titiz olmazdım hiç, öyle bir şansım olsaydı eğer.
Hiç çekinmezdim daha fazla riske girmekten de…
Daha çok yolculuklara çıkar, gündoğumlarını kaçırmazdım asla;
hele dağlara tırmanmanın, ırmaklarda yüzmenin keyfini…
Hiç bilmediğim yerlere giderdim, gidebildiğimce.
Doyasıya dondurma yer, boşverirdim kuru nimetlere.
Öyle bir şansım olsaydı eğer, dertlerim de yalnızca düşlerin değil, yaşamın gerçeğini taşırdı.
İşte onlardan biriydim ben ömrü boyunca hani, her saniyesini
verimli kılmaya çalışan insanlardan biri.
Ama aynı an’lara yeniden geri dönebilseydim eğer,
yalnızca iyi ve güzel olanları tatmak isterdim, mutlu an’ları…
Farkında değilseniz hâlâ, öğrenin artık:
Yaşam an’lardan oluşur, sadece anlardan, ŞİMDİ’yi yakalayın.
Yanında termometresi, bir şişe suyu, şemsiyesi ve paraşütsüz yerinden kıpırdamayan bir insandım ben.
Ama yeni baştan yaşayabilseydim eğer, yüksüz, iyice hafiflemiş olarak çıkardım yolculuklara.
İlkbahara yalınayak girer, sonbahara dek unuturdum ayakkabıyı.
Hiç bilinmeyen yolları keşfeder, tadına varırdım günışığının,
Çocuklarla daha çok oynardım, yeniden bir şansım olsaydı eğer…
Ama ne çare.. İş işten geçmiş ne yazık ki!
85’indeyim artık ve biliyorum ki… Ölmekteyim.

Jorge Luis Borges

" ekim'de  hüzün öyle bir sırnaşır ki;
  şiir kıvranır,
  umut sararır,
  düş kararır...
  en çok da insan yaşlanır ... "