Büyük veli Taptuk Emre hazretleri talebesi Yunus Emreyi dergâha dağdan odun getirmekle görevlendirir. Verilen emri hiç itirazsız kabul eden Yunus, günlerce belki aylarca dağla dergâh arasında mekik dokur. Her defasında da kalem gibi düzgün odunlar getirmektedir. Tabi bu durum dervişlerin dikkatinden kaçmaz. Hikmetini sorarlar. Yunusun cevabı hizmet ehli herkes için sarsıcıdır:
Bu kapıya odunun bile eğrisi giremez!
İşini, hizmetini idealize etmenin, en iyisini yapmakla kendini mükellef görmenin Yunusça ifadesi. Nobranlığın, duyarsızlığın, kalitesizliğin ve estetik yoksunluğunun kol gezdiği ortamlar için bu söz çok şey söylemez belki. Ama mümin duyarlılığını, sufi inceliğini bilenler için çok tanıdık olsa gerek.